8 sütuna dayalı kasnak tekniğiyle tek kubbe şeklinde inşa edilen cami, bir kalem şeklinde semaya uzanan ve Delhi'deki Kutb-Minar'dan sonra en yüksek minare özelliğini taşıyan 85 metrelik minareleri, hünkar mahfili, mermer kaplı minberi, çoklu pencere sistemi ve çinileriyle ziyaretçilerini adeta büyülüyor.
Osmanlı hükümdarı II. Selim'in Kıbrıs'ı fethinin anısına eski payitaht Edirne'de, kente hakim bir bölgede heybetli cami yapılması emrini vermesinin ardından 80 yaşındaki Mimar Sinan'ın "ustalık eserim" diyeceği cami için uygun alan aranmaya başlar. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'de Kavak Meydanı olarak adlandırdığı kente hakim tepede Mimar Sinan tarafından hazırlanan proje ile 1569'da caminin temeli atılır ve 6 yıl süren yapım aşaması sonrası 1575'te cami ibadete açılır.
Kalem gibi ince, bir dantel gibi süslü 3 şerefeli dört minaresi bulunan Selimiye'nin minarelerinin uzunluğu ise alemi dahil 85 metre uzunluğunda. Dönemin şartları düşünüldüğünde "inanılmazın başarıldığı" minareler 3 yollu olarak tasarlandığı için, minareden çıkan 3 kişi birbirini göremez.
Mimar Sinan, İstanbul'dan Selimiye'yi yapmak için Edirne'ye geldiğinde 8-9 yaşlarındaki çok sevdiği torunu Fatma'ya hasret kalmamak için onu da Edirne'ye getirir. Bir süre sonra hastalanan ve vefat eden Fatma'ya duyduğu hasret nedeniyle torunu için yaptırdığı türbedeki mermer sandukaya ters lale figürü bırakır, bu üzüntüyü gören çırağı da ustasının üzüntüsünü Selimiye'ye işler.