Lazkiye
Suriye Türkmen Meclisi Başkan Yardımcısı Muhammed Kömürcü'nün verdiği bilgiye göre rejim güçleri, Lazkiye'de 2011 ila 2014 yıllarında 150'den fazla Bayırbucak Türkmeni'ni alıkoydu.
Baas rejiminin 8 Aralık'ta çökmesiyle alıkonulan bu kişilerden sadece biri serbest kalırken yakınlarını arayan Türkmen aileler, tutsakların evlerine dönmesi umuduyla yaşıyor.
Lazkiye'de yıllardır haber almadıkları yakınlarının yolunu bekleyen Türkmen ailelerle AA muhabirleri görüştü.
23 yaşındaki Merve Hımeyş, 24 Ağustos 2013'te alıkonulan babasının Baas rejiminin düşmesinin ardından eve dönmediğini söyledi.
İmam olan babasının caminin kapısında alıkonulduğunu belirten Hımeyş, güvenlik güçlerinin soru sormak için götürdüğünü ancak sonrasında kendisinden haber alamadıklarını anlattı.
Hımeyş, olaydan 4 ay sonra hapisten çıktığını söyleyen kişinin başkent Şam'dan köye geldiğini, kendisini babasının gönderdiğini söylediğini aktardı.
Babasının durumunun iyi olduğu mesajından sonra kendisinden bir daha haber alamadıklarını kaydeden Hımeyş, babasına dair aldıkları tek bilginin Sednaya Hapishanesi'nde tutulduğu olduğunu belirtti.
Hımeyş, annesinin eşi hakkında haber almak için birçok kez Şam'a gittiğini hatta Adalet Bakanı'na bile ulaştığını ancak ne durumuna ne de yaşayıp yaşamadığına ilişkin bilgi alabildiklerini söyledi.
Annesinin bir yıl önce Şam'a gittiğinde bir subayın, babasının isminin bulunmadığını söylediğini aktaran Hımeyş, "Rejimin yıkılmasının ardından babamın döneceği umudu oluştu." dedi.
Hımeyş, sosyal medyada serbest kalanlara ilişkin paylaşımların kendilerine umut verdiğini dile getirerek "Hatta babamın isminin listede olduğu söylenmişti, herkes bizi arayıp soruyordu. Daha da umutlandık. Sevgiyi gördük, babam iyi biriydi, herkes onu severdi ancak dönmedi." diye konuştu.
Küçük kardeşlerinin babalarını hatırlamadığını anlatan Hımeyş, yıllardır her bayramı kardeşleriyle babalarının yolunu gözleyerek geçirdiğini ifade etti.
Hımeyş, "Annem bu eksikliği hissettirmemeye çalışsa da babamın yeri dolmuyor. Adını her bayram duyduğumuzda içimize acı çökerdi." diyerek duydukları özlemi anlattı.
"Bu dönem mezuniyetim var, onun da burada olmasını isterdim"
Babasız büyümenin zor olduğunu vurgulayan Hımeyş, "Babasız büyümek, dayanaksız büyümek demek. Babamın yolunu hep bekledim. Bu dönem mezuniyetim var, onun da burada olmasını isterdim. Ortaokul ve lisedeki mezuniyetlerde onu çok bekledim. Başarılarımızı görmesini isterdim." ifadelerini kullandı.
Hımeyş, babasının yokluğunda kardeşlerini büyütmenin sorumluluğunun kendisine düştüğüne, onlar için güçlü kalmaya çalıştığına dikkati çekerek, "Etrafımdaki insanlar etkilenmesin diye duygularımı hep gizledim." dedi.
Sadece ailesinin değil tüm köy halkının babasının yokluğundan etkilendiğini dile getiren Hımeyş, köylülerinin babasını özlediğini kaydetti.
Hımeyş, akıbetine dair hiçbir bilgiye ulaşamadıkları babasının bir mezarının bile olmadığını söyleyerek, "Babama çektirdiklerini (Esed rejimi) onlar da yaşasın. Şu an sosyal medyada gördüğümüz işkence yerlerini hayal bile edemezdik. İnşallah o da (Beşşar Esed) işkence görür ve ölür." şeklinde konuştu.
"Hatalı kim varsa hesap vermeli"
Tutsaklardan Cuma Muhammed Molla'nın yeğeni Raid Molla, şeker hastası amcasının 25 Haziran 2013'te kamyoneti ile mal taşıdığı sırada kontrol noktasında alıkonulduğunu söyledi.
O günden bu yana amcasıyla bir daha iletişim kuramadıklarını anlatan Molla, sürekli bir yerden bir yere nakledildiği yönünde haberler aldıklarını ancak kendisine ulaşamadıklarını kaydetti.
Molla, en son Sednaya'da olduğunu duydukları amcası hakkında rejimin düşmesiyle haber beklediklerini söyledi.
4 çocuğunun ve ailesinin geri kalanının Türkiye'ye gittiğini, kuzenlerinin üniversiteye başladığını belirten Molla, "Sevincimiz yarım kaldı. Ondan gelecek güzel haberle sevincimiz tamamlanacak." dedi.
Molla, kuzenlerinin babasız yetiştiğini, babalarının yaşayıp yaşamadığını bile bilmediklerini dile getirerek, amcasının yaşayıp yaşamadığını öğrenmek istediklerini ifade etti.
Adalet çağrısı yapan Molla, "Hatalı kim varsa hesap vermeli. Çocuklar babasız kaldı, bunun bir karşılığı olmalı." değerlendirmesinde bulundu.
"Eğer eşim öldüyse kesinlikle işkenceden dolayı can vermiştir"
Mart 2013'te eşi güvenlik güçlerince alıkonulan Abir Kara da iki çocuğuyla yıllardır eşinin yolunu gözlediğini anlattı.
Kara, işe gitmek üzere evden ayrıldıktan sonra bir daha eşinden haber alamadıklarını söyledi.
Yıllar sonra eşinin Şam'da tutulduğunu öğrenmesinin ardından oraya gittiğini belirten Kara ancak bir sonuç alamadıklarını kaydetti.
Kara, iki çocuğunun, babasız büyümenin üzüntüsüyle yaşadıklarını ifade ederek, "Çocuklar durumu biliyor. Sürekli babalarının neden tutuklandığını sorup sebebini öğrenmek isterlerdi, onlara durumu anlatmakta zorlanırdım. Çocuklar babalarının eksikliğinin acısıyla büyüdü ancak artık büyüdüler ve durumun farkındalar." dedi.
"Eşimin mezarı bile yok"
Çocukları için sabırlı ve güçlü kalmaya çalıştığını dile getiren Kara, "Rejiminin yıkılmasının ardından eşimin dönmesini umut ettik ancak hapisten çıkanların halini görünce ne kadar işkence ve zulüm gördüklerini anladık. O an eşimin bu acıları yaşamaktansa ölmesini temenni ettim. Eğer eşim öldüyse kesinlikle işkenceden dolayı yaşamını yitirmiştir. Bunu yaşatanları asla affetmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Hakkımı istiyorum, çocuklarımın hakkını istiyorum. Eşimin nerede olduğunu bilmek hakkım. Eşim nerede? Öldü mü? Ne oldu?" diyen acılı anne, içinde bulundukları durumu ve çaresizliklerini şöyle anlattı:
"Çocuklarım 11 yıl yoksulluk içinde babasız büyüdü, birçok şeyden mahrum kaldılar, çocukluklarını yaşayamadılar. Eşimin mezarı bile yok. Öldü mü, yaşıyor mu bilmiyoruz. Bize bir şey demediler, ölüm belgesi veya cenazesini bile teslim etmediler. Çocuklarım mezarını ziyaret etmek istese nereye gidecekler?"
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com