Pekin
Şi’nin iktidar dönemi, ülke içinde merkeziyetçi kontrolün, milliyetçi ve otoriter eğilimlerin arttığı, dışarıda ise Çin’in ekonomik ve siyasi nüfuzunu artırdığı fakat diğer yandan ABD ile küresel güç mücadelesinin ve bölgesindeki egemenlik ihtilaflarından kaynaklanan gerilimlerinin yoğunlaştığı bir dönem oldu.
Çin’in 1980’lerde Dıng Şiaoping tarafından başlatılan, ekonomide dışa açılma ve dünya ekonomisi ile entegrasyon yoluyla kalkınma stratejisini ifade eden “reform ve dışa açılma” döneminin liderlerinin sonuncusu olan Şi, yakın gelecekte ülke ve dünya siyasetindeki etkisini sürdürecek.
Pekin’de 1953 yılında doğan Şi, Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1949 yılındaki kuruluşundan sonra dünyaya gelen ilk lider. Şi, Çin Komünist Partisinin (ÇKP) ilk nesil kadroları içinde yer alan bir aileye mensup.
Şi’nin babası Şi Congşun, komünist hareketin önderi Mao Zıdong’a en yakın isimlerden biriydi. Baba Şi, partinin iktidarı ele geçirdiği iç savaşta kuzeydeki milis güçlerin siyasi komiseriydi. Cumhuriyetin kurulmasının ardından propaganda bakanlığı ve başbakan yardımcılığı gibi kritik görevler üstlendi. Şi’nin annesi Çi Şin de parti okulunda görevli bir eğitimci ve idareciydi.
“Küçük prens”
Babasının önemli bir devrim lideri olması nedeniyle Şi, Çin’de ilk kuşak devrimcilerin çocukları için kullanılan “küçük prens” lakabıyla anıldı. Ancak prenslik Şi’ye her zaman mutluluk ve imkanlar sağlamadı. Babası, 1960’ların başında gözden düştü, sürgün edildi.
Mao’nun, 1966’da “Çin toplumundaki kapitalist ve gelenekçi unsurları temizleme” şiarıyla “Kültür Devrimi” adını verdiği hareketi başlattı. Kültür Devrimi, çok sayıda eğitimsiz gencin, “Kızıl Muhafızlar” adı verilen devrim komitelerinde örgütlendiği, Mao’nun çizgisine uymadığı düşünülen parti yöneticilerinin tasfiye edildiği, eğitim kurumlarının, entelektüellerin, sanatçıların ve sıradan insanların hedef alındığı bir siyasal şiddet ve baskı dönemine tanıklık etti.
Şi ve ailesi de o yıllarda siyasi bir kampanya dahilinde yapılan aşağılanmalara maruz kaldı. Hatta Şi’nin üvey ablası Xi Hıping, ailenin bu yıllarda maruz kaldığı muamelelere dayanamayarak intihar etti. Şi’nin kendisi de çocuk yaşta baskılarla karşılaştı. Kızıl Muhafızlar, Şi’nin okuduğu yatılı orta okulu bastı, öğretmenleri ve öğrencileri hücrelere hapsetti.
Şi, bu dönemde orta öğrenimini yarıda bırakarak çalışmak üzere ülkenin kuzeybatısındaki Şaanşi eyaletinde yoksul bir köye gönderildi, ilk gençlik yıllarını bu köyde bir mağarada yaşayarak ve çalışarak geçirdi. Burada kendisini sürgün eden partiye üye olmak için yaptığı başvurular on kez reddedildi, on birinci başvurusunun kabul edilmesinin ardından köy sekreteri olarak partide ilk kez görev aldı.
Kültür Devrimi’nin sonuna doğru üniversitelerin yeniden açılmasının ardından Şi, 22 yaşında üniversiteye girdi. Pekin’de Tsingua Üniversitesi’nde kimya mühendisliği okudu. Mao’nun 1976'da ölümünün ardından Kültür Devrimi’nde dışlanan kadrolara iadeiitibar verilmesiyle Pekin’de ailesi ile yeniden bir araya geldi.
İktidar basamakları
Şi, üniversiteden mezun olduktan sonra, eskiden babasına bağlı çalışan, dönemin Merkezi Askeri Komisyon Genel Sekteri General Gıng Biao’nun kişisel sekreteri olarak iş hayatına başladı. Ordunun merkez karargahı işlevini yerine getiren bu kurumdaki görevi, her ne kadar düşük düzeyli de olsa, Şi için önemli bir idari tecrübe oldu.
Şi’nin merkezdeki görevi kısa sürdü, o yerel parti teşkilatlarında görev alarak deneyimi arttırmak, idari hiyerarşide yükselmek istiyordu. Bu yüzden başkent Pekin’den ayrılıp komşu Hıbey eyaletindeki küçük bir kırsal ilçede belediye başkan yardımcısı olarak göreve başladı.
Şi, sonraki yıllarda da yerel parti teşkilatlarında çalışmayı sürdürdü. 1985’te ülkenin güneyindeki Fucien eyaletine gitti. Burada 17 yıl farklı idari kademelerde çalıştıktan sonra 1999-2002 yıllarında eyaletin valiliğini yaptı. Sonrasında 2002-2007 yıllarında komşu Cıciang eyaletinde parti sekreterliği görevini yürüttü.
2006 yılında ülkenin en büyük şehri Şanghay’daki parti sekreterinin, sosyal sigorta fonuyla bağlantılı bir yolsuzluk skandalının ardından görevden alınmasıyla Şi, 2007’de 7 ay süreyle bu görevi yürüttü. Bu olay Şi’nin ulusal siyasetteki yükselişini başlattı.
Şi, ÇKP’nin 2007’de yapılan 17. Ulusal Kongresinde partinin en üst yönetim organı olan Daimi Komiteye seçildi, Merkez Komitesi Birinci Sekreteri oldu. Kongrenin ardından da dönemin Devlet Başkanı Hu Cintao’nun yardımcılığını üstlendi. Şi, artık “geleceğin lideri” olarak görülüyordu.
Şi kendisine açılan iktidar yolundan yürüyerek 2012’de ÇKP Genel Sekreteri ve 2013’te Devlet Başkanı oldu. O artık Çin iktidar piramidinin en tepesindeki isimdi.
İktidar dönemi
Şi’nin iktidar dönemi ise ülkede milliyetçilik ve otoriter eğilimlerin arttığı, karar mekanizmalarında tek adam etkisinin belirginleştiği bir dönem oldu.
Yolsuzlukla mücadele, Şi’nin iktidarında en önem verdiği sorunların başında yer aldı. Bu dönemde onlarca üst düzey yetkili, yolsuzluk soruşturmalarıyla görevden alındı. Soruşturmalar, Şi’nin Çin kamuoyu nezdinde itibarını artırırken, soruşturmaları parti içinde kendisine rakip gördüğü veya kendi çizgisine uymadığını düşündüğü kişileri elemek için kullandığı eleştirileri yapıldı.
Şi döneminde, ülkede sansür ve ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar, elektronik takip uygulamaları ve temel hak ihlalleri arttı.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde 1 milyondan fazla Uygur Türkü’nün “aşırılıktan arındırma” kampanyası adı altında “yeniden eğitim merkezi”, “mesleki eğitim merkezi” adı verilen kamplarda alıkonulması ve buradaki insanlık dışı muamele iddiaları dünya kamuoyunun gündemine oturdu.
Şi döneminde, “sermayenin düzensiz genişlemesini” sınırlama gerekçesiyle özel sektör üzerinde denetimler ve düzenleyici baskılar yoğunlaştı, merkezi hükümetin ve devletin ekonomideki rolü arttı.
Sosyal politikalarda yoksullukla mücadeleyi ön plana çıkaran Şi, “her yönüyle ortalama refaha sahip toplum yaratma” hedefini ortaya koydu. 2020’de bu hedefe ulaşıldığını, 100 milyona yakın nüfusun yoksulluktan çıkarıldığını, ülkede mutlak yoksulluğun sona erdirildiğini duyurdu. Şi, gelecek hedefin “modern sosyalist toplum yaratma” olacağını bildirdi.
Şi’nin “Yeni Dönemde Çin Karakterinde Sosyalizm” adı verilen düşünceleri, Parti Tüzüğü’ne ve Anayasa’ya girdi.
ÇKP, 2021'de parti tarihine ilişkin aldığı kararda, Şi’yi Mao ve Dıng ile “düşünce kurucu önder” olarak tanımladı.
"Kurt savaşçı"
Dış politikada Şi, Çin’in dünyadaki siyasi ve ekonomik nüfuzunu artırmak için daha etkin ve iddialı bir yaklaşımı benimsedi. Çin’in popüler aksiyon filmleri serisi “Kurt Savaşçı”nın adından ilhamla “kurt savaşçı diplomasisi” adı verilen daha saldırgan ve buyurgan bir üslup dış ilişkilere hakim oldu.
Bu dönemde ABD ile jeo-stratejik rekabetin yol açtığı gerilimler arttı. Washington ile kritik ihraç kalemlerinde gümrük tariflerinin karşılıklı olarak arttırılmasının tetiklediği ticaret savaşı, ileri teknoloji alanındaki kısıtlamalar, Hong Kong’da demokrasinin durumu, Sincan ve Tibet’teki azınlık hakları ve Tayvan sorunu iki ülke arasında sorun olmayı sürdürdü.
Çin’in Güney Çin Denizi ve Doğu Çin Denizi’ndeki egemenlik iddialarında, Hindistan ile sınır anlaşmazlığında tutumunu sertleştirmesi bölge ülkeleri ile gerilimlere yol açtı.
Şi, iktidara gelmesinin ardından, “Kuşak ve Yol Girişimi” adı verilen, tarihi İpek Yolu güzergahındaki ülkelerde kapsamlı ulaştırma ve altyapı projeleri ile alternatif ticaret yolları geliştirerek, Çin’in nüfuzunu Asya-Pasifik bölgesi ötesine yaymaya çalıştı.
Mao'dan bu yana "iktidarı iki dönemi aşan ilk lider”
ÇKP Genel Sekreteri ve Devlet Başkanı Şi Cinping'in, kongrede iktidarını üçüncü döneme taşıyarak Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucusu Mao Zıdong'dan bu yana parti liderliğini ve devlet başkanlığını iki dönemden fazla sürdüren ilk lider olması bekleniyor.
Çin Anayasası'nda 2018'de yapılan değişiklikle devlet başkanının görev süresini iki dönemle sınırlayan kural kaldırılmış, böylece Şi'nin liderliğini üçüncü döneme taşımasının önü açılmıştı.
Ayrıca Şi’nin partinin yönetim kadrolarını şekillendirirken kendisinden sonra gelecek lidere işaret etmeyen tercihlerde bulunması, iktidarını belirsiz süreyle sürdürme niyetinin göstergesi olarak yorumlanıyor.
Kaynak: AA -Emre Aytekin-