ABD veya “The best is yet to come”!..
ABD veya “The best is yet to come”!..
- 21-01-2021 09:22
- 924
- 21-01-2021 09:22
- 924
Trump, şimdilik Venceremos demekle kaldı ama zincirleri kıramadı. “WhiteHouse” kaynaklı haberlere bel bağlayan Türk mahreçli aracılar, anlaşılan duygusallığa fazla kaptırdılar.
Kendim için de aynı şeyi söylemem mümkün. Reelpolitik ile politik romantizm arasında gidip geldiğim, med-cezir yaşadığım doğrudur. Sonuçta etten kemikten ve ruhtan müteşekkilim.
Amacım kimseyi gaza getirmek veya kraldan fazla kralcı kesilmek olmadığı gibi “kral öldü, yaşasın yeni kral” kolaycılığına da kaçmam.
Filmin sonunu gördüğümüzü düşünmüyorum. Yönetmen daha filmin jeneriğine “The End” ya da “Fine” yazdırmadı; bu nedenle erken hükümler vermemek gerekiyor.
Bazı okurlarım, sosyal medya takipçilerim, son dakikaya yani Trump'ın Beyaz Saray’dan ayrılması, Joe Biden'in Başkanlık Yemini etmesine kadar, aktardığım bilgilere itimat ettiler.
Ancak sonrasında yaşanan hayal kırıklığı, itimat ettikleri Ömür Çelikdönmez'in öngörülerinin fos çıkması, onları doğal olarak üzdü. Kimileri, kendileri açısından haklı olarak şahsımı “ezoterik muskacılık”la itham etti.
Kimileri, tatlı bir öfke ve gönül kırgınlığı ile “Hani olağanüstü hal ilan edilecekti… Pentagon, Trump'ı devam ettirecekti… İç savaş çıkacaktı… Zeki Müren de bizi görecekti, derin Türkler olaya el koyacaktı… vs. Mühür mühür kalmadı, geçmiş olsun… Biden in charge… Gusan beyle baya bi üfürdünüz, hiçbiri tutmadı… Napcaanız şimdi?..” türünden serzenişte bulundular.
Hatta kıymetli dost, eğitimci siyasetçi Hasan Çıplak beyefendi, “Trump, yarın Şeyhi'nin Harnamesinde şu beyitte anlatılan duruma düşecek: Arkasından alınınca palanı / Sanki bir it artığıydı kalanı..” mesajını gönderdi.
Haklılar. Varsın öyle düşünsünler.
İtirazım var bu zalim kadere/ İtirazım var bu sonsuz kedere/ Feleğin cilvesine, hayatın sillesine/ Dertlerin cümlesine itirazım var…
Halen tüm dünya kamuoyu, Joe Biden'in ABD Başkanı olduğu haberleri ile yıkılsa bile, bir başka değerli gönül dostunun dediği gibi; “Umut varsa imkan vardır.. Var bir hayalimiz!” diyorum.
TV kanallarının gözümüze gözümüze soktukları sözde sanal gerçekliğe rağmen Beyaz Saray'a veda eden ve Andrews Hava Üssü'ne giden Trump’ın, burada kendisini uğurlayan askeri yetkili ve sivil görevlilere ABD Başkanı olarak son konuşmasında; “Hoşçakal derken sizi sevdiğimi söylemek istiyorum, bir şekilde geri döneceğiz…” açıklamasını benim gibi saftirikler için yapılmış züğürt tesellisi falan olarak kabul etmiyorum.
“Now, as I prepare to hand power over to a new administration at Noon on Wednesday, I want you to know that the movement we started is only just beginning”
Trump, bir kaç gün önceki konuşmasında “New Administration” /“Yeni Yönetim” dedi ama bu konuşmasında neden “Biden yönetimi” demedi?
Bu kadar saf-salak mı?
“Eee ne var bunda!” diyebilirsiniz.
Ne yok ki?
Joe Biden için düzenlenen törene katılmayan Trump, Florida yolcuğu öncesi “başka bir şekilde geri döneceğiz” mesajı verdi.
Buna ne demeli? Herhalde, “delidir ne yapsa yeridir” deyip işin içinden çıkmayacaksınız?
Trump, Florida'da halk tarafından coşku ile karşılandı. Florida ve Teksas başta olmak üzere, birçok eyalette vatanseverler teyakkuza geçti.
Küresel sermayenin çanına ot tıkamak için uzun süredir hazırlanan ABD askeri istihbaratı ve Pentagon, görünürde Trump'ı cascavlak ortada bırakmış gibi.
Ancak iki hususu dikkatlerinize sunmak boynumun borcu. “Şeytan ayrıntıda gizlidir” diye boşuna dememişler.
Birinci husus; siyasi geleceğini, mal varlığını riske etmeyi bırakın, yedi sülalesinin yeryüzünden silinmesi pahasına rağmen Trump’ın onayladığı, imzaladığı “Executive Order/ İcra Emri”, Pentagon’un elinde duruyor.
Buna göre, Trump'ın ABD ülke güvenliği açısından yapılması gerekenler doğrultusunda yetkilendirdiği Pentagon, istediği taktirde, istediği zaman, istediğini yapabilir.
Kızacaksınız ama “Bekleyin görün!..” derim.
İkinci husus; bir kaç gün önce Donald Trump, kolluk kuvvetlerini, hakimleri, savcıları ve ailelerini korumaya yönelik “İdari bir Karar” yayınladı.
Önümüzdeki günlerde, neden bu kolluk kuvvetleri, hakimler, savcılar ve ailelerinin korunmasına gerek duyulduğu ortaya çıkabilir mi?
Seçimlere hile karıştırıldığı, sapkın pedofoli, pizzacı Demokratlar hakkında davaların açıldığı bir süreç başlar mı?
Devir teslime katılmayan Trump'ın elinde hangi mühür var? Eğer “mühür kimde ise Süleyman o” ise, Biden neci?
Şairin dediği gibi “Tohum saç, bitmezse toprak utansın! / Hedefe varmayan mızrak utansın!”
Hasadı bekliyoruz; belki bugün, belki yarın, belki yarından da yakın! Onun için “bu tümsek, bu köstebek ilelebet kalır” diye boşuna heveslenmesinler…
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
Seçilmiş Kaynakça
https://www.whitehouse.gov/presidential-actions/executive-order-protecting-law-enforcement-officers-judges-prosecutors-families/
Trump, şimdilik Venceremos demekle kaldı ama zincirleri kıramadı. “WhiteHouse” kaynaklı haberlere bel bağlayan Türk mahreçli aracılar, anlaşılan duygusallığa fazla kaptırdılar.
Kendim için de aynı şeyi söylemem mümkün. Reelpolitik ile politik romantizm arasında gidip geldiğim, med-cezir yaşadığım doğrudur. Sonuçta etten kemikten ve ruhtan müteşekkilim.
Amacım kimseyi gaza getirmek veya kraldan fazla kralcı kesilmek olmadığı gibi “kral öldü, yaşasın yeni kral” kolaycılığına da kaçmam.
Filmin sonunu gördüğümüzü düşünmüyorum. Yönetmen daha filmin jeneriğine “The End” ya da “Fine” yazdırmadı; bu nedenle erken hükümler vermemek gerekiyor.
Bazı okurlarım, sosyal medya takipçilerim, son dakikaya yani Trump'ın Beyaz Saray’dan ayrılması, Joe Biden'in Başkanlık Yemini etmesine kadar, aktardığım bilgilere itimat ettiler.
Ancak sonrasında yaşanan hayal kırıklığı, itimat ettikleri Ömür Çelikdönmez'in öngörülerinin fos çıkması, onları doğal olarak üzdü. Kimileri, kendileri açısından haklı olarak şahsımı “ezoterik muskacılık”la itham etti.
Kimileri, tatlı bir öfke ve gönül kırgınlığı ile “Hani olağanüstü hal ilan edilecekti… Pentagon, Trump'ı devam ettirecekti… İç savaş çıkacaktı… Zeki Müren de bizi görecekti, derin Türkler olaya el koyacaktı… vs. Mühür mühür kalmadı, geçmiş olsun… Biden in charge… Gusan beyle baya bi üfürdünüz, hiçbiri tutmadı… Napcaanız şimdi?..” türünden serzenişte bulundular.
Hatta kıymetli dost, eğitimci siyasetçi Hasan Çıplak beyefendi, “Trump, yarın Şeyhi'nin Harnamesinde şu beyitte anlatılan duruma düşecek: Arkasından alınınca palanı / Sanki bir it artığıydı kalanı..” mesajını gönderdi.
Haklılar. Varsın öyle düşünsünler.
İtirazım var bu zalim kadere/ İtirazım var bu sonsuz kedere/ Feleğin cilvesine, hayatın sillesine/ Dertlerin cümlesine itirazım var…
Halen tüm dünya kamuoyu, Joe Biden'in ABD Başkanı olduğu haberleri ile yıkılsa bile, bir başka değerli gönül dostunun dediği gibi; “Umut varsa imkan vardır.. Var bir hayalimiz!” diyorum.
TV kanallarının gözümüze gözümüze soktukları sözde sanal gerçekliğe rağmen Beyaz Saray'a veda eden ve Andrews Hava Üssü'ne giden Trump’ın, burada kendisini uğurlayan askeri yetkili ve sivil görevlilere ABD Başkanı olarak son konuşmasında; “Hoşçakal derken sizi sevdiğimi söylemek istiyorum, bir şekilde geri döneceğiz…” açıklamasını benim gibi saftirikler için yapılmış züğürt tesellisi falan olarak kabul etmiyorum.
“Now, as I prepare to hand power over to a new administration at Noon on Wednesday, I want you to know that the movement we started is only just beginning”
Trump, bir kaç gün önceki konuşmasında “New Administration” /“Yeni Yönetim” dedi ama bu konuşmasında neden “Biden yönetimi” demedi?
Bu kadar saf-salak mı?
“Eee ne var bunda!” diyebilirsiniz.
Ne yok ki?
Joe Biden için düzenlenen törene katılmayan Trump, Florida yolcuğu öncesi “başka bir şekilde geri döneceğiz” mesajı verdi.
Buna ne demeli? Herhalde, “delidir ne yapsa yeridir” deyip işin içinden çıkmayacaksınız?
Trump, Florida'da halk tarafından coşku ile karşılandı. Florida ve Teksas başta olmak üzere, birçok eyalette vatanseverler teyakkuza geçti.
Küresel sermayenin çanına ot tıkamak için uzun süredir hazırlanan ABD askeri istihbaratı ve Pentagon, görünürde Trump'ı cascavlak ortada bırakmış gibi.
Ancak iki hususu dikkatlerinize sunmak boynumun borcu. “Şeytan ayrıntıda gizlidir” diye boşuna dememişler.
Birinci husus; siyasi geleceğini, mal varlığını riske etmeyi bırakın, yedi sülalesinin yeryüzünden silinmesi pahasına rağmen Trump’ın onayladığı, imzaladığı “Executive Order/ İcra Emri”, Pentagon’un elinde duruyor.
Buna göre, Trump'ın ABD ülke güvenliği açısından yapılması gerekenler doğrultusunda yetkilendirdiği Pentagon, istediği taktirde, istediği zaman, istediğini yapabilir.
Kızacaksınız ama “Bekleyin görün!..” derim.
İkinci husus; bir kaç gün önce Donald Trump, kolluk kuvvetlerini, hakimleri, savcıları ve ailelerini korumaya yönelik “İdari bir Karar” yayınladı.
Önümüzdeki günlerde, neden bu kolluk kuvvetleri, hakimler, savcılar ve ailelerinin korunmasına gerek duyulduğu ortaya çıkabilir mi?
Seçimlere hile karıştırıldığı, sapkın pedofoli, pizzacı Demokratlar hakkında davaların açıldığı bir süreç başlar mı?
Devir teslime katılmayan Trump'ın elinde hangi mühür var? Eğer “mühür kimde ise Süleyman o” ise, Biden neci?
Şairin dediği gibi “Tohum saç, bitmezse toprak utansın! / Hedefe varmayan mızrak utansın!”
Hasadı bekliyoruz; belki bugün, belki yarın, belki yarından da yakın! Onun için “bu tümsek, bu köstebek ilelebet kalır” diye boşuna heveslenmesinler…
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
Seçilmiş Kaynakça
https://www.whitehouse.gov/presidential-actions/executive-order-protecting-law-enforcement-officers-judges-prosecutors-families/