İstanbul
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı öncülüğünde düzenlenen TEKNOFEST İstanbul, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.
Etkinlik alanında düzenlenen AA Teknoloji Masası'na konuk olan STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz, şirket olarak TEKNOFEST'te yer almaktan çok büyük gurur duyduklarını söyledi.
Dron operatörlüğünün gelecekte en kritik mesleklerden biri haline geleceğine işaret eden Güleryüz, farklı ortamlarda ve savaş alanlarında dronların etkili olduğunu dile getirdi.
???? Güleryüz, bugün artık savaşların daha çok dron-dron savaşına döndüğüne dikkati çekerek, "İstediğiniz kadar teknik olarak yetkin bir dronunuz olsun bunu kullanabilecek yetkin operatörünüz yeterli sayıda olmadığı sürece ya da onların kabiliyetleri kısıtlı olduğu sürece başarılı olmanız çok mümkün değil. Bunu sadece savaş alanı olarak ya da askeri alan olarak düşünmememiz lazım. Günümüzde aslında otonom sistemler ve İHA sistemleri insan taşımacılığı dahil olmak üzere ileride çok daha aktif görev alacak. O anlamda ne kadar erken yaşta çocuklarımız dron eğitimine başlarlarsa o kadar ilerlemiş oluruz diye düşünüyoruz." dedi.
Sınıfının en yetkin gemileri
Askeri denizcilik alanının STM'nin en önemli faaliyet alanı olduğunu belirten Güleryüz, "Biliyorsunuz 4 ADA sınıfı korvetimiz şu anda Deniz Kuvvetlerimizin envanterinde çok aktif şekilde kullanılıyor. Hepimiz gurur duyarak söylüyoruz ki gerçekten sınıfının en yetkin gemilerinden. Belki de en iyisi diyebiliriz." ifadesini kullandı.
Güleryüz, ADA sınıfı korvetlerde yerlilik oranının ilk gemi başladığında yüzde 20-25 seviyesinde olduğunu dile getirerek, "Son gemilerimizde yerlilik yüzde 75'e kadar çıkmıştı. İ Sınıfı Fırkateyn'in ilk gemisi olan TCG İstanbul, STM ana yükleniciliğinde gerçekleştirildi. Dizayn STM tarafından nihai hale getirildi. Sonrasında TCG İstanbul'u bitirdik ve Deniz Kuvvetlerimize teslim ettik. Şu anda TAIS-STM iş ortaklığı olarak Deniz Kuvvetlerimiz için 7 tane daha İ Sınıfı Fırkateyn oldukça zorlu bir takvimde neredeyse paralel sayılacak şekilde üretiliyor." diye konuştu.
Pakistan için bir lojistik destek gemisi tasarladıklarını söyleyen Güleryüz, "STM tasarımı olan bu gemi, Pakistan Karaçi'de Pakistanlı tersane tarafından STM mühendislik desteğiyle inşa edildi. 2018'den beri envanterlerinde ve kullanıyorlar. Ukrayna için 2 korvet inşa ediyoruz, İstanbul'da şu anda faaliyetler çok yoğun şekilde devam ediyor. 2024 yılı içinde Malezya ile bir sözleşme imzaladık. Onlar için 3 korvet inşa ediyoruz. Yine 2024'ün sonunda aralık ayında Portekiz'de denizde ikmal ve lojistik desteklemesi için bir sözleşme imzaladık ki baktığımızda bu, ülkemizin bir NATO ve Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye askeri denizcilik anlamında yaptığı ilk ihracattır. O anlamda bizim için gerçekten çok kritik diye düşünüyoruz." dedi.
Yüzde 65 ihracat
Güleryüz, denizaltı tarafında da STM'nin geliştirdiği ürünler olduğuna dikkati çekerek, şirketin Türk Deniz Kuvvetleri envanterindeki Preveze ve Gür sınıfı denizaltıların modernizasyon projelerinde pilot ortak olarak görev aldığını söyledi.
Pakistan'ın sahip olduğu Fransız yapımı denizaltının modernizasyon ihalesini STM'nin aldığını anımsatan Güleryüz, "İlk 2 denizaltı teslim edildi. Başarılı bir şekilde kullanılıyor. Şu anda üçüncüsünün faaliyetleri devam ediyor." bilgisini verdi.
Güleryüz, tüm bu gelişmelerin STM'nin yetkinliğini artırdığını vurgulayarak, "Kendi öz kaynaklarımızla STM500'ü tasarladık. Dünyada kendi denizaltısını üretebilecek ülke sayısı gerçekten oldukça kısıtlı. Baktığınızda denizaltı bir uzay aracıyla aynı seviyede kompleks bir sistem. STM500 ile beraber biz ülkemizin milli mühendislik gücüyle kendi denizaltısını tasarlayabileceğini göstermiş olduk. İnşallah projelendirir projelendirmez STM500'ü çok hızlı bir şekilde Deniz Kuvvetlerimizin veya müşterimizin envanterine sokacağını düşünüyoruz." diye konuştu.
İhracatın olmazsa olmazları olduğunu belirten Güleryüz, "Şu anda biz STM olarak gelirlerimizin yaklaşık yüzde 65'ini ihracattan gerçekleştiriyoruz. Özellikle deniz platformlarına baktığınızda bir gemi ihracatı yapabilmek 40-50 sene aslında siyasi anlamda bile o ülkeyle ilişkilerinizin iyi olmasını sağlıyor. STM bunları yapabiliyorsa tek başına değil. Bir gemide belki 200'den fazla Türk firmasının sistemleri ve ürünleri var. Onların alt yüklenicilerini de düşündüğünüzde 750 firma belki sizinle beraber ihracat gerçekleştirmiş oluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Denizaltındaki zorluklar NETA ile aşılacak
Güleryüz, firmanın deniz platformlarındaki yetkinliklerine ek olarak otonom sistemlerde de önemli adımlar attığını ifade etti.
"Askeri denizcilik STM'nin en kritik faaliyet alanı ama ikinci olarak baktığımızda belki taktik İHA sistemleri, otonom sistemlerdir." diyen Güleryüz, firmanın KARGU kamikaze dron ile başlayan yolculuğunu su altına taşıdığını söyledi.
Güleryüz, "STM, ülkemizin yerli-milli olarak tasarlanmış ilk kamikaze dronu olan KARGU'nun üreticisi. Hem deniz platformları, denizaltı konusunda hem de otonom sistemler konusunda ciddi bir tasarım yetkinliğimiz var." dedi.
Özgür Güleryüz, su altında insansız sistem geliştirmenin zorluklarına işaret ederek, "Suyun altında bir otonom sistem yapabilmek, bunu idame edebilmek, kullanabilmek, yönlendirebilmek gerçekten çok zor. O anlamda boş bir alan orası. Dünyada da çok fazla alternatif çalışma yok, ürün de çok fazla yok." diye konuştu.
Güleryüz, bu hedef doğrultusunda geliştirilen STM NETA 300'e ilişkin şunları söyledi:
"NETA, 24 saatten fazla suda kalabilecek. Oldukça uzun menzillere kadar görev yapabilecek. Önden planladığınız 300 metre derinliklere kadar görevini icra edebilecek. Son derece gelişmiş sonar sistemleri, sensör sistemleri, kamera sistemlerine sahip. Suyun altında mayın başta olmak üzere patlayıcı tespiti, imhası, kritik tesislerin güvenliğinin sağlanması, kontrol edilmesi, arama kurtarma çalışmaları, keşif-istihbarat çalışmaları gibi birçok farklı alanda görev yapabilecek insansız sistemlerin ilk ürünü, o ailenin birinci bireyi diyebiliriz."
NETA 300'ün testlerinin yoğun şekilde sürdüğünü belirten Güleryüz, "Son derece iyi ilerliyoruz. Teknik anlamda, teknolojik anlamda gerçekten başarılı bir ürün ortaya çıktığını düşünüyoruz." diye konuştu.
Yerli ve milli üretim vurgusu
STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz, yerlileştirme çalışmalarına da değindi. "STM bugün yurt dışında çok farklı deniz araçlarının platformlarını üretebilir, tasarlayabilir, gerçekleştirebilir. Bu bizim arkamızdaki ekosistem sayesinde oldu." diyen Güleryüz, hiçbir firmanın her konuda tek başına uzman olamayacağını, en büyük gücün savunma sanayisi ekosistemiyle ortaya çıktığını dile getirdi.
Güleryüz, "Gün geliyor bir teknolojiyi dışarıdan alamaz hale gelebiliyorsunuz. Bunu defalarca yaşadık. Ekonomik anlamda bugün dışarıdan bazı şeyleri almak daha cazip gelebilir ama biz her halükarda mutlaka onları ülkemizde yerli, milli bir şekilde üretebilecek yetkinliğe sahip olmalıyız." ifadesini kullandı.
MİLGEM projesindeki yerlilik oranına ilişkin de Güleryüz, "İ Sınıfı Fırkateyn İstanbul ile beraber yüzde 80'lere ulaştık. Orada bile biz durmuyoruz, sürekli ne kaldı, neyi yerlileştirebiliriz diye çalışıyoruz." dedi.
KARGU ve yeni yetkinlikleri
STM'nin kamikaze dron ailesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Güleryüz, KARGU'nun geldiği noktaya ilişkin bilgi verdi.
Güleryüz, "2018'de ilk envantere giden KARGU ile bugünkü KARGU arasında bile çok ciddi farklar var. Biz sürekli yetkinlik anlamında da KARGU'yu geliştirmeye devam edeceğiz. Menzilini uzatıyoruz, üzerindeki harp başlığının gücünü artırıyoruz, RF arayıcı başlık gibi birçok yetkinlikler katıyoruz." ifadesini kullandı.
KARGU'nun modüler yapısına dikkati çeken Güleryüz, şunları kaydetti:
"Personel, antipersonel olarak kullanacağınızda o harp başlığını takıyorsunuz. Zırh delici amacıyla kullanacağınızda onu takıyorsunuz. Gece veya gündüz kullanımına göre kamera seçenekleri mevcut. KARGU dışında ALPAGU'muz var, TOGAN'ımız var, BOYGA'mız var. Onlar da sürekli yetkinlik anlamında kendilerini geliştiriyor. Bir taraftan da bir sürü yeni ürünlerle bu aileyi tamamlamaya çalışıyoruz. KARGU kullanımı çok basit, iki günlük bir eğitimle operatörler başarılı şekilde kullanabiliyor. Ama KARGU FPV çok daha hızlı, belli tehditlere karşı maliyet olarak uygun bir çözüm. Kullanımı kolay değil ama TEKNOFEST'te gençlerin öğrenmesi için simülatörlerimiz var."
Yeni ürünlerden BOYGA B'ye ilişkin de bilgi veren Güleryüz, "81 mm mühimmat bırakma yetkinliğine sahip. Ama gelen geri dönüşler üzerine birden fazla mühimmat bırakabilecek şekilde geliştiriyoruz. BOYGA B'den KARGU FPV'yi de bırakabileceğiz, TUNGA'yı da bırakabileceğiz." dedi.
Geliştirilen tüm platformların "sürü konsepti" ile entegre çalışacağını belirten Güleryüz, "Bir düşman hava savunma sistemine saldıracaksanız farklı yönlerden gönderdiğiniz zırh delici, antipersonel mühimmatlar havada görev taksimi yapabilecek. Bütün bunları otonom olarak sürü konsepti ile yapabilecek bir aile geliştiriyoruz." diye konuştu.
"Otonom sistemler savaş sahasında çok daha fazla görev alacak"
İhracat ve sahadaki paradigma değişikliğine değinen Güleryüz, "Son savaşlar bize gösterdi ki otonom sistemler bundan sonraki savaş sahasında çok daha fazla aktif görev alacak. İHA'lar için de geçerli, kara araçları için de geçerli, denizaltılar ve su üstü platformlar için de geçerli olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Güleryüz, "KARGU, şu anda 10'dan fazla ülkeye ihraç edilmiş vaziyette. 3 kıtada, çok farklı coğrafyalarda başarıyla görevini yerine getiriyor. Sahadan gelen geri beslemelerle KARGU'yu sürekli iyileştiriyor ve yeni yetkinlikler ekliyoruz. Elektronik harbin yoğun olduğu ortamlarda da STM ürünleri kendini ispatladı." diye konuştu.
Yeni ürünlerin teknolojik olgunluk seviyelerine ilişkin Güleryüz, "KARGU FPV seri üretime hazır vaziyette. Çok farklı yerlerde gösterimleri yapılıyor. BOYGA B'nin testleri devam ediyor, platform hazır diyebilirim. Son derece çevik bir şekilde ihtiyaçları belirleyelim, çözüm oluşturalım ve bunları seri üretime geçirelim istiyoruz." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com