Türk askerinin Aden Körfezi'ndeki görev süresi bir yıl daha uzatıldı

ÇOK OKUNAN HABERLER
Türk askerinin Aden Körfezi'ndeki görev süresi bir yıl daha uzatıldı

Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görev süresinin 10 Şubat 2025'ten itibaren 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

TBMM

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan tezkerede, Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde vuku bulan deniz haydutluğu ve silahlı soygun eylemlerine karşı, 2008-2021 yılları arasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarının alındığı hatırlatıldı.

Bu kapsamda TBMM'nin 10 Şubat 2009 tarihli kararıyla, TSK unsurlarının söz konusu bölgede görev yapması için bir yıl izin verildiği anımsatılan tezkerede, bu sürenin son olarak 17 Ocak 2024'te bir yıl daha uzatıldığı aktarıldı.

Tezkerede, şu ifadelere yer verildi:

"TSK deniz unsurları konuşlandırılmak suretiyle, bölgede seyreden Türk bayraklı ve Türkiye bağlantılı ticari gemilerin emniyetinin etkin şekilde muhafaza edilmesi, uluslararası toplumca yürütülen deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle müşterek mücadele harekatlarına aktif katılımda bulunulması, anılan bölgelere yapılan insani yardım faaliyetlerine destek verilmesi, TSK deniz unsurlarının harekat etkinliğinin ve bölgeye ilişkin tecrübesinin artırılması sağlanmış, bu alanda ilgili ülkelerle işbirliğinin sürdürülmesine yönelik milli politikanın desteklenmesi ve BM sistemi içinde, bölgesel ve küresel ölçekte oynadığımız rolün ve görünürlüğümüzün pekiştirilmesi temin edilmiştir."

Tezkerede, Türkiye'nin, deniz haydutluğu ve silahlı soygunla mücadelede uluslararası işbirliğinin geliştirilmesine önem verdiği, bu alanda yürütülen çabaları en başından beri desteklediği ve BM, NATO, Avrupa Birliği ile Uluslararası Denizcilik Teşkilatı bünyesindeki çalışmalara aktif olarak katıldığı vurgulanarak, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyinin 16 Aralık 2008 tarihli ve 1851 sayılı kararı çerçevesinde kurulan Somali Açıklarında Deniz Haydutluğuyla Mücadele Temas Grubu'nun çalışmalarına kurucu üye olarak katıldığı anımsatıldı.

TSK deniz unsurlarının, 2009-2016 yılları arasında yürütülen NATO'nun Okyanus Kalkanı Harekatı'na ve 2009 yılından bu yana Birleşik Deniz Kuvvetleri bünyesinde oluşturulan Birleşik Görev Kuvveti-151'e (CTF-151) dönemsel olarak firkateyn-korvet ile katıldığı belirtilen tezkerede, Türkiye'nin, 2009-2020 yılları arasında 6 defa CTF-151 Komutanlığı görevini üstlendiği, 24 Temmuz 2024 tarihinde söz konusu komutayı yedinci defa devraldığı ifade edildi.

Tezkerede, Somali'nin BM Genel Sekreteri'nden talebi üzerine Aden Körfezi Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ile mücavir bölgelerde deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadeleye ilişkin BM Güvenlik Konseyi tarafından önceki kararların devamı niteliğinde bir kararın 2022 yılı ve sonrasında çıkarılmadığı kaydedildi.

"Uluslararası ve milli sorumluluklarımızın bir gereği"

BM Güvenlik Konseyinin 16 Aralık 2008 tarihli ve 1851 sayılı kararı temelinde uluslararası toplumca yürütülen deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele harekatlarının Somali kara suları haricindeki bölgede devam ettiği bilgisine yer verilen tezkerede, bu harekatlardan AB'nin Atalanta Harekatı'nın görev süresinin AB Konseyinin 16 Aralık 2024 tarihli kararıyla 28 Şubat 2027'ye kadar uzatıldığı aktarıldı.

Tezkerede, Türkiye'nin de iştirak ettiği Birleşik Deniz Kuvvetleri bünyesindeki CTF-151 faaliyetlerine devam ettiği bildirildi.

TBMM'nin 17 Ocak 2024 tarihli kararı gereğince TSK deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerdeki görevlendirme süresinin 10 Şubat 2025 tarihinde sona ereceği kaydedilen tezkerede, şunlar ifade edildi:

"Uluslararası barış ve istikrarı tehlikeye düşüren ve milli menfaatlerimizi de olumsuz etkileyen deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele yönündeki uluslararası çabalara ülkemiz tarafından etkin bir biçimde destek verilmesi ve bölgede seyrüsefer emniyetinin sağlanmasına katkıda bulunulması, uluslararası ve milli sorumluluklarımızın bir gereği olarak görülmektedir. Bu itibarla, ülkemizin de tarafı olduğu Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasa Dışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşme başta olmak üzere ilgili milletler arası anlaşmalar ve temayüller çerçevesinde 934 sayılı TBMM kararında belirlenen ilke ve esaslar dikkate alınarak bahse konu bölgelerde deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele müşterek operasyonlarına destek verilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Bu mülahazalarla, gereği, kapsamı ve zamanı Cumhurbaşkanı'nca takdir ve tayin olunacak şekilde, TSK deniz unsurlarının bölge ülkelerinin kara suları dışında olmak üzere Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele amacıyla görevlendirilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca TBMM'nin son olarak 17 Ocak 2024 tarihli ve 1401 sayılı kararıyla verilen izin süresinin 10 Şubat 2025 tarihinden itibaren bir yıl uzatılması hususunda gereğini bilgilerinize sunarım."

Görüşmelerden

Tezkere üzerinde söz alan Yeni Yol Partisi Bursa Milletvekili Cemalettin Kani Torun, Türkiye'nin Somali'de deniz güvenliği operasyonlarına katılımıyla sadece askeri değil, ekonomik ve diplomatik sorumluluklar da üstlendiğine dikkati çekerek, "Afrika ile ilişkilerimiz için bir referans noktası teşkil eden Somali'deki adımlarımızda uzun vadeli sonuçları da dikkate almalı ve partiler ötesi ulusal çıkarlarımızı da koruyan dengeli bir yaklaşımla hareket etmeliyiz." diye konuştu.

İYİ Parti Ankara Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba, barışa katkı sağlayacak her türlü anlaşma ve tezkereyi olumlu karşıladıklarını belirterek, "Bu tezkereye de 'evet' oyu vereceğiz." dedi.

MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, Türkiye'nin Somali'de gösterdiği samimi yaklaşımın, kıtanın diğer ülkeleriyle geliştirilen ilişkiler açısından emsal teşkil ettiğini; bugün Türkiye'den Afrika kıtasına giden heyetlerin samimiyetle, coşkuyla ve heyecanla karşılandığını vurguladı.

"Dünyaya Türk'ün adaletini, nizamını ve huzurunu getirme hedefimizde ortaya koyduğumuz gayretlerin güzide örneklerinin başında gelen ve tabir caizse bu halin vücut bulduğu ülke Somali'dir." ifadesini kullanan Özdemir, şunları söyledi:

"Temennimiz hem Somali hem de Afrika kıtasının tamamıyla münasebetlerimizin karşılıklı saygı ve kazanç ilkesiyle geleceğe güvenle yol alabilmesidir. Bu şartlar altında MHP olarak Türkiye'nin gerek kendi politikaları, gerek ikili ilişkileri, gerekse de çok uluslu girişimler ile Aden Körfezi ve Arap Denizi'nde varlık göstermesinin milli güvenliğimiz, çıkarlarımız ve hedeflerimiz açısından büyük öneme sahip olduğunu değerlendiriyoruz. Somali'nin daha istikrarlı bir hale erişmesi için askeri olarak desteklenmesi ile kara sularını korumanın yanı sıra, Somali'ye ait deniz aşırı petrol ve doğalgaz kaynaklarının aranıp ekonomiye kazandırılması, kara, deniz ve hava egemenliğinin yanı sıra uzay rekabetinde de ülkemizle beraber Somali ve Afrika'nın hak ve menfaatlerinin korunması gibi yüksek vizyona sahip hedefler açısından ülkemiz bölgedeki ağırlığını sadece korumakla kalmamalı, daha da arttırmalıdır."

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın, ülkedeki tüm grupları temsil etmediğini savunarak, Türkiye'nin belli fraksiyonların değil tüm Suriye halkının hamisi olması gerektiğini söyledi.

CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, Türk askerinin Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görev süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresine onay verdiklerini dile getirdi.

Tan, "silahlı kuvvetlerden ayırma cezası" verilen teğmenlere desteklediklerini ifade ederek, "Bizler, darağacında bile olsak 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' demeyi sürdüreceğiz. Sokakta bulmadığımız bu laik cumhuriyetin DNA'sıyla da taşıyıcı kolonlarıyla da kimseyi oynatmayacağız. Dolayısıyla Cumhurbaşkanına ve AKP-MHP sıralarına çağrım şudur; bir an önce getirin sandığı, bu millet size kapıyı göstermeye can atıyor." diye konuştu.

Tan'ın sözlerinin ardından söz alan MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, "Artık CHP'nin, Atatürk'ün arkasına sığınarak, Atatürk istismarına bir son vermesi gerekiyor. Bu sahte Atatürkçülüğü bırakın artık." dedi. Akçay, CHP'nin, cumhuriyetin kurucu partisi olmadığını savundu.

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise CHP'nin, cumhuriyetin kurucu partisi olduğunu belirterek, "Sizin babalarınız, dedeleriniz CHP'liydi. Bir Kurtuluş Savaşı verilirken bir parti olacaktı, o parti de CHP'dir. Hepimiz aslında hala Kuvayımilliyeciyiz, Atatürk'ün izindeyiz, Mustafa Kemal'in askeriyiz. Siz bundan korkarsınız." şeklinde konuştu.

"Görev gücünün dağılması, deniz haydutluğu faaliyetlerinin yeniden artması riskini doğuracaktır"

TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı ve AK Parti Trabzon Milletvekili Adil Karaismailoğlu, Türkiye'nin, NATO ve BM bünyesindeki deniz güvenliği operasyonlarına aktif destek verdiğini hatırlattı.

Aden Körfezi ve Kızıldeniz'de artan güvenlik tehditlerine karşı verdikleri katkıların, Türk bayraklı gemilerin ve deniz ticaretinin güvenliğini sağladığının altını çizen Karaismailoğlu, bu adımların, Türkiye'nin küresel deniz ticaretindeki rekabet gücünü yükselterek, bölgesel bir ticaret merkezi olmanın ötesine taşıyacağını söyledi.

Denizciliğin, bir ülkenin ekonomik gücünü, bölgesel etkisini ve küresel stratejisini belirleyen en kritik alanlardan biri olduğunu, bu nedenle hava, kara ve demir yolu taşımacılığında olduğu gibi deniz yolu taşımacılığında da emniyeti sağlamak en büyük öncelikleri arasında bulunduğunu kaydeden Karaismailoğlu, şöyle devam etti:

"Deniz haydutluğu ile mücadele amacıyla oluşturulan görev gücünün başarısı ortada olup deniz ticaretinin sürekliliği açısından ülkemizin söz konusu oluşumda yer almaya devam etmesinin son derece önemli olduğu görüşündeyiz. Görev gücünün dağılması bölgedeki deniz haydutluğu faaliyetlerinin yeniden artması riskini doğuracaktır. Uluslararası barış ve istikrarı tehlikeye düşüren ve milli menfaatlerimizi de olumsuz etkileyen deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele yönündeki uluslararası çabalara ülkemiz tarafından etkin bir biçimde destek verilmesi ve bölgede seyrüsefer emniyetinin sağlanmasına katkıda bulunulması, uluslararası ve milli sorumluluklarımızın bir gereği olarak görülmektedir."

Görüşmelerin ardından, Türk askerinin Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görev süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi oylanarak kabul edildi.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
ÇOK OKUNAN HABERLER