Türkiye turizmi tarihin en zorlu virajından geçiyor. Son olarak da İstanbul Vezneciler’de yaşanan bombalı saldırı turizm için yeşermeye çalışan umutları daha da etkiledi. Türkiye’nin imajını ve güven ortamını sarsan olaylar doğrultusunda en azından yaşanan krizi daha da aza indirmek için neler yapabiliriz sorusuna yanıt olarak Ezgi Erşahin, “Turizmin düzelmesi için devlet organlarına ve sektörün önde gelen kurumlarına çok iş düşüyor” diyerek şöyle devam etti:
“Türkiye, yurtdışında vatandaşlarına güvenli olmadığı için gidilmemesi gereken yer olarak nitelendirildi. Yaşanan olumsuz olaylar 2016 yılının ilk çeyreğinde yüzde 50’lilere varan düşüşe neden oldu. Diğer önemli bir nokta da bunun devam ediyor olması. Krize alışmaya çalışmak değil de krize yönelik çözümler ya da krizden en az zararla kurtulabileceğimiz uygulamalara gidilmesi gerekiyor.”
"GÜVEN ORTAMI OLUŞTURAMADIĞIMIZ TAKDİRDE ÜLKE İMAJI GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN YERLERE GİDEBİLİR”
Öncelikle çözüm odaklı bakıldığında ülkede güvenlik önlemlerinin en üst seviyeye çıkartılmasını gerektiğini söyleyen Erşahin, “Bu şekilde bir güven ortamı oluşturamadığımız takdirde ülke imajı bakımından geri dönüşü olmayan yerlere gidebiliriz. Sağlıklı bir güven ortamından sonra alternatif turizm seçeneklerini ortaya çıkarmalıyız. Örneğin sektör, sağlık, kongre, kurvaziyer ve gastronomi turizmine yönelebilir. Çok turist mi istiyoruz yoksa kaliteli, nitelikli, ülke ekonomisine gerçekten katkıda bulunacak turist mi bunu da değerlendirip gözden geçirmemiz gerekiyor.
“İÇ TURİZME ÖNEM VERMELİYİZ”
“Diğer bir seçenek de diğer turizm şirketleriyle anlaşmalara gitmek. Örneğin seyahat firmaları, yiyecek-içecek şirketleri ve konaklama hizmetleri anlaşmalar yapıp toplu indirimler sağlayabilirler” diyen Erşahin aynı zamanda , “Zaten yurtdışından gelen gelirde bir düşüş söz konusu. Sağlanan indirimler ve avantajlar ile birlikte gelirde oluşan düşüşü dengelemek adına iç turizme yönelirsek hem boş olan odalar dolacaktır hem de Türkiye’deki yurtdışına gitmeyi düşünen yerli turisti aktif hale getirmiş oluruz. En azından iç turizme verdiğimiz önemle birlikte daha iyi bir konuma gelebiliriz” ifadelerinde bulundu.
“MÜŞTERİ PROFİLİNİZ NE İSE ONA GÖRE HAREKET ETMENİZ GEREKİYOR”
Son zamanlarda Arap turistlerin tatil için Türkiye’yi tercih etmesiyle birlikte artan “helal turizm” için de değerlendirmelerde bulunan Erşahin, “Şuanda değişen bir turist profili var. Daha çok Arap turistlerin ülkemizi seçmesiyle birlikte ‘helal turizm’ adı altında oteller konseptlerini ve içeriklerini değiştirmeye başladı. Yedikleri yemeklerden tutun da kalacakları yere kadar oteller değişimler yapıyor.
“ÇALIŞANLAR ÇIKARTILMAMALI, DAHA FAZLA MOTİVASYON VERİLMELİ”
Son olarak da krizle birlikte küçülmeye giden otel işletmelerinde işten çıkarılma olaylarına karşı, “Çalışanların işten çıkarılıp giderler düşürülsün diye hemen bir çözüme gidilmemeli, işletmelerde çalışanın motivasyonunu sağlanmalı ve süregelen eğitim kalitesi arttırılmalıdır” diyen Erşahin aynı zamanda “Özellikle konaklama işletmelerinde kriz yönetiminin çok iyi olması gerekiyor.