Para aldığını iddia etti, ahlâksızlıkla itham etti... Kılıçdaroğlu, kardeşi Celal Kılıçdaroğlu’nun CHP’den ihraç edilmesine ilişkin, “Benim düşüncelerimi kardeşim beğenmeyebilir. Buna saygı gösteririm. Ama birisi cebine para koydu ‘çık bunu söyle’ dedi ve söylediyse kimse kusura bakmasın alır kapının önüne koyarız. Bunun kardeşlikle ilgisi yoktur, bunun temelinde ahlak yatar” diyerek kendisi ve partisi gibi düşünmeyen kardeşini ahlâksızlıkla itham etti.
CHP Başkanı Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon kanalında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başkanlık sistemiyle ilgili Kılıçdaroğlu, “Abdullah Öcalan’ın İmralı günlükleri yayınlandı. O da başkanlık sistemini savunuyor. Her başkanlık sistemi toplumu ayrıştırır. Toplumu kandıracaklar, başkanlık değil de cumhurbaşkanlığı. Niçin? Cumhurbaşkanlığı dersek Devlet Bey'i tatmin etmiş olacağız. Adı değişmiyor, sadece bütün yetkiler bir kişide yine” diye konuştu.
“Olabilir de olmayabilir de”
“Bu ülkenin hapishanelerinde 146 gazeteci var”
Adana'daki mitingde tutuklu gazetecileri saydığının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “3 isim tartışıldı Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak. Parti içinden tepkiler geldi. Yol kazası olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Hayır efendim ne yol kazası. Orada 3 değil, 13 isim de olabilirdi, 23 isim de. Bu ülkenin hapishanelerinde 146 gazeteci var. İmkanım olsa 146’sını da sayardım. Biz bir ilkeden yola çıkıyoruz. Demokrasisi gelişmiş bir ülkede bir gazeteci yazı yazdı diye tutuklanmamalı. Dünyadan en çok hapishanelerinde gazeteci olan ülke Türkiye. Bu ayıp değil mi? Kahramanlaştıran iktidarın kendisidir ben değilim. Bir insanı suçsuz yere hapse atarsan kahraman yaratmış olursun. Gazeteci elbette yargılanır. Dindar geçiniyorlar, onların dindar olduklarına da ben inanmıyorum. Onlar çıkarcıdırlar ve samimi Müslüman değiller. Devlet kinle, intikamla yönetilmez” yanıtını verdi.
“Yenikapı ruhuna sadık kalan tek kişi benim”
“Kılıçdaroğlu olan kim olursa olsun, yakın uzak akrabam bir belediyeye gidip çıkar amaçlı bir öneri götürdüğü an kapının önüne koyun dedim”
Kardeşi Celal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Kardeşim küçük bir çocuk değil. Onun illa benim siyasi görüşümü desteklemesi gibi durum da söz konusu değil. Altını özenle çiziyorum; bizim Didim Belediyesi, Didim'e olağanüstü hizmetler veriyor. Kıyıyı temizledi açtı. Didim'de iki tane yüksek bina var. Bu binaların yıkılması lazım. O binaların sahipleri parayla insan satın alıp bize saldırtmanın yollarını arıyorlar. Bu kadar açık net söylüyorum. Cebine para koyup, çık şunu yap diyorlar, çıkıp onlar yapılıyor. O kişinin etrafındaki insanlara bakın göreceksiniz o müteahhidin yandaşları.” “Kardeşinize de bu insanlar tarafından para verildiğini mi söylüyorsunuz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Benim ne söylediğimi siz de anladınız, herkes de anladı. Soyadı Kılıçdaroğlu olan kim olursa olsun, yakın uzak akrabam bir belediyeye gidip çıkar amaçlı bir öneri götürdüğü an kapının önüne koyun dedim. Hiçbir tereddüdüm yok. Benim düşüncelerimi kardeşim beğenmeyebilir. Buna saygı gösteririm. Ama birisi cebine para koydu ‘çık bunu söyle’ dedi ve söylediyse kimse kusura bakmasın alır kapının önüne koyarız. Bunun kardeşlikle ilgisi yoktur, bunun temelinde ahlak yatar. Ahlaklı insanın benim başımın üstünde yeri vardır. CHP ile ilgili konuştuğu için CHP’den ihraç edildi mesele de bitti” cevabını verdi.
“Karşıtlık yaparken her yabancıyı tutup da Alman diye sorgulayalım. Bu olmaz”
TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı’nın Almanya'da gördüğü muameleye ilişkin Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Sen kalkacaksın Türkiye Cumhyuriyeti'nden bir parlamenteri alacaksın 45 dakika bir yerde tutacaksın. Bunu kabul etmem. Karşıtlık yaparken her yabancıyı tutup da Alman diye sorgulayalım. Bu olmaz. Ne olur? Ayağınıza kurşun sıkmış olursunuz. Bunu söylerken bunu Dışişleri veya İçişleri Bakanlığının bir telefonuyla olabilirdi. Türkiye'yi yöneten başbakan yok, bakanlar yok. Sorunumuz da asıl orada. Neden Cumhurbaşkanı konuştuktan sonra bunlar oluyor Dışişleri Bakanı neden yapmıyor bunu? İçişleri niye yapmıyor?”