?>

İstanbul'daki "Küçük Polonya" Leh kültürünü merak edenleri kendine çekiyor

İstanbul'a 1800'li yılların ortalarında yerleşen Polonyalılar tarafından kurulan Polonezköy, megakentin kaosundan kaçıp orman havasını solumak ve Leh kültürünün yansımalarını görmek isteyen turistleri ağırlıyor.

Çevre-Hayat - 3 saat önce

İstanbul
Anadolu Ajansının, çiftçilik, hayvancılık ve arıcılık gibi faaliyetlerin sürdürüldüğü İstanbul'un köy hayatına ilişkin hazırladığı dosya haberin beşinci bölümünde Polonezköy'deki pansiyonculuk ve turizm faaliyeti ele alındı.
İstanbul'un kalabalığına birkaç kilometre uzaklıkta doğal köy yaşamı sürüyorBoğaz'a nazır Poyraz Mahallesi sakinleri ekmeğini denizden çıkarıyor????
Polonezköy'ü ziyaret edenleri, köyün girişindeki kilise, Katolik mezarlığı ve Zosia Teyze'nin Hatıra Evi karşılıyor. Köyün meydanında ise göndere çekili Türk ve Polonya bayrakları, çerçevelenmiş Osmanlıca mührü, Atatürk büstü ve armasının yanı sıra tarihinin anlatıldığı bir tabela yer alıyor.
Tabeladaki bilgilere ve köy sakinlerinin anlattıklarına göre Polonyalı Prens Adam Czartorski 1841'de kendi olanaklarıyla İstanbul'da bir Polonya temsilciği kurdu.
Temsilciliğin ilk yöneticisi Michal Czajkowski olurken, Osmanlıların yanında yer alan Polonya ve Slav kökenlilerin oluşturduğu iki alay asker Polonezköy topraklarında toplandı.

Kırım Harbi'ne giden bu askerler 1856 yılında harp sonrası ailelerini de getirerek köye yerleşti. Köye ilk olarak Prens Adam Czartorski'nin adına istinaden "Adam'ın tarlası" manasına gelen "Adampol" ismi verildi.
Polonyalıların yerleştikleri yıllarda tarım ve hayvancılıkla uğraştığı köyün adı 1923 yılında resmen "Polonezköy" oldu.
"Adam Mickiewicz" gibi sokak, "Fredi", "Ludwik", "Leo" gibi pansiyon adları bulunan köyde, 35'i Polonya asıllı, yaklaşık 370 kişi ikamet ediyor.
Polonya kültürünün yansımaları altında orman havası almak isteyen İstanbulluların özellikle hafta sonları konaklamalı tercih ettiği köy, zaman zaman Polonyalı turistleri de ağırlıyor.

Yerlilerin çoğunun geçimini pansiyonculukla sağladığı köyde, Polonyalılar kendi kültürlerinin yemeklerini pişiriyor, sayıları az da olsa kendi aralarında atalarının yerleştiği dönemden kalma Lehçe konuşuyor.
Köyde yaşayan Hristiyanlar yaklaşan Noel için bugünlerde ev ve işletmelerini süslüyor.
AA ekibinin görüntülediği Polonezköy'ün muhtarı Özer Okumuş, 40 yıl önce öğretmen babasının tayini sonucu kendisinin 7 yaşındayken köye yerleştiğini, daha sonra da köyden hiç ayrılmadığını söyledi.

"Oleg, Edek, Vinço isimli amcalarla büyüdüm"

Köyün, İstanbul'un en güzel bölgelerinden biri olduğunu belirten Okumuş, "Yeşili, doğası ve oksijeniyle nefes almak için mükemmel bir yer. İnsanlar kahvaltı ve piknik yapmak, yürüyüş parkurunda gezmek için buraya geliyor. Genelde bahar ve yaz yeri gibi düşünülse de kışın ve sonbaharda da çok güzeldir. Kar yağdığında masal gibi olur. Ana yollar açıktır, köy içi de genelde yürünebilir durumdadır." diye konuştu.
Okumuş, köyde Polonya mimarisini temsil eden örnek yapıların bulunduğunu anlatarak, birçok yapının ise zamanla revizyon gördüğünü ifade etti.

Türkiye'nin Anadolu köylerinde bulunan Ahmet amcaların aksine Oleg, Edek, Vinço isimli amcalarla büyüdüğünü kaydeden Okumuş, "Şimdi Danyel, Bolek, Fredi ağabeyler var, o kültürü yaşatmaya çalışıyorlar." dedi.
Okumuş, yazları Polonezköy'ün ünlü kirazlarını temsilen kiraz festivali yaptıklarını, Polonya'dan folklor ekiplerinin gelerek eğlencelerine renk kattığını, işletmelerin köye gelen kalabalıkla oldukça hareketlendiğini aktardı.
Köyün pansiyonculuk kültürünü anlatan Okumuş, "Polonezköy'de önce turizm ve tarım yapılıyormuş. Zamanla tarım bitti, pansiyonculuk devam etti. Bu pansiyonların isimlerinin yabancı olmasının nedeni, isimlerin gerçekten orada yaşayan insanların atalarının isimleri olmasıdır. İşletmeci değişse bile tabela kalır." ifadelerini kullandı.

"Burada güzel bir yaşam sürdük, kültürel alışverişimiz oldu"

Polonezköy'ün en eski sakinlerinden Anna Vilkoşevski, eskiden köyde daha fazla Polonyalının olduğunu belirterek, "Vefat edenler oldu. Bazısı başka memleketlere gitti ama biz çok şükür kaldık burada. Köyde zor şartlarda yaşanıyordu ama iyi ki o köylülüğü yaşadık. Artık eskisi kadar hayvanımız yok ama köyümüz iyi ki var." diye konuştu.
Vilkoşevski, eskiden köyde üretilen tereyağı ve yumurta gibi ürünlerin götürülüp İstanbul'da satıldığını ve tarlaların ekildiğini anlatarak, "Eskiden tanıdığımız aileler ilkbahar ve sonbaharda bize uğrarlardı. Onlarla arkadaş olmuştuk, şimdi daha kalabalık aileler geliyor, köyün kıymetini anlıyorlar. Burada güzel bir yaşam sürdük, kültürel alışverişimiz oldu. Buraya sinemacılar, tiyatrocular geldi, bir sürü film çekildi. Şehirdekiler şehirden bıkıyor, köye gelmek istiyorlar. Biz de buranın kıymetini yeni anladık." şeklinde konuştu.
Büyüklerinden ve kitaplardan Lehçe öğrendiklerini belirten Vilkoşevski, "Anne ve babam bizden çok daha iyi Lehçe konuşuyorlardı. Eski kitaplardan tiyatro oynarlarmış. Büyükannem sandıktan kostüm çıkarırmış, tiyatro eserleri sergilerlermiş. Eski ahırlarda eğlenceler yaparlarmış. Büyükannem rejisörlük yaptığını anlatırdı. Kültürü bırakmamışlar, lisanları da öğrenmeye çalışmışlar. Burada birkaç lisan konuşulurdu. Böyle şanslı bir dönem yaşadık. Bayramlarda, tatillerde herkes buraya gelir, köy dolar taşar. Noelde etrafı süslemeyi severiz. Sadece süsler değil, börekler çörekler yapılır, yemekler ona göre hazırlanır." ifadelerini kullandı.

"Kendi kimliğimizi başkasına anlatmak bize mutluluk veriyor"

Köyde atalarından kalan eski Polonya evinden dönüştürülmüş bir restoranı işleten Antony Dohoda da Polonezköy'ün 6. kuşak gençlerinden olduğunu söyledi.
Dohoda, köyün kuruluşunu anlatarak, "Burayı, kendi geleneklerimizi devam ettirerek yaşamımızı sürdürdüğümüz bir Polonya köyü haline getirdik. Bu, bir yerden sonra insanların merak konusu olmaya başladı. İnsanlar 'İstanbul'da Avrupalıların, Polonyalıların yaşadığı bir köy varmış. Bir gidip bakalım ne yapıyorlar?' dediler." diye konuştu.
Köyde önceden takas usulü alışveriş yapıldığını belirten Dohoda, şunları kaydetti:
"Köyümüz turizmle tanıştıktan sonra kendi evlerimizin yatak odalarını misafir odası olarak kullanmaya başladık ve bir yerden sonra talep arttıkça köyde restoranlar, oteller, işletmeler, tesisler açılmaya başladı. 2000'lerde Polonözköy'ün popülerliği en üst seviyeye çıktı. Hafta sonları binlerce misafir ağırlayan bir köy haline geldik. Turistler merakla geliyor neler yaptığımızı soruyorlar. Kendi kimliğimizi başkasına anlatınca bu mirası daha çok yaşattığımızı hissetmeye başladığımız için bu bize mutluluk veriyor."
Restoranlarında babaannesinin defterinden kalan tariflerle Polonya yemekleri sunduklarını kaydeden Dohoda, bunun yanı sıra Türk yemekleri de servis ettiklerini söyledi.

"Her gittiğiniz yerde Polonya'ya dair bir esinti alacaksınız"

Dohoda, eski Lehçeyi konuşabildiğini ama güncel Lehçeyi bilmediklerini, örf ve adetlerini devam ettirdiklerini belirterek, "Buradaki işletme sahiplerinin hepsi Polonyalı. Her gittiğiniz yerde Polonya'ya dair bir esinti alacaksınız." dedi.
Köydeki Zosia Teyze'nin Hatıra Evi'nin büyük babaannesine ait olduğunu vurgulayan Dohoda, Mustafa Kemal Atatürk'ün 1937 yılında bu evde birkaç saat istirahat ettiğini hatırlatarak, duvarlarında fotoğraflar, odalarında eşyaların bulunduğu evin tipik Polonya kültürünü taşıdığını anlattı.
Dohoda, köydeki Müslüman ve Hristiyan nüfusun huzur içinde yaşadığının altını çizerek, "Biz burada abi, kardeş, amca, baba, dayı olarak bir aradayız ve bu o kadar keyifli ki. Biz onlardanız, onlar bizden, bir ayrımcılık söz konusu değil. Cuma günü buradaki camimizde namazımız kılınıyor. Cumartesi akşamı da kilisemizde vaaz veriliyor." diye konuştu.
Polonya'dan karavanlarla yola çıkan bir köyde mola veren iki gezgin aileden Zdzislaw Gıdaszewslı ise İzmir, Alanya ve Kapadokya'yı gezdiklerini bildirdi.
Polonezköy'i 15 yıl önce de ziyaret ettiğini ve o dönemlerde tanıştığı pansiyoncu kadını görmeye geldiklerini anlatan Gıdaszewslı, "Türkiye'yi çok beğendik, Polonya'da herkes Türkiye'yi merak ediyor." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com
Haftanın Öne Çıkanları

TBMM Başkanlığı: Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 5’te 3 çoğunlukla İmralı'ya gitme kararı aldı

2025-11-21 22:37 - Siyaset

KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman'dan GKRY Lideri Hristodulidis'in açıklamalarına tepki

2025-11-22 00:28 - Dünya

Bakan Memişoğlu: 2025'in ilk 10 ayında 16 milyon MR, 17 milyon BT çekimi yapılmıştır

2025-11-22 01:27 - Sağlık

Fenerbahçe Beko, deplasmanda Partizan'ı 99-87 yendi

2025-11-22 02:49 - Spor

Tekirdağ'da deniz ulaşımı 5 gündür süren lodosun etkisini yitirmesiyle normale döndü

2025-11-21 16:38 - Gündem

Konya'da hafif ticari araç ile tırın çarpıştığı kazada 6 kişi yaralandı

2025-11-21 18:18 - Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi için Güney Afrika'da

2025-11-21 20:37 - Siyaset

Gazze’de İsrail’in sebep olduğu yıkımın enkazı altında kalan kayıp cenazeler tek ekskavatörle aranacak

2025-11-21 22:34 - Dünya

TFF Tahkim Kurulu, bahis cezası alan 67 hakemin itirazını reddetti

2025-11-22 01:43 - Spor

Fenerbahçe, Rizespor ile yarın deplasmanda karşılaşacak

2025-11-22 09:02 - Spor

İlgili Haberler

Sahiplendiği karga "Kömür" en yakın dostu oldu

12:52 - Çevre-Hayat

Pelin öğretmen 11 yıldır "çocuklarım" dediği kedileri besliyor

12:47 - Çevre-Hayat

Antalya'da gençliğinde eline aldığı berber makasını 57 yıldır bırakmıyor

12:42 - Çevre-Hayat

Fethiye'de Kuş Cenneti'nin sakinleri, fotoğrafçılara renkli kareler sunuyor

12:37 - Çevre-Hayat

Hakkari semaları yamaç paraşütüyle renkleniyor

12:17 - Çevre-Hayat

Günün Manşetleri

Ticaret Bakanı Bolat: Esnaf kredilerinde 148 milyar liraya ulaştık

14:18 - Ekonomi

Türkiye E-Ticaret Haftası'nda e-ticaret startupları için yol haritası konuşuldu

14:12 - Ekonomi

Diyarbakır'da öğrenciler Maarif Modeli ile oluşturulan sınıfta geçmişe yolculuk yapıyor

13:58 - Gündem

"Türkiye E-Ticaret Haftası" etkinliği ikinci gününde devam ediyor

13:52 - Ekonomi

TEDAŞ'ın Canlı Hat Bakım Projesi için ihale süreci başladı

13:48 - Ekonomi