Ankara
AA muhabirinin, 2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'ndan derlediği bilgilere göre, 2000-2024 arasında yıllık ortalama elektrik enerjisi talep artışı dünyada yüzde 3 iken Türkiye'de bu oran büyüyen ekonomiye paralel yüzde 4,3 olarak gerçekleşti.
Bu kapsamda, hızla artan enerji ihtiyacı arz güvenliği tehlikeye atılmadan yerli enerji kaynaklarının kullanımı ile nükleer dahil yeni teknolojilerin üretim portföyüne kazandırılması önem kazandı.
???? Programa göre, nükleer enerji, elektrik üretim portföyüne dahil edilecek, nükleer teknolojilerin kurulumu ve yerlileştirilmesine yönelik çalışmalar yürütülecek.
Yeni nesil nükleer reaktör, küçük modüler reaktör, mikro reaktör ve araştırma reaktörü tasarım teknolojilerine yönelik yürütülen üç projenin yüzde 60 oranında tamamlanması sağlanacak. Ayrıca, nükleer füzyon teknolojilerine yönelik yürütülen proje yüzde 70 oranında tamamlanacak.
Milli Teknoloji Hamlesinin gerçekleştirilmesine yönelik diğer birçok alan yanında yeni nesil nükleer reaktörler, füzyon, kuantum, algılayıcı teknolojileri ve katmanlı imalat teknolojilerine ilişkin gerekli AR-GE altyapısının tesis edilmesi ve ihtiyaç duyulan nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi sağlanacak.
Öte yandan, Türkiye'nin ilk nükleer santrali olan Akkuyu Nükleer Güç Santralinin (NGS) tamamlanmasına yönelik çalışmalar devam ederken, 2023'te nükleer yakıt sahaya ulaştırıldı.
Tamamlandığında Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10'unu karşılayacak olan ve 4 bin 800 megavat toplam kurulu güce sahip santralin ilk ünitesinin 2026'da devreye alınması planlanıyor.
Akkuyu NGS'de inşaat çalışmaları sürdürülecek ve birinci ünitede ilgili testleri de içeren deneme üretimlerine başlanacak.
Yeni bir NGS'nin daha hayata geçirilmesine yönelik milletlerarası anlaşma müzakereleri tamamlanacak.
Küçük modüler reaktörler
Küçük modüler reaktörler, geleneksel büyük nükleer santrallere kıyasla daha kompakt, esnek ve güvenli enerji üretim birimleri olarak öne çıkıyor.
Genellikle 300 megavatın altında elektrik üretebilen söz konusu reaktörler, fabrikalarda modüler olarak üretilip sahaya taşınarak kurulabiliyor. Bu sayede inşaat süresi ve maliyetleri düşerken, enerji altyapısı zayıf bölgelerde veya endüstriyel tesislerde kullanım imkanı doğuyor.
SMR'ler, pasif güvenlik sistemleri sayesinde acil durum risklerini de minimize ediyor. Dünya genelinde ABD, Kanada, İngiltere, Rusya ve Çin gibi ülkeler, SMR teknolojisini ticarileştirme yarışında öne çıkarken, uluslararası enerji ajansları bu sistemlerin düşük karbon hedeflerine ulaşmada kritik rol oynayacağını vurguluyor.
Türkiye'nin bu alana yönelmesi, enerji arz güvenliği ve teknoloji bağımsızlığı açısından stratejik önem taşıyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com