Erzurum
Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İsmail Mücahit Alptekin, bebeğin topuk kanından tespit edilen ve genetik hastalık olan PKU'nun dünya genelinde en sık Türkiye'de görüldüğünü, bu konuda farkındalığın artırılması gerektiğini söyledi.
???? Metabolizma kliniklerinde bu hastalığın tanı, tedavi ve izlemlerinin yapıldığını belirten Alptekin, şöyle devam etti:
"PKU, metabolizma hastalıklarının en önemlilerinden birisidir. Bunu genel anlamda doğuştan gelen metabolik hastalıklarda, besinlerle aldığımız ve vücudumuzun yağ, karbonhidrat ve protein metabolizmalarında sorunları olarak ele alabiliriz. Ülkemizde PKU prevalansı (bir hastalığın toplumda görülme sıklığını gösteren ölçüt) ortalama 5 binde bir ve her yıl 300 ila 400 hastanın dahil olduğunu görüyoruz. Bu durum daha çok akraba evliliğinin fazla olmasına dayanıyor."
Alptekin, PKU'lu hastaların protein kaynaklı besin tüketimine dikkat etmesi, doktor ve diyetisyenlerce sıkı takip edilmesi gerektiğini söyledi.
Besinlerle vücuda alınan proteinlerden birisinin de fenilalanin yani bir aminoasit olduğunu belirten Alptekin, "Sağlıklı bireylerin vücuda aldığı fenilalanin bir enzim aracılığıyla trozin aminoasitine dönüşüyor ama bu hastalık gurubunda enzim sorunları nedeniyle dönüşemiyor, dönüşemediği için hastalığın isminden anlaşılacağı üzere fenil ketonlara dönüşüyor ve vücutta birikerek özellikle nörolojik hasarlara neden oluyor ve beyin sağlığını olumsuz etkiliyor." diye konuştu.
"Bu hastalığın net şekilde ortaya konulmuş tedavisi yok"
Alptekin, bu hastalıkta erken tanının çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Erken tanı hayat kurtarır, topuk kanıyla bu hastalık tanısı ilk konulduğunda diyet tedavisiyle ömür boyu sağlıklı şekilde yaşam kaliteleri yüksek şekilde hastalar ve aileleri yaşayabilir ama geç tanı durumunda beyinsel fonksiyonlardaki geri dönüş maalesef çok mümkün olmuyor. Bu hastalığın net şekilde ortaya konulmuş tedavisi yok." ifadelerini kullandı.
Alptekin, devlet tarafından PKU'lu hastaların desteklendiğini, ailelere fenilalanin içermeyen mamaların Sosyal Güvenlik Kurumu aracılığıyla belirli miktarda ücretsiz verildiğini anlattı.
Hazır besinlerin içinde tatlandırıcı (aspartam), asprtam içinde de fenilalanin miktarının yüksek olduğuna dikkati çeken Alptekin, "PKU tanısı alanlar hazır besin tüketiminden, hayvansal kaynaklı proteinler, et ve süt ürünleri ile bunlardan elde edilen yumurta gibi ürünlerden ve süt yapımı tatlılardan uzak durmalı ve diyetisyen kontrolünde uygulanan beslenme programlarını takip etmeli." dedi.
"PKU'lu hastalar bitkisel içerikli ürünlerden yapılan besinleri tercih etmeli"
Diyetisyenlerin çocukların çok sevdiği kırmızı et olan köfte yerine sebze köftesi ya da sebzeden oluşturulan pizza gibi alternatif ürünler önerdiğini dile getiren Alptekin, şunları kaydetti:
"PKU tanısı almış ve hastanede klinik takibi çok iyi ilerleyen ve kan sonuçları dengeli gelen hastalar diyetisyenlerin gözetiminde ve onların verdiği diyet programındaki miktarlar kadar et tüketmelerinde problem olmayacaktır. PKU'lu hastalar daha çok bitkisel içerikli ürünlerden yapılan besinleri tercih etmeli. Kurban Bayramı'nda et tüketimi sofralarda çok yer alacak, aileler bu hususta küçük yaş gruptakileri takip etmeli ve kaçamaklara dikkat edilmeli."
Alptekin, evlilik öncesinde bu hastalıkla ilgili ailelerin genetik testlerini yaptırıp taşıyıcı olup olmadığını öğrenebildiğini, geçmiş yıllarda PKU'lu çocuklar, yetişkin ve ailelerle yüksek lisans tezi hazırlayıp bu hastalığın kişilerin sosyal yaşamlarındaki olumsuz etkilerini bilimsel makalelerle anlattıklarını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com