Ankara
Aşan, İstanbul Finans Merkezinin katkılarıyla hazırlanan Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
Piyasaların belirsizliği sevmediğini ve bu durumun bazı ekonomik sorunları ortaya çıkardığını aktaran Aşan, 2008'deki finansal krizin önemli bir kırılma noktası niteliği taşıdığını, ancak bu krizin henüz sonlandığı kanaatinde olmadığını söyledi.
Aşan, piyasada yeni gelişen teknolojiler ve yapay zeka nedeniyle büyük bir meydan okuma yaşandığına işaret ederek, "Bu, önümüzde çok büyük fırsatlar açabilir ve insanlar günde belki de üç saat çalışarak bugünkünden çok daha refah içinde yaşayabilir. Ya gerçekten böyle bir yere gideceğiz ya da bu kadar işinden olan insanı işlerinden olmadan önceki kadar rahat yaşatamayacağımız bir tablo ile karşılaşacağız." diye konuştu.
"Tarifeler, o ülkedekilerin refahını düşürür"
ABD Başkanı Donald Trump'ın gümrük tarifeleri ile çelik ve alüminyum ithalatına ilişkin açıklamalarını da değerlendiren Aşan, "Her türlü tarife, o ülkede yaşayan insanların öyle ya da böyle bir şekilde refahını düşürür. Bunu direkt etki anlamında söylüyorum." ifadesini kullandı.
Aşan, bir ülkede herhangi bir mala tarife uygulandığı andan itibaren ülke içinde o malın fiyatlarının yükseleceğini ancak dolaylı etkilerin uzun dönemde pozitif olabileceğini, bu kapsamda korunan sektörlerin ABD içinde büyüyebileceğini anlattı.
Korunan sektörlerin etkinliğini kaybetme riski de olduğuna işaret eden Aşan, "Çünkü eğer bir sektörü koruyorsanız, koruduğunuz sektörün kendi içinde daha etkin, daha verimli olabilmek için herhangi bir müşevviği kalmaz." dedi.
Tarifelerin asıl hedefinin Çin olduğunu aktaran Aşan, "ABD'yi rahatsız eden aslında Çin ile ticaret dengesindeki ciddi bozulma. Bunun tek başına Trump'ın etkisi olduğunu düşünmüyorum." diye konuştu.
Aşan, Trump'ın söz konusu tarifelerinin Türkiye'ye etkilerine ilişkin de değerlendirmede bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bize doğrudan çok etkisi olacağı kanaatinde değilim. Çünkü zaten demir çelikte çok büyük payımız yok. Bize uygulanan bir kota vardı. 'Bu durum başka mallara yayılır mı?' O zaman etkisi olur. Çünkü ABD ile 100 milyar dolarlık iddialı bir hedef konulmuştu. O anlamda ciddi etkisi olacağını düşünüyorum. Ancak Avrupa üzerinden de dolaylı bir etkisi olabilir. Eğer tarifeler Avrupa ekonomilerindeki 'durgunluğu' biraz daha körüklerse, dolaylı bir etki oluşturabilir. Ama tarifelerin Çin, Meksika ve Kanada'yı etkileyeceği kadar Türkiye'yi etkilemesini beklemiyoruz."
"Finans sektörünün teknolojik yeniliklere adapte olma özelliği var"
Türkiye'deki finans sektörünün performansına ilişkin de Aşan, "Finans sektörünün, karşısına ne teknolojik yenilik çıkıyorsa oraya anında adapte olabilme özelliği var. Dolayısıyla finans konuştuğunuz zaman teknoloji de konuşmak lazım." ifadesini kullandı.
Aşan, temel hedeflerinin sermaye piyasalarını geliştirmek olduğunu aktararak, finansal okuryazarlığın önemine dikkati çekti. Finansal okuryazarlık konusunda en çok ihtiyaç duyulan alanın "katılım finans" olduğunu bildiren Aşan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu konunun çok iyi anlatılması gerekiyor. Sermaye Piyasası Kurulunun kurduğu Finansal Okuryazarlık Platformu'na 'katılım finans' alanını da ekliyoruz. Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği ile Benim Param Değerli Programı'nı yaptık, şimdi onun ikincisini gerçekleştireceğiz. Sivil toplum tarafıyla sürekli iletişim halindeyiz. Bu alanda çabalar var. Konu sadece sizin insanlara finansal okuryazarlık öğretmenizle bitmiyor. Finansal okuryazarlığın gerekli olduğu alanı da büyütmeliyiz."
Aşan, yapay zekanın en hızlı vuracağı sektörler arasında finansın da yer aldığına dikkati çekerek, "Sektördeki istihdamı etkileyebilir. Makineleşmenin doğrudan iş gücündeki etkisinden çok daha farklı bir şeyden bahsediyoruz. Mesele sadece finansçılar işsiz kalacak meselesi değil. Ciddi bir sosyal sorun demek. Bugünün dünyasında değişimi yönetmemiz artık mümkün değil. Ya değişimi takip edip ortaya çıkan sonuçları en az hasarla nasıl atlatacağımızı ya da bu fırsatlardan nasıl yararlanacağımızı tartışırız. En fazla yapabileceğiniz iş budur." diye konuştu.
"Katılım finansın altyapısı için yasal düzenleme hazırlığı var"
Katılım finans alanına verdikleri önem nedeniyle Marmara Üniversitesi bünyesinde İslam Ekonomisi ve Finansı Enstitüsünü kurduklarını belirten Aşan, katılım finans alanında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın koyduğu hedefler doğrultusunda çalışmaya başladıklarını, İslami hassasiyeti olanların ellerindeki varlıkları değerlendirmek istediğini ancak faiz olgusundan kaçmaya çalıştıklarını söyledi.
Aşan, katılım finans konusunda tasarruf sahiplerinin de ikna edilmesi gerektiğini bildirerek, "Onun da bir tek yolu var. Ürün sayısını arttırmanız ve konvansiyonel bankaların onlara vadettiği kadar getiriyi vermeniz lazım. Bunu başaramadığınız zaman sadece faiz hassasiyeti olan, oradan kaçmak isteyen insanlarla sınırlı kalıyorsunuz. Göreve geldiğimizden bu yana bu konuyla çok uğraşıyoruz. Katılım Finans Strateji Belgesi'ni Cumhurbaşkanımız açıkladılar. Orada epey bir ilerleme sağladık. Ayrıca, yabancıların buraya gelmesini sağlamak için de bir altyapıya ihtiyacımız vardı." ifadesini kullandı.
Katılım finansa özgü altyapının geliştirilmesi için bir yasal düzenleme hazırlığına girişildiğini belirten Aşan, bu konuya katkı vermeye çalıştıklarını, düzenlemenin bu dönemde Meclisten geçmesinin beklendiğini ve böylece söz konusu altyapının da oluşturulacağını aktardı.
Aşan, Trump'ın açıklamaları sonrasında kripto para piyasasında yaşanan tartışmaları da değerlendirerek, dünyada yeni bir finansal sistemin oluşturulmasının önemine işaret etti. Sürdürülebilir bir finansal sistemin "varlığa dayalı" olduğunu düşündüğünü belirten Aşan, "Varlığa dayalı bir finansal sistem bugünkü gibi bilmem kaç yüz trilyonlara ulaşamaz ama zaten ulaşmasına da gerek yok." dedi.
"Uluslararası ilişkilerde fintek ve katılım finansa odaklanıyoruz"
Katılım finans alanında uluslararası işbirlikleri için adım attıklarını ve bu noktada Türk dünyasına özellikle önem verdiklerini aktaran Aşan, Türk Devletleri Fintek İşbirliği Platformu'nun oluşturulduğunu anımsattı. Aşan "Türk ailesi bizim için çok önemli bir alternatiftir. Türk dünyasının coğrafi konumu son derece değerli, iyi bir insan kaynağı da var. Dolayısıyla Türk ailesinin önemli bir fırsat olacağını düşünüyorum. Bu nedenle Türk devletleriyle sık temas ediyoruz. Örneğin, Azerbaycan borsasıyla yürüttüğümüz ortak listeleme çalışmasını diğer ülkelere de yaymaya çalışacağız." diye konuştu.
Aşan, uluslararası ilişkilerde fintek ve katılım finans alanlarına odaklandıklarını, özel sektörün de özellikle sürdürülebilir finans tarafına kendisini adapte etmesi gerektiğini belirtti.
"Türkiye, Suriye'nin kuracağı finansal sisteme katkı verebilir"
Suriye'nin yeni dönemde finans alanında atacağı adımlara ilişkin değerlendirmede de bulunan Aşan, "Suriye yönetimi, temelden klasik bir bankacılık sistemi kurmak yerine bizim açık bankacılık ve dijital bankacılığa yönelik düzenlemelerimizi alarak, 20 yılda katetmeyi planladığı yolu belki de 3-5 yılda alabilir. Düşük maliyetlerle oluşturacakları bu yapıda ayrıca daha az insan kaynağına da ihtiyaç duyarlar ki şu anda insan kaynaklarının büyük bir kısmı yurt dışında." ifadesini kullandı.
Aşan, Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda Suriye'nin kuracağı finansal sisteme katkı verebileceğini de kaydetti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com