Brüksel
ABD'de 20 Ocak'ta başlayan Donald Trump yönetimi, 14-16 Şubat tarihlerinde düzenlenen Münih Güvenlik Konferansında Avrupalı müttefiklerine Ukrayna'daki savaş ile kıtanın güvenliğine bakışına ilişkin sert ve net mesajlar verdi.
Ukrayna'daki savaşın ABD arabuluculuğundaki görüşmelerle sonlandırılacağı, AB'nin bu sürecin dışında tutulacağı ancak savaş sonrasında güvenlik garantilerinin ise asla NATO'nun üyesi olmayacak Ukrayna'ya Avrupalı müttefikler tarafından verilmesi gerektiğiyle ilgili mesajlar, Brüksel için alarm verici nitelikte oldu.
Ukrayna ile ilgili sürecin yanı sıra ABD yönetiminin genel olarak Avrupa'nın kendi savunmasıyla ilgili tüm sorumluluğu üstlenmesi, savunma harcamalarının gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) (mevcut ortalama 1,9'dan) yüzde 5'i oranına yükseltilmesi talepleri, Avrupa ülkelerini yön arayışına sevk etti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu gelişmeler üzerine Münih'in hemen ardından 17 Şubat'ta Paris'te bir zirve düzenledi.
Zirveye katılan AB yönetimi, NATO, İngiltere, Almanya, İtalya, Polonya, İspanya, Hollanda ve Danimarka'nın liderleri, Avrupa'nın güvenlik mimarisine ilişkin yeni dönem için bir istişare süreci başlatmış oldu.
ABD'nin yeni yaklaşımı karşısında Avrupa'nın izleyebileceği adımların neler olabileceğiyle ilgili Brüksel merkezli uzmanların görüşlerini aldık.
"Türkiye, 73 yıldır NATO'nun önemli ve değerli bir üyesi oldu"
Avrupa Politika Merkezi adlı düşünce kuruluşundan kıdemli analist Amanda Paul, "ABD'nin Avrupa'da konuşlu güçlerini çekme tehditleri göz önüne alındığında, Türkiye'nin katkıları kıtanın güvenliği ve istikrarı için giderek daha hayati hale gelecek." ifadesini kullandı.
Paul, Türkiye'nin NATO üyeliğinin 73. yıl dönümünün 18 Şubat'ta kutlandığına değinerek, yıllar içinde ittifakın Türkiye'yi içine katmasının iyi bir karar olduğunun ispatlandığını belirtti.
"Türkiye, 73 yıldır NATO'nun önemli ve değerli bir üyesi oldu." diyen Paul, şöyle devam etti:
"Avrupa'da, Afganistan ve Irak dahil olmak üzere dünyanın diğer bölgelerindeki NATO misyonlarına ve operasyonlarına en çok katkı bulunan 5 ülke arasında yer aldı. Diğer birçok NATO üyesinden farklı olarak Türkiye, ordusuna yatırım yapmaya devam etti. ABD'den sonra NATO'nun ikinci büyük ordusudur ve modern silahlarla donatılmıştır. Türkiye, ittifakın hem Avrupa'nın güneyinde hem de doğusunda savunma ve caydırıcılık çabalarında önemli bir rol oynuyor ve çeşitli alanlardaki NATO operasyonlarına destek sağlayarak NATO'nun uluslararası misyonlarına önemli bir katkıda bulunuyor."
Paul, Türkiye'nin Kosova'daki NATO KFOR misyonuna en büyük katkıda bulunan müttefiklerden olduğunu ve bu misyona liderlik ettiğini anımsatarak, "Türkiye, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sırasında Avrupa güvenliğini desteklemede, diğer müttefiklerle birlikte önemli bir rol oynamaya devam etmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Trump yönetiminin yaklaşımı karşısında Türkiye'nin öneminin artacağını vurgulayan Paul, şunları kaydetti:
"Birçok Avrupa ülkesi yetersiz askeri kapasiteye sahip. (Türkiye'nin aksine) Kendi güvenliklerine yıllardır yatırım yapmıyorlar. AB, Avrupa'nın askeri kapasitesini artırmak için Türkiye ile güvenlik ve savunma işbirliğini güçlendirmeye başlamalıdır. Türkiye'nin Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği (PESCO) dahil olmak üzere Avrupa'nın savunma kapasitesini oluşturma çabalarından şimdiye kadar dışlanması inanılmaz derecede dar görüşlülük göstergesidir."
"İnovasyon ve savaş teknolojisi açısından Türkiye çok önde"
Brüksel Özgür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü ve Belçika Başbakanı eski Danışmanı Koert Debeuf de "(Münih Güvenlik Konferansında yaşanan gelişmeler karşısında) AB'nin bu hafta biraz şokta olduğunu düşünüyorum." dedi.
AB'nin Trump yönetiminden bu derecede sert bir yaklaşım beklemediğini aktaran Debeuf, AB'nin nasıl bir yol çizmesi ve rol oynamasıyla ilgili bir arayışa girdiğini belirtti.
Debeuf, Ukrayna barış görüşmelerinden dışlanması nedeniyle bir aktör olarak değersizleşen AB'nin, kendini toplamak için zamana ihtiyaç duyduğunu kaydederek, bundan sonraki süreçte Türkiye'nin artan öneminin fark edilmesi gerektiğini söyledi.
"Avrupa ordusundan ya da NATO askeri güçlerinin Avrupa yakasından söz ediyorsak, Türkiye'yi dışarıda bırakmak bence bir hata olur. İnsansız hava araçları ve benzeri şeyler söz konusu olduğunda inovasyon ve savaş teknolojisi açısından Türkiye çok önde." ifadelerini kullanan Debeuf, AB'de halihazırda stratejik düşüncenin hakim olmadığına dikkati çekti.
"Türkiye, NATO için daha da önemli hale geldi"
Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Avrupa Komşuluk Konseyi Direktörü Samuel Doveri Vesterbye da "Yeni ABD yönetimi, Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa ülkelerini zayıflatmaya çalışıyor." dedi.
Trump yönetimi için ABD haricindeki diğer tüm aktörlerin "son sırada geldiğine" işaret eden Vesterbye, şöyle konuştu:
"Ayrıca, Avrupa'nın Ankara'da güçlü bir ortak olmadan Rusya'ya karşı kendini savunamayacağı tamamen açık. Washington'un köklü politika değişiklikleri, AB ülkelerinin daha fazla işbirliği yapması, Türkiye ve İngiltere gibi yeni stratejik ortakların daha büyük bir rol oynaması için bir teşvik görevi görüyor.
Bu hem Ukrayna hem de Avrupa'nın savunma üretimi hem askeri satın alımları bağlamında geçerlidir. ABD'nin Avrupa güvenlik mimarisine daha az ilgi göstermesiyle Türkiye, NATO için daha da önemli hale geldi. Tehditler, onlarca yıl önce hayal bile edilemeyecek şekillerde yayılıyor."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com