Filistinli uzmana göre İsrail, Gazze'yi bölen Netzarim Koridoru tecrübesini Batı Şeria'ya taşıyor

İşgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinde yer alan Yabous Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Süleyman Bişarat, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da yer alan kent ve mülteci kamplarına yönelik saldırılarını değerlendirdi.

Tel Aviv yönetiminin Batı Şeria'da tansiyonu yükseltmeye devam ettiğinin altını çizen Bişarat, söz konusu saldırıların Filistin toplumunun farklı kesimleriyle "cephelere" dönüşebileceği uyarısında bulundu.

Aslında işgal altındaki Batı Şeria'da yaşananların Gazze Şeridi'ndeki tecrübenin burada denenmeye çalışılması olduğunu söyleyen Bişarat, "Nitekim İsrail, coğrafik ve demografik değişimler yapmak üzere sistematik yıkım yapıyor" dedi.

İsrail'in Batı Şeria'da yaşayan Filistin halkının yerleşim alanlarını askeri bir yol açarak bölmeye çalıştığına dikkati çeken Bişarat, şunları kaydetti:

"İsrailli yetkililer, Gazze Şeridi'nin kuzeyi ile güneyini birbirinden ayıran Netzarim Koridoru tecrübesini Batı Şeria'daki kamplarda da uygulamaktan söz ediyorlar. Bu, Cenin Mülteci Kampı'nda fiili olarak başlamış durumda."

Gazze Şeridi'ndeki duruma benzer bir şeyi dayatma çabaları doğrultusunda İsrail'in Batı Şeria'daki Filistin mülteci kamplarını dağıtmayı hedeflediğine dikkati çeken Bişarat, "İsrail, Batı Şeria'yı ilhak planları çerçevesinde bölge haritasının demografisini yeniden şekillendirmeyi amaçlıyor." dedi.

Filistinli uzman Bişarat, Tel Aviv yönetiminin ayrıca Filistin direnişinin simgesi haline gelen mülteci kamplarının kimliklerini de yok etmeye çalıştığını söyledi.

İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in "çatışmayı çözmeyi" amaçlayan planını anımsatan Bişarat, "İsrail ordusunun kamplara zırhlı araçlarla girmesi, Tel Aviv'in Batı Şeria'nın gelecekteki çatışmanın odak noktası olacağına ilişkin vizyonunu yansıtıyor." dedi.

Bişarat, İsrail'in Filistinlilere işgali kabul etme ya da Filistin içinde ya da dışında zorla yerinden edilme durumunu dayatmak amacıyla askeri operasyonlarını rahatlıkla yürütebilmesine imkan sağlayacak ve her türlü direniş faaliyetini engelleyecek askeri altyapının oluşturulması için çalıştığını söyledi.

Filistinli uzman, Tel Aviv'in bu altyapıyı yollar inşa ederek, askeri kontrol noktaları kurarak, Batı Şeria'da sayıları 900'ü bulan kontrol noktalarını daha da artırarak yaptığını belirtti.

Bişarat, İsrail'in uyguladığı askeri baskının, çatışma çemberinin genişlemesine; Filistin toplumunun farklı kesimlerinin direnişe katılmasına yol açabileceği konusunda uyardı.

Filistin-İsrail çatışma tarihinin, çatışmalar kolektif bir tehdit haline geldiği zaman kapsamlı bir intifadaya dönüştüğünü kanıtladığına dikkati çeken Bişarat, 1987 ve 2000'de olduğu gibi Filistin sokağının beklentileri alt üst ettiğini; halk düzeyinde çatışmalar patlak verdiğini dile getirdi.

Bişarat, İsrail'in Batı Şeria'da saldırılara ve baskı siyasetine devam etmesinin gerginliği tırmandırmaya ve yeni direniş şekillerinin gelişmesine zemin hazırlayabileceğini belirtti.

Gazze'de varılan ateşkesin 19 Ocak Pazar günü yürürlüğe girmesinin ardından İsrail ordusu, 21 Ocak Salı günü işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyinde yer alan Cenin kentine "Demir Duvar" adını verdiği bir saldırı başlattı.

Cenin'de sürdürdüğü şiddetli saldırılarını 27 Ocak'ta Tulkerim, 2 Şubat'ta Tubas'ın El-Faria Mülteci Kampı ile Tamun beldesini kapsayacak şekilde genişleten İsrail ordusu, 7 gün süren baskının ardından 8 Şubat'ta Tamun'daki güçlerini geri çekti.

İsrail askerleri, 9 Şubat'ta saldırılarını Tulkerim'in doğusundaki Nur Şems Mülteci Kampı'nı da kapsayacak şekilde genişletti.

İsrail 23 Şubat'ta ise tanklarla işgal altındaki Batı Şeria'ya girerek bölgenin kuzeyindeki Cenin Mülteci Kampı'na baskın düzenlemişti. Bu görüntüler, 2002'de İkinci İntifada sırasında İsrail ordusunun Batı Şeria'da yürüttüğü "Savunma Kalkanı" ismi verilen saldırıları anımsatmıştı.

İsrail ordusu ayrıca 28 Şubat'ta da "Eitan" tipi zırhlı personel taşıyıcılarıyla, Cenin kenti ve kampında Filistinlilerin araçlarına zarar vermişti.