Edirne
Trakya Üniversitesi Göç ve Mübadele Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Hacer Ateş, yaptığı değerlendirmede, Bulgaristan Komünist Partisi'nin ülkedeki Türk nüfusunu demografik bir tehdit olarak gördüğünü ve 1984 yılında dönemin lideri Todor Jivkov'un başlattığı "soya dönüş" projesiyle Türk azınlığı asimile etmeye çalıştığını anlattı.
Bu politika kapsamında Türkçe isimlerin yasaklandığını, Türkçe konuşmanın engellendiğini ve dini vecibelerin yerine getirilmesine izin verilmediğini belirten Ateş, "Türk çocuklarının sünnet edilmesi yasaklandı, Kur’an-ı Kerim ve Türkçe kitap bulunduranlar gözaltına alındı, hatta cenazelerin Hristiyan mezarlıklarına gömülmeye çalışıldığı vakalar yaşandı." ifadelerini kullandı.
İlk direniş Kırcaali'den başladı...
Uygulamalara karşı ilk kitlesel direnişin 26 Aralık 1984’te Kırcaali’de başladığını hatırlatan Ateş, protestoların ülke geneline yayıldığını, on binlerce kişinin gözaltına alındığını, bazılarının öldürüldüğünü ve pek çoğunun Belene gibi toplama kamplarına gönderildiğini aktardı.
Doç. Dr. Hacer Ateş, uluslararası kamuoyunun baskısıyla Bulgaristan’ın asimilasyon politikasını sonlandırmak zorunda kaldığını, bunun yerine Türk nüfusu azaltmak için zorunlu göç politikasına başvurduğunu kaydetti.
81 günde 310 bin kişi Türkiye’ye geldi...
1989 Mayıs ayı sonunda başlayan göç hareketinde ilk kafilelerin 2 Haziran'da Edirne Kapıkule ve Kırklareli Dereköy sınır kapılarından Türkiye'ye giriş yaptığını anımsatan Ateş, "1989 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye gerçekleşen göç 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa’daki en büyük zorunlu göç olarak adlandırılmaktadır. Türkiye, 21 Ağustos’a kadar açık kapı politikası uyguladı. Bu süreçte yaklaşık 310 bin kişi ana vatana geldi. 22 Ağustos’tan itibaren Türkiye’ye girişler vizeye bağlandı. 2 Haziran 1989’dan 1990 mayıs ayı sonuna kadar toplamda 345 bin 960 kişi Bulgaristan'dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı." değerlendirmesinde bulundu.
Göçmenlerin Edirne ve Kırklareli başta olmak üzere İstanbul, Tekirdağ, Bursa, İzmir, Sakarya, Balıkesir ve Eskişehir gibi birçok ile geçici iskanla sevk edildiğini ifade eden Ateş, ilk etapta belirlenen 17 iskan ilinin zamanla 41’e yükseldiğini belirtti.
Soydaşların büyük bölümünün Bulgaristan'da tüm mal varlıklarını bırakarak yalnızca yanlarında getirebildikleri eşyalarla Türkiye’ye geldiğini vurgulayan Ateş, "Bu göç, hem bireysel dramlar hem de toplumsal hafıza açısından derin izler bırakmıştır. Türk göç tarihinin en sarsıcı ve kapsamlı olaylarından biridir." diye konuştu.