Yazar İsmihan Şimşek, dijital dünyanın insanlarda yeni bir yaşam biçimi oluşturduğunu anlattı

Yazar İsmihan Şimşek, dijital dünyanın insanlarda yeni bir yaşam biçimi oluşturduğunu anlattı

Yapay zeka, kültür, medya ve teknoloji konusunda birçok makale kaleme alan yazar ve iletişimci Şimşek, dijitalizmin artık insanların karşısına bir din olarak çıktığını belirterek, mahremiyetin dijital çağda gönüllü bir şekilde terk edildiğini söyledi

Istanbul

İlk çalışması "Popstar Vaizler"in ardından yakın zamanda çıkardığı "Kodlanmış Kötülük-Dijital Kibir" kitabını kaleme alan Şimşek, dijital dünya, dijital kültür ve iletişim üzerine
açıklamalarda bulundu.

????

Şimşek, dijital dünyanın artık insanlara yeni bir yaşam modeli ve değer ölçüsü getirdiğini kaydederek, "Bütün yaşamımızı şekillendiriyor. Artık daha fazla görünür olmak istiyoruz ve her şeyi daha çok teşhir ediyoruz. Hakikati olduğu gibi değil de filtrelenmiş ve belli çerçevelere sığdırılmış haliyle sunuyoruz." dedi.

Sosyal dünyada insanların kendilerini göstererek var olabildiğini belirten Şimşek, "Eskiden insanların düşünerek, üreterek var oldukları, kendi kimliklerini inşa ettikleri bir dünya vardı. Artık sadece göstererek var oldukları bir dünya var. Bu durum aslında insanın özne olarak değil de sadece performans olarak var olduğu bir dünya oluşturuyor. İnsan anlık olarak performans gösterdiği, hızlı bir şekilde teşhir edebildiği sürece kendini var edebiliyor. 1970'lerde ortaya çıkan gösteri toplumu kavramının bu çağda zirveye taşındığını söyleyebiliriz." diye konuştu.

"Özgürlük propagandasıyla insanın kendisiyle ilgili bilgileri ifşa etmesi bekleniyor"

İsmihan Şimşek, dijital dünyanın verilerle insanlar üzerinde bir hakimiyet kurmaya çalıştığını vurgulayarak, "Dijital dünya hem bizimle ilgili tüm verileri, bilgileri elde ediyor hem de biz çok şey bilmek, birçok şeyi kontrole almak için dijital dünyanın içinde kayboluyoruz. Karşılıklı bir kontrol etme ve veri dünyasının içinde kaybolma durumu söz konusu." şeklinde konuştu.

İnsanlara, dijital dünyada ne kadar şeffaf olurlarsa o kadar çok özgür olabilecekleri propagandasının yapıldığını söyleyen Şimşek, şunları kaydetti:

"Özgürlük propagandası üzerinden insanın kendisiyle ilgili tüm bilgileri ve tüm mahremiyetini ​​​​​ifşa etmesi bekleniyor. İnsan da bu sınırları ne kadar aşar ve esnetirse o kadar özgür olduğuna inanıyor ve kendi sınırlarını aştıkça da alkış alıyor. Yani bu durum dijital dünyada beğeni, yorum, etkileşim olarak kendisine geri dönüyor. Bu alkışlar da onda bir bağımlılık yaratıyor. Böylece bir kısır döngünün içine girmiş oluyorlar. 'Ne kadar çok şeffaflaşırsam, kendimle ilgili bilgilerimi ne kadar çok paylaşırsam, o kadar geri dönüş alıyorum.' gibi bir durum söz konusu. Fakat burada aslında gönüllü bir teslim oluştan değil de fark etmeden bir vazgeçişten söz edebiliriz. Yani insan mahremiyetinden, kimliğinden, karakterinden ve sınırlarından fark etmeden vazgeçiyor. Biz internette ne kadar iz bırakırsak algoritmalar yoluyla o kadar çok kontrole, yönlendirmeye, manipülasyona maruz kalıyoruz. Bırakın konuşmayı ya da internette arama yapmayı, artık düşündüğümüz şeylerin bile bir anda karşımızda reklamını görüyoruz. Bu bize niyetimizi bile okuyabilen, bizi bizden bile daha iyi tanıyan bir dünyayla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor."

Sosyal medyanın, beğenilme arzusu, haz, hız, kolaylık ve kontrol noktasında insanları kendisine çektiğini belirten Şimşek, "Sosyal medyada 'stalklama' diye bir şey de var. Yani biz artık insanların hayatlarında bir nevi casusluk ediyoruz. Beğenilme duygusu, sosyal medyada bizim haz zaafımızı çok fazla tetikliyor. Hızlı olma, her şeyden hızlı olarak karşılık, etkileşim alma duygusu hazzımızı yine besliyor. Bir diğer duygu ise egomuzu yükseltmesi. Egoyu sosyal medya, dijital dünya çok fazla besliyor. İnsan daha da görünür olmak istiyor. Ben duygusuna daha fazla kapılıyor ve kendisini kişisel gelişim anlamında da mükemmel bir noktada görüyor. Sosyal medyanın dışında dijitalizmin insanın zaaflarına oynayan transhümanizm ve yapay zeka tarafı da var. Bugün tüm transhümanizm yönlendirmelerinde ve yapay zeka çalışmalarında insanın tek bir zaafının çok ön planda olduğunu görüyoruz. Ölümsüz, sonsuz olma duygusu. Yapay zeka robotlarıyla da aslında sonsuzluk arzusunun dışa vurumunu görmüş olduk." ifadelerini kullandı.

"Ölümsüzlük arzusu insanın en büyük zaafı"

Şimşek, transhümanizm kavramına dikkati çekerek, "Artık bir insanın bedeni çürüse bile bilinç olarak sonsuza dek var olabilmesinin temelleri atılıyor. İnsanlığın, Hazreti Adem'in varoluşundan bugüne, tek bir imtihanla sürekli sınandığını görüyoruz. Çünkü kutsal kitaplarda geçen metinlerde, Hz. Adem de şeytan tarafından ölümsüz olma vaadiyle kandırılarak yasak meyveyi yemişti. Ölümsüzlük arzusu aslında insanın en büyük zaafı ve bugün yapay zeka tartışmalarının temelinde de bu duygunun yattığını düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Dijital dünyada teknolojinin insanı ele geçirme biçimlerinin önemli olduğunun altını çizen Şimşek, sosyal medyada neyin, nasıl, neden paylaşılacağının bilinmesi gerektiğini vurguladı.

İsmihan Şimşek, Turkuvaz Kitap'tan çıkan "Kodlanmış Kötülük-Dijital Kibir" kitabına da değinerek, şu bilgileri verdi:

"Bir Müslüman olarak dijital dünyaya hangi perspektiften bakmalıyız ve bu dünyanın içinde nasıl var olmalıyız? Bunu hem kendime göstermek hem de insanlara anlatabilmekti derdim. Bir Müslümanın hayattaki her şeye, sanata, politikaya, eğitime bir perspektiften, bir bakış açısıyla bakması gerektiğini düşündüğüm için dijital dünyada nasıl var olmak gerektiğini de konuşmamız gerekiyordu. Çünkü dijital dünya teknolojik, psikolojik, toplumsal açıdan tartışılıyor ama varoluşsal açıdan çok fazla konuşulmuyor. Bunun da konuşulabilmesi için bir şeyler yazmak, bunu tartışmaya açmak gerekiyordu."

"Mahremiyetin kaybolduğu yerde kültürün derinliği de kayboluyor"

Kültürün içerden büyüyen bir ağaçken, dijital kimliğin bir anlık ışık gösterisi olduğunu dile getiren Şimşek, "Ağaç kök salar, ışığın ise kökü yok, bir rüzgarda yön değiştirir. İşte çatışma tam da burada. Gelenek süreklilik ister, dijital dünya ise sürekli değişim. Ben bu sürecin tehlikeli olduğu kadar öğretici bir süreç olduğunu da düşünüyorum. Bize şunu hatırlatıyor, kimliğimiz gösterdiklerimiz değil, sakladıklarımızla da var. Mahremiyetin kaybolduğu yerde kültürün derinliği de kayboluyor. Çünkü kültür görünmeyende, sabırda, beklemede olgunlaşır." şeklinde konuştu.

İsmihan Şimşek, insanın kendi eliyle görünür dijital cennetler kurduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Metaverse bunun bir ürünü. Yapay zeka ise insanın anlamaya, hükmetmeye dair en eski tutkusunun yeni bir tezahürü. Bu teknolojiler sadece davranışlarımızı değil, var olmanın ne demek olduğu fikrini de yeniden yazıyor. Bedenimiz ekrana sığdıkça ruhumuz da piksele dönüşüyor. Kültürel anlam artık mekana değil arayüze bağlı. Bayramlar fiziksel sofralardan değil, bildirimlerden okunuyor. Aşk mektupları değil, görüldü ibareleri kalp kırıyor. Gelenek bir ritüel olmaktan çıkıp simülasyona dönüşüyor."


Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...