?>

Uzmanlar, Büyük Menderes Nehri'ndeki tehlikeye dikkat çektiler

Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) uzmanları, Büyük Menderes Nehri’ne atılan hayvan leşlerinin büyük tehlikeye neden olduğunu belirtti.

Çevre-Hayat - 8 yıl önce

EKODOSD uzmanları, Afyonkarahisar'ın Dinar ilçesine bağlı Suçıkan'dan doğup Büyük Menderes Deltası’nın Kafa mevkiinden denize dökülen Büyük Menderes Nehri'nin büyük bir tehlike ile karşı karşıya kaldığını belirtti. 584 kilometre uzunluğundaki nehrin yukarı havzalarındaki yerleşim birimlerinden nehre atılan inek, domuz ve benzeri hayvan leşlerinin biriktiği Söke regülatörü önünde yaşanan olumsuz görüntüler, çevrecilerin de büyük tepkisiyle karşılaştı.
Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) uzmanları, Büyük Menderes Nehri boyunca inceleme yaparken, EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, "Afyon Dinar Suçıkan’dan doğup, 584 kilometre boyunca kıvrıla kıvrıla akarak Büyük Menderes Deltası’nın Kafa mevkiinden Ege Denizi’ne dökülen Büyük Menderes Nehri, hem havzadaki insanlara hem de doğal yaşama hayat vermektedir. Büyük Menderes Nehri’nin yukarı havzalarındaki yerleşimlerden atılan çöpler ve hayvan leşleri, tarımsal sulama mevsimlerinde kapalı tutulan Söke regülatörü önünde birikmekteydi. Regülatör açıldığında tüm çöpler Menderes vasıtasıyla denize ve Bafa Gölü’ne kadar ulaşmaktaydı. Bu sorunun çözülmesi için yapılan uyarılar ve talepler üzerine, Aydın DSİ Bölge Müdürlüğü tarafından yüzer bariyer sistemi geliştirilerek, çöplerin bu sistem içinde birikmesi sağlanıp, kepçelerle karaya alınması sağlandı ve alınmaya devam etmektedir. Yüzer bariyer içindeki çöpler dolduğunda, kepçelerle karaya alınmakta, ancak her uygulamada çöplerin içinde onlarca hayvan leşinin olduğu görülmektedir. Hastalık sonucu ölen özellikle büyükbaş hayvanlardan inekler, ya da vurulan domuzlar, traktörlerle menderes kıyısına getirilerek nehre atılmaktadır. Normalde yapılması gereken ölen hayvanlar için çukur açılıp, üzeri kireç dökülerek gömülmesi gerekir. Bu insan sağlığı için çok önemlidir. Ölen hayvanları kendi bölgesinden uzaklaştırmanın en kolay yolu 'su götürür' mantığıyla, Menderes Nehri olmaktadır" dedi. Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Veterinerlik Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi, EKODOSD bilim danışmanı Prof. Dr. S.Serap Birincioğlu ise dere ve nehir yataklarında karşılaşılan hayvan leşlerinin sayısının her yıl artarak devam etmekte olduğunu belirterek, bunların çoğunluğunu, öldükten sonra sahipleri tarafından akarsulara atılan evcil memeli hayvanların oluşturduğunu söyledi. Ortada büyük tehlike bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Birincioğlu, “Daha az sayıda ölen ya da öldürülen yaban hayvanlarına da (domuz, kemirgenler, tilkiye) rastlanmaktadır. Maalesef ülkemizin tüm bölgelerinde yaygın olarak kullanılan bu yanlış ve tehlikeli yöntem halen devam etmektedir. Ölü hayvanlardan sulara karışan çeşitli enfeksiyöz ajanlar, akarsu güzergahı boyunca insan ve hayvanlara kolaylıkla bulaşabilmekte, hatta denizlere ulaşabilmektedir. Bunlar arasında hayvanlardan insanlara geçebilen ve zoonoz olarak adlandırılan hastalıklar en önemlileridir. Bu hastalıklardan bir bölümü ihbarı mecburi statüsüne alınmıştır" diye konuştu.

Hayvan leşlerinin çeşitli hastalıklar saçtığına dikkati çeken Birincioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"3285 Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununa Göre İhbarı Mecburi olan ve bölgemizde yıllardır görülen zoonoz hastalıklar; sığır tüberkülozu, anthrax (şarbon), kuduz, brusellozis ve kuş gribidir. Madde 10; ‘bu hastalıktan ölen hayvanın kokuşması halinde, derileri yüzülmeden ve uygun bir şekilde nakledilerek diğer hayvanların temas etmeyeceği, akarsulardan uzak, yeraltı sularını kirletmeyecek şekilde en az iki metre derinliğindeki çukurlara kireçlenerek gömülmeleri veya yakılmaları gerektiğini’ bildirir. Salgınların yıllardır kontrol altına alınamamasında; kontrolsüz hayvan hareketleri, hastalıkların ihbar ve imhasının yapılmaması, nehirlere ve çöplere atılması önemli faktörlerdir. Biyolojik silah olarak da bilinen şarbon hastalığı (Basillus anthracis) bunlar içerisindeki en tehlikelisidir. Ani ölümlerle seyreden ve kolay fark edilemeyen bu hastalıkta, bakteriler sporlaşarak direnç kazanmakta ve uzun yıllar canlılıklarını korumaktadır.
Şarbondan ölen bir hayvanın nehirlerde kilometrelerce sürüklenmesi, düşünebilecek en korkunç senaryodur. Kuduz, yaban hayatta spontane olarak varlığını sürdürmektedir, tüberkülozlu sığır sayısı hiç de az değildir. Yukarıdaki bildirilen yönetmeliklerin yaptırımı ve uygulanması bu sebeplerle çok önemlidir. Kendinizi, insanları, hayvanları, çevrenizi, ülkenizi korumak adına ölen hayvanları asla çöpe, nehre ve denize atmayınız. Derin çukurlara gömün, sönmemiş kireç dökün veya en yakın resmi kurumlara ihbar ediniz. Aslında burada kurumlara da büyük iş düşmektedir. Özellikle ineklerin ve küçükbaş hayvanların kulaklarına, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından kodlu küpe uygulaması başlatılarak kimlik verilmektedir. Ölen hayvanlar, sahipleri tarafından kayıtları ilgili kurumlara düşürtülmektedir. Ancak ölen hayvanların ne yapılacağı konusunda bir eksiklik vardır.
Hayvanı ölen ve zarara uğrayan vatandaş, daha fazla masraf yapmamak için en kolay yol olan, Menderes Nehri'nin sularını seçmektedir. Bu durumun sağlık açısından ne gibi olumsuz etkiler getireceği bilimsel olarak ortadadır. Başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere, ilgili kurumlar bu tür vakalarda ölen hayvanların nerelere ve nasıl gömüleceği konusunda işbirliği yaparak, hayvan sahiplerine bilgilendirmeli ve yardımcı olmalıdır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, halk sağlığını ve doğal yaşamı yakından ilgilendiren, Büyük Menderes Nehri’ne atılan çöplerin engellenmesi ve her yıl giderek daha da bozulan ve kirlenen su kalitesinin iyileştirilmesi için bir çalışma başlatması ve gerekli yaptırımları uygulaması gerekir. Bir zamanlar suyundan çay yaparak içen, yüzmeyi bu sularda öğrenen insanların hala hayatta olduğu günümüzde, Büyük Menderes Nehri’nin ne kadar kısa sürede kirletildiğini bu fotoğraf net bir şekilde göstermektedir. Suların buluştuğu yer olan Direcik köyünde, Akçay’ın pırıl pırıl aktığını, Menderes'in ise ne hale geldiğini net bir şekilde görebilmekteyiz."

Zafer Hacısalihoğlu

dikGAZETE.com
Haftanın Öne Çıkanları

Anadolu Grubu'ndan meşrubat ve tarıma 1 milyar 350 milyon dolar yatırım

2017-08-12 18:53 - Genel

Türk şiirinin 'Can Baba'sı, vefatının 18. yılında anılıyor

2017-08-11 18:32 - Kültür Sanat

'Meydanı bu çapulculara bırakıp kaçmak yakışmaz değil mi?"'

2017-08-12 19:37 - Gündem

Trabzonsporlu futbolcular, düğünde bir araya geldi

2017-08-16 03:12 - Çevre-Hayat

Kadın işçinin 5 yıldızlı otel önünde kanlı eylemi

2017-08-16 21:22 - Asayiş

Ev veya özel yurt tutarken mağdur olmayın

2017-08-12 14:52 - Gündem

Filistin Dışişleri Bakanı Maliki'den ABD'ye çağrı

2017-08-10 18:47 - Dünya

Darbe girişiminden 2 gün önce darbe sunumu izletilmiş

2017-08-14 19:22 - Gündem

Askerlerin zehirlenme şüphesiyle ilgili 3 müfettiş görevlendirildi

2017-08-14 23:32 - Gündem

ABD'li Carter kadınlar 400 metre engellide dünya şampiyonu oldu

2017-08-11 04:22 - Spor

İlgili Haberler

Türk Yıldızları, Kırklareli semalarında gösteri uçuşu yaptı

18:02 - Çevre-Hayat

Cumhuriyet coşkusunu gökyüzünde yaşadılar

17:48 - Çevre-Hayat

Elazığ'da dağcılar dev Türk bayrağıyla kaya tırmanışı gerçekleştirdi

17:08 - Çevre-Hayat

Antalya'da 50 paraşütçü Türk bayraklarıyla atlayış yaptı

15:53 - Çevre-Hayat

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde sıcak hava balonu etkinliği gerçekleştirilecek

14:48 - Çevre-Hayat

Günün Manşetleri

Washington'daki ulusal muhafızların görev süresinin uzatıldığı iddia edildi

08:18 - Dünya

Trump'tan Pentagon'a 'derhal' nükleer silah testlerine başlama talimatı

08:07 - Dünya

Yale Üniversitesi: Uydu görüntüleri, Sudan'ın Faşir kentinde 'toplu infaz' yapıldığını gösterdi

06:37 - Dünya

Trump, Güney Kore'nin nükleer enerjili denizaltı yapmasına onay verdiğini belirtti

06:37 - Dünya

ABD ve Çin liderleri, Güney Kore'nin Busan şehrinde bir araya geldi

06:37 - Dünya