Ateş, söz konusu dönemde Türkiye'nin birçok göstergede ilerleme kaydettiğine işaret ederek, gerçekleştirilen altyapı yatırımlarıyla da ülkenin enerji geçiş koridorundan enerji hub'ına doğru evrildiğini söyledi.
Ateş, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları bazında Türkiye'nin mevcut not seviyesini değerlendirerek, şunları kaydetti:
Makro göstergelerimizden kamu borcu, cari açık ve bütçe açığının bir sıkıntı göstermediği ortamda ve borç çevirmede herhangi bir sorun olmadığı halde bizim yatırım yapılabilir dereceden düşürülmemiz soru işareti yarattı. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'e katılıyorum, şu anda öncelikli üzerinde durmamız gereken konular reform yapmayı sürdürmek ve Fitch'teki yatırım derecemizi korumaktır."
- "Bizim halimizden onlar (Ruslar) anlıyor"
Fitch'te de yatırım yapılabilir seviyedeki notun kaybedilmesi durumunda sendikasyonların 15-25 baz puan pahalılanacağına işaret eden Ateş, şöyle devam etti:
Rusya'nın da yaptırımlar başladığında 600 milyar dolar düzeyinde bulunan borç düzeyinin 400 milyar dolara gerilediğini, cari dengede fazla verdiğini belirten Ateş, buna rağmen Rusya'nın notunun yatırım yapılabilir seviyenin altında tutulduğuna dikkati çekti.
- "Türkiye'yi yanlış tanıyor ve yanlış değerlendiriyorlar"
DenizBank Genel Müdürü Ateş, şu anda Türkiye'nin önünde bir sürü zorluk bulunduğuna işaret ederek, "Yatırım derecesini devam ettirmek, büyümeyi yüzde 5 civarına getirmek, enflasyon ve işsizliği yüzde 10'lardan yüzde 5'lere düşürmek ve cari açığı düşük seviyede sürdürmek ekonomik açıdan bazı zorunluluklar... Politik olarak da olağanüstü halin ilanihaye devamı beklenemez. Çünkü bu dış dünya ile entegrasyonda sıkıntı yaratıyor ama şunu da itiraf etmek gerekir; devletin varlığına kastedenlere bir temizlik, bir şey yapılması gerekiyorsa, onun da gereği yapılmalı." diye konuştu.
Komşularla ilişkilerin yeniden düzenlenmesi, Suriye'deki çatışmalar, göçmen sorunu, Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesi ve terörle mücadelenin de sorunlar arasında yer aldığını anlatan Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zorlukları aşabilmek ancak reformlarla olabiliyor. Bu sunumu yapmamdaki amaç, özellikle Türkiye'de dünyada olmadık işler oluyor. Son kalkışma da onun bir örneği. Dolayısıyla insanların bunları anlama kabiliyeti sınırlı. Uzun yıllardır hiçbir ülkede görülmeyen şeyler. Çok acı bir tecrübe tabii. Onun için bir taraftan bu dünyaya ters gelen olaylar yapıladursun, dünyanın da pek beceremediği başarılarımız da var. Bu ülke bunu beceriyor, 80 milyon nüfus bunu gerçekleştiriyor, bu da bir gerçek. Bunu da dilimiz döndüğünce ortaya koymayı arzu ettik. Çünkü son 15-20 yılda yapılan hakikaten önemli reformlar var. Derdimizi her ortamda anlatmamız lazım. Türkiye'yi yanlış tanıyor ve yanlış değerlendiriyorlar. Yanlışlarımız yok demiyorum ama olan biten hiçbir şeyi de görmüyorlar."
Ateş, yıl sonu için dolar/TL öngörülerinin 3,07 seviyelerinde bulunduğunu, ancak avro/dolar paritesinde belli bir hareket yaşandığını, bu nedenle sepete bakmanın daha doğru olduğunu söyledi.
Bu kadar jeopolitik riskin olduğu bir coğrafyada "risk primi yoktur" denilemeyeceğini belirten Ateş, "Önemli olan o risk priminin azaltılması. Ben Türkiye'nin mukavim olduğu konusunda kesinlikle ikna olmuş durumdayım. Şu kadar olaydan birkaçı başka bir ülkede olsun bakalım ne olacak? Romanya'yı, Macaristan'ı, Kıbrıs'ı, Yunanistan'ı, İtalya'yı gördük, şimdi İngiltere'yi göreceğiz. Deutsche Bank'ı görüyorsunuz. Bizim bankacılık sistemimizde iddia ediyorum 'şu banka patlar' diye bir şey yok. Mümkün değil, yakından izleniyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Türkiye'de faizler düştüğü zaman bankacılık sektörü kazanıyor"
Hakan Ateş, bir gazetecinin "Türkiye'de büyük projeler yapılıyor. Yabancı para finansman maliyetlerinin artması mega projelerin kredilendirilmesini zorlaştırır mı?" sorusunu, "Türkiye'nin hiçbir büyük projesinde çok büyük bir yabancı kredi göremezsiniz. Onlar, milletin bağrından çıkmış, senin benim vergimle yapılan işlerdir. Milli bankaların daha ziyade yaptığı ki burada faaliyet gösteren tüm bankalar milli bankadır. Burada 'Bunlar finanse edilebilir mi? Her şey bankaca kaynak ayırmaya uygun kabul edilebilir mi (bankable)?' diye bakıyorlar. Bir de politik bazı değerlendirmeleri olabilir. Sadece Türkiye bankalarını değil, dünyayı kastediyorum." şeklinde yanıtladı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) sistemi basitleştirip, tek bir politika faizine geçme gayreti olduğunu kaydeden Ateş, şöyle devam etti:
"Bence de doğru yapılıyor. Gösterge faiz 225 baz puan düştü ama TCMB'nin bize verdiği paraya 114 baz puan, mevduata ise 60-70 baz puan yansıdı. Şurası bir gerçek ki, Türk bankacılığında bugün itibarıyla 115 milyar lira TCMB fonlaması, 658 milyar lira da bankaların TL mevduatı var. Birbirine oranına baktığın zaman neredeyse 6 katı. Dolayısıyla ekonomimiz için mevduat faizlerinin düşmesi TCMB'nin fonlama oranlarının düşmesinden 6 kat daha önemlidir."
- "Kumarbaz bankacılığı yapmıyoruz"
Türk bankacılığının son derece basit olduğunu, güzelliğinin de basitliğinden geldiğini ifade eden Ateş, "Türk bankacılığı son derece zarif ve sadedir. Biz fayda bankacılığı yapıyoruz. Kumarbaz bankacılığı yapmıyoruz. Onun için bize bu kadar teveccüh var. Toplam 135 milyar dolar dış kredisi var. Bu yıl Türkiye'nin ödeyeceği dış borç 169 milyar dolardır. 100 milyar dolarını bankalar, 69 milyar dolarını da özel sektör ödeyecek. Dolayısıyla bir baskı var, ama muhakkak aşılacak." şeklinde konuştu.
- "Ruslar bizi aldıktan sonra her göstergede 3,5 kat büyüdük"
DenizBank Genel Müdürü Ateş, "Ruslar size yatırım yapalı 5 yıl oldu. O günden bugüne değeriniz ne kadar arttı?" sorusu üzerine, "En doğru ölçü borsa fiyatı. Halka açıklık oranımız binde bir olduğu için gösterge değil, ancak Ruslar bizi aldıktan sonra her göstergede 3,5 kat büyüdük. Aktif büyüklüğümüz 40 milyar doları aştı. Aktif, krediler, mevduat, kar gibi her metrikte 4 yılda iki katından fazla büyüdük." ifadelerini kullandı.
Ateş, "Rusların iştahı ne durumda?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Geçen yıl 550 milyon TL sermaye enjekte etti. Uçak düştükten sonra 2016'da 750 milyon TL birinci kuşak sermaye enjekte etti. İştahı olmayan bu miktarda kaynağı getirir mi? Ben de büyüyorum, kar ediyorum. Şu anda sermaye yeterliliğimiz yüzde 18’in üzerine çıktı. Yani gücümüzü, kuvvetimizi ona göre artırdı. Çok ihtiyaç var mıydı? Var. Çünkü bizim de yapacak çok işimiz var. Büyük projeler var. Evelallah onlar da bizim ilgi alanımızda. 'Yatırım yapılabilir' derecesini Fitch'ten de kaybedersek Basel III'e göre 90 baz puan sermaye yeterlilik rasyomuz düşecek. Bizim TCMB'de munzam karşılık olarak tuttuğumuz 60 küsür milyar doların risk ağırlığı, Merkez'de tuttuğumuz halde yüzde 50 risk ağırlığına tabii. Fitch'ten de not indirimi gelirse yüzde 100'e girecek. O da 80-90 baz puan sermaye yeterliliğini düşürüyor."
Bununla ilgili düzenleme yapılıp yapılmamasına ilişkin soruya da Ateş, "Yapmamak lazım. Basel III'e rağmen 'Ben bunu saymıyorum, yüzde 25 sayıyorum' diyemezsin. Çünkü dünyanın kabul ettiği bir sistemi tersine çeviremezsin. O zaman kredibiliteni kaybedersin. Fitch'te şu anda bulunduğumuz seviye bundan 10-15 yıl önce hayal edemeyeceğimiz bir seviye. Onun için kötü bir yerde değiliz, dünyanın sonu değil. Yatırım yapılabilir seviyenin bir not altında bulunan ülkelere yatırım yapan bir sürü yatırımcı var ama biraz daha fazla para istiyor, yani faizini artırıyor." karşılığını verdi
- "Tüketim kaynaklı büyüyoruz diye üzülmenin manası yok"
Hakan Ateş, Türkiye'de büyümenin en az 4'te 3'ünden fazlasının tüketim kaynaklı olduğunu belirterek, iç dinamik ve tüketimin olmasının piyasayı cazip kıldığını söyledi. Tüketilen kadarının üretilebilmesi ve ne kadar ithalat gerçekleştirildiğinin önemli olduğunu vurgulayan Ateş, "Bunu da cari açık gösteriyor. Bizim cari açığımız yüzde 4-5'ler seviyesinde ve finanse edilebilir büyüklükte. 2009'da yüzde 9-10'ları da gördük. Onun için 'tüketim kaynaklı büyüyoruz' diye üzülmenin manası yok. Hiç olmazsa tüketiyoruz. Çin'de insanlar uğraşıyor iç tüketim liderliğinde bir büyüme olsun diye." şeklinde konuştu.
DenizBank Genel Müdürü Ateş, "FETÖ operasyonu kapsamında kayyum atanan şirketlerin, kredi olarak bankacılık sektörü üzerinde bir yük hesabı var mı? Sizde bu rakam nedir?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"5 milyar lira diye söylendi. Bizim etkilendiğimiz oran bankacılık payımızın çok altında çıktı. Büyük işlerde proje bankası olarak çok büyük oranda varız, tarım ve KOBİ'lerde varız. O yüzden büyük kaybımız yok. 'Amiral Battı'da, amiralimiz ayakta duruyor. Brüt rakam 250 milyon lira civarında ama bunlar batmış değil. Önemli bölümü kanunla TMSF yönetimine alındı. Ancak şu çok enteresan, gazi ve şehitlerin yüzde 17 borcu bizde çıktı, onların hepsini sildik. Bankacılık payımızın üzerinde bir oran çıktı, gereğini de yaptık. Şehit ve gazilerin kredi kartı, kredi borçlarının tamamını sildik."
(Bitti)