Eski BM Filistin Özel Raportörü Lynk'e göre BM sistemi, şiddetle reforma ihtiyaç duyuyor

Eski BM Filistin Özel Raportörü Lynk'e göre BM sistemi, şiddetle reforma ihtiyaç duyuyor

Eski Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Michael Lynk, BM Güvenlik Konseyinin (BMGK) yapısıyla küresel sorunlara çözüm üretemediği ve daha sorumlu kararlar alınabilmesi için BM sisteminde şiddetle reforma ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Cenevre

AA'nın, İsrail'in Gazze'de soykırım suçu işlemeye devam etmesi karşısında BM'nin bunu durduracak kararlar alamaması ve etkin adımlar atamamasını konu edinen dosya haberinin üçüncü bölümünde, Filistin Özel Raportörü olarak 2016-2022 yıllarında görev yapan Lynk'in BM'nin Gazze'deki soykırımın durdurulmasında neden etkisiz kaldığına ve BM sisteminde nasıl bir reform yapılmasına ihtiyaç duyulduğuna ilişkin görüşlerine yer verildi.

İsrail, BM Güvenlik Konseyinde ABD'nin himayesi altındayken aleyhindeki Genel Kurul kararlarını tanımıyorİsrail, Gazze konusunda BM yetkilileri ve kuruluşlarını defalarca hedef alarak etkisizleştirdi

Eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, 2012'deki anılarında, BMGK'nin gündemindeki en önemli konu olan Filistin meselesinde nasıl felç olduğunu anlattığını hatırlatan Lynk, bunun başlıca sorumlusunun, İsrail ve Filistin dosyasına yönelik ABD'nin sahiplenici tutumu olduğunu söyledi.

Lynk, ABD'nin, BMGK'de hemen her üye tarafından desteklenen ve İsrail'i eleştiren kararları veto ettiğini vurgulayarak "ABD, 1967'den bu yana toplamda yaklaşık 80 kararı veto etti. Bu kararların yaklaşık 46 veya 47'si İsrail'i eleştiriyordu. Çin, Fransa, İngiltere ve İngiltere gibi başka hiçbir daimi üye, İsrail'i eleştiren bir kararla ilgili tek bir veto bile koymadı." dedi.

1967'den bu yana BMGK'den İsrail aleyhine geçen 30'dan fazla kararın olduğunu da söyleyen Lynk, ABD'nin bu kararların uygulanmaması için çaba gösterdiğini belirtti.

Lynk, ABD'nin 7 Ekim 2023 sonrası Gazze'de acil ateşkes sağlanması için BMGK'de birkaç kararı veto ettiğini hatırlatarak "ABD, Gazze için martta, ramazan ayı boyunca veya haziranda kalıcı ateşkes çağrısında bulunan kararlara onay verdiğinde bile bunları uygulamaya çalışmak için çok az çaba gösterdi. Haziranda kabul edilen kararda, acil ve kalıcı bir ateşkesin nasıl olacağına dair üzerinde anlaşılmış bir karar vardı. Şu anda 5 aydır gündemde ve ABD, birçok kişinin haklı olarak vekili olduğunu söyleyebileceği İsrail'i zorlamak için ciddi bir çaba göstermedi. (ABD ile İsrail arasında) Ateşkes kararını yazılı haliyle kabul etmesi için çok yakın bir askeri ve siyasi ilişki var. Bu yüzden tıkanıklık burada. ABD, İsrail ile ilişkisini yeniden değerlendirene kadar bu tıkanıklığın sona ereceğini düşünmüyorum. Bunun ufukta olduğunu da görmüyorum." diye konuştu.

İsrail'in BM kararlarını Batılı ülkelerin desteği olmadan çiğneyemeyeceğini belirten Lynk, İsrail'in ticari, diplomatik ve askeri ilişkiler bakımından özellikle küresel kuzey, Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerine bağlı olduğunu kaydetti.

"ABD, İsrail'e yapılan silah satışlarının yaklaşık yüzde 68-69'unu sağlıyor"

Lynk, şöyle devam etti:

"Eğer Avrupa ülkeleri İsrail ile serbest ticaret anlaşmasını askıya almak, İsrail'e silah satışlarını sonlandırmak ve İsrail'in uluslararası hukuk ile BM kararlarına karşı sürekli hiçe saymasıyla ilgili daha bir saygılı bir duruş sergilemesi için kararlı adımlar atarsa, sanırım bu İsrail'e ve onun diplomatik, ekonomik ile askeri duruşuna önemli ölçüde zarar verecektir. ABD, İsrail'e yapılan silah satışlarının yaklaşık yüzde 68-69'unu sağlıyor. Almanya, yaklaşık yüzde 28 veya 29'luk oranla şaşırtıcı bir şekilde ikinci sırada yer alıyor. Bu yüzden bu iki ülke, İsrail'in yasa dışı işgalini sürdürmesi ve sizin de söylediğiniz gibi birçok insanın artık 'soykırım' olduğunu kabul ettiği bir savaşı sürdürmesi açısından kesinlikle kilit öneme sahip. Bunların yeniden düşünülmesini sağlamak için ABD, Almanya ve Avrupa'nın iç siyasetinde baskı gerekecek. İsrail, işgalinin büyük ölçüde maliyetinin olmadığını olduğunu bildiği, ordusunun Almanya ve ABD tarafından düzenli olarak yenileneceğini bildiği sürece davranışını değiştirmek istemesi için hiçbir neden yok."

BM ile İsrail ilişkilerine de işaret eden Lynk, BM'nin son 79 yıllık tarihinde BM ile üye devletlerden birinin (İsrail) arasında bu kadar gergin bir ilişkinin olduğunu hatırlamadığını söyledi.

Lynk, İsrail Dışişleri Bakanının, BM Genel Sekreteri'ni "istenmeyen kişi" ilan ettiğini, onun İsrail'e veya işgal altındaki topraklara girişini yasakladığını anımsatarak İsrail Meclisi (Knesset), UNRWA'nın faaliyetlerine son verilmesini öngören yasa tasarısını da kabul ettiğini söyledi.

BM Genel Kurulunun, Eylül 2024'te İsrail'in işgal altındaki topraklarda mevcudiyetini 12 ay içinde sonlandırmasını talep eden karar tasarısını kabul ettiğine işaret eden Lynk, İsrail'in BM Büyükelçisinin bu kararı "diplomatik terörizm" olarak adlandırdığını belirtti.

Lynk, Gazze'deki savaşta 220'den fazla BM personeli öldürüldüğünü ve bunun son 79 yılda herhangi bir çatışmada öldürülen en yüksek BM personeli sayısı olduğu söyledi.

"BM'deki sistem şiddetle reforma ihtiyaç duyuyor"

İsrail'in ihlal etmeye devam ettiği 30'dan fazla BMGK kararı olduğunu kaydeden Lynk, BM sisteminde reform önerisini söyle anlattı:

"BM'deki sistem şiddetle reforma ihtiyaç duyuyor. BM'de son 80 yıldır yeni uluslararası sistemdeki nihai karar alma organı olan bir BMGK var. Gerçekten dünyanın 1945'teki durumunu yansıtan daimi BMGK üyeleri arasında İngiltere ve Fransa var. Daimi üye olmayan, bu iki ülkeden çok daha büyük olan, daha büyük ekonomiye sahip ve çok daha büyük uluslararası etkisi olan birçok ülke var. BMGK'nin gücünü birçok yönden azaltıp daha etkili hale getirmenin tek yolunun, BMGK'den çok daha demokratik bir organ olan BM Genel Kurulu olduğunu görebiliyorum. BMGK'nin daimi üyelerinden biri veya daha fazlasının verdiği vetoyu BM Genel Kurulu'nun iptal etmesine izin veren kurallar olursa, örneğin, BM Genel Kurulu üyelerinin 3'te 2'sinin oyu ile bir yetki olursa, o zaman BMGK'de daha sorumlu bir karar alma süreci göreceğimizi düşünüyorum. Beş daimi üyeden biri olarak vetonuzun, BM'nin belirli bir duruma nasıl yaklaşması gerektiği konusunda nihai veya son söz olmadığını bilmekten bahsediyorum."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...