Afete dirençli toplum, Sivil Savunma

Afete dirençli toplum, Sivil Savunma

Afete dirençli toplum, Sivil Savunma Afete dirençli toplum, Sivil Savunma

Sivil Savunma, bizim neyimize. Ne faydasını göreceğiz?

Zaten devletin Güvenlik/ Kolluk Güçleri ve AFAD Sivil Personeli yok mu? Başımıza geleni yaşarız.

Soruları çoğaltabiliriz. Mantıklı cevaplar da verebiliriz.

Elbette devletin Güvenlik Güçleri ile AFAD personeli, tam donanımlı ve iyi eğitim almış vaziyette. 

Sivil Savunmayı görmezden gelemeyiz.

Çünkü yaşadığımız topraklar  “Anadolu” ; hem jeopolitik hem de fiziki coğrafya olarak, Sivil Savunmayı öğrenmemizi gerektiriyor. 

Sivil Savunma denilince ne anlaşılmalı?

Kısa adı “AFAD” olan Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı, ülkemizin konu ile ilgili en yetkili kuruluşu. AFAD’ın internet sayfası yeterince bilgi veriyor.

Savaş, afet- acil durum, terör saldırısı gibi durumlarda; can ve mal kayını en az seviyede tutmak, hayati önem arz eden kamu ve özel tesislerin korunmasını sağlamak, halkın moralini en üst seviyede tutmak ve resmi ilk yardım ekibi gelene kadar her türlü silahsız koruyucu/ kurtarıcı tedbir ve faaliyete Sivil Savunma deniliyor.

Türkiye, sahip olduğu tektonik, sismik, topografik ve iklimsel yapısı gereği doğal afetlerle sıklıkla karşılaşıyor. Su baskını, sel, çığ, heyelan, yangın ama en önemlisi deprem

Deprem ile iç içe yaşıyoruz. Fay hatları kırılmaya devam ediyor. Allah göstermesin, büyük deprem beklentisi var. 

Doğal afetler maalesef büyük can kayıplarına sebep oluyor. Toplum psikososyal ve ekonomik çöküntü yaşıyor. Devletimiz; Afet ve Acil Durumlar ile ilgili gerekli çalışmaları yürütüyor, resmi ve özel kurumlar arasında koordinasyonu sağlayıp, bu konuda politika üretiyor.

Devlet, üzerine düşeni yapıyor. Peki, ya biz?

Burada; insan kaynaklı savaş ve terör eylemlerine dikkatinizi çekmek istiyorum.

Osmanlı’nın son dönemi ve Kurtuluş Savaşı’nda düşmanın çoluk çocuk, kadın erkek demeden sivil halka karşı yaptığı mezalimi unutmadık.

Daha dün denilebilecek kadar yakın bir zamanda Kıbrıs, Karabağ, Bosna Hersek ve Suriye’de yapılan vahşet gözümüzün önünde icra edildi.

Maalesef modern dünya olayları sessizce izledi. Her zaman olduğu gibi sonradan müdahale ettiler.

PKK, yıllardır terör estirdi. 15 Temmuz Darbe teşebbüsü…

İnsanımız, dün Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi 15 Temmuz’da da düşmana direndi.

Yine direnir. Ama yetmez.

Devletin temel politikası kimsenin iç işlerine karışmamak, sulh içerisinde yaşamak. Biz kimsenin kötülüğünü düşünmeyiz, özümüzde bu var.

Ama Küresel Sistem buna izin vermiyor. 

Uluslararası İlişkilerde, devletler kaosdan besleniyor. Bölgesel ve küresel savaşlar, çok uluslu şirketlerin iştahını kabartıyor.

Mesela, Amerika ile hem NATO’da beraber üyeyiz hem de stratejik ortağız

Amerika; Suriye sınırımızın ötesinde PKK Çatı Terör Örgütü’nün sözde devlet görünümlü yapılamasını destekliyor hem de Yunanistan’a ciddi büyüklükte askeri teçhizat yığdı. Yani güven telkin etmiyor.

Diğer taraf da Rusya ile yakın siyasi ve ekonomik ilişkilerimiz var. Sürdürülebilir bir şekilde birçok noktada ortak hareket ediyoruz. Rusya aynı şekilde ikircilikli davranıyor. Balkanlar’da Rus tehdidi devam ediyor.

Küresel Hegemonik Güç; Bizi zayıf ve gafil gördüğünde mutlaka sataşacaktır.

Kazakistan’da gelişen olay bunun canlı örneği.  

Durup dururken, toplum katmanları arasında huzursuzluk çıkartabilir, masum talepleri bile provoke edebilirler. 

Konvansiyonel (geleneksel silah) ve asimetrik/ hibrit (siber, siyasi, psikososyal, ekonomik vb.) saldırı her an olabilir.

Mutlaka çoluk çocuk, kadın erkek demeden Sivil Savunmayı öğrenmeliyiz. AFAD ve akretide sivil kuruluşlar Sivil Savunma eğitimi veriyor.

Hayatımız sivil savunma ile iç içe olmalı. Gerektiğinde AFAD ile interaktif bağımız olmalı. Hatta bu çerçevede AFAD Gönüllüsü olmalıyız.

İlk yardımı, acil müdahaleyi, sabrı, mukavemeti/direnmeyi ve metaneti iyi öğrenmeliyiz. 

Çocuklarımızı birer lider gibi yetiştirmeliyiz. Olağanüstü bir durumda, kimseyi beklemeden vatan/ millet için insiyatif alabilmeliler. 

Balkanlardan Kafkasya’ya Ortadoğu’dan Akdeniz’e çevremiz ısınıyor. 

Her an her şey olabilir.

Devlet tedbirini alıyor. Biz alıyor muyuz?

Günlük hayat, görsel medya bizi çok oyalıyor. Yaşamın hengamesi bize sanal hayalleri yaşatıyor.

Eyvah demeden, düşman kapıya dayanmadan; lütfen uyanık olun. 

Batılı devlet adamlarının sözlerine kanmayın. Onların gözünde Bir Damla Petrol Bir Damla Kandan daha değerli.

Bölgesel ve Küresel Güç olma yolunda emin adımlar ile ilerleyen Türkiye’nin vatandaşları olarak kendi yerimizi iyi bilmeliyiz. 

Riskler, tehditler bizi yıldırmayacak.

Sivil savunma, ortak ideallerde buluştuğumuz komşu devletler ile işbirliğinin köprüsü olabilir.

Bölgemiz ve içinde bulunduğumuz coğrafya ortak riskleri barındırıyor. Doğru ve tutarlı hareket komşular arası dayanışmayı arttıracaktır.

Bireysel savunma metotlarını öğrenmek aynı zamanda insanı dinç tutar. Temkinli hareket etmemizi sağlar. Bireysel negatif davranışları törpüler.

Sivil savunmayı öğrendik ama öğrenmekle iş bitmiyor. Olası bir teknolojik afet ya da saldırı hayatımızı alt üst edebilir. Şehirlerde kaos hakim olabilir.

Nükleer saldırı ve radyoaktif serpinti olabilir.

Üretim, ticaret, haberleşme ve ulaşım sekteye uğrayabilir. Gıda ve su sıkıntısı açığa çıkabilir.

AFAD çantamız güncel olmalı.

Doğal çevreyi iyi tanımalı, doğada kalma yöntemlerini öğrenmeliyiz. Doğal su kaynaklarını, yenilebilir yabani bitkileri bilmeliyiz.

Çocuklarımızı abur-cubur yemeden uzaklaştırmalı, açlığa dayanıklı hale getirmeliyiz. Çocuklar temel ve basit gıda üretebilmeliler. 

Uzun yürüyüşlere alışmalı, aynı zaman da sağlığımız içinde antrenman yapmalıyız.

Tetikte kalmak, sakin olmak, analitik düşünüp karar vermek sivil savunmanın temelini oluşturuyor. 

Psikososyal çöküntü esnasında toplumda birilerinin diri ve ayakta olması gerekli.

Yeterince kuru gıda, bakliyat ve tahıl stoğumuz olmalı. Bizi bir süre idare edebilecek barınma malzememiz de olmalı. Olası bir haberleşme kesintisine maruz kalmamak için telsiz vb. haberleşme/ iletişim kaynaklarımız olmalı.

Biyolojik/ nükleer saldırılara karşı da tedbirimizi almalıyız.

Temel savunma sporlarını öğrenmeli ve vücudumuzu koruyacak ekipmana sahip olmalıyız.

Bu anlatılan Amerikan Kıyamet Filmi sahnesi değil elbet. Covid Pandemisiyle birlikte dünya halklarının gündemine çoktan giren acil eylem planı. 

İnsanlar yaklaşan felaketi seziyor. Veriler açık ve net.

Tüm bunlar fiziksel tedbirler. İnananlar için de elbet metafizik tedbirler alınmalı.

Afet ve Savaşa karşı Dirençli Toplum olmak zorundayız. 

Hani şair ne güzel söylemiş: “Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh.”

Korkma düşmandan ki âteş olsa yandırmaz seni!

Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni!

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

https://www.afad.gov.tr/

https://gonullu.afad.gov.tr/

https://sisad.org.tr/

Sivil Savunma, bizim neyimize. Ne faydasını göreceğiz?

Zaten devletin Güvenlik/ Kolluk Güçleri ve AFAD Sivil Personeli yok mu? Başımıza geleni yaşarız.

Soruları çoğaltabiliriz. Mantıklı cevaplar da verebiliriz.

Elbette devletin Güvenlik Güçleri ile AFAD personeli, tam donanımlı ve iyi eğitim almış vaziyette. 

Sivil Savunmayı görmezden gelemeyiz.

Çünkü yaşadığımız topraklar  “Anadolu” ; hem jeopolitik hem de fiziki coğrafya olarak, Sivil Savunmayı öğrenmemizi gerektiriyor. 

Sivil Savunma denilince ne anlaşılmalı?

Kısa adı “AFAD” olan Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı, ülkemizin konu ile ilgili en yetkili kuruluşu. AFAD’ın internet sayfası yeterince bilgi veriyor.

Savaş, afet- acil durum, terör saldırısı gibi durumlarda; can ve mal kayını en az seviyede tutmak, hayati önem arz eden kamu ve özel tesislerin korunmasını sağlamak, halkın moralini en üst seviyede tutmak ve resmi ilk yardım ekibi gelene kadar her türlü silahsız koruyucu/ kurtarıcı tedbir ve faaliyete Sivil Savunma deniliyor.

Türkiye, sahip olduğu tektonik, sismik, topografik ve iklimsel yapısı gereği doğal afetlerle sıklıkla karşılaşıyor. Su baskını, sel, çığ, heyelan, yangın ama en önemlisi deprem

Deprem ile iç içe yaşıyoruz. Fay hatları kırılmaya devam ediyor. Allah göstermesin, büyük deprem beklentisi var. 

Doğal afetler maalesef büyük can kayıplarına sebep oluyor. Toplum psikososyal ve ekonomik çöküntü yaşıyor. Devletimiz; Afet ve Acil Durumlar ile ilgili gerekli çalışmaları yürütüyor, resmi ve özel kurumlar arasında koordinasyonu sağlayıp, bu konuda politika üretiyor.

Devlet, üzerine düşeni yapıyor. Peki, ya biz?

Burada; insan kaynaklı savaş ve terör eylemlerine dikkatinizi çekmek istiyorum.

Osmanlı’nın son dönemi ve Kurtuluş Savaşı’nda düşmanın çoluk çocuk, kadın erkek demeden sivil halka karşı yaptığı mezalimi unutmadık.

Daha dün denilebilecek kadar yakın bir zamanda Kıbrıs, Karabağ, Bosna Hersek ve Suriye’de yapılan vahşet gözümüzün önünde icra edildi.

Maalesef modern dünya olayları sessizce izledi. Her zaman olduğu gibi sonradan müdahale ettiler.

PKK, yıllardır terör estirdi. 15 Temmuz Darbe teşebbüsü…

İnsanımız, dün Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi 15 Temmuz’da da düşmana direndi.

Yine direnir. Ama yetmez.

Devletin temel politikası kimsenin iç işlerine karışmamak, sulh içerisinde yaşamak. Biz kimsenin kötülüğünü düşünmeyiz, özümüzde bu var.

Ama Küresel Sistem buna izin vermiyor. 

Uluslararası İlişkilerde, devletler kaosdan besleniyor. Bölgesel ve küresel savaşlar, çok uluslu şirketlerin iştahını kabartıyor.

Mesela, Amerika ile hem NATO’da beraber üyeyiz hem de stratejik ortağız

Amerika; Suriye sınırımızın ötesinde PKK Çatı Terör Örgütü’nün sözde devlet görünümlü yapılamasını destekliyor hem de Yunanistan’a ciddi büyüklükte askeri teçhizat yığdı. Yani güven telkin etmiyor.

Diğer taraf da Rusya ile yakın siyasi ve ekonomik ilişkilerimiz var. Sürdürülebilir bir şekilde birçok noktada ortak hareket ediyoruz. Rusya aynı şekilde ikircilikli davranıyor. Balkanlar’da Rus tehdidi devam ediyor.

Küresel Hegemonik Güç; Bizi zayıf ve gafil gördüğünde mutlaka sataşacaktır.

Kazakistan’da gelişen olay bunun canlı örneği.  

Durup dururken, toplum katmanları arasında huzursuzluk çıkartabilir, masum talepleri bile provoke edebilirler. 

Konvansiyonel (geleneksel silah) ve asimetrik/ hibrit (siber, siyasi, psikososyal, ekonomik vb.) saldırı her an olabilir.

Mutlaka çoluk çocuk, kadın erkek demeden Sivil Savunmayı öğrenmeliyiz. AFAD ve akretide sivil kuruluşlar Sivil Savunma eğitimi veriyor.

Hayatımız sivil savunma ile iç içe olmalı. Gerektiğinde AFAD ile interaktif bağımız olmalı. Hatta bu çerçevede AFAD Gönüllüsü olmalıyız.

İlk yardımı, acil müdahaleyi, sabrı, mukavemeti/direnmeyi ve metaneti iyi öğrenmeliyiz. 

Çocuklarımızı birer lider gibi yetiştirmeliyiz. Olağanüstü bir durumda, kimseyi beklemeden vatan/ millet için insiyatif alabilmeliler. 

Balkanlardan Kafkasya’ya Ortadoğu’dan Akdeniz’e çevremiz ısınıyor. 

Her an her şey olabilir.

Devlet tedbirini alıyor. Biz alıyor muyuz?

Günlük hayat, görsel medya bizi çok oyalıyor. Yaşamın hengamesi bize sanal hayalleri yaşatıyor.

Eyvah demeden, düşman kapıya dayanmadan; lütfen uyanık olun. 

Batılı devlet adamlarının sözlerine kanmayın. Onların gözünde Bir Damla Petrol Bir Damla Kandan daha değerli.

Bölgesel ve Küresel Güç olma yolunda emin adımlar ile ilerleyen Türkiye’nin vatandaşları olarak kendi yerimizi iyi bilmeliyiz. 

Riskler, tehditler bizi yıldırmayacak.

Sivil savunma, ortak ideallerde buluştuğumuz komşu devletler ile işbirliğinin köprüsü olabilir.

Bölgemiz ve içinde bulunduğumuz coğrafya ortak riskleri barındırıyor. Doğru ve tutarlı hareket komşular arası dayanışmayı arttıracaktır.

Bireysel savunma metotlarını öğrenmek aynı zamanda insanı dinç tutar. Temkinli hareket etmemizi sağlar. Bireysel negatif davranışları törpüler.

Sivil savunmayı öğrendik ama öğrenmekle iş bitmiyor. Olası bir teknolojik afet ya da saldırı hayatımızı alt üst edebilir. Şehirlerde kaos hakim olabilir.

Nükleer saldırı ve radyoaktif serpinti olabilir.

Üretim, ticaret, haberleşme ve ulaşım sekteye uğrayabilir. Gıda ve su sıkıntısı açığa çıkabilir.

AFAD çantamız güncel olmalı.

Doğal çevreyi iyi tanımalı, doğada kalma yöntemlerini öğrenmeliyiz. Doğal su kaynaklarını, yenilebilir yabani bitkileri bilmeliyiz.

Çocuklarımızı abur-cubur yemeden uzaklaştırmalı, açlığa dayanıklı hale getirmeliyiz. Çocuklar temel ve basit gıda üretebilmeliler. 

Uzun yürüyüşlere alışmalı, aynı zaman da sağlığımız içinde antrenman yapmalıyız.

Tetikte kalmak, sakin olmak, analitik düşünüp karar vermek sivil savunmanın temelini oluşturuyor. 

Psikososyal çöküntü esnasında toplumda birilerinin diri ve ayakta olması gerekli.

Yeterince kuru gıda, bakliyat ve tahıl stoğumuz olmalı. Bizi bir süre idare edebilecek barınma malzememiz de olmalı. Olası bir haberleşme kesintisine maruz kalmamak için telsiz vb. haberleşme/ iletişim kaynaklarımız olmalı.

Biyolojik/ nükleer saldırılara karşı da tedbirimizi almalıyız.

Temel savunma sporlarını öğrenmeli ve vücudumuzu koruyacak ekipmana sahip olmalıyız.

Bu anlatılan Amerikan Kıyamet Filmi sahnesi değil elbet. Covid Pandemisiyle birlikte dünya halklarının gündemine çoktan giren acil eylem planı. 

İnsanlar yaklaşan felaketi seziyor. Veriler açık ve net.

Tüm bunlar fiziksel tedbirler. İnananlar için de elbet metafizik tedbirler alınmalı.

Afet ve Savaşa karşı Dirençli Toplum olmak zorundayız. 

Hani şair ne güzel söylemiş: “Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh.”

Korkma düşmandan ki âteş olsa yandırmaz seni!

Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni!

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

https://www.afad.gov.tr/

https://gonullu.afad.gov.tr/

https://sisad.org.tr/