İstanbul
Malatya'dayken 6 Şubat 2023 depremlerinde babasının evden ilk olarak kızının podcast mikrofonu ve bilgisayarını kurtardığı Us, yaşam hikayesini AA muhabirine anlattı.
Us, seslendirme yapmanın çocukluk hayali olduğunu belirterek, "Bir dedem İstanbul Üniversitesi mezunu, eğitimini Nuruosmaniye Medresesi'nde almış, hitabeti kuvvetli bir imamdı. Diğer dedem de uzak dağ köyünde köyün bakkalı ama hikaye anlatıcılığıyla tanınırdı. Eski köy odalarında hikaye anlatanlardan biriydi. Haliyle böyle ortamda büyümüş olmak, dedemden geleneksel öyküleri dinlemek, diğerinden kadim kitaplardaki anlatıları dinlemek, hep beni bir şeyleri anlatmaya teşvik etti." dedi.
"Tamamen destek almadan ayağa kalkamadığım bir süreç geçirdim"
Çocukken evinin mutfağından hiç radyo sesinin kesilmediğinden bahseden Us, şöyle devam etti:
"Televizyon olmayan bir evde büyüdüm. Hepsi beni mikrofon arkasına iten sebeplerdi. Haliyle 'İstanbul'da radyo televizyon okuyacağım.' diye hazırlanmaya başladım ama hayat bu, her şey istediğimiz gibi olmuyor. Ciddi sağlık problemiyle imtihan oldum ve tamamen destek almadan ayağa kalkamadığım bir süreç geçirdim. Bu yüzden üniversite tercihimi Malatya dışında yapma lüksüm yoktu. Hatta Malatya'da okuma ihtimalim de 'Acaba ayağa kalkabilecek miyim, okula gidebilecek miyim?' diye yoktu."
Us, annesinin destekleriyle üniversiteye gidip geldiğini dile getirerek, "İki cerrahi operasyon yaşadım. O süreçte annemin bana emeği çok fazladır. Herkes, 'Okulu durdur, devam etme, sonra hazırlanırsın, sağlığın daha önemli.' derken, annem, 'Betül'ü tanıyorum, eğer ayağa kalkmaz, bir şeyler yapmazsa hayattan umudunu keser. O evin içinde duracak bir kız değil.' diyerek, beni sabahları okula taşıyıp öğleden sonra hastane süreçlerimi yürüttü. Bir yıl boyunca beni getirip götürdü." ifadelerini kullandı.
"Kendime dolabın içerisinde stüdyo kurdum"
Annesinin Malatya'nın ilk kadın şoförlerinden olduğunu anlatan Us, şunları kaydetti:
"Annem normal bir araç kullanmıyor. Kapalı kasa beyaz minibüsle beni okula taşıyordu. Polisler bazen çevirip, 'Sen ne taşıyorsun hanım?' dediğinde, annem, 'Kızımı taşıyorum okula.' derdi. Tatlı bir hatıradır o günlere dair. Yani annem bana okul arkadaşlığı yaptı. O süreçleri atlattık. Lisansta 2 yılda yeniden yürümeyi öğrendim diyebilirim. Okulu bitirdikten sonra da kariyer sınavlarına girmeye karar verdim. O dönemde bir proje yazdım. Kanun metinlerini seslendirme projesiydi.
Sunduğum bir firma da podcast uygulamasında, bu konuya dair uygulamanın sesi olmamı teklif etti. Benim için paha biçilmez teklifti. İstanbul'da çalışacağımı düşünürken, podcast için eve mikrofon gönderdiler. Mikrofon geldi ama eve şöyle bir baktım, 'Nerede seslendirebilirim?' diye. Sesin yankılı olmaması, dip sesin dışarıdan gelmemesi lazım. Biraz düşündükten sonra gözüm gardıroba ilişti. Gardırobun en geliş bölmesini boşalttım. Mikrofonu, bilgisayarımı oraya kurdum. Ses panelleriyle, yalıtım süngerleriyle bir güzel kapattım. Nihayetinde kendime dolabın içerisinde stüdyo kurdum."
Us, 6 Şubat'taki depreme kadar yüzlerce seslendirmeyi gardırobunun içerisinde yaptığını söyleyerek, "6 Şubat depreminde evde misafir vardı. Gardırobun içerisinden çıktım. Sabaha yetişmesi gereken bir montaj vardı. Gece 00.00 oldu. Mikrofonumu salona taşıdım, orada çalışma masamı kurdum. İçimde de sıkıntı vardı. 4'e çeyrek kala uyanmıştım. Camdan karı izliyordum. Deprem başladı. Şiddetlenmeye başladığında çömeldim. Aslında 24 Ocak Elazığ depreminden yana da biz çok sallanırdık. Birçok kez gardırobun içerisinde ses kaydı alırken depreme yakalanmışlığım vardı." ifadelerini kullandı.
"Babamın evden çıkardığı ilk şey aslında hayallerimdi"
6 Şubat depreminden sonra evlerinin duvarlarının hasar gördüğünü fakat girilebilecek durumda olduğunu anlatan Us, temel ihtiyaçları evden hızlı hızlı almaya çalışırken, babasının sadece bilgisayarını ve mikrofonunu evden aldığını dile getirerek, "Babamın evden çıkardığı ilk şey aslında hayallerimdi." dedi.
Betül Sümeyye Us, depremden kısa süre önce AA'ya iş başvurusu yaptığını ve depremin ilk günlerinde kendisine insan kaynaklarından bir telefon geldiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biraz şaşkınlık oldu. Ben daha yakınlarıma ulaşabilmiş değildim. Telefon beni o an şaşırtmıştı. O andan ziyade o telefonun arka planını duyunca daha da şaşırmıştım çünkü beni arayan mesai arkadaşımız aslında o an Hatay'da enkazın yanında ve ailesinden çok yakınını kaybetmişti. Ben henüz ajansın çalışanı olmamışken akıllarına gelmem, aranmış olmam, gerçekten müthiş insanlık hikayesidir. Benim hikayem de tam da bu noktada başladı. Depremden birkaç ay sonra ajansta işe başladım. 'Ne yaşarsan yaşa acıların senin için umutsuzluğun bahanesi olmasın, başarının mimarı olsun.' diye bir söz vermiştim. Şimdi tüm gayretimle bu mottoya tutunuyorum diye düşünüyorum."
Mikrofonun arkasında olmanın kendisi için farklı motivasyon sebebi olduğunu ifade eden Us, "Birileriyle konuşmak, derdimizi doğru şekilde aktarmak, bağımsızlık mücadelesiyle başlamış köklü kurumun çatısı altında böyle bir mesleğe başlamak gerçekten gurur verici. Burada olmaktan memnuniyet duyuyorum." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com