İstanbul
Genç nesilde 10 saati bulan ve tüm bireyler için adeta bir salgın haline gelen telefon ve sosyal medya bağımlılığı, uzmanlara göre dikkat dağınıklığı ve kronik strese yol açabiliyor.
Bu durumdan en çok sürekli bildirim akışı gerektiren iş kollarında çalışanlar ve sosyal medya bağımlısı bireyler etkilenirken, bu sorunların önüne geçmek için belirli zaman aralıklarında çevrimdışı kalmanın, bildirimleri kapatmanın ve genel olarak "dijital detoksun" modern dünyada bir zorunluluk haline geldiğini vurguluyor.
???? "Dijital detoks yapmak bir zaruret"
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Gül Eryılmaz, iş yaşamı ve gündelik hayatta giderek artan telefon ve sosyal medya bağımlılığına karşı neler yapılması gerektiğini anlattı.
Eryılmaz, ekran başında geçirilen sürenin artmasıyla dikkat dağınıklığı, uyku sorunları ve karar yorgunluğunun hızla çoğaldığını belirterek, bu durumun özellikle gençler ve yoğun şehir yaşamı içinde yaşayan yetişkinler için ciddi bir sağlık riski oluşturduğunu söyledi.
Modern yaşamın getirdiği sürekli uyarılma ve sosyal medya akışı nedeniyle beynin dinlenme ve toparlanma döngüsünün bozulduğunu anlatan Eryılmaz, "Dikkatinizi nereye verdiğiniz, sizin kim olduğunuzu belirler. Çünkü dikkatimizi çelen, çalan çok fazla uygulama var. Bizi bu konuda yoracak aktiviteler içerisindeyiz. Özellikle dijital teknolojiler sizin dikkatinizi neredeyse belirliyor. Dolayısıyla dijitalden uzaklaşmak, telefonu kapatmak yani kapsamlı bir dijital detoks yapmak bir zaruret." diye konuştu.
Eryılmaz, modern dünyada "dikkat" kavramının bir ekonomik güce dönüştüğünü vurguladı.
Bireylerin tüm yaşam alanlarının dijitalleşmeye başladığını belirten Eryılmaz, "Bu dijital çağda dikkatinize sahip çıkmanız demek beyninizi korumanız demek. Sağlıklı karar vermeniz demek. İnsanlarda karar yorgunluğu diye bir şey görüyoruz. Dolayısıyla dikkat demek duygu düzenlemek demek, hafıza demek, bellek demek. Bu yüzden gün içerisinde, sabah saatlerinde ve yatma saatlerinde mümkünse dijital teknolojilerden, uygulamalardan, sosyal medyadan uzak durmak gerekiyor. Beyin sağlığı için nasıl su içmek zaruri bir şeyse dijital teknolojilerden, telefondan uzak durmak da beyin sağlığı için bu derece önemli." ifadelerini kullandı.
İş hayatı ve gündelik hayat dengesi kurulmalı
Prof. Dr. Eryılmaz, iş hayatının dijitalleşmesiyle birlikte bireyler için sürekli çevrimiçi olma zorunluluğunun ortaya çıktığını ve bu konuda işverenlerin de çalışanların da dikkatli olması gerektiğini belirtti.
Düzensiz mesai ve yoğun çalışmanın bireyleri ciddi anlamdan yıprattığını belirten Eryılmaz, "Dijital dönemde, dijital çağda zaman mesai saatlerinin düzensiz olması, paydos saatinin olmaması, istediğin saatte ülkeler arası konuşmanın olması beynin zaman algılayamadığı için yönetmekte zorlanıyor. Zamanı algılayabilmemiz için sınır koymamız gerekir. Sınır koyduğumuz şeyi iyi yönetiriz. Dolayısıyla belli saatte teknolojiden uzak durup paydos saatini zihnimize koyabilirsek her şeyi daha iyi yönetiriz. Daha verimli oluruz. Kendimize belli alanlarda 'off'lar vermeliyiz. Sessiz zamanlar tanımalıyız." değerlendirmesini yaptı.
Eryılmaz, dijital bağımlılığının en önemli etkilerinden birinin de "dikkatsizlik" olduğunu belirterek, bunun bireyleri "haz" odaklı bir yaşama sürüklediğini kaydetti.
Bu durumun şirketler tarafından yönetildiğine dikkati çeken Eryılmaz, "Dikkat ileride göreceksiniz daha çok meta haline gelecek, çok önemli bir şey olacak. Dikkatinizi şu an bile satın alıyorlar. Artık neye ne kadar baktığın, neye ne kadar vakit ayırdığın para ediyor." diye konuştu.
İşverenlere de çağrıda bulunan Eryılmaz şu önerilerde bulundu:
"İşverenlerden başlayalım. Bilimi küçümsememek gerekir. Mutlaka dijital detoksun her yere sirayet etmesi bir zaruriyettir. Çünkü beyinde küçülmelere kadar yani küçülmeler yapabilecek kadar ciddi bir durumdan bahsediyoruz. Bu veriler değerlendirmenin bir yolunu bulacağız."
Eryılmaz, dijital bağımlılığa karşı tüm yaşamı kapsayan çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu belirterek şu önerilerde bulundu:
"Beyin odaklı düşünmek zorunda kalacağımız yıllara giriyoruz. O nedenle kendimiz için sabah saatlerinde ve akşam saatlerinde yatmadan önce dijital ortamdan uzak duracağız. Sosyal medyadan uzak duracağız. Online olduğumuz kadar offline zamanların da dengesini bulacağız yani kendimize offline zamanlarda ayıracağız. Mesela benim bir arkadaşım var. Ben biliyorum ki o akşam mesajlara çok geç saatte döner. Başka bir arkadaşım akşam saat 20.00'den sonra hiç telefonu kullanmaz. Yani bir dönem sonra siz bunları içselleştirirseniz insanların da ona göre davrandığını göreceksiniz. Mutlaka dijital teknolojiyle kurduğumuzu ilişkiyi yeniden revize etmek gerekiyor. "
Bireylerin dijital bağımlılığını azaltmak için özellikle uyku düzenine dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayan Eryılmaz, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Öncelikle sosyal bağlar güçlü olmalı. Bir hobisi, evcil hayvanı onu hayata bağlayan canlı şeyleri olmalı, sevgi bağı yani. Gündelik hayatı başka şeylerle doldurmak gerekiyor. Sadece uyanmak için değil uyumak için de alarm kurulmalı. Dış kontrol çok önemli."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com