VARNA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, 2 saat 20 dakika süren çalışma yemeğinin ardından, Euxinograd Sarayı'nda ortak basın toplantısı düzenledi. Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi vesilesiyle Varna'da bulunmaktan memnuniyet duyduğunu belirten Erdoğan, Borisov'a zirveye ev sahipliği yaptığı ve misafirperverliği için teşekkür ederek, Borisov ile zirve öncesinde çok verimli bir ikili görüşme gerçekleştirdiklerini bildirdi. Erdoğan, uzun bir sürenin ardından Varna'da AB kurum liderleriyle bir araya geldiklerini hatırlatarak, "Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde zorlu bir dönemi geride bırakmış olmayı umuyoruz." dedi. Tusk ve Juncker ile daha çok çalışmaları gerektiğini ve birtakım tıkanıklıkların nasıl aşılabileceğini de konuşma imkanı bulduklarını aktaran Erdoğan, "Sene 1963 ve sene 2018, gerçekten Türkiye'nin hala Avrupa Birliği'ne aday ülke olmanın ötesinde gelebildiği bir nokta yok. Bu müspet adımı bir an önce atalım, bunun üzerinde durduk. Avrupa Birliği ile önceki görüşmelerimizde ortak meselelerimizin çözümüne yönelik atılacak adımları tespit etmiş ve karşılıklı taahhütlerde bulunmuştuk" dedi.
"Ülkemizdeki Suriyeliler için bu adım çok daha rahatlatıcı olacaktır"
Türkiye'nin başta düzensiz göçle mücadele olmak üzere sorumluluklarını fazlasıyla yerine getirdiğinin herkesin malumu olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu an itibarıyla sadece Suriye'den 3,5 milyon göçmen ülkemizde, buna Irak'ı da ilave ettiğimiz zaman bu rakam 4 milyona ulaşmaktadır. Öte yandan geçen sürede bazı taahhütler olmuştur. Bunlardan ilki 3 milyar avroluk bir taahhüttü, bunun şu an itibarıyla 1 milyar 850 milyon avrosu bizim ilgili birimlerimize aktarılmış durumdadır.
"Her iki tarafın da faydasına olan başlıklarda süratle mesafe almalıyız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, acil ihtiyaçların beklemeyeceğini ve insani krizlerde bürokratik hantallığa tahammülün olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi: "Ülkemizin üzerine düşeni yaptığı ve Avrupa Birliği mensubu muhataplarımızdan geri dönüş beklediği bir diğer konuysa vatandaşlarımız için sağlanacak olan vize serbestisidir.
Avrupa Birliği bu noktada adımını bir an önce atarsa o da bizi rahatlatacaktır. Bu siyasi bir mesele haline getirilmemeli, vatandaşlarımızın Avrupa Birliği'ne olan güvenini sarsacak bir hal almamalıdır. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi çalışmalarına başlanması konusundaki beklentimizi de dile getirdik. Bu tür teknik konuları siyasetin meselesi haline getirmemeliyiz. Her iki tarafın da faydasına olan başlıklarda süratle mesafe almalıyız." Erdoğan, bir diğer meselenin de serbest ticaret anlaşmalarıyla ilgili sorunlar olduğunu, karayolu taşımacılığı konusunda yaşanan sıkıntıları özellikle vurguladıklarını, Avrupa Birliği'nden bu alandaki sıkıntıların çözümüne katkıda bulunmasını beklediklerini bildirdi. "Bizim için son derece önemli bir diğer konu terör meselesidir." diyen Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti: "Türkiye hali hazırda birçok terör örgütünün hedefinde yer alıyor. DEAŞ, PKK, PYD, YPG gibi terör örgütleriyle içeride ve dışarıda mücadelemizi sürdürüyoruz. Geçen yıl Fırat Kalkanı Harekatı'nda 3 bin DEAŞ'lıyı imha etmiştik.
Türkiye insan haklarına, temel hak ve özgürlüklere saygılı, demokratik bir hukuk devletidir. Bunu halkımız bütün dünyaya 15 Temmuz gecesi demokrasi için canları pahasına sokaklara dökülerek zaten göstermiştir. Teröre karşı aldığımız tedbirler ve operasyonlar gerekli olduğu müddetçe devam edecek, tehditler bertaraf edildiği zaman sona erdirilecektir." Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve AB'nin uzun süreli stratejik ortaklar olduğunu vurgulayarak, "Küresel bir güç olma iddiasındaki Avrupa'nın Türkiye'yi genişleme politikalarının dışına itmesi vahim bir hata olacaktır. Türkiye bölgede kilit aktör, jeostratejik öneme haiz bir müttefik, genç nüfusa sahip dinamik bir ülkedir." dedi. Türkiye ile Avrupa'nın tarihi, kültürel ve insani bağlarına ilave olarak ekonomi, enerji, ulaştırma ve göçle mücadele gibi kritik başlıklarda ortak çıkarları bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, "Geçmişte yapılan bir hatanın esiri durumundaki Avrupa Birliği'nin, adil bir tutum takınmadığı müddetçe Kıbrıs meselesinin çözümünde herhangi bir katkısı maalesef olamayacaktır. Zira Avrupa Birliği'nin bazı üyelerinin meşru olmayan münferit tasarruflarına dayanışma kisvesi altında destek vermesi doğru değildir. Avrupa Birliği'ne hakkaniyet esasına göre hareket etmesi çağrısında bulunuyoruz. Kıbrıs meselesinin seyrinden bağımsız olarak adanın etrafındaki doğal kaynaklara dair karar alma mekanizmalarına Kıbrıslı Türklerin eşit olarak dahil edilmesi uluslararası hukukun gereğidir" dedi. Bu ve diğer konulardaki görüş ve beklentilerini Avrupa Birliği tarafına bugün yazılı olarak ilettiklerini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu: "Avrupa Birliği'nden bu kağıdı kendi içinde değerlendirmesini ve ardından konuların takibi için teknik düzeyde ortak bir çalışma yapılmasını bekliyoruz. Geçtiğimiz dönemdeki olumsuzluklara rağmen biz Türkiye olarak diyalog kanallarını hep açık tutmaktan yana olduk.
"Hedefimiz, teröristleri bölgeden temizlemek"
Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili bir soru üzerine, harekat kapsamında bugüne kadar 3 bin 800'e yakın teröristin etkisiz hale getirildiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşlerini paylaştı: "Şu anda topraklarını terk etmiş bulunan bölgedeki insanlar yavaş yavaş tekrar topraklarına dönmeye de başlamışlardır. Buradaki hedefimiz, bu teröristleri bölgeden temizlemektir. Bu teröristlerin şu anda sahip oldukları imkanlar ne yazık ki bizim stratejik ortaklarımızın bunlara temin ettikleri silah ve mühimmatlardan oluşmaktadır.