Ankara
Prof. Dr. Murat Yeşiltaş ve Hasan Kalyoncu Üniversitesinden Doç. Dr. Murat Aslan, Türkiye'nin İsveç'in NATO'ya Katılım Protokolü'nü TBMM'ye sevk edeceği açıklamasını, değerlendirdi.
Yeşiltaş, İsveç'te terör örgütü PKK üyesinin hapis cezasına çarptırılması, İsveç'in Türkiye'ye yönelik ambargolarının kaldırılması ve Türkiye'nin PKK/YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerine karşı mücadelesine destek vermesi gibi olumlu adımlar atılmasına rağmen bunların uygulanmasında sorunlar yaşandığını belirtti.
Terörle Mücadele Özel Koordinatörü ataması kararının bu sorunların ortadan kaldırılması için atılan bir adım olduğunu vurgulayan Yeşiltaş, "Bu, özellikle Avrupa’daki PKK yapılanmasına yönelik Türkiye’nin Avrupa ülkelerine daha rahat koordine olmasını sağlayacaktır ve bir farkındalık oluşturacaktır." dedi.
"Bu karar, PKK'nın uzun vadede Avrupa'daki ağının zayıflamasına sebep olacaktır"
Yeşiltaş, kararın, Avrupa'da hükümetlerin ve güvenlik teşkilatlarının orta ve uzun vadede terör örgütü PKK ile mücadele edebilecek seviyeye gelmesini sağlayabileceğine dikkati çekerek, "Bu koordinatörlüğün hemen bunu etkilemesi çok olası değil ama orta vadede hükümetlerin politikalarını etkileyecek, bu da PKK'nın uzun vadede Avrupa'daki ağının zayıflamasına sebep olacaktır." diye konuştu.
NATO'nun genişlemesinin ilerleyip ilerlemeyeceği sorusuna Yeşiltaş, "Şu anda genişleme noktasında Ukrayna tartışılıyor tabii ama Ukrayna'da savaş devam ederken, NATO'nun Ukrayna'yı üye olarak kabul etmesi mümkün değil, bu yıllar alacak bir mesele. Zaten savaşın da ne zaman biteceğini kestirmek çok mümkün değil. Dolayısıyla şu aşamada NATO'nun daha fazla genişleyebileceğini söylemek çok olası değil Avrupa kanadında." yanıtını verdi.
Yeşiltaş, NATO'nun küresel bağlantı noktasına dönüşmesinin, Japonya, Güney Kore, Yeni Zelanda ve Avustralya gibi Asya-Pasifik ülkelerinin Vilnius'taki NATO Zirvesi'nde bulunmasının ve bu ülkelerle partnerlik anlaşması imzalanacak olmasının önemine işaret ederek, "NATO’yu biraz daha Amerika ekseninde Çin’e karşı kullanmayı uzun vadede hesaplayan bir stratejinin ortaya koyulduğunu görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Kendisi dışındaki ülkelerin terörle mücadelesini önemsemeyen Avrupa veya NATO üyesi ülkelere dikkati çeken Yeşiltaş, İsveç'in NATO'ya katılımının onlar için ders olduğunu belirtti.
Yeşiltaş, İsveç ve Finlandiya benzeri ülkelerde de NATO gibi güvenlik örgütlerine katılım için desteğin zayıf olduğunu söyleyerek, bu ülkelerde acil güvenlik tehditleri oluşması durumunda neden bir örgüte ihtiyaç duyulduğunun anlaşıldığını vurguladı.
Türkiye'nin NATO'nun geleceği üzerinde kilit rol oynadığının altını çizen Yeşiltaş, "Gerek NATO dosyalarında gerek NATO'yu ilgilendiren diğer yan dosyalarda ve üyelik süreçlerinde Türkiye'nin ne kadar önemli bir üye olduğu yeniden anlaşılmış oldu." dedi.
"Türkiye, Soğuk Savaş dönemindeki jeopolitik önemini tekrar kazandı"
Murat Aslan da NATO tarihinde ilk kez Terörle Mücadele Özel Koordinatörü atanacağı kararının önemine dikkati çekti.
Türkiye'nin terörizmle ilgili en çok sorun yaşamış ülke olduğunu vurgulayan Aslan, "NATO'nun geçmiş zirvelerde terörizmle mücadeleyi asli bir konu başlığı olarak algıladığı ilan edilmiş olsa da somut bir adım atılmamıştı. Türkiye'nin bu eksikliği dile getirmesiyle bir adım atılmış oldu." ifadesini kullandı.
NATO'nun resmi olarak Türkiye'nin terör kaygısını dile getirmesinin PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmesine rağmen tolere eden Avrupa ülkeleri üzerinde bir baskı oluşturabileceğini vurgulayan Aslan, yine de bu ülkelerin tutumlarında büyük bir değişiklik yaratmayacağını düşündüğünü dile getirdi.
Aslan, İsveç'in bir Baltık ülkesi olarak Kuzey Denizi'ne ya da herhangi bir okyanusa kıyısı bulunmadığı için güvenlik kaygısı olmadığını belirterek, "Ülkenin üye olmasıyla NATO'nun güvenlik mimarisine önemli bir katkıda bulunacağını düşünmüyorum." dedi.
Yaşanan gelişmelerle jeopolitik küreselleşme kavramının yeniden önem kazanacağını dile getiren Aslan, "ABD, Soğuk Savaş sonrası Türkiye'nin jeopolitik öneminin zayıfladığına yönelik bir yargıya sahipti. Bu dönemde Türkiye, Soğuk Savaş dönemindeki jeopolitik önemini tekrar kazandı ancak yeni jeopolitik ortamda Türkiye etrafındaki krizlerin bir çatışmaya veya savaşa dönüşme ihtimali artıyor. Güvenlik bağlamında hazırlıklı olunmalı." ifadelerini kullandı.
Aslan, Türkiye'nin NATO'nun açık kapı politikasına her zaman olumlu yaklaştığını söyleyerek, NATO içerisinde genişlemenin mümkün olduğunu ancak Avrupa'da üye olabilecek ilave ülke sayısının azalması, üye olmayan ülkelerin güvenlik sorunu yaşamamaları nedeniyle üyeliğe istekli olmaması ve üye olmak isteyenlerin Rusya'yla problemleri nedeniyle geri planda bırakılmasıyla genişlemenin hızını kaybedeceğini kaydetti.