Ankara
Memişoğlu, Bakanlık Bilkent Yerleşkesi'nde düzenlenen Sağlık Muhabirliği Eğitim Programı'nda yaptığı konuşmada, Anadolu Ajansı (AA) işbirliğiyle gerçekleştirilen programın, sağlık haberciliğinin gelişimine katkı sağlamak ve kamuoyunun doğru sağlık bilgilerine erişimini güçlendirmek amacı taşıdığını belirtti.
Sağlık muhabirliğinin ve sağlık iletişiminin önemine işaret eden Memişoğlu, "Hepimiz sağlıklı bir Türkiye ve daha sağlıklı bireyler için çalışıyoruz. Aynı zamanda insanların kültürel, bilinçsel ve sağlık açısından gelişimini sağlamak için çaba harcıyoruz. Bizler nasıl sağlık çalışanıysak, sağlık muhabirlerini de bu alanda birer sağlık çalışanı olarak görüyorum." dedi.
Türkiye'nin son 20 yılda sağlıkla ilgili büyük yol kat ettiğini ifade eden Memişoğlu, "İnsan gücünün kaliteli ve özverili olması, altyapının düzenlenmesi ve işleyişin daha iyi hale getirilmesiyle Türkiye dünyada sağlık hizmetlerini çok iyi veren bir ülke konumuna geldi. Esasında bu büyük çabanın neticelerini de Kovid-19 salgınında da dünyaya ispat edecek şekilde aldık." diye konuştu.
"Bizim önceliğimiz korumak"
Hekimliğin yalnızca maddi kazanç odaklı bir meslek olmadığını vurgulayan Kemal Memişoğlu, "Hekimlik adanmışlıktır, hekimlik sanattır, hekimlik dertli insanların dermanı olmak için kendisini hayatı boyunca o insanlara adamış, mesleği sadece meslek olarak değil, aynı zamanda sanat ve ruhla yapan bir meslek erbabıdır hekimler." ifadelerini kullandı.
Bakan Memişoğlu, hekimlerin toplumdaki değerinin bilinmesi ve haklarının teslim edilmesi gerektiğini, hasta-hekim ilişkisinin kutsal bir bağ olduğunu vurguladı.
Sağlık sistemine duyulan güvenin korunmasının önemli olduğuna ve bu güvenin sarsılmasının sisteme zarar verebileceğine işaret eden Memişoğlu, en büyük toplumsal risklerden birinin bağımlılık, diğerinin de kilo ve hareketsizlik olduğunu söyledi.
Yaşlanan toplumlarda, kronik ve akut hastalık oranında artış olduğunu dile getiren Memişoğlu, "Bizim önceliğimiz korumak. Toplumla beraber o koruma bilincini, kültürünü oluşturarak insanlarımızla beraber sağlamak durumundayız." dedi.
Aile hekimliğinde yapılan düzenlemelere değinen Memişoğlu, şunları kaydetti:
"Aile hekimliği bizim en önemli sağlık hizmet ayağımız dedik. Mevzuat anlamında şunu yaptık, aile hekimliklerine kendi nüfuslarına ait sağlık sorumluluğunu taşıma zorunluluğunu getirdik. Bunları maaş olarak da kesmedik. Eğer kendi nüfusu bir önceki döneme göre daha az hastalanırsa, daha az ilaç ihtiyacı duyarsa ona ilave bir teşvik ödemesi yaptık. Ve şu anda gerçekten 1,5 milyon insanımızın kronik hastalığını aile hekimleri sayesinde teşhis ettik ve daha hastalık ilerlemeden bunları kontrol edip takip eder hale getirdik kendimizi."
"Randevu bekleme oranlarımızı yüzde 60 azalttık"
Kemal Memişoğlu, bu yıl içinde birçok yatırım ve altyapı planlaması yaptıklarını, Sağlıklı Hayat Merkezlerini özellikle ön plana çıkarmaya çalıştıklarını anlattı.
Türkiye'de 300'e yakın Sağlıklı Hayat Merkezi olduğunu ifade eden Memişoğu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sağlıklı Hayat Merkezlerinde diyetisyenlerden fizyoterapistlere, diş hekimlerinden sosyologlara ve çocuk gelişim uzmanlarına kadar geniş bir yelpazede hizmet sunuluyor ve bu hizmetler tamamen ücretsiz sağlanıyor. Kanser taramaları kapsamında meme, rahim ve bağırsak kanseri gibi hastalıkların erken teşhisi için gerekli tüm taramalar altyapımızda ücretsiz olarak yapılabiliyor. Ayrıca, bu hizmetleri hastanelerimizle de entegre ediyoruz. Bugün aile hekimine başvurduğunuzda, gerçekten bir hastalık nedeniyle sevk gerekliyse, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerine yönlendirilerek hastaneden randevu almanız sağlanabiliyor. Bu sistemin farklı sağlık birimleri arasında koordinasyonunu da sağlamaya yönelik çalışmalarımız sürüyor. Öncelikli hedefimizin koruyucu hekimlik olduğunu bilmenizi isterim. Randevu bekleme sürelerini ise yüzde 60 oranında azaltmış durumdayız."
Özel hastanelerle ilgili bir mevzuat değişikliği de yaptıklarını anımsatan Memişoğlu, "Ayaktan teşhis tedavi mevzuatımızı revize ediyoruz. Sağlık meslek mensuplarının tanımlaması yaklaşık 12 yıl önce yapılmıştı. Onların da özel olarak nasıl çalışacağını belirlemek için bir mevzuat çalışması yapıyoruz. Fizyoterapistler, diyetisyenler, psikologlar olsun özel olarak nasıl sağlık hizmeti vereceği konusunda da bir mevzuat çalışması içindeyiz. Esas en büyük çalışmalarımızdan bir tanesi inşallah ödeme sistemleriyle ilgili de hep beraber Hazine ve Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bir çalışma içinde olacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Aile hekimliği ve koruyucu hekimlikle beraber en büyük hedeflerinden birinin "üreten sağlık" olduğunu ifade eden Bakan Memişoğlu, bununla ilgili de Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığını destek olarak kullanmak istediklerini söyledi.
Bu kapsamda bütün hastanelerde teknoloji transfer ofisleri kurulacağını bildiren Memişoğlu, ilkini İzmir'de kurduklarını, Bilkent, Etlik ve Başakşehir hastanelerinde de teknoloji transferi ofislerinin kurulacağını aktardı.
"Sağlık turizmiyle ilgili çalışmalar yapıyoruz"
Memişoğlu, sağlık turizmiyle ilgili de bir çaba içinde olduklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"USHAŞ, sağlık turizmini organize eden bir şirketimizdir ve özellikle sağlık turizmiyle ilgili gelecek hastalar için bir güvence olarak görülmelidir. Bu şirket, hasta getirmekten ziyade, gelen hastaların sağlık süreçlerinin takibini yapmak, doğru hizmetlerin sunulmasını sağlamak ve sağlık hizmetlerini devlet güvencesiyle misafirlere veya turistlere sunmak amacıyla çalışmaktadır. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile de işbirliği yapıyoruz ve gelen turistlerin sağlığına ilişkin bir koordinasyon sağlayacağız. Türkiye, stratejik konumu itibarıyla mevcut sağlık turizmi gelirlerinin en az altı-yedi katına ulaşabilir. Bu alanda Türkiye'nin dünya çapında daha da lider bir konuma gelebileceğine inanıyoruz."
Bakan Memişoğlu, daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Ayaktan teşhis ve tedaviyle ilgili düzenlemeye ilişkin soru üzerine Memişoğlu, "Öncelikle ayakta teşhis ve tedavi, yataklı hastanelerden farklı bir yapıya sahiptir. Muayenehaneler, tıp merkezleri ve poliklinikler gibi ayaktan teşhis ve tedavi hizmeti sunan kuruluşların mevzuatı farklıdır ve şu anda bu mevzuatı revize ediyoruz. Yapılacak revizyonla, standartlar yükseltilecek ve denetim mekanizmaları daha etkin hale getirilecektir." diye konuştu.
Memişoğlu, sağlık meslek mensuplarının özel uygulama mevzuatı oluşturulmadığı için zorluk yaşadıklarını, birkaç hafta içinde bu düzenlemeleri yayımlayacaklarını söyledi.
Ayakta teşhis ve tedavi hizmetlerinde muayenehaneler, poliklinikler ve tıp merkezlerinin de bu kapsama dahil edileceğini belirten Memişoğlu, "Yaklaşık altı aydır bu konular üzerinde çalışıyoruz. Sağlıkla ilgili her süreci gözden geçirerek, 'Sağlıklı Türkiye Yüzyılı' vizyonuyla yolumuza devam edeceğiz." dedi.
Bakan Memişoğlu, Aile Hekimliği Yönetmeliğine yönelik tepkilere ilişkin, şunları kaydetti:
"Aile hekimliği, büyük önem verdiğimiz bir alan. Son iş bırakma eyleminde aile hekimlerimizin yüzde 80’i bu uygulamaya katılmadı ve dezenformasyona inanmadı. Elbette eleştirileceğiz, elbette bazı kesimler tepki gösterecektir. Ancak biz, hekimlerin tepki duymaması için çaba gösteriyoruz. Hekimlik mesleğini gerçekten benimsemiş hekimlerimize sizin aracılığınızla şu mesajı iletmek istiyorum, hekimlik mesleğini gönülden yapan, etik değerlerine sahip çıkan her hekimin çok kıymetli olduğunu biliyor ve onları destekliyoruz. Özellikle vurgulamak isterim ki, hekimlik benim için son derece değerli bir meslektir."
Memişoğlu, personel istihdamına ilişkin de "Biliyorum herkes çok merak ediyor. Biz elimizden geldiğince bu kadroları almaya çalışıyoruz. Burada devletin bir organizasyonu var. O da nedir; Hazine ve Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bizler, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı hepimiz bunu çözmeye çalışıyoruz. Çok yakın zamanda bunu açıklayacağız." ifadelerini kullandı.
Kemal Memişoğlu, etil alkol konusunda eczanelerde denetim yapılıp yapılmadığına ilişkin soruya, "Denetimler yalnızca eczanelerle sınırlı değil, ilaç depoları ve üretim merkezleri de denetleniyor. Zaten belirli miktarlarda üretim yapılıyor ancak bunu kötüye kullananların insanlıktan nasibini almadığını düşünüyorum. Bir insanın hayatını tehdit eden bir gelir kendisine nasıl fayda sağlar, insan gerçekten düşünüyor. Bu, taammüden insanı katletmek demektir." yanıtını verdi.
Sağlık Muhabirliği Eğitim Programı kapsamında, AA Akademi Müdürü Dr. Zeynep Bayramoğlu Öztürk’ün moderatörlüğünde, sağlık muhabirleri ve Bakanlık personelinin katılımıyla simülasyon gerçekleştirildi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com