İstanbul
Kırşehir'in Akçakent ilçesindeki Ömeruşağı köyünde 1970 yılında doğan Erdem, maddi nedenlerden eğitimine ilkokuldan sonra devam edemedi.
Çocuk yaşta iş hayatına atılan Erdem, okuma aşkını okula giden kardeşlerinin kitaplarını okuyup dindirmeye çalıştı. İşten eve geldiğinde kitap okuyan Erdem, küçük yaşlarda şiir yazmaya başladı.
Köyde yapacak iş bulamayan Erdem, para kazanmak için 1992'de "taşı toprağı altın" olarak bilinen İstanbul'a geldi.
Burada açtığı market iş yapmayınca 2 ay sonra inşaat işçisi olarak yurt dışına gitti. Memleket hasretine daha fazla dayanamayan Erdem, 1996'da tekrar İstanbul'a döndü.
İstanbul'da arkadaşının tavsiyesiyle dolmuş şoförlüğü yapmaya başlayan ve yaklaşık 25 yıl çeşitli hatlarda çalışan Erdem, halen Harem-Gebze arasında direksiyon sallıyor.
Çocukluğundan kalma şiir aşkını ara ara mısralara döken Erdem, arkadaşları arasında da "Şair Baba" olarak tanınıyor.
Yoğun ilgiden dolayı şiirlerini kitaplaştırdığını anlatan Erdem, ekmek parası için yurt dışına giden 3 kuzenin yaşadıkları maceraları anlattığı 600 sayfalık roman yazdı.
Romanın konusuyla bir yarışmadan ödül de kazandığını aktaran Erdem, şimdilerde o romanının dizi olmasını bekliyor.
Okuma kültürüne çok önem veren, çalıştığı dolmuşlarda yıllardır gazete, dergi ve kitap bulunduran Erdem, yolculuk sırasında seslendirdiği duygu yüklü mısralar sayesinde yolcular tarafından alkışlanıyor.
Aracında gazete, dergi ve kitap bulundurmaya özen gösteriyor
Kazım Erdem, yaklaşık 25 yıldır dolmuş şoförlüğü yaptığını, şu anda da İstanbul'un en uzun hattı olan Gebze-Harem arasında mesleğini sürdürdüğünü anlattı.
Hattın uzunluğu nedeniyle yolcularının vakit geçirmeleri için aracında gazete, dergi ve kitap bulundurmaya özen gösterdiğini dile getiren Erdem, böylece okuma kültürüne katkı sağladığını söyledi.
Bunun yolcularca çok takdir edildiğini anlatan Erdem, "Yolcularımdan da güzel şeyler alınca şairlik önümde vardı. Kırşehir'den, Neşet Ertaş'ın toprağından çok şairler ve ozanlar yetişti. Onun için şiirlerimi bir kitapta toplamak istedim. Kitabımı çıkardım, çok beğenildi. Yolcularımın çoğu kitabımı aldı. Hatta aralarında şair olanlar kitabını bana hediye etti." dedi.
Rusya'da yaşadığı yaklaşık 4 yıllık süreçte heybesine güzel hikayeler kattığını ifade eden Erdem, -50 derecede gece gündüz çalıştığını dile getirdi.
Erdem, "Bunu bir kaleme alsak, roman yazsak çok güzel bir hikaye çıkar' dedim. Minibüste çalıştım. Hem de günde 1-2 sayfa yazarak romanı bitirdim." diye konuştu.
Rusya'da bin 700 işçinin grev başkanlığına seçildiğine dikkati çeken Erdem, bu sırada oldukça ilginç anlar yaşadıklarını söyledi.
Erdem, Rusya'da yaşadıklarının anlatıldığı belgeselin bir TV kanalında 2006 yılında yayınlandığını belirterek, şöyle devam etti:
"Bu, yılın en iyi belgeseli seçildi. Bir yarışma programından bana talep geldi, başvuru yaptım. Amca oğluyla 2011'de bir programa katıldık. 'Bu konuyu anlat dediler.' Engin Altan Düzyatan programı sunuyordu. Burada 100 bin lira kazandık.
Öyle de bir vahim durumdaydık ki minibüsümüz bağlı, borç harç... Başka bir programda Sayın Kerem Alışık ile bir röportaj yaptık. 'Yedi yıllık emeği takdir ediyorum. Bu romanı ilkokul mezunu bir kişinin yazması, şapka çıkarılacak bir şey. Bunun konusunu ben çok beğendim.
Dizi olma aşamasında da sana yardımcı olacağım. Bu kitap çıkacak.' dedi. İnşallah Kerem Alışık'a da imzalı bir kitabımı takdim ederim. Şu anda bir yapımcıyla da iletişim halindeyim. Senaristleri kitabı okuyorlar."
Romanının dizi olmasını çok arzuladığını, bunun reyting rekoru kıracağını anlatan Erdem, kendisini edebiyatçı olarak görmediğini ancak kitabını okuttuğu ehil kişilerden takdir gördüğünü kaydetti.
Erdem, minibüsçülerin sadece olumsuz konularla gündeme geldiğine değinerek, çok iyi ve kültürlü dolmuşçuların da bulunduğunu söyledi.