2012'de Türkiye karşıtı ABD'nin Libya Büyükelçisi Chris Stevens nasıl öldürüldü? 

2012'de Türkiye karşıtı ABD'nin Libya Büyükelçisi Chris Stevens nasıl öldürüldü? 

TBMM'nin Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin görüşmeleri için olağanüstü toplanması ve görüşmelerin ardından yapılan oylamada tezkere kabul edildi ya. Ölsem de gam yemem.

Türk Ordusu’na Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Paşa'nın izinden, seferberlik emri çıktı. Bingazi, Dernek, Tobruk, Traslupgarp ve Misratalılar Türk kardeşlerini bekliyor. 

Libya Türkleri” mi dediniz? 

Trablus, Turgut Reis ve Kaptan-ı Derya Sinan Paşa tarafından 1551’de Osmanlı’ya bağlanırken “Fizan” bölgesi ise 1577’de Osmanlı Devleti’nin topraklarına katıldı.

Tamamen Türk olan yeniçeri ve leventlerin yerli kadınlarla evlenmelerinden doğan erkek çocuklardan meydana gelen “Kuloğlu” adı verilen Türk-Arap karışımı nesil, bugün Libya’da halen varlığını koruyor.

Kuloğlu”, yerel Arap ağızlarında “Köroğlu” olarak yerleşmiş. Örneğin Urfa’da meskûn “Bini İcil Aşireti” mensuplarının büyük bir kısmı Köroğlu soyadını taşıyor.

Arap kabilelere mensup hanımlarla evlenen Kuloğlular, kuşaklar boyunca önemli askeri görevler üstlendiler.

Sadece leventler değil, din hizmetleri ile diğer askeri ve idari görevler için gönderilen binlerce Osmanlı Türkü de 3 asır bu bölgede yaşayarak adeta kök saldılar. Ayrıca Girit’ten sürgün edilen Türkler’in bir kısmı da Libya şehirlerine iskân edilmişti.

Türkler’in yoğun yaşadığı Mısrata; 19’uncu yüzyılda Libya’ya yerleşen, Çerkes ya da İslam’ı kabul eden Yahudiler’den oluşan eski Osmanlı asker ailelerinin çoğunlukta olduğu bir yerleşim. 

Hatta modern Libya’nın kuruluşunun ilk yıllarında, Türk Hükümeti’nin izni ve görevlendirmesi ile Sadullah Koloğlu; nam-ı diğer ‘Arap Kaymakam’ bu ülkenin ilk başbakanı olarak üstün görevlerde bulunmuştu.

Basın-Yayın eski genel müdürü, bir dönem Bület Ecevit’e danışmanlık da yapmış, akademisyen -yazar-tarihçi Orhan Koloğlu, Sadullah Bey’in ikinci oğludur.

Hain General Hafter, Türksoylulara etnik saldırı düzenliyor…

Bingazi eski Başkonsolosu Büyükelçi Ali Sait Akın, tam da tezkere görüşmesine denk gelen günde ezber bozan önemli açıklamalarda bulundu. 

Hafter’in terörle mücadele olarak çarpıtıp sunduğu ve Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir siyaseti bölgesindeki (Doğu bölgesi: Bingazi, Tobruk) Türk soylulara karsı nefret dili kullandığını ve etnik temizliğe başvurduğunu belirtiyor. 

Hafter’in bu siyaseti sonucu yağmalar, öldürmeler ve tehditler sonucu doğudaki Türk soyluların (genellikle Misratalılar) tamamının bölgeyi terkettiğini söylüyor. 

Bu yolla Bingazi'den göç ettirilenlerin sayısı 100 bin civarında. Hafter bu siyasetini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da  uyguluyor. Kontrolünde bulunan doğu bölgesini Türk vatandaşlarına yasakladığı gibi, gelecek olanları tutuklayacağını ilan etmekten de geri durmadı.

Bu CIA devşirmesi General Hafter’in Türk soylulara düşmanlığının nedeni Kaddafi’yi düşüren, bugün de Trablus’daki rejimi ayakta tutan asıl gücün, Libya'da Turk asıllı olarak görülen Misuratalı milisler olmasıdır. 

Türkiye karşıtı ABD'nin Libya Büyükelçisi Chris Stevens…

Christopher Stevens, Dışişleri Bakanlığı’nın bölgedeki en deneyimli diplomatlarından biriydi ve 21 yıldan bu yana Bakanlık görevlisiydi. Stevens, öldürülmeden dört aydan az bir süre önce Libya’ya atanmıştı.

Büyükelçi Christopher Stevens, Libya’ya ilk geldiğinde yaptığı ‘merhaba’ konuşmasında özellikle Türkiye’den  hiç de hoş olmayan bir üslupla söz etmiş; “Amerika sizin için burada. Bir çok ülke saklandığı yerden çıkıyor ve para teklif ediyor. En son Türkiye” demişti. 

Bu sözleri, onun ölüm fermanı oldu. 

Christopher Stevens nasıl öldürüldü?

John Christopher "Chris" Stevens, Haziran 2012-Eylül 2012 tarihleri ​​arasında Libya'nın Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi olarak görev yapan Amerikalı diplomat ve avukat. 

Mayıs 2012'de ABD'nin Libya Büyükelçisi olarak atandı ve Trablus'taki Elçilik binasında yaşıyordu. 

10 Eylül 2012'de yerel unsurlarla temasla yeniden bağlantı kurmak ve personel boşluklarını doldurmak da dahil olmak üzere oradaki özel görev üzerinde çalışmaya devam etmek için Bingazi'deki ABD elçiliğine gitti. Ecel onu Bingazi’de buldu. Öleceğini bilseydi hiç Bingazi'ye gidermiydi?

2011'de Libya lideri Muammer Kaddafi rejimine karşı devrimi başlatan Bingazi, aynı zamanda aşırı dincilerin kalesiydi. 

Büyükelçinin Bingazi temasları, Amerika’da çevrilen ve Hazreti Muhammed’e hakaret eden bir amatör filmi protesto gösterilerinin gölgesinde gerçekleşti.  

Libya'nın Bingazi şehrindeki ABD Konsolosluğu'na düzenlenen saldırıda, ABD Büyükelçisi John Christopher Chris Stevens ve üç elçilik çalışanı öldü.

Büyükelçi Chris Stevens, dumandan boğulmuş halde bulundu ve kaldırıldığı Bingazi Tıp Merkezi’nde 1.5 saat hayata döndürülmeye çalışıldı ama kurtarılamadı. 

CIA istasyonunda bulunan ek binaya saldırıldı. 

Sabaha kadar süren çatışmaların ardından Büyükelçi Stevens ile 3 büyükelçilik çalışanı toplamda 4 Amerikalı öldürüldü. Bu olayın ardından 26 CIA ajanı ve 5 elçilik görevlisi kurtarıldı.

Havasızlıktan boğulduğu belirtilen Stevens’ın son anlarında çekilen fotoğrafı, 20 Ekim 2011'de isyancılar tarafından öldürülen Libya eski diktatörü Muammer Kaddafi'nin hafızalara kazınan görüntüsünü akıllara getirdi. 

Bir Arap atasözü ne der: “Men dakka dukka" yani; eden bulur. 

ABD’nin Libya Büyükelçisi John Christopher "Chris" Stevens, öldürülmeden birkaç saat önce Türk diplomat ile ne görüşmüştü?

Libya’nın Bingazi kentindeki ABD Büyükelçiliği’ne düzenlenen saldırıda ölen ABD'nin Trablus Büyükelçisi Chris Stevens’ın son yemeğini bir Türk diplomat ile yediği  gündeme gelmişti. 

11 Eylül 2012'de Libya’da gerçekleşen ve aralarında bir büyükelçinin de olduğu dört Amerikan yetkilisinin ölümüyle sonuçlanan saldırılar için ABD Dışişleri Bakanlığı bağımsız soruşturma  başlatmıştı.

Emekli diplomat Tom Pickering’in başkanlık ettiği, eski Genelkurmay Başkanı Mike Mullen’ın da aralarında bulunduğu beş kişilik bağımsız komisyon, 39 sayfalık raporunu Dışişleri’ne teslim etmişti. 

Olayların kronolojik detayının da verildiği raporda, Stevens’ın bir gece önce Trablus’tan geldiği ve 14 Eylül’e kadar kalmayı planladığı misyonda, saat 19.40’da bir Türk diplomatını kapıdan yolcu ettiği bilgisi de veriliyor. 

Türkiye’nin Bingazi Konsolosu Ali Sait Akın olduğu bilinen diplomatın ismi raporda geçmiyor. Ancak Akın’ı uğurlamasının üzerinden tam iki saat geçtikten sonra güvenlik görevlilerinin bir patlama sesi duyduğu ve bir düzine silahlı saldırganın misyona girmeye çalıştığını fark ettiği belirtiliyor.

Bu diplomat, Türkiye’nin Bingazi Başkonsolosu Ali Sait Akın'dan başkası değildi. Yemekte ne konuşulmuş olabilir? 

ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu’ndaki bilgilere göre 11 Eylül 2012 öncesi Libya bandıralı El Entisar (Zafer) adlı gemi İskenderun limanına yanaşıyor. 

Seferi, Mavi Marmara olayını düzenleyen İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı) organize ediyor ve Suriye’den kaçanlara yardım malzemesi getirdiği bildiriliyor. 

Gemi, günlerce İskenderun limanında bekletilirken, gemiden inen bazı Libyalılar otellere yerleştiriliyor. Bu arada Eylül başında zamanın CIA Başkanı Petreaus, Türkiye ve İsrail’i ziyaret ediyor. 

Oysa Rus istihbaratı; RPG’ler, yerden havaya uçaksavar füzeleri, Rus yapımı MANPADS denilen ve omuzdan atılan füzelerin de aralarında yer aldığı, Suriyeli ayaklanmacılara verilecek çok sayıda silah ve mühimmatın gemide olduğu konusunda Türk yetkilileri uyarıyor.

El Entisar’ın 6 Eylül tarihinde İskenderun limanına yanaşmasına izin veriliyor. Bu arada Rusya, Ankara’yı delillerle sıkıştırmaya başlıyor. 

Başbakan Erdoğan, konuyu Amerikalılarla görüşmesi için Bingazi Başkonsolosu Ali Sait Akın’ı görevlendiriyor. 

ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu’nun hazırladığı rapora göre ABD'li ve Türk diplomatın Bingazi görüşmesinin asıl amacı bu. 

Ancak Stevens ile Akın arasındaki görüşmenin Türk tarafı açısından beklenilen olumlulukta geçmemesi üzerine Amerikan Büyükelçisi Stevens ile görüşmeden çıkan Akın, Amerikan konsolosluğu çevresinde İslamcı militanların yığılmaya başladığını görmesine rağmen, Amerikalıları haberdar etmemekle itham edilmişti. 

ABD Büyükelçisini öldüren örgüt; Ensar’uş Şeria…

2012 yılının Şubat ayında Kaddafi karşıtı ayaklanma sırasında kurulan ve Derne,  Libya, Mali, Mısır, Moritanya, Suriye Tunus ve Yemen'de kolları bulunan Ensar’uş Şeria, demokrasi karşıtı duruşu ve ülkede “İslam şeriatının uygulanması” yönündeki talepleriyle ön plana çıktı.

Mali'de örgütlenen Ensar eş-Şeriat ülkenin kuzeyinde özellikle Azavad bölgesinde aktif. 

2012 Tuareg İsyanı'nda da yer alan örgütün silahlarının büyük bir bölümü El Kaide’den temin edilmişti.

Ensar’uş Şeria mensupları Yemen, Libya, Cezayir ve Mısır gibi Kuzey Afrika ülkelerinden Libya’ya gelmişti. 

ABD’nin ülkeye müdahalesini eleştiren İslamcı grup, daha sonra Halife Hafter güçleriyle şiddetli bir savaşa girişti. 2012 yılında Bingazi’de ABD Büyükelçisi Cristopher Stevens’ın ölümüyle sonuçlanan saldırının arkasında Ensar’uş Şeria’nın olduğu öne sürülüyordu.

Bingazi’de konumlanan İslamcı grubun “Küresel Cihat düşüncesini savunduğu ve El Kaide’nin Libya kolu olduğu yönünde iddialar sık sık gündeme gelmesine rağmen Ensar’uş ŞeriaLibya dışındaki hiçbir grupla bağlantılı olmadığını” açıklayarak iddiaları yalanladı. 

İslami davet ve sosyal yardım çalışmalarıyla ülkedeki diğer gruplardan farklılaşan Ensar’uş Şeria yol yapım çalışmaları, trafik düzenlemeleri, kültür merkezleri açılması ve eğitim programları hazırlamasıyla dikkatleri üzerine çekti.

2015 yılında grubun kurucu lideri Muhammed Zahavi’nin Hafter’e bağlı güçlerle girdiği çatışmada ölmesinin ardından Ensar’uş Şeria, Bingazi’deki etkinliğini önemli ölçüde yitirdi. 

2012’de Libya’da ABD elçisinin öldüğü baskını anlatan; “13 Saat: Bingazi’nin Gizli Askerleri”…

Amerikalılar gökten başlarına taş yağsa Türkler’den biliyor.

Nitekim ABD'nin Libya Büyükelçisi John Christopher “Chris" Stevens'ın öldürülmesinde de Türk parmağı aradıkları kesin. 

Çünkü Büyükelçi'nin öldürülmesini konu alan filmde bu husus çok net beyaz perdeye yansıtıldı… Nasıl mı? 

Muammer Kaddafi’nin devrilmesinin ardından Libya’ya giden ABD’nin Libya Büyükelçisi Christopher Stevens’ın Bingazi’de isyancılar tarafından öldürüldüğü gecenin hikayesi anlatan “13 Saat: Bingazi’nin Gizli Askerleri” (13 Hours: Secret Soldier of Benghazi) adlı filmde, ön plandaki teröristlerden birine Türk bayraklı tişört giydirildi.

Bingazi’de ABD’ye ait elçilik binası ve CIA istasyonunun bulunduğu ek binaya yapılan saldırıda koruma ekibinde yer alan 6 eski askerden oluşan özel güvenlik takımının hikayesinin anlatıldığı filmdeki “Türk bayraklı terörist” neredeyse her kritik sahnede yer alıyor. 

Türk bayraklı tişörtü giyen terörist, filmin başında teröristlerin yuvalandığı binanın önünde Amerikalılara hareket çekerken görülüyor. 

Filmin 36’ncı dakikasında ise elçilik binasını kontrol eden kişilerden biri, yine Türk bayrağını üstünde taşıyan terörist oluyor. Ancak en kötü görüntü filmin 41’inci dakikasında yer alıyor.

Elçilik binasına saldırmadan önce toplanan teröristler silahlarını kaldırarak intikam yemini ediyor. Bu grubun en önünde yer alan ay-yıldızlı al bayrağı üzerinde taşıyan sakallı terörist, ağız dolusu küfürler haykırarak ettiği yeminle, karanlık sahnenin en renkli unsuru olarak adeta gözümüzün içine sokuluyor.

Türk bayraklı teröristin rolü bu kadar değil. Bir kaç dakika sonra neredeyse bir kovboy gibi etrafa kurşun sıka sıka elçiliğe ilk girenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Bingazi'nin Gizli Askerleri” ile “Âlemde Şer Oğuzda Er Tükenmez”. 

En güzel sözü merhum Arif Nihat Asya, Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor” şiirinde söylemiş:

Şehitler tepesi boş değil,

Biri var bekliyor.

Ve bir göğüs, nefes almak için;

Rüzgar bekliyor.

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;

Yattığı toprak belli,

Tuttuğu bayrak belli,

Kim demiş meçhul asker diye?Destanını yapmış, kasideye kanmış.

Bir el ki; ahretten uzanmış,

Edeple gelip birer birer öpsün diye fâniler!

Öpelim temizse dudaklarımız,

Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız.

Rüzgarını kesmesin gövdeler

Sesinden yüksek çıkmasın nutuklar, kasîdeler.

Geri gitsin alkışlar geri,

Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri!

Ona oğullardan, analardan dilekler yeter,

Yazın sarı, kışın beyaz çiçekler yeter!

Söyledi söyleyenler demin,

Gel süngülü yiğit alkışlasınlar

Şimdi sen söyle, söz senin

Şehitler tepesi boş değil,

Toprağını kahramanlar bekliyor!

Ve bir bayrak dalgalanmak için;

Rüzgar bekliyor!

Destanı öksüz, sükûtu derin meçhul askerin;

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye

Yattığı toprak belli,

Tuttuğu bayrak belli,

Kim demiş meçhul asker diye?..

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

TBMM'nin Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin görüşmeleri için olağanüstü toplanması ve görüşmelerin ardından yapılan oylamada tezkere kabul edildi ya. Ölsem de gam yemem.

Türk Ordusu’na Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Paşa'nın izinden, seferberlik emri çıktı. Bingazi, Dernek, Tobruk, Traslupgarp ve Misratalılar Türk kardeşlerini bekliyor. 

Libya Türkleri” mi dediniz? 

Trablus, Turgut Reis ve Kaptan-ı Derya Sinan Paşa tarafından 1551’de Osmanlı’ya bağlanırken “Fizan” bölgesi ise 1577’de Osmanlı Devleti’nin topraklarına katıldı.

Tamamen Türk olan yeniçeri ve leventlerin yerli kadınlarla evlenmelerinden doğan erkek çocuklardan meydana gelen “Kuloğlu” adı verilen Türk-Arap karışımı nesil, bugün Libya’da halen varlığını koruyor.

Kuloğlu”, yerel Arap ağızlarında “Köroğlu” olarak yerleşmiş. Örneğin Urfa’da meskûn “Bini İcil Aşireti” mensuplarının büyük bir kısmı Köroğlu soyadını taşıyor.

Arap kabilelere mensup hanımlarla evlenen Kuloğlular, kuşaklar boyunca önemli askeri görevler üstlendiler.

Sadece leventler değil, din hizmetleri ile diğer askeri ve idari görevler için gönderilen binlerce Osmanlı Türkü de 3 asır bu bölgede yaşayarak adeta kök saldılar. Ayrıca Girit’ten sürgün edilen Türkler’in bir kısmı da Libya şehirlerine iskân edilmişti.

Türkler’in yoğun yaşadığı Mısrata; 19’uncu yüzyılda Libya’ya yerleşen, Çerkes ya da İslam’ı kabul eden Yahudiler’den oluşan eski Osmanlı asker ailelerinin çoğunlukta olduğu bir yerleşim. 

Hatta modern Libya’nın kuruluşunun ilk yıllarında, Türk Hükümeti’nin izni ve görevlendirmesi ile Sadullah Koloğlu; nam-ı diğer ‘Arap Kaymakam’ bu ülkenin ilk başbakanı olarak üstün görevlerde bulunmuştu.

Basın-Yayın eski genel müdürü, bir dönem Bület Ecevit’e danışmanlık da yapmış, akademisyen -yazar-tarihçi Orhan Koloğlu, Sadullah Bey’in ikinci oğludur.

Hain General Hafter, Türksoylulara etnik saldırı düzenliyor…

Bingazi eski Başkonsolosu Büyükelçi Ali Sait Akın, tam da tezkere görüşmesine denk gelen günde ezber bozan önemli açıklamalarda bulundu. 

Hafter’in terörle mücadele olarak çarpıtıp sunduğu ve Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir siyaseti bölgesindeki (Doğu bölgesi: Bingazi, Tobruk) Türk soylulara karsı nefret dili kullandığını ve etnik temizliğe başvurduğunu belirtiyor. 

Hafter’in bu siyaseti sonucu yağmalar, öldürmeler ve tehditler sonucu doğudaki Türk soyluların (genellikle Misratalılar) tamamının bölgeyi terkettiğini söylüyor. 

Bu yolla Bingazi'den göç ettirilenlerin sayısı 100 bin civarında. Hafter bu siyasetini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da  uyguluyor. Kontrolünde bulunan doğu bölgesini Türk vatandaşlarına yasakladığı gibi, gelecek olanları tutuklayacağını ilan etmekten de geri durmadı.

Bu CIA devşirmesi General Hafter’in Türk soylulara düşmanlığının nedeni Kaddafi’yi düşüren, bugün de Trablus’daki rejimi ayakta tutan asıl gücün, Libya'da Turk asıllı olarak görülen Misuratalı milisler olmasıdır. 

Türkiye karşıtı ABD'nin Libya Büyükelçisi Chris Stevens…

Christopher Stevens, Dışişleri Bakanlığı’nın bölgedeki en deneyimli diplomatlarından biriydi ve 21 yıldan bu yana Bakanlık görevlisiydi. Stevens, öldürülmeden dört aydan az bir süre önce Libya’ya atanmıştı.

Büyükelçi Christopher Stevens, Libya’ya ilk geldiğinde yaptığı ‘merhaba’ konuşmasında özellikle Türkiye’den  hiç de hoş olmayan bir üslupla söz etmiş; “Amerika sizin için burada. Bir çok ülke saklandığı yerden çıkıyor ve para teklif ediyor. En son Türkiye” demişti. 

Bu sözleri, onun ölüm fermanı oldu. 

Christopher Stevens nasıl öldürüldü?

John Christopher "Chris" Stevens, Haziran 2012-Eylül 2012 tarihleri ​​arasında Libya'nın Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi olarak görev yapan Amerikalı diplomat ve avukat. 

Mayıs 2012'de ABD'nin Libya Büyükelçisi olarak atandı ve Trablus'taki Elçilik binasında yaşıyordu. 

10 Eylül 2012'de yerel unsurlarla temasla yeniden bağlantı kurmak ve personel boşluklarını doldurmak da dahil olmak üzere oradaki özel görev üzerinde çalışmaya devam etmek için Bingazi'deki ABD elçiliğine gitti. Ecel onu Bingazi’de buldu. Öleceğini bilseydi hiç Bingazi'ye gidermiydi?

2011'de Libya lideri Muammer Kaddafi rejimine karşı devrimi başlatan Bingazi, aynı zamanda aşırı dincilerin kalesiydi. 

Büyükelçinin Bingazi temasları, Amerika’da çevrilen ve Hazreti Muhammed’e hakaret eden bir amatör filmi protesto gösterilerinin gölgesinde gerçekleşti.  

Libya'nın Bingazi şehrindeki ABD Konsolosluğu'na düzenlenen saldırıda, ABD Büyükelçisi John Christopher Chris Stevens ve üç elçilik çalışanı öldü.

Büyükelçi Chris Stevens, dumandan boğulmuş halde bulundu ve kaldırıldığı Bingazi Tıp Merkezi’nde 1.5 saat hayata döndürülmeye çalışıldı ama kurtarılamadı. 

CIA istasyonunda bulunan ek binaya saldırıldı. 

Sabaha kadar süren çatışmaların ardından Büyükelçi Stevens ile 3 büyükelçilik çalışanı toplamda 4 Amerikalı öldürüldü. Bu olayın ardından 26 CIA ajanı ve 5 elçilik görevlisi kurtarıldı.

Havasızlıktan boğulduğu belirtilen Stevens’ın son anlarında çekilen fotoğrafı, 20 Ekim 2011'de isyancılar tarafından öldürülen Libya eski diktatörü Muammer Kaddafi'nin hafızalara kazınan görüntüsünü akıllara getirdi. 

Bir Arap atasözü ne der: “Men dakka dukka" yani; eden bulur. 

ABD’nin Libya Büyükelçisi John Christopher "Chris" Stevens, öldürülmeden birkaç saat önce Türk diplomat ile ne görüşmüştü?

Libya’nın Bingazi kentindeki ABD Büyükelçiliği’ne düzenlenen saldırıda ölen ABD'nin Trablus Büyükelçisi Chris Stevens’ın son yemeğini bir Türk diplomat ile yediği  gündeme gelmişti. 

11 Eylül 2012'de Libya’da gerçekleşen ve aralarında bir büyükelçinin de olduğu dört Amerikan yetkilisinin ölümüyle sonuçlanan saldırılar için ABD Dışişleri Bakanlığı bağımsız soruşturma  başlatmıştı.

Emekli diplomat Tom Pickering’in başkanlık ettiği, eski Genelkurmay Başkanı Mike Mullen’ın da aralarında bulunduğu beş kişilik bağımsız komisyon, 39 sayfalık raporunu Dışişleri’ne teslim etmişti. 

Olayların kronolojik detayının da verildiği raporda, Stevens’ın bir gece önce Trablus’tan geldiği ve 14 Eylül’e kadar kalmayı planladığı misyonda, saat 19.40’da bir Türk diplomatını kapıdan yolcu ettiği bilgisi de veriliyor. 

Türkiye’nin Bingazi Konsolosu Ali Sait Akın olduğu bilinen diplomatın ismi raporda geçmiyor. Ancak Akın’ı uğurlamasının üzerinden tam iki saat geçtikten sonra güvenlik görevlilerinin bir patlama sesi duyduğu ve bir düzine silahlı saldırganın misyona girmeye çalıştığını fark ettiği belirtiliyor.

Bu diplomat, Türkiye’nin Bingazi Başkonsolosu Ali Sait Akın'dan başkası değildi. Yemekte ne konuşulmuş olabilir? 

ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu’ndaki bilgilere göre 11 Eylül 2012 öncesi Libya bandıralı El Entisar (Zafer) adlı gemi İskenderun limanına yanaşıyor. 

Seferi, Mavi Marmara olayını düzenleyen İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı) organize ediyor ve Suriye’den kaçanlara yardım malzemesi getirdiği bildiriliyor. 

Gemi, günlerce İskenderun limanında bekletilirken, gemiden inen bazı Libyalılar otellere yerleştiriliyor. Bu arada Eylül başında zamanın CIA Başkanı Petreaus, Türkiye ve İsrail’i ziyaret ediyor. 

Oysa Rus istihbaratı; RPG’ler, yerden havaya uçaksavar füzeleri, Rus yapımı MANPADS denilen ve omuzdan atılan füzelerin de aralarında yer aldığı, Suriyeli ayaklanmacılara verilecek çok sayıda silah ve mühimmatın gemide olduğu konusunda Türk yetkilileri uyarıyor.

El Entisar’ın 6 Eylül tarihinde İskenderun limanına yanaşmasına izin veriliyor. Bu arada Rusya, Ankara’yı delillerle sıkıştırmaya başlıyor. 

Başbakan Erdoğan, konuyu Amerikalılarla görüşmesi için Bingazi Başkonsolosu Ali Sait Akın’ı görevlendiriyor. 

ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu’nun hazırladığı rapora göre ABD'li ve Türk diplomatın Bingazi görüşmesinin asıl amacı bu. 

Ancak Stevens ile Akın arasındaki görüşmenin Türk tarafı açısından beklenilen olumlulukta geçmemesi üzerine Amerikan Büyükelçisi Stevens ile görüşmeden çıkan Akın, Amerikan konsolosluğu çevresinde İslamcı militanların yığılmaya başladığını görmesine rağmen, Amerikalıları haberdar etmemekle itham edilmişti. 

ABD Büyükelçisini öldüren örgüt; Ensar’uş Şeria…

2012 yılının Şubat ayında Kaddafi karşıtı ayaklanma sırasında kurulan ve Derne,  Libya, Mali, Mısır, Moritanya, Suriye Tunus ve Yemen'de kolları bulunan Ensar’uş Şeria, demokrasi karşıtı duruşu ve ülkede “İslam şeriatının uygulanması” yönündeki talepleriyle ön plana çıktı.

Mali'de örgütlenen Ensar eş-Şeriat ülkenin kuzeyinde özellikle Azavad bölgesinde aktif. 

2012 Tuareg İsyanı'nda da yer alan örgütün silahlarının büyük bir bölümü El Kaide’den temin edilmişti.

Ensar’uş Şeria mensupları Yemen, Libya, Cezayir ve Mısır gibi Kuzey Afrika ülkelerinden Libya’ya gelmişti. 

ABD’nin ülkeye müdahalesini eleştiren İslamcı grup, daha sonra Halife Hafter güçleriyle şiddetli bir savaşa girişti. 2012 yılında Bingazi’de ABD Büyükelçisi Cristopher Stevens’ın ölümüyle sonuçlanan saldırının arkasında Ensar’uş Şeria’nın olduğu öne sürülüyordu.

Bingazi’de konumlanan İslamcı grubun “Küresel Cihat düşüncesini savunduğu ve El Kaide’nin Libya kolu olduğu yönünde iddialar sık sık gündeme gelmesine rağmen Ensar’uş ŞeriaLibya dışındaki hiçbir grupla bağlantılı olmadığını” açıklayarak iddiaları yalanladı. 

İslami davet ve sosyal yardım çalışmalarıyla ülkedeki diğer gruplardan farklılaşan Ensar’uş Şeria yol yapım çalışmaları, trafik düzenlemeleri, kültür merkezleri açılması ve eğitim programları hazırlamasıyla dikkatleri üzerine çekti.

2015 yılında grubun kurucu lideri Muhammed Zahavi’nin Hafter’e bağlı güçlerle girdiği çatışmada ölmesinin ardından Ensar’uş Şeria, Bingazi’deki etkinliğini önemli ölçüde yitirdi. 

2012’de Libya’da ABD elçisinin öldüğü baskını anlatan; “13 Saat: Bingazi’nin Gizli Askerleri”…

Amerikalılar gökten başlarına taş yağsa Türkler’den biliyor.

Nitekim ABD'nin Libya Büyükelçisi John Christopher “Chris" Stevens'ın öldürülmesinde de Türk parmağı aradıkları kesin. 

Çünkü Büyükelçi'nin öldürülmesini konu alan filmde bu husus çok net beyaz perdeye yansıtıldı… Nasıl mı? 

Muammer Kaddafi’nin devrilmesinin ardından Libya’ya giden ABD’nin Libya Büyükelçisi Christopher Stevens’ın Bingazi’de isyancılar tarafından öldürüldüğü gecenin hikayesi anlatan “13 Saat: Bingazi’nin Gizli Askerleri” (13 Hours: Secret Soldier of Benghazi) adlı filmde, ön plandaki teröristlerden birine Türk bayraklı tişört giydirildi.

Bingazi’de ABD’ye ait elçilik binası ve CIA istasyonunun bulunduğu ek binaya yapılan saldırıda koruma ekibinde yer alan 6 eski askerden oluşan özel güvenlik takımının hikayesinin anlatıldığı filmdeki “Türk bayraklı terörist” neredeyse her kritik sahnede yer alıyor. 

Türk bayraklı tişörtü giyen terörist, filmin başında teröristlerin yuvalandığı binanın önünde Amerikalılara hareket çekerken görülüyor. 

Filmin 36’ncı dakikasında ise elçilik binasını kontrol eden kişilerden biri, yine Türk bayrağını üstünde taşıyan terörist oluyor. Ancak en kötü görüntü filmin 41’inci dakikasında yer alıyor.

Elçilik binasına saldırmadan önce toplanan teröristler silahlarını kaldırarak intikam yemini ediyor. Bu grubun en önünde yer alan ay-yıldızlı al bayrağı üzerinde taşıyan sakallı terörist, ağız dolusu küfürler haykırarak ettiği yeminle, karanlık sahnenin en renkli unsuru olarak adeta gözümüzün içine sokuluyor.

Türk bayraklı teröristin rolü bu kadar değil. Bir kaç dakika sonra neredeyse bir kovboy gibi etrafa kurşun sıka sıka elçiliğe ilk girenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Bingazi'nin Gizli Askerleri” ile “Âlemde Şer Oğuzda Er Tükenmez”. 

En güzel sözü merhum Arif Nihat Asya, Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor” şiirinde söylemiş:

Şehitler tepesi boş değil,

Biri var bekliyor.

Ve bir göğüs, nefes almak için;

Rüzgar bekliyor.

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;

Yattığı toprak belli,

Tuttuğu bayrak belli,

Kim demiş meçhul asker diye?Destanını yapmış, kasideye kanmış.

Bir el ki; ahretten uzanmış,

Edeple gelip birer birer öpsün diye fâniler!

Öpelim temizse dudaklarımız,

Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız.

Rüzgarını kesmesin gövdeler

Sesinden yüksek çıkmasın nutuklar, kasîdeler.

Geri gitsin alkışlar geri,

Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri!

Ona oğullardan, analardan dilekler yeter,

Yazın sarı, kışın beyaz çiçekler yeter!

Söyledi söyleyenler demin,

Gel süngülü yiğit alkışlasınlar

Şimdi sen söyle, söz senin

Şehitler tepesi boş değil,

Toprağını kahramanlar bekliyor!

Ve bir bayrak dalgalanmak için;

Rüzgar bekliyor!

Destanı öksüz, sükûtu derin meçhul askerin;

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye

Yattığı toprak belli,

Tuttuğu bayrak belli,

Kim demiş meçhul asker diye?..

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete