İstanbul
İşgalci İsrail'in 14 Mayıs 1948'de işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesinin ardından zorunlu göçe tabi tutularak Lübnan'a sığınan Filistinli mülteciler, 16 Eylül 1982'de İsrail'in yaptırdığı yeni bir saldırıya maruz kaldı.
Ülkede iç savaş (1975 - 1990) devam ettiği sırada Ketaib Partisi lideri Beşir Cemayel'in devlet başkanı seçilmesinden kısa süre sonra suikast sonucu öldürülmesini gerekçe gösteren Hristiyan Falanjist milislerin Filistinli mültecilerin kaldığı kampa başlattığı saldırı 3 gün boyunca devam etti.
İsrail işgal projesinin ortaya çıktığı günden beri acı üzerine acı yaşayan Filistinliler, Lübnanlı aşırı sağcı Hristiyan milislerin 3 gün süren kanlı baskınında kadın ve çocuk binlerce kayıp verdi.
Lübnan ve Orta Doğu'nun modern tarihindeki toplumsal hafızada acı bir iz bırakan katliamın failleri ne adalete teslim edildi ne de bugüne kadar kimseden hesap soruldu.
Sokaklar çocuk, kadın ve yaşlı cesetleriyle dolmuştu
İşgalci İsrail’in desteklediği aşırı sağcı Hıristiyan Falanjist milisler 42 yıl önce 16 Eylül 1982’de Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güneyinde bulunan Sabra ve Şatilla Filistin mülteci kamplarına İsrail ordusunun gözetimi ve himayesi altında saldırdı.
O gün sokaklar çocuk, kadın veya yaşlı ayrımı gözetmeksizin öldürülen 3 binden fazla Filistinliye ait cansız bedenle doldu.
İşgalci İsrail ordusunun, Filistinli mültecilerin kaçışını engellemek için kampın etrafını sarmasının ardından aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milisler, kullandıkları ağır silah ve bombardımanın yanı sıra balta ve kesici aletlerle Filistinli mültecileri 3 gün boyunca vahşice katletti.
Kamptaki cesetler daha sonra toplu mezarlara gömüldü.
Saldırıyı, İsrail'in o dönemki Savunma Bakanı sonrasında Başbakan olan Ariel Şaron yönetti. Şaron'un komutasındaki askerler gece boyunca katliamcıların işini kolaylaştırmak için aydınlatma fişekleri kullandı.
İsrail Savunma Bakanı Şaron suçlu bulunmuştu
Katliamın ardından Birleşmiş Milletler 16 Aralık 1982'de yaşananları kınayarak , bu olayın bir "soykırım" olduğunu ilan etmişti. Ancak katliama dair hala hiçbir yargılama gerçekleştirilmedi.
İsrail'in, katliamı araştırmak üzere kurmak zorunda kaldığı komisyon, Şubat 1983’te yayımladığı raporda, Şaron’u, katliamın sorumluları arasında gösterdi.
Lübnan'ın başkenti Beyrut'un batısında yaklaşık bir kilometrekareye sıkışan Sabra ve Şatilla kampları, resmi olmayan verilere göre halihazırda 12 bin Filistinli mülteciye ev sahipliği yapıyor.
Sabra ve Şatila katliamından sağ kurtulan 23 kişi, İsrail Başbakanı olan Şaron aleyhinde insanlık suçu işlediği gerekçesiyle 18 Haziran 2001'de Belçika’da dava açtı.
ABD ve İsrail’in baskıları sebebiyle Belçika, bu davanın açılmasına imkan veren yasayı değiştirmek zorunda kaldı ve 15 Mayıs 2002’de dava yetkisizlik sebebiyle düştü.
Dava düşmeden önce katliamın başrolündeki Falanjist Lübnan Güçleri’nin liderlerinden Eli Hubeyka, Şaron aleyhinde şahitlik yapacağını ilan etmesinden birkaç gün sonra Beyrut’ta aracına konulan bombanın patlaması sonucu öldürülmüştü.
Katliamdan sorumlu tutulan Şaron, hakkında herhangi bir dava açılıp hesap sorulmadan Ocak 2014'te öldü.
Sabra ve Şatilla katliamı hafızalardaki yerini korurken Gazze'de 41 binden fazla kişi öldürüldü
Aralarında kadın ve çocukların bulunduğu 3 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği katliamın açtığı derin yaralar hala hafızalardaki tazeliğini korurken, İsrail'in Gazze'ye 7 Ekim 2023'te başlattığı saldırılar aralıksız devam ediyor.
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 16 bin 795’i çocuk, 11 bin 378’i kadın olmak üzere 41 bin 226 Filistinli öldü, 95 bin 413 kişi yaralandı.