Sağlıkla ilgili metinleri uzun zaman inceledim. Televizyonlarda, internette, gazete ve kitaplarda tıpla ilgili konuları takip ettiğimde her şeyin doğru olmadığını fark ettim.
Bazen bir tıp uzmanının söylediğinin tam aksini bir başka bilim adamının söylemesi beni bu kitapçığı yazmaya teşvik eden nedenlerin başında gelmektedir. İnsanımızın sağlık gibi önemli bir konuyu doğru ve anlaşılır şekilde kısa izahlarla öğrenmesinin gerekli olduğunu düşündüm.
Doğal hayattan uzaklaştıkça insan sağlığının daha çok tehlikeye girdiğini gördüm. Günümüz insanı örnek alındığında, insan bedeninin yaklaşık 120 yıla dayanabilecek yapıda yaratıldığı düşünülebilir…Buradaki kurallar, uluslararası metinlerden faydalanılarak güncelleştirilmiş bilgilerdir. Bu kurallar uyguladığında vücut ve ruh sağlığınızda gözle görülür bir iyileşme görülecektir.
İnsanların hastalanması ve erken ölmesine sebep olan olayların çoğu insanların kendi yaşama biçimlerinden kaynaklanıyor. (Açıklama: Bu bilgiler, ecel ve kaderi etkilemez; ecel ve kadere sebep teşkil eder.) Araştırmacı bilim adamı Dr. Robert Young’ın şu sözlerine dikkat edelim: “Benim teorime göre ortada yalnızca bir rahatsızlık ve bir hastalık var. Bu da kan ve ardındaki dokulardaki aşırı asidikleşmedir.” Buna ne sebep oluyor?... Yaşama şekli ve yemek seçimleri…Bu nedenle, tüm hastalıklar bizim seçimlerimizin sonucudur.
Bütün hastalıklara yediklerimiz, içtiklerimiz ve düşündüklerimiz sebep oluyor. (Bunun ayrıntıları sağlık kuralları içinde açıklanmaktadır.) DİKKAT!.. Burada bir konuya dikkat etmek gerekiyor, kurallar yazılırken normal bir insan ele alınmıştır. İnsanlarımızın buradaki kuralları uygularken rahatsızlık çekmelerini önlemek için doktorlarına danışmalarını öneriyoruz. Bunun nedeni, yazdıklarımıza güvenmiyoruz anlamına gelmemeli… Vücudumuzla ilgili mevcut sağlık şartlarından dolayı yanlışlık yapmamak için bir tedbirdir. Örneğin: Biz buradaki kuralların birinde maden suyunu tavsiye ediyoruz. Tansiyonu olan bir hastanın sodyumu yüksek bir maden suyunu içmesi tansiyonunu daha da yükseltebilir. Bu açıdan bilinçli bir uygulama öneriyoruz... Sağlıklı ve mutlu günler dileğiyle… Yazan : Raşit AnaralSAĞLIKTA 101 ALTIN KURAL
Bilgilerin doğruluğunu onaylayan Uzman heyeti:
Prof.Dr.Hikmet Akgül : (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı) Prof.Dr.Ahmet Akgül : (Kalp ve Damar Cerrahisi) Dr. Mehmet Arslan : (Onkoloji uzmanı.) Op. Dr.Ali Çetin : (Genel cerrahi) Dr.Önder Aksu : (Çocuk doktoru) Dr. Hasan Avşar : (Eczacı doktor) Dr. Fatma Arslan : (Diyetisyen)SAĞLIKLI BESLENME ALIŞKANLIĞI
1. |
Her sabah (aç karnına) ve yatmadan önce en az bir bardak su içiniz…
Su içmek, kan dolaşımını olumlu yönde etkiliyor ve tüm vücudumuzu temizleyerek, toksinlerden arındırıyor. Baş ağrısı, vücut ağrıları, kalp çarpıntısı, bronşit, astım, reflü, gastrit, obezite, epilepsi, menenjit, göz hastalıkları, böbrek sancıları, adet sancıları, kulak-burun-boğaz hastalıklarına iyi geliyor.2. |
Bir günde en az sekiz bardak su içiniz.
Yemeklerde su içilmesi pek tavsiye edilmiyor.
Bunun nedeni, midenin gıdalar için ürettiği öz su dengesinin etkilenmesi önlemek. Yemekten 20 dakika önce ve yemekten iki saat sonra su içebilirsiniz.Su içilmesi öğünler arasında yapılmalıdır…
Suyun içine arada bir miktar limon sıkılmasında fayda var. Su, yaşlılığı önlediği gibi, vücudunuzu tedavi eden en önemli besin kaynaklarının başında gelir.Su, bağışıklık sistemini kanser de dâhil olmak üzere, her türlü hastalıklara karşı güçlendirir.
İdrarınızın rengini kontrol edin, eğer sarıysa yeteri kadar su içmiyorsunuz demektir.3. |
İçtiğiniz suyun kalitesine dikkat etmelisiniz…
Su olmadan hayatın olmadığını biliyoruz. Suyun vücutta yaptığı yüzlerce işlemi burada özetlemek mümkün değil. İnsan vücudunun yaklaşık yüzde 60’ı sudur. Bu oran yaşlandıkça aşağı doğru düşerek yüzde 50’ye kadar iner. Bu yüzden yaşlıların dinç kalmaları ve yaşlanmayı yavaşlatmaları için daha fazla su içmeleri gerekir. Şehir suyunu içmek tavsiye edilse bile, kilometrelerce uzunluktaki borularla musluğumuza gelen suyu filtre etmeden içmeyin!... Sudaki ağır metallerin seviyesinin mutlaka düşürülmesi gerekir. Filtre sistemi uzun vadede damacanalardan daha ucuz, daha pratik ve daha güvenilirdir. Ancak, seçilecek filtre sisteminin suyun zararlı partiküllerini, kimyasallarını ve mikroorganizmalarını temizlemesiyle de iş bitmiyor.Sularda dikkat edilmesi gereken suyun saf su olması değil, suyun minerallerinin de olması ve de pH seviyesinin alkali olmasıdır.
pH seviyesi sağlığınız için çok önemlidir. pH’ı 7’nin üstünde olan suları tercih etmelisiniz.
Vücudumuz 7,35 ve 7,4 arası bir pH’a sahiptir. Bu durum organlarımızın kullanılmasına göre değişiklik gösterebilir. Yiyecek ve içeceklerimizin pH seviyeleri, yedinin altındakiler asidik, yedinin üstündekiler de alkalidir. Yiyeceklerden yeterince alkali beslenme yapamasak bile suyumuzu alkali yaparak sağlığımızı korur ve daha az hasta olabiliriz.Bize hayat veren ve vücudun atıklarını temizleyen suyumuzun organlarımıza ve hücrelerimize kolay girmesi ve nüfuz edebilmesi için suyumuzun 7’nin üzerinde olması, yani alkali olması gerekiyor.
Aksi takdirde hücre içindeki atıkları vücut temizlemekte güçlük çekecek ve hastalıklarımız da artacaktır. En doğru seçim, içme suyunuzun pH seviyesinin 7,5’la 8,5 arasında olmasıdır.4. |
Her gün en az bir şişe doğal maden suyu için.
Toprakta azalan minerallerden dolayı sebze ve meyvelerden yeterince mineral alamıyoruz.
Bu nedenle, Avrupa ülkelerinde maden suyu çok yaygın olarak kullanılmaktadır.
Mineralli suyun vücudun ihtiyaç duyduğu başlıca mineraller olan kalsiyum, magnezyum, potasyum, fosfat ve sodyumu doğal olarak içerdiği için uzmanlar tarafından önemle tavsiye ediliyor. Ancak, mide asit dengesini bozmaması için yemeklerde ve tok karnına alınması doğru değil.Maden suyunu yemeklerden 20 - 30 dakika önce veya yemekten iki saat sonra içebilirsiniz.
DOĞAL MİNERALLİ SULARIN SAĞLIK AÇISINDAN ÖNEMİ
Kalsiyum : Kemik, diş ve kalp sağlığı, kan pıhtılaşması, sinir uyarı iletimi Magnezyum : Kalp, kas ve sinir sağlığı ve enerji üretimi Sodyum : Su-elektrolit dengesi, sindirim desteği, asit-baz dengesi,uyarı iletimi Potasyum : Hücre metabolizması, su dengesi Florür : Diş ve kemik sağlığı İyodür : Troid bezi fonksiyonları desteği Klorür : Su-elektrolit dengesi, sindirim desteği Bikarbonat : Mide fonksiyonları, kan ve idrarda asit-baz dengesi Sülfat : Kalın barsak fonksiyonları, safra kesesi ve fonksiyonlarının uyarılması5. |
Vücudumuzun çok önemli ihtiyacı olan omega 3’ü artırmak için kahvaltılarınıza ceviz veya fındık ekleyin.
Ayrıca, taze meyve suyu veya meyve ekleyebilirsiniz...6. |
Taze meyve ve sebze, balık, fındık ve yeşil çay mutlaka menünüzde bulunsun.
Tatlı ve hamur işi gibi Karbonhidratları azaltın.7. |
Kalbinizi koruyun ve güçlendirin:
B vitamini, Magnezyum ve çinko almayı ihmal etmeyin. Havuç, Lahana, avokado, fındık ve sarımsağı mutfağınızdan eksik etmeyin.8. |
Şeker tüketimini kesinlikle azaltın veya tamamen kaldırın.
9. |
Yemekten sonra tatlıyı kesinlikle yemeyin.
Tok karnına tatlı çok zararlıdır.
10. |
11. |
12. |
Elma ve havuçta bulunan ve çözünebilir bir lif olan “pektin” adlı madde vücut için çok önemlidir.
Pektin, kurşun gibi ağır maddelerin sindirim sistemine girmesine engel olur.
Pektin ’in bir başka yararı da posa haline gelen gıdaların vücuttan çıkışını kolaylaştırır ve zehirli maddelerin bağırsak tarafından emilimini engeller.13. |
Günde üç öğünden fazla yemek yemeyin.
Akşam yemeği çok hafif olmalı. Yiyecek ve içecekler oda sıcaklığında olmalı.14. |
15. |
16. |
Kabuklu meyve yemenin dişlere ve vücudumuza faydaları var…
17. |
Günlük sütü güvenilir yerlerden alın ve yoğurdunuzu evde yapın.
18. |
19. |
Ayçiçeği ve mısırözü yağlarını kızartmalarda ve yemeklerinizde kullanmayın.
20. |
Yemeklerde doğal Hindistan cevizi yağı, sızma zeytinyağı ve tereyağı kullanın.
21. |
22. |
23. |
24. |
Yemeklerinize en az yarım bardak protein ve lif oranı yüksek olan, ama yağ ve karbonhidratı düşük fasulye ve diğer baklagiller ilave edin.
25. |
Kutulanmış ve şişelenmiş meyve sularından uzak durun.
Taze sıkılmış meyve suyu içilebilir; ancak meyvenin kendisini yemeniz daha yararlı olur.26. |
Bu sebzeler antioksidan olduğundan vücudu korur ve yaşlanmayı da önler.
27. |
28. |
Yavaş yavaş yiyin ve lokmanızı ağzınızda uzun uzun çiğneyin; dişlerin görevini mideye yüklemeyin.
Hızlı yediğiniz zaman midemize aşırı bir yük biner ve midenin doğru çalışmasını engellemiş olursunuz.29. |
30. |
31. |
Kesinlikle beyaz ekmek yemeyin...
Her öğünde az miktarda kepekli ve lifli ekmek yiyin. Yaş mayayla yapılmış tam buğday ekmeği tavsiye edilir…Tamamen ekmek yememek doğru bir beslenme şekli değildir.
Ekmek, temel karbonhidrattır ve de günlük beslenmemizde en az yüzde 45 - 50 arası karbonhidrat almak zorundayız.Ekmeği şişmanlatıcı olarak göstermek de yanlıştır.
Yüz gram tam buğday ekmeği 243 - 276 kalori enerjiye sahiptir. Oysa, un, yağ, şeker karışımı gıdaların yüz gramı 400 le 500 kalori civarında enerji vermektedir. Şişmanlık, daha çok fazla hareket etmeyip, şekerli besinleri, un, yağ, şeker karışımı tatlıları, un, yağ karışımı hamur işlerini, kızartmaları, yağlı etleri ve alkollü içkileri tüketenlerde görülür. Karbonhidrat almadığımız zaman vücudumuz kasları enerji kaynağı olarak kullanır. Bu durum ise sağlığımız için büyük tehlike oluşturur. Kasların enerji kaynağı olarak kullanılmaması için her gün yeterli miktarda ekmek ya da ekmek yerine geçebilecek karbonhidratlı besinleri yemek zorundayız.Vücudumuza enerji veren üç temel besin maddesi vardır. Bu besinler karbonhidrat, protein ve yağdır.
Ekmek yerine pilav veya makarna da yenilebilir. Ama, bunların yerine ekmeği seçerseniz; daha fazla lif, E vitamini, B vitamini ve mineral alırsınız. Tok kalma süreniz uzar, üstelik ekmek yağ içermez.Tam buğday Ekmeği içinde E ve B Vitaminleri diğer ekmeklere göre daha zengindir.
Tam buğday ekmeği, kalsiyum, demir, selenyum, magnezyum ve Çinko içerir. Tokluk hissi verir.
Kan şekerini hızlı yükseltmez. Şeker hastalığını kontrol altında tutmaya, kan basıncının ve kolesterolün yükselmesini önlemeye, bağırsakları rahatlatıp kabızlığı gidermeye, kalın bağırsak kanseri riskini azaltmaya ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Antioksidan değeri yüksektir. Yaşlanmanın yavaşlamasına da yardımcı olur.32. |
33. |
Açık havada otla beslenen doğal hayvan etlerini, serbest dolaşan tavuk ve rastgele amatörce tutulan balık etlerini tercih edin.
34. |
35. |
Kola gibi asitli ve tatlandırılmış meyve sularından da uzak durun.
Midenizin asit dengesini etkileyecek yiyecek ve içecekler kullanmayın. Midemiz yediklerimizi ve içtiklerimizi ayrıştırıp vücudumuza yararlı hale getirebilmesi için birkaç tür salgı üretir. Bunlar, sindirim enzimleri, hormonlar, hidroklorik asit gibi sıvılardır. Bu yüzden dışarıdan yapılan müdahaleler midemizin salgı dengesini bozar.Günümüzde birçok insanın mide rahatsızlığı, doğal olmayan gıdaları yemeleri, asitli maddeleri içmeleri, hızlı ve aşırı yeme alışkanlığı yüzündendir.
36. |
Yemeği kısık ateşte pişirin.
37. |
Kesinlikle alkol kullanmayın.
Alkol, kan şekerini yükseltir; insülin ve leptin direncini tetikler, beyin, kalp ve karaciğeri tahrip eder.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜNÜN ALKOL RAPORUNA GÖRE
- Cinayetlerin : %85’i
- Boşanmaların : %80’i
- Irza tecavüzlerin : %50’i
- Şiddet olaylarının : %50’i
- Trafik kazalarının : %61’i
- Eşlerini dövenlerin : %70’i
- İşe gitmeyenlerin : %60’ı
Alkol, beyni 10 yılda %17 oranında küçültmekte ve bu oluşum gen yoluyla çocuklara da geçmektedir.
Her alkol bağımlılığı bir kadehle başlar. Alkol bağımlılarının %80’i alkol alışkanlığına önce birayla başlamaktadır. Her kadeh sizi mezara biraz daha yaklaştırır.38. |
Karbonhidratlı gıdaları azaltın.
Karbonhidratlı gıdalar trigliserid denen kan yağlarını yükseltir. Kolesterolünüz de artırır.39. |
40. |
Trans yağlar vücudumuz için en tehlikeli olan yağlardır.
Karaciğerin yağlanmasına neden olan bu yağlar kan yağlarını da yükseltir; kalp, damar hastalıkları, felç ve kansere de neden olur…41. |
42. |
Uzmanlar, doğal olan kristal tuzları öneriyor.
43. |
Fastfood yiyeceklerden uzak durun.
44. |
Baharatlı gıdalar yiyin.
45. |
Yağda kızartılan yiyeceklerden uzak durun.
Özellikle Yağda kızartılmış patates gibi gıda maddeleri yemeyin. Kızartmaların zararı yanında patatesin glisemik indeksi de yüksektir.46. |
Sakız, sindirim sistemini olumsuz etkilemektedir.
47. |
Şeker, dişleri çürüttüğü gibi karaciğerimizin yağlanmasına ve sağlığımızın bozulmasına da sebep olur.
48. |
49. |
İşlenmiş, muamele görmüş paketli gıdalardan uzak durun.
Paketli veya şişeli koruyucu katılarak uzun ömürlü yapılmış ve işlem görmüş yiyecek ve içecekler almayın.50. |
51. |
Tok karnına yatmayın.
Şayet açsanız çok küçük bir kâse yoğurt, tahıl gevreği gibi hafif yiyecekler (karbonhidrat hariç) alabilirsiniz.52. |
Bisküvi, kurabiye, kek, çikolata, şeker gibi tatlı gıdalar yemeyin.
Özellikle, tatlılar insülin dengesini bozarak sağlığımızı tehlikeye sokarlar. Bu durum, aynı zamanda kilo almayı artırıcı ve vermeyi zorlaştırıcı bir etkendir. İnsülin direnci kırılmadan kilo verilmesi de mümkün olamaz.53. |
Tatlı gıdalar, Patates, beyaz ekmek, beyaz pirinç, beyaz şeker, işlenmiş meyve suları, muz, krakerler, mısır cipsi, mısır gevreği, dondurma, çavdar ekmeği gibi glisemik indeksi yüksek gıdalardan uzak durun.
54. |
Mısırdan elde edilen fruktoz ihtiva eden, mısır şurubundan yapılan ürünleri almayın.
Meyve suları, asitli içecekler ve de bütün hazır gıdalarda kek, bisküvi, çikolata, şekerleme, baklava, tatlı türleri, tüm jöle ürünler ve benzerlerinde mısır şurubu yaygın olarak kullanılmaktadır. Besin üreticilerinin çoğu ucuz olduğu için normal şeker yerine mısır şurubunu tercih etmektedir. Oysa bu uygulama insan sağlığımıza zarar veriyor.55. |
Glisemik indeksi daha düşük olan besinleri tercih ediniz…
Glisemik indeksi ne olursa olsun bir seferde alınan gıdaların miktarının da az olmasına dikkat etmelisiniz.YAŞAMA ŞEKLİMİZDE YAPILMASI GEREKEN ALIŞKANLIKLAR
56. |
57. |
İnsanların çoğu doğru nefes almasını bilmez ve aldığı hava miktarı ciğerinin ancak 2/3’si kadar olduğundan vücuduna az oksijen gider ve vücut sağlığı riske girer.
Karnınızı şişirerek, diyaframdan nefes alın ve akciğerinizin 3/3’ünü havayla doldurun.58. |
59. |
60. |
Her gün şınav, mekik, yoga, namaz, çevreyi dolaşmak, merdivenden inip çıkmak ve benzeri egzersizler yapın.
61. |
Vücudunuzun D vitaminine ihtiyacı var... Bunu en doğru şekilde güneş ışınlarından alabiliriz.
D vitamini bağışıklık sistemimiz için de çok önemlidir. Vücudumuz 200 den fazla doğal antibiyotik üretir. Bu antibiyotikler D vitaminiyle birlikte faydalı olabilmektedirler.62. |
Güneş altına çıktığınızda vücudunuzu korumaya çalışın.
Güneş ışınları cildin kendini yenileme sisteminin çalışmasına zarar vermekte ve böylece deri kanseri oluşumu riskini arttırmaktadır.Güneşten gelen ultraviyole ışınları kanser yaptığı gibi cildimizin yaşlanmasına da yol açar.
Güneş aynı zamanda gözlerimize ve DNA‘mıza hasar verir. Güneş, vücudumuzun bağışıklık sistemini de bozar.Güneş ışınları sadece cilt hücrelerinize zarar vermez, cildinizin ana destekleri olan kalojen ve elastik lifleri de bozar.
Zaten günlük yaklaşık 4000 – 5000 ünite D vitaminini güneşten 15 - 20 dakikada alabiliyoruz. Bu miktar bize yeterlidir.GÜNEŞLE İLGİLİ TAVSİYELER
- Yazın güneş ışınlarının en dik olarak geldiği ve en çok zararlı ışın içeren 10.00 ile 17.00 saatleri arasında güneşe çıkmayın.
- Güneşe çıkarken olabildiğince cildi güneş ışığından koruyabilecek, ışığı yansıtan beyaz giysiler giyin.
- Güneşe çıkarken mutlaka Ultraviyole ışığı geçirmeyen nitelikte güneş gözlüğü kullanın.
- Geniş siperli şapka veya şemsiye kullanın.
- Yüksek faktörlü güneşten koruyucu kremler kullanılabilir. Beyaz tenliler için 50 faktör, diğerleri için daha düşük olabilir. Bu kremlerin de ultraviyole ışığı geçirmeyen nitelikte olması önemlidir. (Güneş koruyucu kremler, ancak 2.5 - 3 saat cildimizi güneşten koruyabilir.)
- “Sağlıklı bronzlaşma” diye bir kavram yoktur. Bronzlaşmak zaten vücudun güneş ışınlarına verdiği bir tepkidir. Bronzlaşmak adına saatlerce güneş altında kalınmamalıdır.
- Solaryumdan uzak durun. Teniniz koyulaştıkça kansere ve deri yaşlanmasına aday olmuş olursunuz.
63. |
Vücudunuz bütün gün Televizyon veya bilgisayar başında oturmak için tasarlanmadı.
Oturduğunuz yerden kalkıp, hareket etmelisiniz.64. |
65. |
66. |
Stresiz bir hayat için maneviyata sarılın. Dua edin, meditasyon yapın, namaz kılın, pozitif düşünün.
Stresiniz yüksek olduğunda gözlerinizi 1,5 - 2 dakika kapatıp, derin nefes alın ve huzurlu bir yer hayal edin.67. |
68. |
69. |
70. |
Bazı günler televizyon, cep telefonu ve internet kullanmayın.
71. |
Günde bir paket sigara içiyorsanız her sene bir bardak dolusu sigara katranı vücudunuza girer…
Sigara içinde yaklaşık 4 bin zararlı madde vardır. Bunların en önemlileri:
- 1-Radon : Radyasyon.
- 2-Metanol : Füze yakıtı.
- 3-Tolüen : Tiner.
- 4-Hidrojen Siyanür : Gaz odaları zehri.
- 5-Naftalin : Güve kovucu.
- 6-Amonyak : Temizlik malzemelerine konan kimyasal madde.
- 7-Nikotin : Tütün bitkisi içinde bulunan bağımlılık yapan madde.
- 8-Karbon monoksit : Araba egzozlarından çıkan öldürücü gaz.
- 9-Katran : Asfalt yapımında kullanılan zehirli madde.
- 10-Aseton : Boya sökücü olarak kullanılır.
- 11-Kadmiyum : Akü yapımında kullanılır.
- 12-Bütan : Çakmak gazıdır.
- 13-Arsenik : Fare zehri olarak kullanılır.
72. |
Kilonuza dikkat edin.
Her fazla kilo, sağlığınızı tehdit eder ve eklemleriniz üzerinde gereksiz bir yük bırakır.73. |
Arada bir oruç tutun; vücudunuzdaki organları dinlendirin.
Aynı zamanda mideye bir şey gitmediği için insülin üretimi de duracaktır. Böylece leptin hormonunun devreye girerek yağlarınızın eritilmesi de sağlanmış olacaktır.74. |
Yüzmek ve yürümek asla ihmal edilmemesi gereken egzersizlerdir.
75. |
Tuz, aşırı kilo ve stres, tansiyon riskini artıran faktörlerdir.
76. |
Kulaklıktan yüksek tonda müzik dinlemeyin; işitme kaybına yol açar.
77. |
Elektronik cihazlardan uzak durun.
Cep telefonuyla konuşurken, kulaklıkla konuşun ve konuşmalarınızı 25 saniye içinde bitirin.78. |
Mümkün mertebe sade ve doğal diş macunlarını tercih edin.
79. |
Yalınayak toprağa basın.
80. |
81. |
Uyuduğunuz odanın karanlık olmasına dikkat edin ve uyurken odanızdaki elektrikli bütün cihazları kapatın.
82. |
Yatağınızı iyi seçin. Ömrümüzün büyük bir kısmını yatakta geçirmekteyiz. Bu bakımdan yatak seçimi sağlığımız için çok önemlidir.
İnsan vücudu için ideal yatak, kişinin vücudunun doğal kıvrımlarına uyum sağlamalı ve vücudu her noktadan desteklemelidir. Bu desteği verirken de kan dolaşımını olumsuz etkileyecek baskı noktalarının oluşmasını engellemelidir. Ağırlığınız yatağa eşit dağılmalıdır. Düz ve sert bir yatakta omuz ve kalçanız yatağa daha fazla baskı yaparak ağırlık verdiğinden vücudunuzla yatak arasında boşluklar oluşur. Bu boşlukların doldurularak, vücudun her noktadan desteklenmesi vücut üzerinde eşit bir yük dağılımı sağlamalıdır. Aynen bir kayağın kar yüzeyine vücut ağırlığını yayarak karın üstünde batmadan kalması gibi… Visco (visko) yataklar vücudumuzun ağırlığını eşit olarak yatağımıza dağıtmaları açısından uygun bir yataktır. Sağlık sorunları olanlar ise uygun yatak tipini kendine göre seçmelidir.83. |
84. |
İlaç kullanımını en aza indirin; mümkünse hiç kullanmayın.
85. |
86. |
87. |
88. |
89. |
Hayır yapın ve daima veren el olun.
90. |
Kin ve öfkeden arının. Diğer insanları da af etmesini bilin.
91. |
92. |
93. |
Soğuk duş alın.
Soğuk duş, kan dolaşımınıza yardımcı olur.94. |
95. |
Jel ve şampuan kullanmayın.
Banyo ve lavabolarınızda katkısız doğal sabun kullanın.96. |
Parfüm ve makyaj malzemelerinden uzak durun.
Cildinizi, saçlarınızı ve tüm sağlığınızı kimyasal maddelerden uzak tutun. Erken yaşlanmak istemiyorsanız makyaj yapmayın ve saçlarınızı boyamayın.97. |
Günde bir kez büyük abdeste çıkmak, sağlığınız için önemlidir. Alaturka tuvaletler tercih edilmelidir. Doğal olan, çömelerek tuvalet ihtiyacını gidermektir.
Alaturka tuvalet uygulamasında dizler karın bölgesi üzerine baskı yaparak daha rahat ve tam boşalmayı sağlar. Bu tuvaletler doğal hayata en uygun olanlarıdır. Uzmanlar, alaturka tuvaletlerin kabızlık, reflü ve hemoroit gibi hastalıkların azaltmasına da fayda sağladığını belirtiyor.98. |
Sentetik ürünler kullanmayın. Petrol ürünlerinin tümü sağlığımıza zarar verir.
Pamuklu, yünlü ve doğal deriyle yapılmış eşyaları tercih edin. Sivri burun ve yüksek topuklu ayakkabılar giymeyin. Bu tip ayakkabılar ayak şeklinizi bozduğu gibi omurganıza da zarar verir. Ayak şekline uygun geniş, rahat ve yumuşak ayakkabıları tercih edin.99. |
Evinizde plastik, lastik, teflon, alüminyum ürünleri kullanmayın.
Paslanmaz çelik, porselen, ahşap ve cam eşyalar kullanın.100. |
101. |