Ruanda Dışişleri Bakanı Nduhungirehe, KDC'nin doğusundaki gelişmelerin umut verici olduğu görüş

Ruanda Dışişleri Bakanı Nduhungirehe, KDC'nin doğusundaki gelişmelerin umut verici olduğu görüş

Ruanda Dışişleri Bakanı Olivier Nduhungirehe, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin (KDC) doğusunda süren çatışmalar ve bölgedeki güvenlik sorununa ilişkin gelişmelerin umut verici olduğunu söyledi.

Ankara

Nduhungirehe, Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olarak yer aldığı, Belek Turizm Bölgesi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu (ADF) 2025'te AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Ruanda ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) arasında faaliyet gösteren, 23 Mart Hareketi (M23) ve Ruanda'nın Kurtuluşu için Demokratik Güçler (FDLR) adlı isyancı gruplar, zaman zaman bölgedeki gerilimin tırmanmasına neden oluyor.

Nduhungirehe, KDC'nin Kuzey-Kivu eyaletinin Goma kentinin kontrolünün M23 tarafından ele geçirilmesinin ardından yeni bir diplomatik dinamiğin ortaya çıktığını dile getirdi.

KDC ile M23 arasındaki olayları yatıştırma çabaları kapsamındaki Luanda ve Nairobi süreçlerinin, Doğu Afrika Topluluğu (EAC) ve Güney Afrika Kalkınma Topluluğunun (SADC) yürüttüğü tek ana süreç altında birleştirildiğini belirten Nduhungirehe, "Mevcut arabuluculukla birlikte bu sürecin iyi sonuçlar vereceğini düşünüyoruz." dedi.

Nduhungirehe, Ruanda Cumhurbaşkanı Paul Kagame ve KDC Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi'nin geçen ayki görüşmelerinde konuyla ilgili bazı tamamlayıcı süreçlerin yürütüldüğüne dikkati çekerek, "Bu gelişmeler umut verici. Doğu Kongo’da barış için yeni bir dinamiğin oluştuğunu düşünüyoruz. Ruanda, bu bölgede kalıcı barışın sağlanması için çalışacak." diye konuştu.

"Bu mesele, M23 ile Kongo arasında çözülmeli"

Nduhungirehe, Ruanda'nın 1994'te Hutuların o dönemki Devlet Başkanı Juvenal Habyarimana'nın uçağının düşmesinden sorumlu tutulan Tutsilere karşı başlatılan ve 800 binden fazla Tutsi'nin hayatını kaybetmesine yol açan soykırımın ardından ülkeyi yeniden inşa etmeye, ekonomiyi dönüştürmeye, kadınları güçlendirmeye, yönetişimi iyileştirmeye ve yolsuzlukla mücadeleye çalıştığını vurguladı.

"Sınırın diğer tarafında bu soykırımı gerçekleştiren ordu ve milisler, bugüne kadar gelen çeşitli Zaireli ve Kongolu hükümetler tarafından desteklenmeye, silahlandırılmaya ve korunmaya devam etti." diyen Nduhungirehe, şunları kaydetti:

"Şu anda FDLR adını taşıyan bu soykırımcı gruplardan türeyen bir hareket var ve bu grup 1994'ten bu yana Ruanda'ya düzenli saldırılar gerçekleştiriyor. Sadece 2018'den bu yana FDLR tarafından Ruanda'ya karşı 20'den fazla saldırı oldu. Bu yüzden Ruanda'nın sınır güvenliğiyle ilgili ciddi kaygıları var ve bu saldırılara karşı savunma önlemleri almak zorunda kaldık."

Kongolu Tutsilere de değinen Nduhungirehe, bu topluluktakilerin yılardır dışlandığını ve Kongolu görülmediklerini ifade etti.

Nduhungirehe, M23 hareketinin bu topluluktan gelen ve bu topluluğu savunan Kongolu bir hareket olduğunun altını çizerek, "Bu durum Kongolu iç dinamiklerle ilgili bir mesele olduğu için M23 ile hükümet arasında diyalog olması gerektiğini savunduk. Bu mesele içeride çözülmeli." dedi.

"Batılı ülkeler soykırıma sessiz kaldı"

Nduhungirehe, Batılı ülkelerin geçmişte Ruanda'ya uyguladığı yaptırımların işe yaramadığını belirterek, şu anda uygulanan yaptırımların ülkeyi etkilemediğini ve siyasi çözüm ihtimalinin doğduğu bu dönemde ülkeyi geliştirmek adına çalışmayı sürdüreceklerini söyledi.

Ruanda'nın geçmişte Belçika sömürgesi olduğunu hatırlatan Nduhungirehe, "Belçika’nın Ruanda'nın tarihinde ve bugün yaşananlarda sorumluluğu var." dedi ve bu ülkenin İngiltere ve Almanya ile bugünkü yapay sınırları çizen 3 ülkeden biri olduğunu vurguladı.

Nduhungirehe, Belçika'nın 1994'teki soykırıma sessiz kaldığını ve bu nedenle iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin sonlandığını ifade etti.

Soykırımın uluslararası toplumun sessizliğiyle hatta bazı durumlarda işbirliğiyle gerçekleştiğini savunan Nduhungirehe, "Aynı Batılı ülkeler ya sessiz kaldı ya da dolaylı olarak bu suça ortak oldular." dedi.

Nduhungirehe, Ruanda'nın soykırıma rağmen gelişmeyi seçtiğini belirterek, "Ülkemizi köklü bir şekilde dönüştürmeye karar verdik. Ruanda'yı yeni teknolojilere açık, gençleri ve kadınları destekleyen, ekonomisini, iş yapma ortamını dönüştürmüş, çevre koruma politikalarını hayata geçirmiş modern bir ülkeye dönüştürdük." diye konuştu.

Bazı ortakların yeniden inşa edilen, tamamen siyasi irade sayesinde ayağa kalkmış Ruanda'ya sırt çevirmesi ve onun yerine doğal kaynaklar açısından dünyanın en zenginlerinden biri olmasına rağmen halkına bunu yansıtamamış, altyapısı, okulları, hastaneleri eksik, birçok gözlemcinin "başarısız devlet" dediği Kongo'yu desteklemeyi tercih etmesinin anlaşılabilir olmadığı yorumunu yapan Nduhungirehe, bu ülkelerin böyle bir tercihte bulunmasının arkasında açıklanmayan ekonomik çıkarların olduğunu savundu.

"Ruanda, ABD ile diyaloğunu sürdürecek"

Ruanda'nın Afrika'da bölgesel bütünleşmeye ve çok taraflılığa inanan küçük bir ülke olduğunu kaydeden Nduhungirehe, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin adımlarına da değindi.

"Tarih, bize tek başına hiçbir ülkenin bu dünyada yol alamayacağını gösterdi. Bu nedenle her zaman diyaloğu ve Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Ticaret Örgütü gibi çok taraflı uluslararası örgütler aracılığıyla çözüm arayışını tercih ediyoruz." ifadelerini kullanan Nduhungirehe, bireysel önlem ve yaptırımların dünya ticaretine katkı sağlayacağını düşünmediklerini ancak Ruanda'nın ABD ile diyaloğunu sürdüreceğini söyledi.

Nduhungirehe, "Yeni yönetimle iyi ilişkilerimiz var ve bu ilişkileri kullanarak sadece bu meseleleri değil diğer ikili meseleleri de görüşerek ticaret ve yatırımların hem Ruanda ile ABD arasında hem de Ruanda ile diğer ülkeler arasında nasıl artırılabileceğini değerlendireceğiz." dedi.

KDC'deki çatışmalar

M23 üyeleri, yılbaşından bu yana devam eden saldırılar sonucu Güney-Kivu eyaletinin başkenti Bukavu, Kuzey-Kivu eyaletinin başkenti Goma başta olmak üzere birçok bölgenin kontrolünü ele geçirmişti.

KDC'nin doğusundaki çatışmalar nedeniyle yılbaşından bu yana yaklaşık 1 milyon kişi yerinden edildi ve 7 bin kişi hayatını kaybetti.

BM ve KDC'nin M23'e destek vermekle suçladığı Ruanda ise iddiaları reddediyor.

KDC'nin doğusunda güvenliği sağlamak amacıyla bölge ülkeleri tarafından 23 Mart 2009'da imzalanan barış anlaşmasının bozulmasıyla "23 Mart Hareketi" adı altında ortaya çıkan grup, "M23" şeklinde anılmaya başlanmıştı.

M23, büyük ölçüde Ruanda Devlet Başkanı Kagame'nin de kabilesi Tutsilerden oluşuyor.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...