ANKARA
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan, konuşmasına, başta Giresun olmak üzere Karadeniz'in bazı illerini etkileyen afette hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek başladı. Millete, bölge halkına ve vefat edenlerin ailelerine başsağlığı dileyen Erdoğan, halen arama çalışmaları süren vatandaşlardan bir an önce mutlu haberler almayı temenni etti. Erdoğan, afetin duyulduğu andan itibaren devletin tüm kurumları ve imkanlarıyla halkın yanında yer aldığını belirterek, bugünkü Kabine Toplantısında da bölgede yürütülen çalışmaları ve durumu etraflıca değerlendirdiklerini aktardı. Erdoğan, şunları kaydetti: "Vatandaşlarımızın yükünü daha da hafifletmek amacıyla, Giresun'daki vergi mükelleflerimizi, 22 Ağustos 2020'den 30 Kasım 2020 tarihine kadar mücbir sebep hali kapsamına alıyoruz.
Yine mücbir sebep hali kapsamındaki amme borçlularından 29 Ocak 2021 tarihine kadar başvuruda bulunanların, her türlü amme alacaklarını faizsiz bir şekilde 24 ay süreyle erteliyoruz." Giresun'daki faal mükelleflerin vergi daireleri ile mal müdürlüklerine olan borçlarına da tecil ve taksit imkanı getirdiklerini ifade eden Erdoğan, "Hasar tespit çalışmalarının ardından hemen temizleme ve yeniden inşa faaliyetlerine başlayacağız.
"Yaşanabilir bir Türkiye bırakacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin pek çok yeri gibi Karadeniz'de de geçmişte şartların zorlamasıyla yaşanılan, coğrafyanın gerçeklerini yeteri kadar dikkate almayan bir yapılaşma ortaya çıktığına dikkati çekerek, şöyle konuştu: "İrademizi ve gücümüzü aşan deprem, sel, heyelan gibi afetler bizi önceliklerimizi değiştirmeye mecbur bırakmıştır. Bir süredir bu konudaki hassasiyetimizi hem kentsel dönüşüm çalışmaları hem yeni imar planları hem estetik önceliği ile zaten hayata geçiriyorduk.
Dereli'nin merkezinin nasıl kayalarla dolup taştığını, bütün mağazaların, dükkanların ne durumda olduğunu gördük. Aynı şekilde Espiye, aynı şekilde merkez..." Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un olay olur olmaz afet bölgesine geçtiğini, burada Giresun milletvekilleri ile çalışmaları yerinde izlediklerini, atılması gereken adımları attıklarını söyledi.
"Giresun'a iki bakan daha gidecek"
Jandarmalardan şehit olanların, sivil vatandaşlardan hayatını kaybedenlerin bulunduğunu, yaralılar olduğunu belirten Erdoğan, bunların takibinin yapıldığını ifade etti. Bakan Pakdemirli'nin çıkan yangın nedeniyle Giresun'dan Adana'ya geçtiğini dile getiren Erdoğan, şimdi de Giresun'a Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'i de göndereceklerini anlattı. Erdoğan, bakanların, kara yollarında, enerjide bir sıkıntı olup olmadığını yerinde takip edeceğini, Karayolları Genel Müdürü orada olmasına rağmen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun da orada bulunmasını istediğini aktardı. Altyapı ile ilgili sıkıntıların bir an önce giderileceğini belirten Erdoğan, "Çöken köprüler var. Bu köprülerin yeniden inşası ve bununla birlikte atılacak başka ne gibi adımlar varsa bu adımların atılması Bakanlarımızın nezaretinde olsun istiyoruz" dedi.
Karadeniz'deki doğal gaz rezervi
Erdoğan, Türkiye'nin kalkınma mücadelesindeki en büyük sıkıntılarından birinin enerjideki yüksek oranlı dışa bağımlık olduğunu ifade etti. Erdoğan, Türkiye her ne kadar ufak tefek petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip olsa da bunların, ihtiyacın yanında adeta devede kulak misali kaldığına işaret ederek, "Büyüyen bir ülke olarak enerji ihtiyacımızın sürekli yükselmesi, dışarıya ödediğimiz kaynağın da hep artması anlamına geliyordu.
İhracatımızı fevkalade artırmamıza rağmen enerjideki bu yapısal sıkıntı sebebiyle cari açığımızı bir türlü kapatamıyorduk." diye konuştu. Önce yerli ve milli imkanları seferber ederek enerjideki bu dev açığa kısmi de olsa bir çözüm getirmeye çalıştıklarını, elektrik üretiminde yerli ve yenilenebilir kaynak oranını üçte ikinin üzerine çıkardıklarını ancak petrol ve doğal gazda dışa bağımlılığın bulunduğunu belirten Erdoğan, milli enerji ve maden politika belgesini 2017'de kamuoyu ile paylaşarak bu çerçevede yeni bir dönemi başlattıklarını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, derin deniz aramaları için ilk sondaj gemisini alarak "Bismillah" dediklerini, ardından ikinci sondaj gemisini, bu yılın başlarında da üçüncü sondaj gemisini aldıklarını anlattı. "Fatih, Yavuz, Kanuni adını verdiğimiz bu derin deniz sondaj gemileriyle dünyanın en büyük filolarından birine sahip olduk." diyen Erdoğan, bunlarla birlikte de Oruç Reis ve Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemilerini hizmete soktuklarını anlattı. Doğu Akdeniz'de yürüttükleri çalışmaları engellemek isteyenlere karşı gerektiğinde zor kullanma pahasına Türkiye'nin haklarına sahip çıkacaklarını gösterdiklerine işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yetki alanları yanında Libya ile yaptığımız anlaşmanın ülkemize tanıdığı imkanları sonuna kadar kullanmak üzere harekete geçtik. Akdeniz'in en uzun kıyısına sahip devleti olarak ülkemizin hakkının, hukukunun, çıkarlarının gereğini tereddütsüz bir şekilde yerine getirdik.
"Tek kuyu değil, bu kuyuların sayısı 2, 3, 4 devam edecek"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, nihayet 9. sondajda ülkenin bugüne kadar tespit ettiği en büyük rezervi bularak emeklerinin karşılığını aldıklarını belirtti. Karadeniz'de Sakarya Gaz Sahası adını verdikleri bölgede 320 milyar metreküp rezerve sahip doğal gaz kaynağı keşfettiklerini dile getiren Erdoğan, ülkenin geleceği açısından hayati öneme haiz bu müjdeyi geçen cuma günü milleti ile paylaştıklarını hatırlattı. Erdoğan, şöyle devam etti: "Tespit edilen rezervin çok daha büyük bir kaynağın ilk habercisi olduğu yönünde kuvvetli bulgular var, inşallah bu müjdenin devamı gelecek. Tek kuyu değil, bu kuyuların sayısı 2, 3, 4 devam edecek. Bu kuyuların sayısının tabi fazla oluşu, oradaki ümitlerimizi çok daha artırıyor.
Elektrik üretiminde yerli ve yenilenebilir kaynaklarla bağımsızlığını ilan eden Türkiye, doğal gaz ve petrolde de benzer bir seviyeye ulaştığında Allah'ın izniyle önünde yepyeni bir dönem başlayacaktır. Bu vesileyle güneş enerjisi konusunda büyük bir hamle başlatıp hem yerli ve yenilenebilir enerji potansiyelimizi yükselteceğimizi hem de atıl kaynakları ekonomiye kazandıracağımızı belirtmek istiyorum.
"İnsanımızın önünde yepyeni ufuklar açıyoruz"
Erdoğan, Türkiye'nin geleceğin yüksek teknolojiye dayalı dünyasında yer alınmasını sağlayacak çalışmaları da ihmal etmediklerini belirterek, savunma sanayinden ticari kullanımlara kadar her alanda Türkiye'yi hak ettiği seviyeye çıkartacak çalışmaları desteklediklerini, teşvik ettiklerini anlattı. Kazandıkları her başarının milletin özgüvenini yükselttiğini, daha büyük projelere yönelmesini sağladığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Yıllarca bu milletin önünü kesenlerin kullandığı araçların tümünü yerle yeksan ediyor, insanımızın önünde yepyeni ufuklar açıyoruz. 'Yapılamaz' denilen ne varsa yaptık, 'cesaret edilemez' denilen ne varsa cesaret ettik. 'İzin vermezler' denilen ne varsa izin istemeden yapılabileceğini gösterdik. 'Bedel ödetirler' dedikleri ne varsa gerektiğinde bedelini ödeyerek başardık.
"Ülkemiz, toplamda 90 milyar dolara yaklaşan rezerviyle gayet iyi durumdadır"
2016 yılında altın rezervinin sadece 14 milyar dolar seviyesinde olduğuna işaret eden Erdoğan, "Hem yurt dışındaki altını ülkemize getirerek hem ülkemizde çıkan tüm altını Türk Lirası üzerinden alarak altın rezervimizi yaklaşık üç kat artırdık." dedi. Türkiye'nin, döviz ve altın kıymetleri bakımından gerçekten önemli bir güce sahip olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti: "En büyük rezervi de Karadeniz'in altında bulduğumuzu tekrar hatırlatmak isterim. İnşallah bu müjdenin de devamı gelecek. Diğer alanlardaki çalışmalarımızla Türkiye çok yakında doğal gazda dünyanın en büyük rezervlerinden birine inşallah sahip olacaktır.
Koronavirüs salgınıyla mücadele
Erdoğan, Türkiye'nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı en başarılı mücadele yürüten ülkelerden biri olduğunu söyledi. Buna rağmen Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti düşmanlarının Türkiye'yi en kötüler arasına sokma çabasında olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu: "Aynı şekilde tüm dünyanın takdirini kazanan bir doğal gaz rezervi keşfinin ardından ekonomi notumuzu olumsuza çevirenlerin de bu aklı nereden aldığını, ülkemizdeki kimi manşetlerden ve beyanatlardan görebiliyoruz.
Faiz ödemelerimizin toplam harcamalara oranı da yüzde 10'u aşmıyor. Bunlar gerçekten çok önemli ve ülkemizin güçlü duruşunu gösteren rakamlardır." Erdoğan, Türkiye'nin maruz kaldığı onca saldırıya rağmen dimdik ayakta kalmasını hazmedemeyenlerin yeni oyun, tuzak ve senaryolar peşinde koşmalarının şaşırtıcı olmayacağını dile getirerek, "Dışarıda yazılan senaryolara içeride figüranlık yaparak sürekli ülkesi aleyhine malzeme üretenler, gerçekleri ters yüz edip anlatarak önümüze engeller dizenler istedikleri kadar uğrasınlar başaramayacaklar.
"Oruç Reis çok daha kararlı hareket edecektir"
Oruç Reis gemisiyle yürütülen sismik araştırmalarla ilgili Navtex adı verilen duyurunun süresinin 27 Ağustos'a kadar uzatıldığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Nokta mı, virgül mü? Buraya ben şimdi bir virgül koyayım. Çünkü bundan sonrası da bunun var. Türkiye'nin Uluslararası Denizcilik Örgütü kurallarına uygun şekilde yürüttüğü bu faaliyetlere karşılık Yunanistan yetkisiz şekilde ve şımarıkça bir edayla kendi Navtex mesajını yayınlamıştır.
"AB'nin bizi tam üye yapmaya en başından beri niyeti yokmuş"
Türkiye'nin yaklaşık 200 yıldır demokrasi, insan hakları, hukuk devleti gibi Batı merkezli doğup gelişen ve fakat evrensel değerler haline dönüşen bir çizginin takipçisi olduğunu ifade eden Erdoğan, bu değerlerin önemli bir kısmının ve çok daha ilerisinin milletin medeniyet ve kültür tarihinde mevcut olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin, yaşanılan kayıplara ve acılara rağmen bu değerleri sonuna kadar korumayı yaşatmayı başardığını vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı: "Öyle ki Batı toplumlarının tamamının sömürge peşinde koştuğu bir dönemde biz dost ve kardeş olarak gördüğümüz halkların güvenliği ve esenliği için kendi canımızı vermeye devam ediyorduk.
Gerçi biz bu tercihi yaptık ama Batı'nın bize hiçbir zaman aynı niyetle yaklaşmadığını da kabul etmek durumundayız." "Hangi reformu yaparsak yapalım, hangi adımı atarsak atalım, hangi değerlerimizden taviz verirsek verelim Batı bizi hiçbir zaman kendisi gibi görmedi." diyen Erdoğan, şunları söyledi: "Bu gerçeği Avrupa Birliği tam üyelik sürecinde bizzat yaşamış bir kişiyim. Avrupa Birliği ile olan görüşmelerin hep içindeydim. Ama Avrupa Birliği liderlerinin hep tutarsızlıklarıyla karşı karşıya olduk.
"Fırat Kalkanı Harekatımıza bile bu ülke destek vermedi"
Söz konusu süreçte Avrupa Birliği'nin bir değerler ve ilkeler bütünü değil, bir grup ülkenin saplantılarının esiri bir yapı olduğunu gördüklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Hala da aynı saplantıyla bize yaklaşıyorlar. Ülkemize karşı teröristleri destekliyorlar. İşte Yunanistan'dan teröristler giriyor, FETÖ'sü giriyor, PKK'sı giriyor. Gittiği yer neresi Almanya. Almanya'da bunlara oturum da veriyorlar.
Türkiye'ye karşı sergilediği iki yüzlü tavır Avrupa Birliği'nin sonunda ilanı olmuştur. Artık dünyada hiç kimse bu birliğe bir değerler ve ilkeler manzumesi olarak bakmıyor." Erdoğan, Amerika'daki kimi çevrelerden de benzer bir yaklaşıma maruz kaldıklarına işaret ederek, şunları kaydetti: "Bu ülke yıllarca NATO ittifakının doğu kanadının en önemli üyesi olan Türkiye'yi terör örgütleri ile mücadelesinde yalnız bırakmıştır. DEAŞ'a karşı Suriye'de başlattığımız ve bugün dördüncü yıl dönümü olan Fırat Kalkanı Harekatımıza bile bu ülke destek vermedi.
ABD Başkan Adayı Biden'ın açıklamaları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkan Adayı Joe Biden'ın açıklamalarına tepki gösterdi. "Türkiye'de darbeyle yapamadıklarını muhalefeti destekleyerek gerçekleştirmeyi düşündüklerini' kameralar önünde söylemekten çekinmiyorlar. Ya dostluğumuz var, oturup konuşmuşluğumuz var, en azından bir oturup çay içmişliğimiz var.
Böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsın ama kullandılar." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, bu hezeyana cevap vermesi gerekenin kendilerinden önce muhatap olarak gösterilen muhalefet olduğunu vurguladı. Kendisinin bu açıklamalara cevap vermediğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Ülkemiz muhalefeti, bu ağır ithama tepkisini tüm şiddetiyle ortaya koymak yerine konunun niye aylar sonra gündeme geldiği gibi bir zırvanın arkasına sığınmayı tercih etmiştir. Çünkü bunların kafasında askeri darbeden hukuk ve emniyet darbesine, siyasi darbeden toplumsal kaosa ve teröre kadar her türlü faşist yol ve yönteme yer vardır.
Kin, husumet ve bağnazlıkla kararan gönüller gözleri de kör ediyor. Hem de öyle bir kör ediyor ki kimlerle yürüdüklerine, kimlerden destek aldıklarına, kimlere hizmet ettiklerine dahi bakmıyorlar." Erdoğan, Türkiye siyasetinin tek mottosunun "Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin" haline dönüşmesinin yüreklerini acıttığına işaret etti. "Biz milletimizin desteğiyle sandıkla geldik, gideceksek de öyle gideriz." diyen Erdoğan, bunun kararını, terör örgütlerinin, marjinal sapkın grupların, ABD'nin, Avrupa'daki husumet odaklarının veremeyeceğini, tek karar merciinin millet olduğunu vurguladı. Milletin iradesi dışında yol ve yöntem arayanların Türkiye'ye tek verebildiklerinin, vesayet, cunta, darbe, terör, kaos, fakirlik ve huzursuzluk olduğunu belirten Erdoğan, AK Parti'nin bu çarkı milli iradenin üstünlüğüyle kırdığı için 18 yıldır iktidarda bulunduğunu, çareyi millette değil de dışarıda arayanlar için bundan daha büyük örnek ve ibretin olmayacağını söyledi.
"Karşımızdaki zihniyetin çapsızlığını da hesaba katıyoruz"
Allah'ın izni ve milletin desteğiyle 2023'te de Türkiye'ye hizmet etmeyi sürdüreceklerini bildiren Erdoğan, muhalefetin ısrarla sarıldığı faşist kafayı değiştirmediğinde de 2028 seçimlerinde aynı şeylerin konuşulacağını aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni nesillere 2053 ve 2071 vizyonlarını emanet ediyoruz derken karşımızdaki zihniyetin çapsızlığını da hesaba katıyoruz. Bu tarihlerin afaki, hayal değil, her geçen gün yaklaşan menzil olduğunu da hatırlatmak istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu. Dünyayla birlikte Türkiye'yi de etkisi altına Kovid-19'la mücadelenin sürdüğünü anlatan Erdoğan, son dönemde bu konuda olumsuz bir görünümle karşı karşıya kalındığına değindi. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Düğün, cenaze, taziye ve tatil gibi toplu etkinlikler, virüsün yayılma alanları haline dönüştü. Hele hele plajlar, buralar ayrı bir felaket. Buralarda yayılma alanı çok çok fazla. Can kaybında küçük de olsa bir artış yaşanıyor. Bundan dolayı üzüntülüyüz.
Milletimizden bir kez daha, 'TMM' diye ifade ettiğimiz, temizlik, maske ve mesafe kurallarına sıkı şekilde riayet etmesini istiyoruz. Bunlar rastgele ifade edilen, laf olsun diye tekrarlanan kurallar değildir. Her bir kuralın gerisinde çok büyük tecrübe, emek, bedel ve acı vardır." Temizliğe dikkat etmeyen, maskesini takmayan, fiziki mesafeye uymayan her kişinin kendisiyle birlikte temas ettiği herkes için sonu ölüme kadar varan bir tehdit kaynağı haline dönüştüğünü unutmamasını isteyen Erdoğan, bazılarının taşıyıcı oldukları için hastalığın ağır etkilerini hissetmeyebileceğini vurguladı. Bu kişilerin, virüs bulaştırdıkları insanların büyük acılar çekmesine, hayatını kaybetmesine yol açtıklarını hiçbir zaman akıllarından çıkarmaması gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, kendi ailesine, sevdiklerine veya hiç tanımadıklarına böylesine bir kötülük yapmanın, akıl ve vicdan sahibi hiçkimsenin altına giremeyeceği vebal olduğunu dile getirdi.
"Sigaralarınızı çöpe atın"
Düğünlerimizi az sayıda katılımla ve kısa sürede yapmanın bize hiçbir maliyeti olmaz." şeklinde konuştu. Erdoğan, bu süreçte sevdiklerinin düğünlerine gitmediğini, kendilerini makamında ağırlayarak hediyelerini takdim ettiğini belirtti. "Taziyelerimizi telefonla bildirmek, Fatiha'mızı uzaktan okumak aynı sonucu verir. Tatilimizi kısa tutmak ve izole şekilde yapmak bizi aynı şekilde dinlendirir." diyen Erdoğan, şunları kaydetti: "Ülkemizin normalleşme adımlarını daha ileriye taşımak için bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak mecburiyetindeyiz. Hasta, yoğun bakım ve vefat sayılarını belirli bir çizginin altına düşürmeden hiçbirimiz rahata, huzura ve güvene kavuşamayız.
Bu büyük potansiyeli salgına kurban vermeyelim. Denizi geçtiğimiz bir yerde derede boğulmamak için hep birlikte çok daha dikkatli, dirayetli, kararlı hareket edelim."
Kaynak: AA . dikGAZETE.com