İstanbul Irak'taki hükümet karşıtı gösterilerin ortaya çıkışında "Arap Baharı" devrimleriyle benzerlik görülse de özellikle sokağa çıkan kitleler ve talepler açısından dikkati çeken farklılıklar bulunuyor.
Irak, Lübnan, Mısır, Sudan ve Cezayir son aylarda yönetim ve ekonomi alanındaki yolsuzluklar, yaşam koşullarının kötüleşmesi ve siyasi sistemin tümüne karşı düzenlenen bir dizi gösteriye sahne oldu. Mısır'da "üçüncü" devrimi isteyenlerin sayısı artarken, Lübnan'daki ekonomik sorunlar halkı sokaklara döktü.
Irak'ta son 4 yıl içinde dördüncü kez yaşanan gösteri dalgası da başta 2011'de fitili ateşlenen "Arap Baharı" devrimlerini hatırlattı.
Gösterilerin nedenlerinde benzerlikler görülmesine rağmen protestoların yapısı, sokağa çıkan kitleler ve talepler açısından önemli farklılıklar var. Özellikle başkent Bağdat ve güneydeki vilayetlerde yoğunlaşan gösterilerin Irak'taki tüm oluşumları ifade ettiği görülmüyor.
Iraklılar on yıllardır sıkıntılar çekiyor Irak'ta on yıllar süren iç ve dış çatışmalar, 1980'lerde İran'la savaş, Kuveyt'in işgali, İkinci Körfez Savaşı ve 13 yıl boyunca uygulanan ağır ambargo, ekonominin yanı sıra yaşam koşulları, sağlık ve eğitim hizmetlerinde gerilemeye yol açtı.
Ülkedeki durum 2006-2008 arasındaki iç savaştan bu yana daha da karmaşık bir hal aldı. DEAŞ'ın Haziran 2014'te ülkenin batısında ve kuzeybatısında geniş bölgelerin kontrolünü ele geçirmesi ve ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin 4 yıl DEAŞ'a karşı yürüttüğü savaş, Sünnilerin yaşadığı kentlerin çoğunda yıkımlara neden oldu.
Irak'ta Temmuz 2015'de ilk kez Şii gösterileri başladı. Geçen yıllar boyunca gösteriler başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin güneyi ve orta kesiminde yer alan Şii nüfusun yoğun olduğu kentlerde devam etti.
Sadr Hareketi'nin 2018'de Irak Komünist Parti ve sivil akımların katılımıyla düzenlediği gösterilerde siyasi talepler, göstericilerin yolsuzlukla mücadele, işsizlik, kamu hizmetleri ve yaşam koşullarıyla ilgili isteklere yaklaşamadı.
Hükümet krizi kötü yönetiyor Dünya Bankasının verilerine göre, dünyanın dördüncü en büyük petrol rezervlerine sahip ülkesi Irak'ta yaklaşık 40 milyonluk nüfusun yüzde 22,5'i aylık 60 dolardan az gelire sahip. Ülkede 6 aileden biri gıda güvensizliğinden muzdarip.
Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi'nin önceki dönemlerden kalan birikmiş sorunları miras aldığı konusunda fikir birliği var. Ancak hükümetin kapasite eksikliğinden değil krizin kötü yönetilmesi nedeniyle protestocuların taleplerini karşılayamadığı görülüyor.
Abdulmehdi'nin gösterileri yatıştırmak için yaptığı açıklamalar, Bağdat'ta ve güney illerinde gerçekleştirilen protestoların sebeplerini ele alacak köklü bir çözüm içermiyor.
Eylemlerdeki orantısız güç krizi büyüttüAslında gösterilerin büyümesine ve adeta bir çıkmaza sürüklenmesine yol açan, Irak güvenlik güçlerinin eylemlerde orantısız güç kullanması oldu. Göstericilerin taleplerinin çıtası yükseldi.
"Yolsuzluk, işsizlik ve kamu hizmetlerinin yetersizliği" nedeniyle sokaklara çıkan eylemciler, hükümetin düşmesi, anayasanın ilgası ve erken seçim talep etmeye başladı.
Geçen günlerde göstericilerin, İran'ın Irak'tan çıkarılması yönünde sloganlar attığına da şahit olduk. Bu tür sloganlar atılsa da İran karşıtlığı henüz oluşum aşamasında. Gerçekte bu insanlar, İran'la ittifak içinde olan siyasi güçler, silahlı gruplar ve dini oluşumlara karşı.
Dolayısıyla protestocuların İran öfkesi; merkezi Irak hükümeti, meclis, Haşdi Şabi ve dini örgütler içindeki Tahran yönetimiyle müttefik güçlere olan tepkilerinden kaynaklanıyor.
Göstericiler ayrıca parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş için referandum yapılması ve Birleşmiş Milletler gözetiminde seçime gidilmesi talebinde bulundu.
Irak'ın ABD ve İran arasında dengeli tutum çabası Öte yandan Irak, ABD-İran geriliminde kendisini iki ülke arasındaki çatışma çemberinde kalmış hissetti, topraklarının açık bir çatışma alanına dönüşme ihtimalinden endişe etti.
Bu nedenle güvenlik anlaşmaları yaptığı ABD ve (Bağdat hükümetine verdiği destekle) ittifak içinde olduğu İran arasında dengeli bir tutum edinmeye çalıştı.
Bazı bölgesel aktörlerden Irak gösterilerine destek gelebilir Irak'ta yaşananların "Arap Baharı" tanımı içinde ifade edilmesi şu an için zor görünüyor. Ancak yine de Irak'taki gösteriler, birçok Arap ülkesinin "Arap Baharı" korkusunu yeniden alevlendirebilir.
Arap Baharı'nın yaşandığı ülkelerin yönetimleri, baskıcı yöntemler tercih etmiş, ordu ve polisiyle eylemcilere orantısız güç kullanmış, meydanlara giden yolları kapatmış, iletişim kanallarını kesmiş, sosyal medyaya engeller getirmiş, olağanüstü hal ilan etmiş ve büyük şehirlerde sokağa çıkma yasağı dayatmıştı. Tüm bu uygulamalar, halihazırda Irak'ta yaşanıyor.
Diğer taraftan 2011'den bu yana Arap ülkelerindeki gösterilere yönelik sert müdahalelere karşı uluslararası kuruluşlar ve ülkelerden sadece kınama ve endişe mesajları gelmiş, sorumlulara karşı herhangi bir yaptırım uygulanmamıştı.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ülkeleri ile İsrail, İran’ın Irak, Lübnan, Suriye ve Yemen’deki nüfuzunu engellemeyi hedefleyen uzun vadeli stratejileri kapsamında Irak'taki bu gösterilerde İran karşıtı Şii hareketini destekleme fırsatı bulabilir.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com