İSTANBUL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen Uluslararası Zeytindağı Barış Ödülleri Töreni ve "Kudüs'ün Son Yüzyılı" belgeselinin galasına katıldı. Yıllardır zulme uğrayan, evlerinden, yurtlarından zorla uzaklaştırılan, hak ve özgürlükleri ellerinden alınan, yaralanıp gazi olan, yakınları can verip şehitlikle şereflenen Filistinlilere selam ve sevgilerini gönderen Erdoğan, "Bir kez daha davalarını davamız, mücadelelerini mücadelemiz, direnişlerini direnişimiz bildiğimiz Filistinli kardeşlerimize sonuna kadar yanlarında olduğumuzun mesajını, müjdesini iletmek istiyorum." diye konuştu. Erdoğan, Uluslararası Zeytindağı Barış Ödülleri takdim edilecek, çizgileriyle zulme meydan okuyan merhum Naci El Ali adına dostu, gönüllü çalışmalarıyla hayatını Filistin davasına adayan Endonezyalı Nur Fitri'ye, batıdaki tüm vicdanlı insanların temsilcisi olarak İsveç'ten Kudüs'e kadar yürüyen Filistin davasının sesi Benjamin Ladraa'ya, genç yaşında haksızlığa ve zulme direnirken İsrail buldozerleri tarafından alçakça katledilen Rachel Corrie'nin anne ve babasına şükranlarını sundu.
"Filistinlililer, dünyadaki tüm mazlumların sembolüdür..."
Filistin ve Kudüs meselesinin sadece bir milletin, bir coğrafyanın ve bir şehrin davası olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: "Maruz kaldıkları zulümler, katliamlar, haksızlıklar sebebiyle Filistinlililer, dünyadaki tüm mazlumların sembolüdür. Tarih boyunca Musevilerin, Hristiyanların ve Müslümanların kutsal şehri olan Kudüs ise insanlığın ortak değerler etrafında toplanabilme idealinin sembolüdür.
Dolayısıyla Filistin'i ve Kudüs'ü savunmak kadim insanlık tarihi boyunca iyi olan, güzel olan, doğru olan, hak olan ne varsa hepsini de savunmak demektir. Burada farklı dillerden, farklı kültürlerden, farklı coğrafyalardan bireyler olarak bir aradayız. İnsanlığın geleceğini, Filistin ve Kudüs meselesinde verdiği imtihanda elde edeceği netice belirleyecektir. Bunda hiç şüphe yok.
"Uluslararası toplumun riyakarlığı tahammül edilemez..."
Biz bunları iyi tanıdık, iyi tanıyoruz, iyi biliyoruz, hatta ve hatta ikili görüşmelerde onların bize söylediklerini unutmamız mümkün değil. Bunlarda ne insani ne vicdani asla öyle bir karakter, öyle bir cibilliyet yok." dedi. Uluslararası toplumun, özellikle de görevi barışı ve güveni temin etmek olan uluslararası kuruluşların riyakarlığının artık gizlenemeyeceğini, saklanamayacağını, daha önemlisi tahammül edilemez bir boyuta ulaştığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu çarpıklığa karşı itirazımızı biz 'Dünya beşten büyüktür' diyerek dile getiriyoruz. Dünyadaki tüm ülkelerin güvenliğini sadece 5 ülkenin çıkarına ve hatta keyfine bırakan bir sistemin sürdürülebilirliği yoktur. Artık Birleşmiş Milletler'in reforme edilmesi olmazsa olmazdır.
"Filistin davası kadınların omuz vermesiyle zafere ulaşacak..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül törenin de düzenleyicisi olan Kudüs Platformu'nun kadınların öncülüğünde kurulduğunu belirterek, bir meseleye kadınlar sahip çıkmışsa başarı yolunun yarısının kat edilmiş demek olduğunu söyledi. Filistin davasının kadınların da omuz vermesiyle yükseleceğini ve zafere ulaşacağını dile getiren Erdoğan, ödül verilen isimler arasında da her biri birer irade, cesaret, azim sembolü olan kadınların öne çıktığını kaydetti. Erdoğan, dünyaya bakınca da kadınların yaşanan trajedilerde hem önemli hedef olduğunu, hem de ortaya çıkan ağır sonuçların en büyük mağduru durumunda bulunduklarını anlatarak, kadınlar ve onlarla beraber çocukların çoğunlukla kendi kararları olmayan savaşların ve krizlerin bedelini ödemek zorunda kaldığını vurguladı.
"Bugün de birileri tercihini kötülükten yana kullanıyor..."
Sadece Kabil, Habil'den daha hırslı, daha vicdansız, daha fesattı. Bunlar kötü ama kabul etmeliyiz ki hepsi insana dair hasletlerdir. Gerçek bu." ifadelerini kullandı. İyi ve kötü, doğru ve yanlış, hak ve batıl arasında seçim yapma iradesinin, insanı diğer varlıklardan ayırarak mahlukatın en şereflisi yapan temel fark olduğunu dile getiren Erdoğan, binlerce yıldır insanlık tarihinde yaşanan savaşların, çatışmaların, haksızlıkların gerisinde hep bu iradenin olduğunu aktardı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Bugün de birileri tercihini kötülükten, haksızlıktan, yanlıştan yana kullanıyor. Bize düşen daima hakkın ve haklının yanında yer almaktır. Barışın anahtarı işte burada yatıyor. Gözümüzün önündeki bu hakikate ulaşmak genellikle öyle kolay olmuyor.
"Biz biliyoruz ki yaptıklarımız, verdiklerimiz bizim için kayıp değildir..."
Bugün Türkiye'nin dünyanın 17. büyük ekonomisi olmasına rağmen insani yardımlarda geçen yılın rakamları itibarıyla muhtemelen ilk sırada yer aldığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu: "Halbuki bizim ne Amerika ile ne Batılı ülkelerle mukayese edilir bir yanımız yok. Onlar bizim çok önümüzde ama buna rağmen biz farklıyız. Biz biliyoruz ki yaptıklarımız, verdiklerimiz bizim için kayıp değildir, tam aksine o bizim inancımızın gereği olarak olması gerekendir.
"Suriyelilere 31 milyar dolar yardım yaptık..."
Erdoğan, Türkiye'nin mülteciler konusunda yaptığı çalışmalara destek olmak üzere Batı'nın 3 milyar avro ve ardından bir 3 milyar avro daha yardım sözü verdiğini hatırlattı. Avrupa'nın ayrıca AB tam üyelik müzakereleri çerçevesinde yapmaları gereken ama sürekli geciktirdikleri serbest dolaşım hakkı ve fasılların aşılması olmak üzere çeşitli konularda ilerleme taahhüdünde bulunduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz ülkemizde hala 3,5 milyon Suriyeli kardeşimizi misafir etmeyi sürdürüyoruz. En ufak bir tereddüdümüz yok, yardım gelse de gelmese de biz bunu yapmaya devam edeceğiz. Şu ana kadar yaptığımız yardım, 31 milyar dolar oldu.
İyi tanıdım 16 yıllık Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yaşamımda. Diğer tüm ülkelerden ve kurumlardan gelen yardımlar ise BM'yi kastediyorum o da 550 milyon dolar. Bunlar bu. Buna karşılık aynı kesimler Suriye'de yaptıkları birkaç saatlik operasyonda bilmem kaç yüz milyon dolarlık bomba kullanmış olmayı böbürlenerek anlatıyorlar. Bu kadar silah kullanıyorsunuz. 5 bin tır silah oraya geliyor. 2 bin kargo uçağıyla silah geliyor. Bunun bedeli ne? Bunlar kime karşı geliyor. Gelse gelse bunlar Türkiye'ye karşı geliyor. Çünkü sınırda Türkiye var, başka birisi yok. 20 tane üs var sadece ABD'nin. Bu üsler ne iş görür? Kime karşı?
"Bizlere düşen mücadeleyi sürdürmek..."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye olarak kim ne yaparsa yapsın eldeki güç ve imkanları Filistin, Suriye, Afrikalılar başta olmak üzere insanlığın yararı için kullanmayı sürdüreceklerini belirterek, "Rabb'imizin emrine ve ecdadımızın bıraktığı mirasa uygun şekilde nerede bir mazlum varsa yanında olmak için daha çok çalışacağız." dedi. Birey ve toplum olarak Filistin meselesi konusunda gösterilen duruşun, insanlığa karşı sorumlulukların ne düzeyde yerine getirildiğinin ölçüsü olduğunu dile getiren Erdoğan, "Davos'ta 'one minute' derken, sadece kendimizin değil, milletimizin ve dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, Filistin meselesine vicdani bakış sahibi herkesin hissiyatını dile getirdik.
Ne zaman ki insanlığın tamamı, zalimlere 'one minute' deme noktasına gelirse, işte o zaman bu zulüm bitme sürecine girmiş demektir." diye konuştu. Bir kez gerçekleştirdiği İsrail seyahatini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: "Filistin tarafına geçeceğiz, bize bayağı çile çektirdiler. Arabayı aradılar, yarım saat, 45 dakika oyaladılar. Bırakıp dönmek mümkün değil, onu da yapamıyorsun fakat ikili görüşmede enteresan bir şey anlattı Şaron.