Gazze
Hükümetin medya ofisinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail ordusunun, Refah'taki yardım dağıtım merkezine sivillerin toplandığı sırada saldırı düzenlediği belirtildi.
????Saldırıda 3 Filistinlinin öldüğü, 46 kişinin yaralandığı aktarılan açıklamada, 7 kişinin ise halen kayıp olduğu kaydedildi.
Yardım dağıtımı yapılan bölgeler ve çevresinde konuşlanmış İsrail işgal güçlerinin, yardım almaya davet edilen ve acil yiyecek ihtiyacı nedeniyle bu bölgelere giden aç sivillere gerçek mermilerle ateş açtığı ifade edilen açıklamada, İsrail'in bu suçu tekrarlayarak daha fazla kişinin "şehit olması, yaralanması ve kayıp olmasından" endişe edildiği aktarıldı.
Refah'ta yaşananların, "kuşatma ve açlıktan bitkin düşen sivillere karşı soğukkanlılıkla işlenmiş bir katliam ve savaş suçu" olarak nitelendirildiği dile getirilen açıklamada, bunun Netanyahu ve bazı bakanlarının da kabul ettiği açık bir soykırım ve zorla yerinden etme planının parçası olduğuna işaret edildi.
Açıklamada, İsrail'in yardım dağıtma planının, saha raporları, İsrail tanıklıkları ve onlarca uluslararası uzmanın belirttiği gibi başarısız olduğu kaydedilen açıklamada, binlerce aç insanın ölümcül açlığın baskısı altında buralara akın etmesiyle bu merkezlerin çökmesi üzerine trajik sahnelerin ortaya çıktığı daha sonra İsrail güçlerinin ateşle müdahalesinin vahşi katliamla sonuçlandığı bildirildi.
Yaşananların, İsrail'in sistematik bir kuşatma, aç bırakma, bombalama ve yıkım politikasıyla kasıtlı olarak yarattığı insani durumu yönetmedeki başarısızlığının kesin kanıtı olduğu vurgulanan açıklamada, bunun uluslararası hukuka göre tam teşekküllü bir soykırım suçunun devamı niteliğinde olduğunun altı çizildi.
Refah'ta açlıktan ölen sivillere yönelik katliamdan ve Gazze'deki gıda çöküşünden yasal ve insani açıdan tamamen İsrail'in sorumlu tutulduğu belirtilen açıklamada, İsrail'in yardımları bir savaş silahı ve siyasi şantaj aracı olarak kullanması, yardım malzemelerinin resmi sınır kapılarından ve tarafsız uluslararası ve BM örgütleri aracılığıyla geçişini sistematik olarak engellemesi kınandı.
BM ve BM Güvenlik Konseyi'ne sorumluluklarını üstlenerek katliamları durdurmak, sınır kapılarını kısıtlama olmaksızın derhal açmak ve insani yardım kuruluşlarının İsrail'in müdahalesi olmadan tam özgür bir şekilde faaliyet gösterebilmelerini sağlamak için acil ve etkili adımlar atmaları çağrısı yapılan açıklamada, açlık ve soykırım suçlarını belgelemek ve İsrailli yöneticileri savaş suçları ve insanlığa karşı işlediği suçlar nedeniyle uluslararası adalete teslim etmek için bağımsız uluslararası soruşturma komitelerinin gönderilmesi talep edildi.
Ofisin açıklamasında, Arap ve İslam ülkeleri ile dünyadaki özgür uluslardan derhal müdahale etmeleri ve kuşatmayı kırmak, İsrail'in kanlı savaşında yiyeceği silah olarak kullanmasını önlemek için bağımsız ve güvenli yardım yollarını harekete geçirmeleri istendi.
İsrail gözetiminde "tampon bölgeler" veya "insani koridorlar" oluşturulmasını öngören her türlü projenin tamamen reddedildiği belirtilen açıklamada, bunların "tecrit ve imhayı amaçlayan apartheid gettolarının güncellenmiş bir versiyonu olduğu, yardım veya koruma amaçlı olmadığı" dile getirildi.
İsrailli yedek subaylar, Gazze'deki soykırım savaşının derhal durdurulması çağrısı yaptı
Haaretz gazetesinin haberine göre, İsrailli yedek subaylar, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'e mektup gönderdi.
Mektupta, "Biz, İsrail ordusundaki subaylar, eski komutanlar ve yedek subaylar, hükümetin ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in Gazze'deki siyasi savaşı derhal sonlandırmasını ve kaçırılanların (esirlerin) gecikmeden geri dönmesi için çalışmasını talep ediyoruz." ifadesine yer verildi.
Savaşın İsrail'in güvenliğine hizmet etmediği bu nedenle artık ahlaki bir savaş olmadığı vurgulanan mektupta, savaşın devam etmesinin İsrail halkının ezici çoğunluğunun iradesine aykırı olduğu ve esirlerin, İsrail askerlerinin, masum sivillerin öldürülmesine ve savaş suçlarının işlenmesine yol açabileceği belirtildi.
Yedek subayların mektubunda, "Bu, Gazze'yi işgal etmeye hazırlanan ve İsrail toplumu içindeki küçük bir azınlığın mesihçi vizyonunu hayata geçirmeyi amaçlayan bir savaştır." değerlendirmesinde bulunuldu.
İsrail muhalefeti ve esir aileleri, Netanyahu'yu, hükümetin içindeki aşırı sağcı kesimin istekleri doğrultusunda hareket ederek, özellikle iktidardaki konumu başta olmak üzere kişisel siyasi çıkarlarını korumak amacıyla savaşı sürdürmekle suçluyor.
Netanyahu, aç bıraktıkları Filistinliler'e yönelik insanlık dışı görüntüleri geçiştirmeye çalıştı
Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre, Netanyahu, İsrail Dışişleri Bakanlığı tarafından Batı Kudüs'te düzenlenen Uluslararası Antisemitizmle Mücadele Konferansı'nda konuştu.
Başbakan Netanyahu, konferansta, BM ve uluslararası yardım kuruluşlarının fotoğraf, video görüntüleri ve raporlarını görmezden gelerek Gazze'de açlık politikası uygulamadıklarını iddia etti.
Yardım dağıtımı sırasında yaşananları "geçici bir kontrol kaybı" olarak nitelendiren Netanyahu, aç bıraktıkları Filistinliler'e yönelik dün basına yansıyan insanlık dışı görüntüleri geçiştirmeye çalıştı.
Netanyahu, Hamas'ın yardım paketlerini çalmaya çalıştığını da iddia etti.
Muhalefetteki İsrail Evimiz (Yisrael Beiteinu) Partisi'nin lideri Avigdor Lieberman ise sosyal paylaşım platformu X'e yaptığı açıklamada, Gazze'deki insani yardım dağıtım merkezinde yaşanan kaosun, "başarısız hükümetin doğrudan sonucu" olduğunu dile getirdi.
Gazze İnsani Yardım Vakfı, dün yaptığı açıklamada, Gazze sakinlerinin yardım dağıtım noktasına ulaşmada saatlerce gecikmelerle karşılaştığını iddia ederek, bunun Hamas'ın kurduğu engeller nedeniyle yaşandığını ve ekibin düzenli ve planlı bir şekilde geri çekilerek, küçük bir grubun yardım almasına olanak sağladığını ileri sürmüştü.
Ancak Gazze'deki hükümetin medya ofisinin Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, "Vakfın açıklamalarında yer alan asılsız iddialar karşısında derin şaşkınlığımızı ifade ediyoruz." denildi.
İddiaların, "Filistinli direniş gruplarının sözde güvenli dağıtım alanlarına erişimi engellediği suçlamasıyla ilgili" olduğu aktarılan açıklamada, "Direnişin engeller oluşturarak vatandaşların yardıma erişimini engellediği iddiası, gerçeklikle hiçbir ilgisi olmayan tamamen uydurmadır ve insani tarafsızlık iddiasında bulunan bir kurumun söyleminde tehlikeli bir sapma teşkil etmektedir." ifadesine yer verildi.
Medya ofisinin açıklamasında, saha raporları ve bizzat İsrail medyasının da belgelediği gerçeğin yardım dağıtım sürecinde yaşanan gecikme ve çöküşün gerçek nedeninin trajik kaos olduğu vurgulandı.
Kaosun, İsrail yönetimine bağlı aynı şirketin tampon bölgeleri kötü yönetmesi ve bunun sonucunda kuşatma ve açlık baskısı altında hayatta kalma mücadelesi veren binlerce aç insanın akınına uğraması nedeniyle yaşandığı kaydedilen açıklamada, devam eden soykırımı örtbas etmekten, ahlaki ve yasal olarak Gazze İnsani Yardım Vakfı ve İsrail sorumlu tutuldu.
Eleştirilerin hedefinde
Bu yılın şubat ayında İsviçre'nin Cenevre kentinde "kar amacı gütmeyen bir sivil toplum örgütü" olarak kurulduğu söylenen "Gazze İnsani Yardım Vakfı"nın arkasında ABD ve İsrail basınında yer alan haberlere göre Tel Aviv ve Washington yönetimleri bulunuyor.
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ve Gazze'deki Filistin hükümeti bu vakfın Tel Aviv yönetiminin amaçları doğrultusunda çalıştığını ifade ediyor.
Uluslararası basında çıkan haberlere göre, bu vakıf sayesinde Gazze'ye yardımlar konusunda BM ve diğer bağımsız yardım kuruluşlarının saf dışı edilmesi amaçlanıyor.
İsviçre'nin Cenevre şehrinde kurulan vakıf, ABD tarafından "bağımsız" olarak değerlendirilmesine rağmen, kuruluşun İcra Direktörü Jake Wood, açılış töreninden bir gün önce istifa ettiğini duyurmuştu.
Wood, yardım planını hayata geçirmenin "insani ilkelerle bağdaşmadığını" ve "tarafsızlık, insanlık ve bağımsızlık gibi temel prensiplerden taviz verilemeyeceğini" ifade etmişti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com