ABD darbesi “Out of question” söz konusu değil!.. İngiliz darbesi yolda?
ABD darbesi “Out of question” söz konusu değil!.. İngiliz darbesi yolda?
- 20-02-2020 08:28
- 979
- 20-02-2020 08:28
- 979
Rand Coorparation'a dayandırılan darbe söylentileri, Mecelle’nin tabiriyle ‘Şüyuu vukuundan beter’ bir süreç yaşatıyor.
O nedenle “Şüyuu vukuundan beter” yani “bir şeyin önceden, herkes tarafından duyulması onun olmasından daha zararlıdır!” denilmiş.
ABD Silahlı Kuvvetleri’nin yan kuruluşu Rand Coorparation tarafından hazırlanan “Erdoğan’ı devirmek için Türk Ordusu ile çalışmayı” öneren rapor üzerinden sağdan-soldan darbe söylentileri aldı başını gidiyor.
Bu raporda, “RAND” araştırmacıları, önümüzdeki on yıl içinde ABD-Türkiye ortaklığının karşı karşıya olduğu temel zorlukları değerlendirmekte ve çalkantılı bir dönem olması muhtemel bir girişimde bulunmak için, olası girişimleri önermektedir.
Araştırmacılar, Türkiye'nin iç dinamiklerini ve küresel çıkarlarını değiştiren politik, sosyal ve ekonomik eğilimlere odaklanıyor.
Türkiye'nin kilit komşuları ve ortaklarıyla değişen ilişkilerini araştırarak, Türkiye'nin çıkarlarının ve komşularının ve ortaklarının çıkarlarının nasıl bir araya geldiğini, ayrıldığını veya çatışma içinde olduğunu karşılaştırıyor.
Sonuçta, Rand Coorparation araştırmacıları, bu eğilimlerin “Türkiye'nin gelecekteki seyri, ABD savunma planlaması ve ABD Ordusu üzerindeki etkileri”ni değerlendiriyor.
Adamlar, gizli-saklı iş yapmıyor.
Tam tersi, göstere göstere, adeta körün gözüne parmak sokarcasına aleni çalışmışlar.
"https://www.rand.org/pubs/research_reports/RR2589.html" isteyen bu adrese girer, raporu aslından okur.
Necip Fazıl hayranı bir kitlenin, bu rapora neden bu denli tepki gösterdiğini anlamış değilim. Şair, “Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın / Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!..” demiyor mu?
İktidar yanlısı köşe yazarları, darbenin ulusalcı Kemalist kliklerin işi olabileceğini öne sürerek, parti tabanına ve muhafazakar kesime safları sıklaştırma mesajı veriyor.
Muhalefetin sınırlı sayıdaki medya muhafızları ise olası darbe söylentilerini kullanarak, iktidar üzerinde sosyal psikolojik baskılamayla, iktidara hata yaptırmaya çalışıyor.
Darbe söylentileri, her iki kesimin de işine geldiğine göre bu furyayı kim başlattı, bu iddialar hangi küresel gücün değirmenine su taşıyor bir düşünün!..
Kartallar yüksek uçar!..
Kendini yenilemeye karar veren Kartal, sarp yamaçlarda kendine bir kovuk bulur. Artık bir işe yaramayan gagasını günlerce kayalara vurarak, parçalanıp düşmesini sağlar.
Yeni oluşan gagasının sertleşmesini bekler.
Daha sonra bu güçlü gagayla acılar içinde, yaşlanmış pençelerini söker.
Eskimiş tüylerini tek tek yolar.
Yüz elli gün, yemeden içmeden acılar içinde gerçekleştirdiği bu işlemlerden sonra; yeniden doğmuş gibi gençleşerek uçar yeni yaşamına ve bir otuz yıl daha yaşar.
Türkiye'yi ararsanız tıpkı "Kendini yenileyen kartal" hikayesinde bulabilirsiniz.
Ergenekon, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası süreç, Suriye hamlesi falan bu şekilde ele alınabilir.
Gezi Davası Kararı, “Yargı Darbesi” mi?
İstanbul 30'uncu Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin davada, aralarında Anadolu Kültür AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın da bulunduğu 9 sanıkla ilgili beraate hükmetti.
Parti grubunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi Parkı davasında verilen beraat kararlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede “Bu hareketi masum bir çevre hareketi olarak görmek gafilliktir” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Gezi Parkı Olayları'nı masum olarak değerlendirenlere, “Ya gafillerdir ya da taammüden bu ülkenin ve milletin düşmanıdır” dedi.
Ardından Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Osman Kavala'nın da bulunduğu 9 sanıkla ilgili beraate hükmeden İstanbul 30'uncu Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkında inceleme başlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Gafil ya da taammüden devlet millet düşmanı” ilan ettikleri arasında, “beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısını söyledikleri, önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de var.
Çünkü 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Karar gazetesi yazarları Ahmet Taşgetiren, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'la konuşmasında “Gezi Olayları İle Gurur Duyuyorum Dedim” açıklamasında bulundu.
Abdullah Gül: Nerede sessiz kaldım. Mesela en büyük olaylar Gezi olaylarıydı değil mi? Bana o zaman ilk sorulan soruya verdiğim cevap şuydu: “Bununla büyük bir gurur duyuyorum” dedim. Şaşırdı herkes”
Ben şaşırmadım Sayın Gül!
Çünkü, FETÖ elebaşı da gezi olaylarında kamunun mallarına zarar veren, duvarlara Erdoğan hakkında, ağza alınmadık küfürler karalayan vandallara “kahraman” demişti.
Gezi Parkı davası kararı açıklanmadan Abdullah Gül ve avenesinin Gezi zekalı ön almaları, yargının kararından önceden haberlerinin olduğunu göstermez mi?
Darbeler içinden Kraliçe’ninki gelir!..
Rand’ın son raporunda göze çarpan önemli husus; Türkiye’de ABD çizgisinde daha ‘dost’ bir muhalefet oluşturulması.
Rand, Amerikan yönetimine, Tayyip Erdoğan'a karşı, "demokratik ama işbirlikçi bir muhalefet" örgütlenmesini, ordudan orduya ilişkilerin sürdürülmesini, ayrıca mevcut Milli Savunma Bakanı üzerinde durulmasını tavsiye ediyor!
Çünkü, Amerika’daki güç merkezleri, PENTAGON ve Türk Genelkurmay Başkanları arasındaki diyalogları derinleştirmek ve Türk Savunma Bakanı’nın artan önemini dikkate alarak ABD-Türkiye Yüksek Düzeyli Savunma Grubu'nu canlandırmak için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğinde hem fikirler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta “Emekli bir askerin peşine düşenler herhalde kendi geçmişlerinden utanıyorlar. Aksi halde böyle bir yanlışın içine düşmezlerdi” sözünün muhatabını çoğunuz, İlker Başbuğ sanabilir.
Oysa, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da emekli asker. Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan, İlker Başbuğ’un verdiği pası, gole çevirirken, kabinesindeki bir ismi hedef almış olmasın!
Kaldı ki Amerikan hükümetine bağlı düşünce kuruluşu RAND Corporation’ın, Türkiye’nin iç ve dış politikasını mercek altına alan “Türkiye’nin Milliyetçi Eğilimi” başlıklı raporunda, İlker Başbuğ ile değil, mevcut Milli Savunma Bakanı ile ilişkiye geçilmesi, onunla çalışılması tavsiye ediliyor.
Erdoğan önce çevresine baksın!..
Acaba Amerikalılar, kendileri üzerinden İngilizler’in, Milli Savunma Bakanı ile görüştüklerini mi iddia ediyorlar?
Bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Kraliçe'ye muhabbeti herkesin malumu.
Gül ve Akar’ın ortak paydası her ikisinin de Kayserili olması.
Ayrıca, Londra sokaklarında Abdullah Gül, Hulusi Akar, Şükrü Karatepe ve Fehmi Koru dörtlüsünün çekilmiş fotoğrafları çarşaf çarşaf internette halen dolaştırılmıyor mu!..
Eğer darbe olursa vebali Erdoğan’a ait.
Neden mi?
Çünkü yakın çevresindeki bir çok isim, Abdullah Gül döneminden kendisine intikal etmiş.
Ya Gül gibi Kayserili mesela MSB Hulusi Akar mesela Şükrü Karatepe ya da onun atadığı bürokratlar.
Neden İngiliz darbesi?
Çünkü, ABD ile Birleşik Krallık arasındaki rekabette Türkiye neredeyse merkez üs.
İngilizler, Türkiye'de tutunabilmek için sermaye transferini hızlandırdı. Yatırımlarını artırdı.
Eğer Türkiye'de nüfuz kaybı yaşarlarsa bu Ortadoğu ve Orta Asya'ya veda etmeleri demek.
Bu sebeple, çıkarlarını riske atmak gibi lükslerinin olmadıklarını düşünüyorlar. Eğer darbe yaptırırlarsa, bilin ki darbeciler dahi İngiliz kraliçesine hizmet ettiklerinin farkında olmazlar.
Darbe iki aşamalı planlanıyor!..
Önce “soft power” yumuşak güç denenecek.
Siyasi hareketlilik, yeni partiler, yargı üzerinden küçük müdahaleler, iktidarın eleştirilmesi falan filan.
Sonra “Hard-Power” sert güç aşamasına geçilecek.
Milli, ulusal duyarlılıklar kaşınacak.
Ekonomik krizin deliye döndürdüğü çaresiz yoksulların can havliyle sokaklara dökülmesine zemin hazırlanacak.
Zaten reel hayat pahalılığı, darbecilerin işini kolaylaştırıyor.
Sokaklar karışacak.
Sağdan-soldan geniş tabanlı ortak bir sokak muhalefeti büyütülecek.
Tıpkı “Gezi”de olduğu gibi iktidar, erk zaafı göstermemek adına Emniyet güçlerini göstericilerin üzerine gönderecek.
Uzun zamandır iktidar tarafından yemlenen semirmiş milis güçler, “sivil toplum kuruluşları” adı altında, tıpkı Mısır’da Tahrîr Meydanı’nda olduğu gibi, iktidar karşıtı muhalif kitleye saldıracak.
Sonuç; Türkiye’nin nur topu gibi bir “Sisi’si” olacak.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
Rand Coorparation'a dayandırılan darbe söylentileri, Mecelle’nin tabiriyle ‘Şüyuu vukuundan beter’ bir süreç yaşatıyor.
O nedenle “Şüyuu vukuundan beter” yani “bir şeyin önceden, herkes tarafından duyulması onun olmasından daha zararlıdır!” denilmiş.
ABD Silahlı Kuvvetleri’nin yan kuruluşu Rand Coorparation tarafından hazırlanan “Erdoğan’ı devirmek için Türk Ordusu ile çalışmayı” öneren rapor üzerinden sağdan-soldan darbe söylentileri aldı başını gidiyor.
Bu raporda, “RAND” araştırmacıları, önümüzdeki on yıl içinde ABD-Türkiye ortaklığının karşı karşıya olduğu temel zorlukları değerlendirmekte ve çalkantılı bir dönem olması muhtemel bir girişimde bulunmak için, olası girişimleri önermektedir.
Araştırmacılar, Türkiye'nin iç dinamiklerini ve küresel çıkarlarını değiştiren politik, sosyal ve ekonomik eğilimlere odaklanıyor.
Türkiye'nin kilit komşuları ve ortaklarıyla değişen ilişkilerini araştırarak, Türkiye'nin çıkarlarının ve komşularının ve ortaklarının çıkarlarının nasıl bir araya geldiğini, ayrıldığını veya çatışma içinde olduğunu karşılaştırıyor.
Sonuçta, Rand Coorparation araştırmacıları, bu eğilimlerin “Türkiye'nin gelecekteki seyri, ABD savunma planlaması ve ABD Ordusu üzerindeki etkileri”ni değerlendiriyor.
Adamlar, gizli-saklı iş yapmıyor.
Tam tersi, göstere göstere, adeta körün gözüne parmak sokarcasına aleni çalışmışlar.
"https://www.rand.org/pubs/research_reports/RR2589.html" isteyen bu adrese girer, raporu aslından okur.
Necip Fazıl hayranı bir kitlenin, bu rapora neden bu denli tepki gösterdiğini anlamış değilim. Şair, “Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın / Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!..” demiyor mu?
İktidar yanlısı köşe yazarları, darbenin ulusalcı Kemalist kliklerin işi olabileceğini öne sürerek, parti tabanına ve muhafazakar kesime safları sıklaştırma mesajı veriyor.
Muhalefetin sınırlı sayıdaki medya muhafızları ise olası darbe söylentilerini kullanarak, iktidar üzerinde sosyal psikolojik baskılamayla, iktidara hata yaptırmaya çalışıyor.
Darbe söylentileri, her iki kesimin de işine geldiğine göre bu furyayı kim başlattı, bu iddialar hangi küresel gücün değirmenine su taşıyor bir düşünün!..
Kartallar yüksek uçar!..
Kendini yenilemeye karar veren Kartal, sarp yamaçlarda kendine bir kovuk bulur. Artık bir işe yaramayan gagasını günlerce kayalara vurarak, parçalanıp düşmesini sağlar.
Yeni oluşan gagasının sertleşmesini bekler.
Daha sonra bu güçlü gagayla acılar içinde, yaşlanmış pençelerini söker.
Eskimiş tüylerini tek tek yolar.
Yüz elli gün, yemeden içmeden acılar içinde gerçekleştirdiği bu işlemlerden sonra; yeniden doğmuş gibi gençleşerek uçar yeni yaşamına ve bir otuz yıl daha yaşar.
Türkiye'yi ararsanız tıpkı "Kendini yenileyen kartal" hikayesinde bulabilirsiniz.
Ergenekon, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası süreç, Suriye hamlesi falan bu şekilde ele alınabilir.
Gezi Davası Kararı, “Yargı Darbesi” mi?
İstanbul 30'uncu Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin davada, aralarında Anadolu Kültür AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın da bulunduğu 9 sanıkla ilgili beraate hükmetti.
Parti grubunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi Parkı davasında verilen beraat kararlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede “Bu hareketi masum bir çevre hareketi olarak görmek gafilliktir” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Gezi Parkı Olayları'nı masum olarak değerlendirenlere, “Ya gafillerdir ya da taammüden bu ülkenin ve milletin düşmanıdır” dedi.
Ardından Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Osman Kavala'nın da bulunduğu 9 sanıkla ilgili beraate hükmeden İstanbul 30'uncu Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkında inceleme başlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Gafil ya da taammüden devlet millet düşmanı” ilan ettikleri arasında, “beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısını söyledikleri, önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de var.
Çünkü 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Karar gazetesi yazarları Ahmet Taşgetiren, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'la konuşmasında “Gezi Olayları İle Gurur Duyuyorum Dedim” açıklamasında bulundu.
Abdullah Gül: Nerede sessiz kaldım. Mesela en büyük olaylar Gezi olaylarıydı değil mi? Bana o zaman ilk sorulan soruya verdiğim cevap şuydu: “Bununla büyük bir gurur duyuyorum” dedim. Şaşırdı herkes”
Ben şaşırmadım Sayın Gül!
Çünkü, FETÖ elebaşı da gezi olaylarında kamunun mallarına zarar veren, duvarlara Erdoğan hakkında, ağza alınmadık küfürler karalayan vandallara “kahraman” demişti.
Gezi Parkı davası kararı açıklanmadan Abdullah Gül ve avenesinin Gezi zekalı ön almaları, yargının kararından önceden haberlerinin olduğunu göstermez mi?
Darbeler içinden Kraliçe’ninki gelir!..
Rand’ın son raporunda göze çarpan önemli husus; Türkiye’de ABD çizgisinde daha ‘dost’ bir muhalefet oluşturulması.
Rand, Amerikan yönetimine, Tayyip Erdoğan'a karşı, "demokratik ama işbirlikçi bir muhalefet" örgütlenmesini, ordudan orduya ilişkilerin sürdürülmesini, ayrıca mevcut Milli Savunma Bakanı üzerinde durulmasını tavsiye ediyor!
Çünkü, Amerika’daki güç merkezleri, PENTAGON ve Türk Genelkurmay Başkanları arasındaki diyalogları derinleştirmek ve Türk Savunma Bakanı’nın artan önemini dikkate alarak ABD-Türkiye Yüksek Düzeyli Savunma Grubu'nu canlandırmak için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğinde hem fikirler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta “Emekli bir askerin peşine düşenler herhalde kendi geçmişlerinden utanıyorlar. Aksi halde böyle bir yanlışın içine düşmezlerdi” sözünün muhatabını çoğunuz, İlker Başbuğ sanabilir.
Oysa, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da emekli asker. Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan, İlker Başbuğ’un verdiği pası, gole çevirirken, kabinesindeki bir ismi hedef almış olmasın!
Kaldı ki Amerikan hükümetine bağlı düşünce kuruluşu RAND Corporation’ın, Türkiye’nin iç ve dış politikasını mercek altına alan “Türkiye’nin Milliyetçi Eğilimi” başlıklı raporunda, İlker Başbuğ ile değil, mevcut Milli Savunma Bakanı ile ilişkiye geçilmesi, onunla çalışılması tavsiye ediliyor.
Erdoğan önce çevresine baksın!..
Acaba Amerikalılar, kendileri üzerinden İngilizler’in, Milli Savunma Bakanı ile görüştüklerini mi iddia ediyorlar?
Bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Kraliçe'ye muhabbeti herkesin malumu.
Gül ve Akar’ın ortak paydası her ikisinin de Kayserili olması.
Ayrıca, Londra sokaklarında Abdullah Gül, Hulusi Akar, Şükrü Karatepe ve Fehmi Koru dörtlüsünün çekilmiş fotoğrafları çarşaf çarşaf internette halen dolaştırılmıyor mu!..
Eğer darbe olursa vebali Erdoğan’a ait.
Neden mi?
Çünkü yakın çevresindeki bir çok isim, Abdullah Gül döneminden kendisine intikal etmiş.
Ya Gül gibi Kayserili mesela MSB Hulusi Akar mesela Şükrü Karatepe ya da onun atadığı bürokratlar.
Neden İngiliz darbesi?
Çünkü, ABD ile Birleşik Krallık arasındaki rekabette Türkiye neredeyse merkez üs.
İngilizler, Türkiye'de tutunabilmek için sermaye transferini hızlandırdı. Yatırımlarını artırdı.
Eğer Türkiye'de nüfuz kaybı yaşarlarsa bu Ortadoğu ve Orta Asya'ya veda etmeleri demek.
Bu sebeple, çıkarlarını riske atmak gibi lükslerinin olmadıklarını düşünüyorlar. Eğer darbe yaptırırlarsa, bilin ki darbeciler dahi İngiliz kraliçesine hizmet ettiklerinin farkında olmazlar.
Darbe iki aşamalı planlanıyor!..
Önce “soft power” yumuşak güç denenecek.
Siyasi hareketlilik, yeni partiler, yargı üzerinden küçük müdahaleler, iktidarın eleştirilmesi falan filan.
Sonra “Hard-Power” sert güç aşamasına geçilecek.
Milli, ulusal duyarlılıklar kaşınacak.
Ekonomik krizin deliye döndürdüğü çaresiz yoksulların can havliyle sokaklara dökülmesine zemin hazırlanacak.
Zaten reel hayat pahalılığı, darbecilerin işini kolaylaştırıyor.
Sokaklar karışacak.
Sağdan-soldan geniş tabanlı ortak bir sokak muhalefeti büyütülecek.
Tıpkı “Gezi”de olduğu gibi iktidar, erk zaafı göstermemek adına Emniyet güçlerini göstericilerin üzerine gönderecek.
Uzun zamandır iktidar tarafından yemlenen semirmiş milis güçler, “sivil toplum kuruluşları” adı altında, tıpkı Mısır’da Tahrîr Meydanı’nda olduğu gibi, iktidar karşıtı muhalif kitleye saldıracak.
Sonuç; Türkiye’nin nur topu gibi bir “Sisi’si” olacak.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete