Halepçe katliamında 12 yaşında anne ve babasını kaybeden kadın, 4 kardeşini zorluklarla büyüttü

Halepçe katliamında 12 yaşında anne ve babasını kaybeden kadın, 4 kardeşini zorluklarla büyüttü

Halepçe katliamında henüz 12 yaşındayken annesi, babası ve bir kardeşini kaybeden Geşav Murad, eğitimine ara vererek ve büyük zorluklarla büyüttüğü 4 kardeşinin doktor ve akademisyen olmasını sağladı.

Halepçe

Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin döneminde, 16 Mart 1988’de Halepçe’ye gerçekleştirilen kimyasal saldırıda 5 bin kişi yaşamını yitirirken, 7 binden fazla kişi de sakat kaldı.

Katliamda aile ve akrabalarını yitiren binlerce kişi yaşadıkları büyük acı, göç ve sıkıntılara rağmen hayata tutunmaya devam ediyor.

Şu anda 49 yaşında olan Geşav Murad da katliam sonrası 12 yaşındayken eğitimine ara vererek, 4 kardeşine anne ve babalık yapıp onları büyüttü.

Kimyasal saldırıda yaşamını yitiren aile üyelerinin kabrini ziyaret eden Murad, katliam ve sonrasında yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.

“Çocuklar sana emanet, onlara dikkat et”

Murad, katliamda hayatını kaybeden yakınlarının 13 kişilik toplu mezarda olduğunu belirterek, “Biz kimyasal saldırı öncesinde çok mutlu 9 kişilik bir aileydik. 16 Mart’a kadar Halepçe kentinde yaşıyorduk. Annem-babam, 4 erkek ve 3 kız kardeş olarak aynı evdeydik. Kimyasal saldırı olduğunda öğlen 11 gibiydi.” ifadelerini kullandı.

Saldırı öncesinde babasının evin altında hazırladığı sığınakta diğer akrabalarıyla 70 kişi kaldıklarını anımsatan Murad, babasının haber almak için dışarı çıktığını, annesinin de sığınakta bulunanlar için ekmek yapmakla uğraştığını söyledi.

Murad, saldırı olduğundan habersiz bir şekilde 16 Mart günü babası tarafından sığınaktan dışarı çağırıldıklarını ve komşularına ait arabaya bindirilerek yola çıktıklarını kaydetti.

Babasıyla son konuşmasını hatırlatan Murad, “Babamın ellerinden tutarak annem nerede diye sormuştum. O da geleceğini söylemişti. Babam saldırının olduğunu biliyordu. Bana onların da arkadan geleceklerini söylemişti. Babam, çocuklar sana emanet, onlara dikkat et demişti. Ben o zaman daha 12 yaşında bir çocuktum.” diye konuştu.

Kimyasal saldırıdan korumak için elleriyle kardeşlerinin yüzünü kapattı

Murad, yolculuk esnasında anne, babası ve diğer 2 kardeşinin arkalarından geldiğini sandığını ancak daha sonra kentin kimyasal saldırıya uğradığını öğrendiğini aktardı.

Yolculuk esnasında katliamın simgesi haline gelen elma kokusunu aldıklarını belirten Murad, o anları şöyle anlattı:

“Şoför ağzımızı kapatmamızı ve kendimize dikkat etmemizi söylemişti. Babamın (kardeşlerine) onlara dikkat et dediğini anımsadım. Hoşmend (kardeşi) daha 4 yaşındaydı ve elimle onun ağzını ve yüzünü kapatmaya çalıştım. Bir elim de Voşyar’ın (diğer kardeşi) yüzündeydi. Daha sonra İran’a doğru yola koyulduk. İran’ın Paveh kentine varmıştık.”

Murad, burada kaldıkları kampta 20 gün sonra anne ve babasının hayatını kaybettiği haberini aldıklarını, yaşamını yitirdiğini zannettiği bir kardeşiyle ise daha sonra kavuştuklarını ve 1991’e kadar kampta kaldıklarını paylaştı.

"Annenin yeri farklı olur ancak ben onlara annesizliği babasızlığı yaşatmamaya çalıştım"

Halepçe’ye döndüklerinde ise hayata tutunmak için zorluklar yaşadıklarına işaret eden Murad, “Babam nasıl bu kardeşlerimi bana emanet etmişse, bu zamana kadar onları nasıl getirdiysem, babamın sözlerinin verdiği güçle de bu kardeşlerimin bir geleceğinin olmasının gerektiğini düşündüm.” ifadelerini kullandı.

Murad, 1991’de döndükleri Halepçe’nin viran olduğunu, evlerinin kalmadığını ve hayatın da pahalı olduğunu anımsatarak, kardeşlerinin eğitime başladığını, kendisinin ise onlara bakmak için eğitimine devam edemediğini hatırlattı.

Kardeşlerine anne ve babalık yaptığını anlatan Murad, şöyle devam etti:

“Ben 16 Mart öncesinde 6. sınıftaydım. Ancak kardeşlerimden ötürü devam edemeyecektim. Bu hayallerimi kendime sakladım ve belki onların bir geleceği olur diye kardeşlerime bağışladım. Günlük masraflarımızı karşılayacak kimse yoktu. Herkes de kendi haline düşmüştü. Ben de mahalledeki kadınlarla çalışmaya gidiyordum.

O sene (1991) okul araç gereçleri çok pahalıydı. Yokluk vardı. Büyük zorluklar çektik. Ta ki kardeşlerim 2005’te üniversiteye gidene kadar. Onlar akranlarından geri kalmadığı için çok mutlu olmuştum. Allah’a şükürler olsun ki hem annemin hem babamın yokluğunu yaşatmadım. Annenin yeri farklı olur ancak ben onlara annesizliği babasızlığı yaşatmamaya çalıştım.”

Kardeşinin akademisyenlik yaptığı üniversitede eğitime başladı

Murad, 2011’de kardeşlerinden en küçüğü Voşyar’ın da üniversiteyi bitirdiği ve eve gelip “Geşav artık okuma sırası sende, biz 4 kardeş seni destekleyeceğiz. Sen bizim için hayallerini gerçekleştirmedin, bize anne baba oldun. Şimdi de hepimiz hayallerini yaşaman için sana yardımcı olacağız.” dediğini dile getirdi.

Bununla çok mutlu olduğunu aktaran Murad, 2011’de eğitimine devam ettiği ve sonrasında ise bilgisayar bölümünde aldığı üniversite eğitiminde ise zamanında tek başına büyüttüğü kardeşi Hoşmend’in akademisyenlik yaptığını anlattı.

Kardeşlerinin eğitimini tamamlamasının mutluluk verici olduğunu vurgulayan Geşav Murat, kardeşlerinin akademisyenlik ve doktorluk yaptıklarını belirtti.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...