Nevşehir
Kendilerini "Modern çağın gelenekçi gezginleri" olarak adlandıran Sim ve Kleopas, çocukluk hayallerinin peşine takılıp yolculuğa çıktı.
Farklı ülkelerde kimi zaman otostop, kimi zaman yaya veya otobüsle ilerleyerek ziyaretler gerçekleştiren iki gezgin, İstanbul’daki bir etkinlikte tanıştıktan sonra yola birlikte devam etmeye karar verdi.
Kıyafetleri ve tarzlarıyla asırlar öncesini günümüze taşıyan ikili, Kapadokya'daki peribacaları ve doğal kaya oluşumlarıyla kaplı vadileri gezdi.
Türkiye'de farklı turizm destinasyonlarını ziyaretin ardından Asya ülkelerine gitmeyi planlayan iki kafadar, sırtlarında taşıdıkları enstrümanlarıyla ülkelerine özgü eserleri seslendirerek yollarına devam ediyor.
Ulaştıkları yerlerde bazen kamp alanında bazen pansiyonda konaklayan Sim ve Kleopas, yürüyüşlerinin ardından mola verdikleri alanlarda ve yemek yedikleri lokantalarda enstrümanlarını çıkarıp dinleti sunuyor.
"Arp ve sırt çantamı alıp güneye doğru yürüdüm"
Sim, uzun bir geziye çıkmak istediğini, sahip olduğu ve sesinden büyülendiği arp ile sırt çantasını alarak yola koyulduğunu belirtti.
Evinden ayrıldıktan sonra ilk durağı Galler'in ardından belirli bir rota çizmeden yolculuğunu sürdürdüğünü kaydeden Sim, şöyle konuştu:
"1 Temmuz'da İskoçya'daki evimden yürümeye başladım. Arp ve sırt çantamı alıp güneye doğru yürüdüm. Daha önce görmediğim birçok yeri gezdim, ormanlarda kamp yaptım.
Oralardaki mistik yerleri gezdim. İstanbul'da katıldığım bir etkinlikte gezgin arkadaşlar edindim. Kapadokya'ya gelmek istedim. Burada güzel ve küçük mağaralarda kalmak istedim, bir mağara adamı gibi.
Türkiye'nin ruhunu hissetmeyi ve turistik yerleri keşfetmeyi istiyorum. Türkiye bence, doğu ile batının kapısı. İnsanlar çok açık yürekli, eli açık ve samimi halleri var. İstanbul'u gezmek istiyorum. Türkiye'yi sevdim ama rüzgarın beni başka nereye uçuracağını görmek için heyecanlıyım."
Müziğe olan ilgisinin uzun yıllar önce başladığını anlatan Sim, Türk müziğinden etkilendiğini ifade ederek, "Türk müziği, batı müziğinden çok farklı. Çünkü bizim 12 notamız var Türk müziğinin akrobasi yapısı var. Türk müziğine içsel bir yolculuk yapıp tasavvuf musikisinden bir şeyler öğrenmeyi çok isterim. Belki de saz ve ud çalmayı öğrenerek müzik hayatıma yeni bir kapı aralayabilirim." diye konuştu.
"Türk insanı misafirperver ve davetkar"
Mateo Kleopas ise son üç yıldır yollarda olduğunu, yaklaşık 25 ülkeyi gezdiğini son durağı olan Türkiye'de tanıştığı İskoç arkadaşı ile maceraya kaldığı yerden devam edeceğini söyledi.
Gezdikleri yerlerde kıyafetleri nedeniyle insanların şaşkın bakışlarına alıştıklarını dile getiren Kleopas, Avrupa'da yüzyıllar önce günlük yaşamın parçası olan kıyafetler içinde kendilerini çok daha iyi hissettiklerini belirtti.
Bugüne kadar 25 ülkeyi gezdiğini aktaran Kleopas, "Hindistan'da çok zaman geçirdikten sonra Türkiye'ye geldim. Türk insanı misafirperver ve davetkar. Burada insanlar her şeyi bulabilir. Harika müzikler, dağ, bisiklet, plaj, doğa her şeyin olduğu zengin bir coğrafya. Türkiye gerçekten de çok güzel bir ülke. Kıyafetlerimiz ilgi çekiyor. Çocukluğumdan beri destansı bir savaşçı gibi giyinmeyi seviyorum." ifadesini kullandı.