Saraybosna
Müslüman Boşnaklarda dini ve milli bilinci uyandırmak için çabalayan, yazdığı yazılar yüzünden hapis yatan ve "bağımsız Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı" olan İzetbegoviç, 8 Ağustos 1925'te Bosna Hersek'in Bosanski Samac şehrinde, Mustafa ve Haba çiftinin 5 çocuğundan biri olarak dünyaya geldi.
Müslüman Boşnaklarda dini ve milli bilinci uyandırmak için çabalayan, yazdığı yazılar yüzünden hapis yatan ve "bağımsız Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı" olan İzetbegoviç, 8 Ağustos 1925'te Bosna Hersek'in Bosanski Samac şehrinde, Mustafa ve Haba çiftinin 5 çocuğundan biri olarak dünyaya geldi.
Çocukluk yıllarında ailesiyle Saraybosna'ya taşınan ve burada eğitim alan İzetbegoviç, Müslümanlara yönelik ayrımcılığa karşı çıktı ve bu yüzden büyük problemler yaşadı.
İzetbegoviç, yazdığı eserler dolayısıyla iki kez hapis cezasına çarptırıldı
İkinci Dünya Savaşı sürerken Hırvatistan'daki faşist Ustaşa rejimi, Bosna Hersek'i ilhak etti ve burada Bağımsız Hırvatistan Devleti (NDH) kurarken, ülkedeki Müslümanlar "Hırvat" ilan edildi, Yahudi, Sırp ve Romanlar büyük zulümlere maruz kaldı. Müslüman olan Boşnaklar ve rejimle aynı fikirde olmayan Hırvatlar da bu zulümden nasibini aldı.
Diğer yandan ana hedefi, Sırp olmayan tüm milletleri bölgeden tamamen temizlemek olan milliyetçi Sırpların oluşturduğu Çetnik hareketi, etkin olduğu bölgelerde Müslüman Boşnakları katletmeye başladı.
İnsan hakları konusundaki mücadelesi ve yazdığı eserler dolayısıyla iki kez hapis cezasına çarptırılan İzetbegoviç, 1990'lı yıllarda Sırp ve Hırvat güçlerin Bosna Hersek'i paylaşmak için başlattığı savaşta ülkenin lideri haline geldi.
"İslam, korkakların değil cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir"
"İslam, korkakların değil cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir" sözünün sahibi İzetbegoviç, Yugoslavya Krallığı döneminde temel hedefi, ülkedeki Müslüman Boşnakları dini ve milli konularda bilinçlendirmek olan "Genç Müslümanlar" oluşumunun öne çıkan isimleri arasında yer aldı.
Bu oluşum, Müslümanların ülkedeki diğer etnik ve dini gruplarla eşit haklar elde etmesini amaçlarken, diğer taraftan Çetnik ve Ustaşaların yıktığı Müslümanların evlerinin ve camilerin yeniden inşası için çalıştı.
Ülkedeki savaşın ardından kurulan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti, faşizme galip gelse de dini ve milli konularda Müslüman Boşnakların sorunlarına çözüm bulamadı.
Merhum İzetbegoviç'in de aralarında bulunduğu "Genç Müslümanlar"ın bazı üyeleri, "din bilincinin uyandırılması" yönündeki çalışmaları nedeniyle 1946'da tutuklandı.
Cezaevinden 3 yılın ardından çıkan İzetbegoviç, ilk olarak ziraat fakültesine kaydoldu, 2 yıl sonra hukuk fakültesine geçti ve buradan mezun oldu. Halida ile 1949'da dünya evine giren Aliya İzetbegoviç'in Leyla, Sabina ve Bakir isimlerinde üç çocuğu oldu.
Aliya İzetbegoviç, Demokratik Eylem Partisi'nin ilk genel başkanı seçildi
İnsan hakları mücadelesine Marksist-Leninist görüşlere sahip Josip Broz Tito liderliğindeki Yugoslavya'da devam eden İzetbegoviç, "Preporod", "Takvim" ve "Glasnik" gibi gazete ve mecmualarda kimliğini ifşa etmeden, çocuklarının baş harflerinden oluşan "LSB" mahlasını kullanarak yazılar yazdı. İzetbegoviç, 1970'te yayımlanan "İslam Deklarasyonu" eseriyle, İslam dünyasının içinde bulunduğu duruma dikkati çekti.
Tito'nun 1980'de ölmesiyle Yugoslavya'da aşırı milliyetçi söylemler yeniden sahneye çıkarken o yıllarda ceza kanununa "ifade suçu" da eklendi.
Yazdığı "Doğu ve Batı Arasında İslam" eseri yayımlanmadan hemen önce 1983'te beraberindeki 12 Müslüman aydınla tutuklanan İzetbegoviç, "Saraybosna Süreci" olarak adlandırılan davada yer aldı.
İzetbegoviç ve beraberindeki Müslüman aydınlar, ifade suçundan ve örgüt kurarak düşmanca faaliyette bulunmaktan suçlu bulunurken, İzetbegoviç'in mahkumiyet kararı, "İslam Deklarasyonu" kitabındaki ifadelerine dayandırıldı ve Bilge Kral İzetbegoviç, 14 yıl hapse mahkum edildi.
Hapiste bulunduğu sırada yazmaya devam eden İzetbegoviç, "Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar:1983-1988" eserini burada kaleme aldı.
İzetbegoviç, 1988'de afla serbest kaldıktan sonra 1990'da kurulan ve bugün de Bosna Hersek'teki Boşnakların en büyük partisi konumundaki Demokratik Eylem Partisinin (SDA) ilk genel başkanı seçildi.
İlk çok partili seçimde ülkede en çok oyu alan SDA'nın lideri İzetbegoviç, Yugoslavya'daki 6 sosyalist cumhuriyetten biri olan Bosna Hersek'in başkanı oldu.
Karadzic, savaş durumunda Bosnalı Müslümanların yok olacağını savundu
Yugoslavya'nın, 1990'ların başında dağılmaya başlamasının ardından Yugoslav Halk Ordusu'nun (JNA) provokatif eylemleri sonucu 1991'de Slovenya'da, kısa zaman sonra ise Hırvatistan'da çatışmalar başladı ve bu çatışmalar, 1991'de Bosna Hersek'in Ravno ve Popovo köylerine de sıçradı.
Bosna Hersek'te de bağımsızlık meselesi Yugoslavya'nın dağılma sürecine girmesiyle gündeme gelirken, daha sonra Bosna'daki savaştaki suçları nedeniyle müebbet hapse mahkum edilecek Bosnalı Sırp siyasetçi Radovan Karadzic, bağımsızlık fikrine karşı çıkarak "savaş durumunda Bosnalı Müslümanların yok olacağını" savundu.
Bosnalı Sırpların büyük çoğunluğunun boykot ettiği bağımsızlık referandumu, 29 Şubat-1 Mart 1992'de yapıldı ve referanduma katılanların yüzde 99,7'si bağımsız Bosna Hersek'e "evet" dedi.
JNA ve silahlandırdığı paramiliter Sırp gruplar, referandumun ardından ülkenin farklı şehirlerinde saldırılara başlarken, İzetbegoviç, tüm Bosnalıları bu saldırılara karşı koymaya çağırdı.
Boşnaklar, İzetbegoviç'in liderliğinde çetin bir mücadele verirken, Sırp paramiliter gruplar, kadın ve çocuklar dahil sivillere yönelik büyük katliamlar yaptı. İnsanlar evlerinden sürüldü, kadınlara tecavüz edildi, İslam'a dair ne varsa yok edildi, toplama kamplarındaki esirlere işkenceler yapıldı.
Kuzeyde ve doğuda Sırplara karşı savaşan ülkenin bağımsızlığını savunanlar, güneyde ve batıda ise Hırvatlarla çetin bir mücadele içine girdi. Sırp güçlerince 3,5 yıl kuşatma altında tutulan başkent Saraybosna'nın yanı sıra Prijedor, Bijelina, Zvornik, Visegrad, Srebrenitsa, Foça gibi birçok şehirde büyük katliamlar, soykırımlar yaşandı.
Ülkedeki savaşı sona erdiren Dayton Barış Anlaşması 1995'te silahların durmasına katkı sağlarken, ağır bilançolu savaşta 200 bine yakın insan öldü, 1 milyondan fazla kişi ise evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Ülkeye karmaşık bir siyasi yapı getiren Dayton'a ilişkin "Bu, adil bir barış değil ancak savaşın sürmesinden daha iyidir." yorumunu yapan İzetbegoviç, anlaşmanın beraberinde getirdiği iki entite (Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti) ile Brçko Özerk Bölgesi'ne ayrılan Bosna Hersek Federasyonu'nun da 10 kantondan oluşan bağımsız ülkede ilk Cumhurbaşkanı ve sonrasında ilk Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı oldu.
"Kendimi doktorların raporlarında yer alandan çok daha iyi hissediyorum"
İzetbegoviç, 2000'de sağlık sorunları nedeniyle Devlet Başkanlığı Konseyindeki görevinden istifa ederken, partisinin 2001'deki kongresinde de genel başkanlığa aday olmayacağını açıkladı.
Bosna Hersek halkına, uluslararası arenada tanınan, bağımsız ve egemen bir devlet bırakan İzetbegoviç, sağlık sorunları sebebiyle bulunduğu hastaneden katıldığı canlı yayında şu ifadeleri kullandı:
"Kendimi doktorların raporlarında yer alandan çok daha iyi hissediyorum ancak büyük ihtimalle hislerim beni aldatıyor. Yıllardır çok sağlıklı bir adamdım, şimdi hasta olma vakti geldi. Hayattaki hiçbir şey tesadüf değil. Önemli olan Bosna Hersek hayatta kalmayı başardı, bizler hayatta kaldık, stüdyoda sizlerle tekrar görüşme konusuna gelecek olursak; görüşeceğimize çok emin değilim ama eski bir şarkının da söylediği gibi 'Ama bu artık önemli de değil.'
Vatandaşlara ne mesaj vereceğimi bilemiyorum, önemli olan şey; Bosna Hersek'in hayatta kalması. Sırpların Sırp, Hırvatların Hırvat, Boşnakların Boşnak olarak kalmasının yanı sıra hepsinin 'Bosna Hersekli' olması gerekli. Bunun, Bosna Hersek'in hayatta kalmasında büyük önem taşıdığını düşünüyorum. İntikam yerine adaletin olduğunu ifade etmek istiyorum. Geçmişi unutmasınlar ancak geçmişte de yaşamasınlar."
İzetbegoviç'in 19 Ekim 2003'teki vefatından önce son görüştüğü devlet adamı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Cenazesine farklı ülkelerden 150 binden fazla kişinin katıldığı Boşnak lider, Saraybosna'daki Kovaçi Şehitliği'ne defnedildi.
Bilge kişiliğiyle de tanınan Aliya İzetbegoviç, ardında "Doğu ve Batı Arasında İslam", "İslam Deklarasyonu", "Özgürlüğe Kaçışım", "Tarihe Tanıklığım" ve "Köle Olmayacağız" gibi eserler bıraktı.
Bosna Hersek'teki mevcut durum
Aliya İzetbegoviç'in ilk Cumhurbaşkanı olduğu bağımsız Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması'nın getirdiği karmaşık siyasi yapısı nedeniyle sık sık krizlerle yüzleşiyor.
Ülkedeki iki entite arasında anlaşmazlıklar yaşanırken, Sırp Cumhuriyeti (RS) tarafından, bağımsızlık ve savaş söylemleri tedirginliğe sebep oluyor.
Bosna Hersek'te devletin en üst makamını Boşnak, Sırp ve Hırvat 3 üyeden oluşan Devlet Başkanlığı Konseyi oluşturuyor.
Denis Becirovic, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak üyesi görevini yürütürken, Konseyin Sırp üyeliğini Zeljka Cvijanovic, Hırvat üyeliği ve Konsey Başkanlığını da Zeljko Komsic yapıyor.
Başta Cvijanovic ve RS Başkanı Milorad Dodik olmak üzere birçok Sırp yetkili, bugünlerde Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamaları ve dolayısıyla Dayton Barış Anlaşması'na karşı gelmeleri gerekçesiyle ABD'nin yaptırım listesinde yer alıyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com
Çocukluk yıllarında ailesiyle Saraybosna'ya taşınan ve burada eğitim alan İzetbegoviç, Müslümanlara yönelik ayrımcılığa karşı çıktı ve bu yüzden büyük problemler yaşadı.
İzetbegoviç, yazdığı eserler dolayısıyla iki kez hapis cezasına çarptırıldı
İkinci Dünya Savaşı sürerken Hırvatistan'daki faşist Ustaşa rejimi, Bosna Hersek'i ilhak etti ve burada Bağımsız Hırvatistan Devleti (NDH) kurarken, ülkedeki Müslümanlar "Hırvat" ilan edildi, Yahudi, Sırp ve Romanlar büyük zulümlere maruz kaldı. Müslüman olan Boşnaklar ve rejimle aynı fikirde olmayan Hırvatlar da bu zulümden nasibini aldı.
Diğer yandan ana hedefi, Sırp olmayan tüm milletleri bölgeden tamamen temizlemek olan milliyetçi Sırpların oluşturduğu Çetnik hareketi, etkin olduğu bölgelerde Müslüman Boşnakları katletmeye başladı.
İnsan hakları konusundaki mücadelesi ve yazdığı eserler dolayısıyla iki kez hapis cezasına çarptırılan İzetbegoviç, 1990'lı yıllarda Sırp ve Hırvat güçlerin Bosna Hersek'i paylaşmak için başlattığı savaşta ülkenin lideri haline geldi.
"İslam, korkakların değil cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir"
"İslam, korkakların değil cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir" sözünün sahibi İzetbegoviç, Yugoslavya Krallığı döneminde temel hedefi, ülkedeki Müslüman Boşnakları dini ve milli konularda bilinçlendirmek olan "Genç Müslümanlar" oluşumunun öne çıkan isimleri arasında yer aldı.
Bu oluşum, Müslümanların ülkedeki diğer etnik ve dini gruplarla eşit haklar elde etmesini amaçlarken, diğer taraftan Çetnik ve Ustaşaların yıktığı Müslümanların evlerinin ve camilerin yeniden inşası için çalıştı.
Ülkedeki savaşın ardından kurulan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti, faşizme galip gelse de dini ve milli konularda Müslüman Boşnakların sorunlarına çözüm bulamadı.
Merhum İzetbegoviç'in de aralarında bulunduğu "Genç Müslümanlar"ın bazı üyeleri, "din bilincinin uyandırılması" yönündeki çalışmaları nedeniyle 1946'da tutuklandı.
Cezaevinden 3 yılın ardından çıkan İzetbegoviç, ilk olarak ziraat fakültesine kaydoldu, 2 yıl sonra hukuk fakültesine geçti ve buradan mezun oldu. Halida ile 1949'da dünya evine giren Aliya İzetbegoviç'in Leyla, Sabina ve Bakir isimlerinde üç çocuğu oldu.
Aliya İzetbegoviç, Demokratik Eylem Partisi'nin ilk genel başkanı seçildi
İnsan hakları mücadelesine Marksist-Leninist görüşlere sahip Josip Broz Tito liderliğindeki Yugoslavya'da devam eden İzetbegoviç, "Preporod", "Takvim" ve "Glasnik" gibi gazete ve mecmualarda kimliğini ifşa etmeden, çocuklarının baş harflerinden oluşan "LSB" mahlasını kullanarak yazılar yazdı. İzetbegoviç, 1970'te yayımlanan "İslam Deklarasyonu" eseriyle, İslam dünyasının içinde bulunduğu duruma dikkati çekti.
Tito'nun 1980'de ölmesiyle Yugoslavya'da aşırı milliyetçi söylemler yeniden sahneye çıkarken o yıllarda ceza kanununa "ifade suçu" da eklendi.
Yazdığı "Doğu ve Batı Arasında İslam" eseri yayımlanmadan hemen önce 1983'te beraberindeki 12 Müslüman aydınla tutuklanan İzetbegoviç, "Saraybosna Süreci" olarak adlandırılan davada yer aldı.
İzetbegoviç ve beraberindeki Müslüman aydınlar, ifade suçundan ve örgüt kurarak düşmanca faaliyette bulunmaktan suçlu bulunurken, İzetbegoviç'in mahkumiyet kararı, "İslam Deklarasyonu" kitabındaki ifadelerine dayandırıldı ve Bilge Kral İzetbegoviç, 14 yıl hapse mahkum edildi.
Hapiste bulunduğu sırada yazmaya devam eden İzetbegoviç, "Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar:1983-1988" eserini burada kaleme aldı.
İzetbegoviç, 1988'de afla serbest kaldıktan sonra 1990'da kurulan ve bugün de Bosna Hersek'teki Boşnakların en büyük partisi konumundaki Demokratik Eylem Partisinin (SDA) ilk genel başkanı seçildi.
İlk çok partili seçimde ülkede en çok oyu alan SDA'nın lideri İzetbegoviç, Yugoslavya'daki 6 sosyalist cumhuriyetten biri olan Bosna Hersek'in başkanı oldu.
Karadzic, savaş durumunda Bosnalı Müslümanların yok olacağını savundu
Yugoslavya'nın, 1990'ların başında dağılmaya başlamasının ardından Yugoslav Halk Ordusu'nun (JNA) provokatif eylemleri sonucu 1991'de Slovenya'da, kısa zaman sonra ise Hırvatistan'da çatışmalar başladı ve bu çatışmalar, 1991'de Bosna Hersek'in Ravno ve Popovo köylerine de sıçradı.
Bosna Hersek'te de bağımsızlık meselesi Yugoslavya'nın dağılma sürecine girmesiyle gündeme gelirken, daha sonra Bosna'daki savaştaki suçları nedeniyle müebbet hapse mahkum edilecek Bosnalı Sırp siyasetçi Radovan Karadzic, bağımsızlık fikrine karşı çıkarak "savaş durumunda Bosnalı Müslümanların yok olacağını" savundu.
Bosnalı Sırpların büyük çoğunluğunun boykot ettiği bağımsızlık referandumu, 29 Şubat-1 Mart 1992'de yapıldı ve referanduma katılanların yüzde 99,7'si bağımsız Bosna Hersek'e "evet" dedi.
JNA ve silahlandırdığı paramiliter Sırp gruplar, referandumun ardından ülkenin farklı şehirlerinde saldırılara başlarken, İzetbegoviç, tüm Bosnalıları bu saldırılara karşı koymaya çağırdı.
Boşnaklar, İzetbegoviç'in liderliğinde çetin bir mücadele verirken, Sırp paramiliter gruplar, kadın ve çocuklar dahil sivillere yönelik büyük katliamlar yaptı. İnsanlar evlerinden sürüldü, kadınlara tecavüz edildi, İslam'a dair ne varsa yok edildi, toplama kamplarındaki esirlere işkenceler yapıldı.
Kuzeyde ve doğuda Sırplara karşı savaşan ülkenin bağımsızlığını savunanlar, güneyde ve batıda ise Hırvatlarla çetin bir mücadele içine girdi. Sırp güçlerince 3,5 yıl kuşatma altında tutulan başkent Saraybosna'nın yanı sıra Prijedor, Bijelina, Zvornik, Visegrad, Srebrenitsa, Foça gibi birçok şehirde büyük katliamlar, soykırımlar yaşandı.
Ülkedeki savaşı sona erdiren Dayton Barış Anlaşması 1995'te silahların durmasına katkı sağlarken, ağır bilançolu savaşta 200 bine yakın insan öldü, 1 milyondan fazla kişi ise evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Ülkeye karmaşık bir siyasi yapı getiren Dayton'a ilişkin "Bu, adil bir barış değil ancak savaşın sürmesinden daha iyidir." yorumunu yapan İzetbegoviç, anlaşmanın beraberinde getirdiği iki entite (Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti) ile Brçko Özerk Bölgesi'ne ayrılan Bosna Hersek Federasyonu'nun da 10 kantondan oluşan bağımsız ülkede ilk Cumhurbaşkanı ve sonrasında ilk Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı oldu.
"Kendimi doktorların raporlarında yer alandan çok daha iyi hissediyorum"
İzetbegoviç, 2000'de sağlık sorunları nedeniyle Devlet Başkanlığı Konseyindeki görevinden istifa ederken, partisinin 2001'deki kongresinde de genel başkanlığa aday olmayacağını açıkladı.
Bosna Hersek halkına, uluslararası arenada tanınan, bağımsız ve egemen bir devlet bırakan İzetbegoviç, sağlık sorunları sebebiyle bulunduğu hastaneden katıldığı canlı yayında şu ifadeleri kullandı:
"Kendimi doktorların raporlarında yer alandan çok daha iyi hissediyorum ancak büyük ihtimalle hislerim beni aldatıyor. Yıllardır çok sağlıklı bir adamdım, şimdi hasta olma vakti geldi. Hayattaki hiçbir şey tesadüf değil. Önemli olan Bosna Hersek hayatta kalmayı başardı, bizler hayatta kaldık, stüdyoda sizlerle tekrar görüşme konusuna gelecek olursak; görüşeceğimize çok emin değilim ama eski bir şarkının da söylediği gibi 'Ama bu artık önemli de değil.'
Vatandaşlara ne mesaj vereceğimi bilemiyorum, önemli olan şey; Bosna Hersek'in hayatta kalması. Sırpların Sırp, Hırvatların Hırvat, Boşnakların Boşnak olarak kalmasının yanı sıra hepsinin 'Bosna Hersekli' olması gerekli. Bunun, Bosna Hersek'in hayatta kalmasında büyük önem taşıdığını düşünüyorum. İntikam yerine adaletin olduğunu ifade etmek istiyorum. Geçmişi unutmasınlar ancak geçmişte de yaşamasınlar."
İzetbegoviç'in 19 Ekim 2003'teki vefatından önce son görüştüğü devlet adamı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Cenazesine farklı ülkelerden 150 binden fazla kişinin katıldığı Boşnak lider, Saraybosna'daki Kovaçi Şehitliği'ne defnedildi.
Bilge kişiliğiyle de tanınan Aliya İzetbegoviç, ardında "Doğu ve Batı Arasında İslam", "İslam Deklarasyonu", "Özgürlüğe Kaçışım", "Tarihe Tanıklığım" ve "Köle Olmayacağız" gibi eserler bıraktı.
Bosna Hersek'teki mevcut durum
Aliya İzetbegoviç'in ilk Cumhurbaşkanı olduğu bağımsız Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması'nın getirdiği karmaşık siyasi yapısı nedeniyle sık sık krizlerle yüzleşiyor.
Ülkedeki iki entite arasında anlaşmazlıklar yaşanırken, Sırp Cumhuriyeti (RS) tarafından, bağımsızlık ve savaş söylemleri tedirginliğe sebep oluyor.
Bosna Hersek'te devletin en üst makamını Boşnak, Sırp ve Hırvat 3 üyeden oluşan Devlet Başkanlığı Konseyi oluşturuyor.
Denis Becirovic, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak üyesi görevini yürütürken, Konseyin Sırp üyeliğini Zeljka Cvijanovic, Hırvat üyeliği ve Konsey Başkanlığını da Zeljko Komsic yapıyor.
Başta Cvijanovic ve RS Başkanı Milorad Dodik olmak üzere birçok Sırp yetkili, bugünlerde Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamaları ve dolayısıyla Dayton Barış Anlaşması'na karşı gelmeleri gerekçesiyle ABD'nin yaptırım listesinde yer alıyor.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com