Cidde/Ankara
Filistin'deki işgalin Filistinlilerin hayatlarını mahvettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Bazı ülkelerin verdiği açık destekle cesaret bulan İsrail, toplu cezalandırmaya, hatta giderek bir ırkçı apartheid rejimine dönüşmeye başlayan saldırgan politikalarına devam etmektedir." diye konuştu. Netanyahu'nun Ürdün Vadisi, Ölü Deniz'in kuzeyi ve yasa dışı yerleşimleri ilhak edeceğine dair açıklamalarını "uluslararası hukukun ağır şekilde ihlali ve yasa dışı hareket" olarak değerlendiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Bu utanç verici açıklama, Orta Doğu'da kalıcı barış umutlarını yok etme pahasına yaklaşan genel seçimlerde birkaç oy daha fazla kazanmaya yönelik alçakça bir girişimdir.
Biz bunun en başta İİT üyelerinden gelmesi gerektiğine inanıyoruz. Ümmet olarak bizlerin tutarlı ve sürekli hareket etme sorumluluğumuz bulunmaktadır. Yumuşak davranmamalıyız." Çavuşoğlu, İİT'nin kuruluşunun 50. yılı olduğunu hatırlatarak teşkilatın "asıl varlık sebebinin Filistin olduğunu", bu sebebin devamının önemini vurguladı. İşgal altındaki Filistin'de, Harem-i Şerif'in içi ve çevresi dahil, yasa dışı yerleşimlerin genişletilmesinin Filistin Devleti'nin yaşamasını baltaladığını belirten Çavuşoğlu, bunun ayrıca iki devletli çözüme zarar vereceğini, gelecekteki ihlakların yapı taşlarını oluşturduğunu söyledi. Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Yerleşimlerin genişletilmesi ve sözde hac yolu gibi diğer projeler Kudüs'ün dokusu ile Müslüman, Hristiyan ve tarihi kimliğini tehdit etmektedir. Bunların hepsi BM kararlarının ve uluslararası hukukun alenen ihlalidir. İsrail'in bu kötü niyetli ve yıkıcı genişlemesini engellemek için uluslararası topluma baskı uygulamaya devam etmeliyiz. Herhangi bir barış planı Filistin halkının haklı taleplerini ve beklentilerini karşılamalı ve tarihi adaletsizliği düzeltmelidir. Daha önce defalarca belirttiğimiz gibi Türkiye Filistin halkının onaylamadığı hiçbir planı kabul etmeyecektir.
Türkiye, bu oldubitti girişimini hiçbir zaman kabul etmeyecektir." Çavuşoğlu, "Ümmetin temsilcileri olarak Filistinlilerin kendi topraklarında, kendi bağımsız ülkelerinde barış içinde, özgünce ve onurlarıyla yaşamalarını sağlamak bizim gelecek nesillere sorumluluğumuzdur." diye konuştu.