Ankara
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM), "İsrail-İran Gerilimi: Ortadoğu'da Yeni Bir Kırılma Noktası mı?" başlıklı rapor yayımladı.
İsrail’in İran’a saldırılarıyla başlayan çatışmada 7. günİsrail ile İran arasındaki gerilimin iç ve dış boyutlarının çok katmanlı biçimde ele alındığı raporda, İsrail iç siyasetinde güvenlik söyleminin nasıl araç haline getirildiği, İran'ın nükleer altyapısı ve üst düzey yöneticilerinin tepkileri, bölgesel aktörlerin ve Körfez ülkelerinin meseleye yaklaşımları detaylı biçimde analiz edildi.
???? Raporda ayrıca, gerilimin Kuzey ve Doğu Afrika'ya yansıması, ABD-İsrail ilişkilerinin seyrine dair senaryolar, Rusya ile Çin'in tutumları ve Türkiye'nin bölgesel pozisyonu da ele alındı.
İsrail'in 13 Haziran'da başlattığı saldırılar sonrası yaşananların, bölgedeki varlığını uzun süredir çatışmalar ve istikrarsızlık üzerinden meşrulaştırmaya çalışan "İsrail'in tek taraflı savaşı" olduğu belirtilen raporda, "Bu savaş, sadece iki ülkenin değil bölgeyi yeniden tanımlamak isteyen tüm aktörlerin önünde hem bir sınav hem de bir kırılma anı olarak durmaktadır." ifadesine yer verildi.
Raporda, sürecin İran'ın saldırılarıyla sürmesi ve İsrail'deki tahribatın artmasının, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu üzerindeki baskının çoğalmasına sebep olacağına işaret edildi.
İsrail ile İran arasındaki gerilimin uzun süredir Orta Doğu'nun güvenlik mimarisini belirleyen temel dinamiklerden biri olduğu vurgulanan raporda, son dönemde İsrail'in İran'a gerçekleştirdiği hedefli hava saldırılarının, bu çatışmalı ilişkinin hem içerik hem de coğrafi kapsam bakımından yeni bir evreye taşındığını gösterdiğinin altı çizildi.
"ABD'ye taahhüt ettiği 3,2 trilyon dolarlık yatırımlar, ticaret yollarının güvensiz olduğu Körfez bölgesinden gelemeyecektir"
Raporda, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının, Körfez ülkeleri açısından düşünüldüğünde olası ABD-İsrail fikir ayrışmasını da güçlendirmekte olduğu belirtildi.
Körfez ülkelerinin içinde bulunduğu bir diğer çıkmazın da söz konusu askeri istikrarsızlığın bu ülkelerin ekonomi politik gündemlerini doğrudan olumsuz etkilemesi olduğuna işaret edilen raporda, "Körfez ülkelerinin 13-16 Mayıs tarihlerinde Donald Trump'a ve ABD'ye taahhüt ettiği 3,2 trilyon dolarlık yatırımlar, ticaret yollarının güvensiz, bölgelerin istikrarsız ve tedarik zincirlerinin tehlikede olduğu bir Körfez bölgesinden gelemeyecektir." ifadesi kullanıldı.
Netanyahu'nun İran üzerinden İsrail'de olağanüstü durum oluşturma çabasının siyaseten çok fazla seçeneğinin kalmadığını gösterdiğinin altı çizilen raporda, "Trump'ın taleplerine rağmen Netanyahu'nun İran'a saldırması, Trump-Netanyahu ilişkilerinin gerilimini artırırken İsrail'in sahada daha başına buyruk hareket edeceğinin işaretlerini vermektedir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda, bölgesel tansiyon yükselirken Rusya'nın "kontrollü sertlik" çizgisinin, petrol piyasalarından Suriye hava sahasına kadar uzanan çok katmanlı güç dengelerini de aynı anda etkilediği vurgulandı.
Rusya'nın, İsrail'in İran'a saldırılarıyla başlayan çatışmadaki rolünün, Tahran'la sahada ve stratejik boyutta yoğunlaşan ortaklığın yanı sıra Tel Aviv'le yürürlükte tutulan çatışmasızlık hattını bir arada yönetmeye dayandığı belirtilen raporda, "Çin'in ise duruma ilk tepkisi, geleneksel olarak Orta Doğu'nun jeopolitik gerginliklerine ihtiyatlı yaklaşan ve bölgesel rekabetler arasında hassas bir denge kurmaya çalışan Çin dış politikasını yansıtır niteliktedir." ifadesi kullanıldı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com