İSTANBUL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye'de büyük bir mücadelenin içinde olan gerek Mehmetçiklerimize gerekse Suriye Milli Ordusuna, Rabb'imden yardım niyaz ediyorum." dedi. Erdoğan, Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde düzenlenen Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programı'nda yaptığı konuşmada, Hazreti Muhammed'in sevgisiyle dolan bir gecede bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadığını aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Leyle-i Mevlid'in ülke, millet ve ümmet için hayırlara vesile olmasını, manevi bir uyanışa, yeni bir dirilişe kapı aralamasını Allah'tan niyaz ettiğini söyledi. Erdoğan, Hz. Muhammed'in veladetinin bir seneidevriyesine daha kavuşturduğu için Allah'a hamd ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Miladi 571 yılında dünyayı teşrifleriyle tüm insanlığın kurtuluşuna vesile olan sevgililer sevgilisi Peygamberi Zişan Efendimiz'e salat ve selam gönderiyorum. Gönüllerimizin onun hasretiyle kavrulduğu böylesine mübarek bir gecede, Allah'ın selamı Hz. Muhammed Mustafa'nın, ehlibeyitinin, dostların en güzeli Ashab-ı Kiram'ın ve 14 asırdır Hak yolundan ayrılmayan tüm müminlerin üzerine olsun diyorum.
Bakınız Aşık Yunus bu geceyi nasıl anlatıyor: (Alemler, nura gark oldu Muhammed doğduğu gece/ Mümin münafık fark oldu Muhammed doğduğu gece/ Arşın nuru yere indi Suyun rengi nura döndü/ Hep susuzlar suya kandı Muhammed doğduğu gece/ Yunus der ki ey kardeşler/ Akar gözden kanlı yaşlar/ Secde kıldı dağlar taşlar Muhammed doğduğu gece.)" Erdoğan, böyle manevi hazineler ve müjdelerle dolu bir gecenin hep birlikte idrak edildiğini dile getirerek, "Samimiyet ve gözyaşları ile yapılan duaların Hak katında geri çevrilmeyeceği bereketli bir iklimi teneffüs ediyoruz.
"Sözlerin en güzeliyle yine en çok onu anarız..."
Kadınlarımız Hatice'dir, Fatıma'dır, Ayşe'dir, Zeynep'tir. Onun dostları olan Hz. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali hepimizin başının tacıdır. 'İki reyhanım' diyerek sevdiği Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin bizim de göz bebeğimizdir. Ona hürmeten ordumuza peygamber ocağı, bu ocakta yetişen yiğitlere de Mehmetçik deriz. Dünyanın hiçbir yerinde bunun bir başka benzeri yoktur. Bu milletin hamuru İslam'la müşerref olduğundan beri, Peygamber Efendimizin aşkıyla yoğrulmuştur. Asırlardır göz kubbemizi süsleyen Ezan-ı Muhammediler millet olarak bağımsızlığımızın remzidir. İstanbul'da Sultanahmet Meydanı'nı dolduran ezan-ı Muhammedi, Diyarbakır Ulu Camisi'nden de aynı ruhla aynı coşkuyla okunur.
"Biz onları kovamayız, onları bombaların altına gönderemeyiz..."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üzerinden 1400 sene geçse de Veda Hutbesi'ndeki kutlu tavsiyenin rehberleri olduğunu vurgulayarak, hutbedeki "Müminler, sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman Müslüman'ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler." ifadelerini hatırlattı. Erdoğan, "Arakanlı, Suriyeli, Türkistanlı mazlumlar bizim kardeşimizdir. Hani birileri diyor ya 'Suriyeliler gitsin.' asla biz bunlara eyvallah edemeyiz. Bizim Peygamberimiz unutmayın muhacirdi. Medine Müslümanları ensardı.
Ferdi ihtirasların, toplumsal hastalıkların, adaletsizliklerin, baskı ve şiddetin bütün insanlığın üzerine adeta karabasan gibi çöktüğü bir bunalım çağındayız. Yüzyıllardır barış ve esenlik diyarı olan İslam beldelerinden bugün sadece yetimlerin, kadınların, evladını bir kör kurşuna kurban vermiş, yüreği yanan anaların feryatları yükseliyor. Medeniyetlere beşiklik etmiş kadim şehirlerimiz, halkına zulmeden diktatörlerin elinde büyük bir enkaz yığınına dönüşüyor. İslam ülkelerinde palazlandırılan terör örgütleri, camide namaz kılan müminleri, pazarda alışveriş yapan masumları, okula giden çocukları acımasızca katlediyor. İslam medeniyeti bir tarafta DEAŞ, Boko Haram, Eş-Şebab, FETÖ, PKK, YPG gibi katil sürülerinin, diğer tarafta cehaletin mezhep ve meşrep taassubunun cenderesinde adeta kültürel bir soykırıma maruz kalıyor.
Günümüzün haçlıları olan neonazi terör örgütleri, dünyanın en gelişmiş, sözüm ona en demokratik ülkelerinde Müslümanlara hayatı dar ediyor. Rabb'imin bizlere bir lütfu olan doğal kaynaklarımız, o topraklar üstünde yaşayan Müslümanları değil, Batılı sömürgecileri zenginleştiriyor. Gün geçmiyor ki ibadethanelerimize yönelik bir saldırı haberi almayalım. Gün geçmiyor ki müminlerin onurunu ayaklar altına alan bir hadise görmeyelim. Gün geçmiyor ki Peygamber Efendimizin mübarek şahsı manevisine yönelik bir edepsizliğe, ahlaksızlığa şahit olmayalım." Erdoğan, Müslüman olmanın, Müslümanca yaşamanın adeta avuçlarda kor bir ateş tutmak kadar zor olduğu bir dönemden geçildiğini ifade etti. Umut ışıklarının cılızlaştığı, zulmün alevinin göğe yükseldiği, cehaletin dört bir yanı kuşattığı bugünlerde İslam alemini felaha erdirecek kurtuluş yolunun Allah'ın kitabı Kuran ve onun alemlere rahmet olarak gönderdiği Resulü'nün rehberliği olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Onun getirdiği din, adalet dinidir, merhamet, nezaket dinidir. Onun getirdiği din, selam dinidir, barış, uhuvvet dinidir. Kız çocuklarının diri diri toprağa verildiği bir cahiliye toplumundan tüm insanlığa örnek olan asrısaadeti inşa eden İslam'dır.
Dünya saadetinin de ahirette kurtuluş yolu da İslam'dadır. Dinimiz İslam ve Peygamberimiz tüm dünyada barış ve güveni, eman ve huzuru, saadet ve selameti inşa için gönderilmiştir. Bizler de işte bu yüce dinin mensubu ve o kutlu Peygamberin ümmeti olarak aynı amaçlar için çalışmakla mükellefiz." Cumhurbaşkanı Erdoğan, her insanın canının, inancının, neslinin, malının ve haysiyetinin emniyette olduğu hak ve özgürlüklerinin korunduğu bir ortamda yaşamak istediğini, güvenin insanca bir hayat sürdürebilmenin temel şartlarından biri olduğunu vurguladı. Toplumun temeli olan ailenin, güven üzerine bina edildiği gibi büsbütün toplumun da güven üzerine kurulduğunu ve varlığını sürdürdüğünü anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Güven duygusunun zedelenmesi ise toplumu ayakta tutan bu temeli sarsar. Güvenilir olmayı, güven aşılamayı, güven içinde yaşamayı bizlere öğreten de yine Allah'ın Resulü'dür. Allah'ü Teala mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de, Peygamberimiz'in bizler için en güzel örnek olduğunu belirtiyor. Onun hayatı sadece biz ümmeti için değil, kendisinden sonra gelen tüm insanlık için de en güzel örnektir.
"Güzel ahlakıyla bütün insanlığa rehber olmuştu..."
Erdoğan, Hazreti Muhammed'in sevginin, tebessümün, şefkatin, merhametin peygamberi olduğunun altını çizerek, şunları söyledi: "Sadece çöle dönmüş kalplere değil, bütün kainata rahmet olarak gönderilen bir insan-ı kamildi. O çocukların peygamberiydi. Topluma yük görülen kadınların peygamberiydi. Köle pazarında meta gibi alınıp satılan mazlumların peygamberiydi.
Bir köşede ağlayan bir çocuk görürse yanına gidip gözyaşlarını silerdi. Cömertlik, tevazu, muhabbet, uhuvvet, cesaret, vefa gibi insanın özüne ait bütün iyi hasletler onda birleşmiş, ondan neşet etmişti. Güzel ahlakıyla bütün insanlığa rehber olmuş, dürüstlüğüyle yol göstermişti. Haklının değil güçlünün üstün olduğu bir çağda her türlü asabiyeti, taassubu, ırkçılığı ayaklarının altına almıştı. Tüm insanlığı Kuran ve sünnet bağıyla birbirine bağlamış, kalpleri kaynaştırmıştı.