Amerika’yı Orta Asya’ya taşıyamayız!

Amerika’yı Orta Asya’ya taşıyamayız!

Amerika’yı Orta Asya’ya taşıyamayız! Amerika’yı Orta Asya’ya taşıyamayız!

'Odatv' haber sitesi; Uluslararası Düşünce Kuruluşlarından Atlantik Konseyi’nin (The Atlantic Council) Ağustos ayı içerisinde yayınladığı bir raporu okuyucu ile buluşturdu.

Genç araştırmacı Ali Mammadov’un hazırladığı raporun başlığı hayli dikkat çekici: ABD, Orta Asya'daki rakiplerini tek başına etkisiz hale getiremez, Türkiye yardım edebilir”

Raporun özünde Amerika’nın Türkçe konuşan Devletlere (Orta Asya) ulaşabilmesi için Türkiye’ye mecbur olduğu vurgulanıyor.

Raporun detayına geçmeden önce Atlantik Konseyi nedir, ne iş yapar bir bakalım.

Küresel Geleceği Birlikte Şekillendirme” misyonundan yola çıkan Atlantik Konseyi; 1961’de Washington’da kuruldu. Atlantikçilik fikrini yani Atlantik’in iki yakası; Amerika, Kanada ile Avrupa ve Türkiye hükümetlerinin dayanışmasını savunan konsey, Amerika’nın önde gelen stratejik araştırma kuruluşlarından.

Konsey, Amerika Hükümeti ve NATO’dan bağımsız çalışıyor. Atlantik Konseyi, sivil bir kuruluş olsa da NATO’yu şekillendiren Atlantik Anlaşması Birliği’nin de üyesi.

Konsey kendisini tanımlarken; Atlantik Topluluğu'nun küresel zorlukların üstesinden gelmedeki merkezi rolüne dayanarak uluslararası ilişkilerde yapıcı liderliği ve katılımı teşvik ettiğinden bahsediyor. 

Atlantik Konseyi; yayınladığı makaleler, ürettiği fikirler, geliştirdiği gelecekteki liderler ve oluşturduğu topluluklar aracılığıyla, daha özgür, güvenli ve müreffeh bir dünya yaratmak için politika tercihlerini ve stratejilerini şekillendiriyor.

Atlantik Konseyi, kendisini böyle tanımlasa da Amerikan İstihbarat Teşkilatı (CIA) ile iş birliği yaptığı bilinmektedir. Konseyin ilgi alanları içerisinde askeri-siyasi politikalar, enerji, iklim, Asya Meseleleri vb. yer alıyor.

Konseyin öncelikli hedefi; Amerika’nın Küresel Politikalarının üretilmesi ve sahada uygulanabilirliği noktasında hükümete destek vermek.

Rapora göre; Stratejik Kavşakta bulunan Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Tacikistan; genç nüfusa, verimli tarım arazilerine, enerji kaynakları ve yer altı zenginliklerine sahip jeopolitik açıdan önemli bir bölge.

Orta Asya/ Türkistan Ülkeleri, Asya’nın kalbi; doğudan batıya lojistik hatların geçtiği mükemmel bir coğrafya.

Türkçe Konuşan Devletlerin ve Tacikistan’ın konumu; Amerika’nın Küresel İştahını kabartıyor.

Bağımsızlığını kazanan bu ülkelerde, Amerika ciddi manada varlık gösteremedi. Rusya’nın askeri, siyasi ve ekonomik etkisi bu ülkelerde halen devam ediyor.

Amerika’nın Pasifik ve Çin Politikalarına ağırlık vermesi; bölgeye yeterince odaklanmasını engellemiş olabilir. C5+1” Diplomatik Platform adlı bir yapılanma ile Amerika Dışişleri Bakanı ile bölge dışişleri bakanları mutat bir şekilde bir araya geliyor.

C’ harfi, Central’in (Merkez) baş harfi. ‘5’ ise Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’ı; 1 ise Amerika’yı ifade ediyor.

Amerika, Orta Asya’da başarılı olmak istiyorsa Türkiye ile iş birliğine gitmeli!

Türkiye, bölge ülkeleri ile ortak kültür ve tarihi geçmişe sahip.

Türkiye, aynı zamanda bölge ülkeleri ile birçok anlaşma imzaladı.

Türkiye ve bölge ülkeleri, küresel meselelerde ortak karar alabilecek birliktelikler tesis etti.

Orta Asya’da Rusya’nın siyasi etkisi devam ederken; Rus medyası yakından takip ediliyor. Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi/ savaş girişimi; son zamanlarda Orta Asya’da görünürlüğünü azaltmaya başladı.

İran, coğrafi yakınlığı ve Rusya ile olan ilişkilerini kullanarak Orta Asya’da etkin olmaya çalışıyor.

Orta Asya’da en dikkat çekici ülkelerden biri de Çin.

Çin, ekonomik gücünü avantaja çevirerek; Bir Kuşak/ Bir Yol Projesi (Yeni İpekyolu) ile Orta Asya ülkelerine yatırım yapmak istiyor.

Bu üç ülkenin varlığı, Amerika’yı tedirgin ediyor.

Rapora göre; Amerika, Türkiye’nin Orta Asya’daki varlığını ve askeri donanım/silah satışlarını teşvik etmeli.

Türkiye, aynı zamanda NATO üyesi olarak; terörizmin yayılmasını önlemede ve Avrupa’nın güvenliğini koruma noktasında Amerika’nın kaygılarını paylaşıyor.

Türkiye, ilginç bir şekilde Türk Devletleri ile Sünni İslam uygulamaları ile de ortak noktada buluşuyor. Türk Dilini kullanmaları; Türkiye ile Orta Asya Devletlerinin daha çok Türk Kimliğine odaklanmasını sağlıyor.

Türkiye, bölgedeki Rusya nüfuzuna alternatif oluşturabilecek kapasiteye sahip.

Orta Asya ülkeleri, Avrupa ile ticari ilişkilerini geliştirmek istiyor.

Türkiye, kendi enerji kaynaklarını çeşitlendirerek küresel bir enerji merkezi olmayı hedeflerken; Orta Asya ülkeleri, enerji ithalat ve ihracat rotalarını çeşitlendirmekle ilgileniyor.

Rusya’ya ekonomik ve siyasi yaptırımlar; Avrupa ve Amerika için alternatif enerji tedariki aramaya yol açtı.

Türkiye’nin Orta Koridor Projesi ile Trans Anadolu Boru Hattı, Güney Kafkasya Boru Hattı, Trans Adriyatik Boru Hattı ve Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı gelecek enerji tedarik senaryoları için umut veriyor. Amerika ve müttefikleri bu boru hatlarını kullanmalıdır.

Orta Asya Pasifik yolunda, Amerika’nın düşmanlarının durdurulabileceği ön kale konumunda, stratejik öneme sahip. Amerika bu sebeple Orta Asya’ya açılmalı.

Tüm bunlar için de Türkiye ile çalışmak zorunda.

Jeopolitik ve askeri önemi ile ticaret potansiyeli; Türkiye’nin önemini artırıyor. Amerika, küresel hedefleri için Türkiye ile yakınlaşmak zorunda.

Bu tip raporlar, Amerikan Hükümetine sürekli hazırlanıyor.

Rapora göre; Türkiye’nin Küresel ve Bölgesel Güç olduğu, bu durumundan faydalanılması gerektiğine vurgu yapılmış.

Özellikle son günlerde, büyük bir ivme kazanan Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurucularından Türkiye’nin Orta Asya’daki Türk Devletleri ile olan ilişkisi detaylandırılmış.

Amerika, küresel bir güç olarak tekrar imparatorluğunu ilan etmek istiyor.

Amerika, neoliberal politikalarını emperyalist amaçları doğrultusunda kullanmakla birlikte; askeri gücünü de genişletmenin peşinde.

Pasifik’te olası bir savaşa hazırlanan Amerika; Pasifik’in bir adım önündeki Orta Asya/ Merkezi Asya- Türkçe Konuşan Devletleri de kendi ağı içerisine almayı hedefliyor.

Amerika, Orta Asya topraklarını askeri üs haline getirerek hem arkasını sağlama almak hem de bu bölgeyi bir atlama tahtası haline getirmek istiyor.

Amerika’nın sicili; Irak ve Afganistan’da kirlendi. Bu iki ülkenin siyasi ve ekonomik yapısı, Amerika tarafından tarumar edildi; on binlerce sivil katledildi.

Amerika, bu sebeple Orta Asya’da istenmeyen bir güç.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde; Türkiye için öngörülen kimlik ve ulusal çıkarlar yeni bir vizyon çerçevesinde inşa edilmeye başlandı.

Türkiye Yüzyılı” adı da verilen bu vizyona göre Türkiye; Uluslararası Sistemde adaleti ve barışı önceliyor. Mazlum milletler ile dayanışmayı; sistemin dışına itilen ülkelerin de kalkınmasını sağlayacak projeler geliştiriyor.

Türkiye, her ne kadar Amerika ile stratejik ortak olsa da eski camlar bardak olmuyor.

Türkiye’nin yanı başındaki kaosun özünde Amerika var. Suriye’de Terör Örgütü PKK’nın sözde sivil uzantıları (PYD/ SDG); Amerika ile iş birliği halinde devletleşme sürecini başlattı.

Orta Asya’da Amerika ile beraber hareket etmesi halinde; Türkiye’nin uluslararası düzende attığı cesur adımlar yavaşlayacak, Türkiye’ye duyulan güven sarsılacaktır.

İslam Dünyasını besleyen kadim bir geleneğe sahip olan Orta Asya’nın özünün, Amerika tarafından kurutulma ihtimalini Türkiye kabul edemez.

Revizyonist (tekrar gözden geçirme) bir siyaset güden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; antiemperyalist ve statüko karşıtlığı ile biliniyor. Ülkesi ve mazlum milletler için pragmatik (yararcı/ faydacı) olduğu bilinen Türkiye Cumhurbaşkanı; eğer Amerika’yı peşine takarak Orta Asya’ya açılırsa Küresel Denge siyasetini kaybeder.

Türkiye’nin mevcut itibarı sarsılır.

Türkiye ile Orta Asya Türk Devletlerinin ilişkisi sarsılır. Devletler ve halklar arasında geliştirilen ortak değerler yıkılır.

Orta Asya Türk devletleri, istedikleri şekilde Amerika ile siyasi ve ekonomik iş birliğine gidebilir. Türkiye bunu engellemez. Yeter ki ülkelerin ilişkileri, karşılıklı güven ve eşit şartlarda yürütülmelidir. Zaten küresel birlikteliklerin şekli de değişiyor. Devletler, kendi aralarında yeni ilişkiler geliştirdiler.

Amerika’nın Afganistan’a soktuğu çomak henüz tam çıkartılmış değil. Orta Asya’nın derinliklerine; Amerika nüfuz ederse gelecek nesillerin yaşam hakları ve sahip olacakları insanı değerler yok olacaktır.

Türkiye’nin enerji transfer merkezi olması ve ticari tedarik zincirleri ile lojistik kabiliyeti; siyasi ve ekonomik açıdan güvenilir ülke olması hesaba katılırsa Amerika ile iş birliği Asya’da kendisine duyulan güveni sarsar.

Türkiye ve Türk Devletleri, inisiyatifi Amerika’ya teslim etmemelidirler.

Türk Devletleri Teşkilatı siyasi ve ekonomik çıkarlarını gözetse de sahip oldukları ortak manevi değerleri heba olabilir.

Türkiye’nin ekonomik stresi elbette çözülmelidir. Türk Devletleri Teşkilatı’nın sahip olduğu fırsatlar iyi değerlendirilmelidir.

Türkiye eğer Orta Asya’nın kapılarını Amerika’ya açarsa; Pasifik ve Uzak Doğu’daki Müslüman devletlerin gelecek projeksiyonu Amerika tarafından hazırlanır.

Türkiye, mevcut çizgisini korumak zorundadır.

Türkiye’nin beka sorununun arkasında Amerika’nın olduğu bilinmekte iken; Türk Devletlerinin de olası beka sorunlarının olmaması için Türk Devletleri Teşkilatı, tutarlı ve ciddi projeler geliştirmelidir.

Sovyetler tarafından vahşice sömürülen Orta Asya topraklarının tekrar sömürülmemesi için; başta siyasi kadrolar olmak üzere sivil toplum kuruluşlarına da büyük iş düşüyor.

Küresel Şeytan Şebekesi ve “Tek Dünya Hükümeti” / “Yeni Sosyalizm” peşindeki şer odaklarına karşı ortak cephe güçlendirilmelidir.

Türk Devletleri Teşkilatı; kendisine yöneltilen tehditleri iyi algılamalı ve savuşturmasını bilmelidir.

Türk Devletlerinin sahip olduğu tek kudret; Horasan Erlerinin çizgisidir.

Horasan Er(en)leri, geniş bir coğrafyayı zulmetten aydınlığa çıkardıkları gibi cephenin en ön safında düşman ile cedelleşmiş ve çarpışmıştır.

“Korkma düşmandan ki âteş olsa yandırmaz seni!

Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni!”

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

.

'Odatv' haber sitesi; Uluslararası Düşünce Kuruluşlarından Atlantik Konseyi’nin (The Atlantic Council) Ağustos ayı içerisinde yayınladığı bir raporu okuyucu ile buluşturdu.

Genç araştırmacı Ali Mammadov’un hazırladığı raporun başlığı hayli dikkat çekici: ABD, Orta Asya'daki rakiplerini tek başına etkisiz hale getiremez, Türkiye yardım edebilir”

Raporun özünde Amerika’nın Türkçe konuşan Devletlere (Orta Asya) ulaşabilmesi için Türkiye’ye mecbur olduğu vurgulanıyor.

Raporun detayına geçmeden önce Atlantik Konseyi nedir, ne iş yapar bir bakalım.

Küresel Geleceği Birlikte Şekillendirme” misyonundan yola çıkan Atlantik Konseyi; 1961’de Washington’da kuruldu. Atlantikçilik fikrini yani Atlantik’in iki yakası; Amerika, Kanada ile Avrupa ve Türkiye hükümetlerinin dayanışmasını savunan konsey, Amerika’nın önde gelen stratejik araştırma kuruluşlarından.

Konsey, Amerika Hükümeti ve NATO’dan bağımsız çalışıyor. Atlantik Konseyi, sivil bir kuruluş olsa da NATO’yu şekillendiren Atlantik Anlaşması Birliği’nin de üyesi.

Konsey kendisini tanımlarken; Atlantik Topluluğu'nun küresel zorlukların üstesinden gelmedeki merkezi rolüne dayanarak uluslararası ilişkilerde yapıcı liderliği ve katılımı teşvik ettiğinden bahsediyor. 

Atlantik Konseyi; yayınladığı makaleler, ürettiği fikirler, geliştirdiği gelecekteki liderler ve oluşturduğu topluluklar aracılığıyla, daha özgür, güvenli ve müreffeh bir dünya yaratmak için politika tercihlerini ve stratejilerini şekillendiriyor.

Atlantik Konseyi, kendisini böyle tanımlasa da Amerikan İstihbarat Teşkilatı (CIA) ile iş birliği yaptığı bilinmektedir. Konseyin ilgi alanları içerisinde askeri-siyasi politikalar, enerji, iklim, Asya Meseleleri vb. yer alıyor.

Konseyin öncelikli hedefi; Amerika’nın Küresel Politikalarının üretilmesi ve sahada uygulanabilirliği noktasında hükümete destek vermek.

Rapora göre; Stratejik Kavşakta bulunan Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Tacikistan; genç nüfusa, verimli tarım arazilerine, enerji kaynakları ve yer altı zenginliklerine sahip jeopolitik açıdan önemli bir bölge.

Orta Asya/ Türkistan Ülkeleri, Asya’nın kalbi; doğudan batıya lojistik hatların geçtiği mükemmel bir coğrafya.

Türkçe Konuşan Devletlerin ve Tacikistan’ın konumu; Amerika’nın Küresel İştahını kabartıyor.

Bağımsızlığını kazanan bu ülkelerde, Amerika ciddi manada varlık gösteremedi. Rusya’nın askeri, siyasi ve ekonomik etkisi bu ülkelerde halen devam ediyor.

Amerika’nın Pasifik ve Çin Politikalarına ağırlık vermesi; bölgeye yeterince odaklanmasını engellemiş olabilir. C5+1” Diplomatik Platform adlı bir yapılanma ile Amerika Dışişleri Bakanı ile bölge dışişleri bakanları mutat bir şekilde bir araya geliyor.

C’ harfi, Central’in (Merkez) baş harfi. ‘5’ ise Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’ı; 1 ise Amerika’yı ifade ediyor.

Amerika, Orta Asya’da başarılı olmak istiyorsa Türkiye ile iş birliğine gitmeli!

Türkiye, bölge ülkeleri ile ortak kültür ve tarihi geçmişe sahip.

Türkiye, aynı zamanda bölge ülkeleri ile birçok anlaşma imzaladı.

Türkiye ve bölge ülkeleri, küresel meselelerde ortak karar alabilecek birliktelikler tesis etti.

Orta Asya’da Rusya’nın siyasi etkisi devam ederken; Rus medyası yakından takip ediliyor. Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi/ savaş girişimi; son zamanlarda Orta Asya’da görünürlüğünü azaltmaya başladı.

İran, coğrafi yakınlığı ve Rusya ile olan ilişkilerini kullanarak Orta Asya’da etkin olmaya çalışıyor.

Orta Asya’da en dikkat çekici ülkelerden biri de Çin.

Çin, ekonomik gücünü avantaja çevirerek; Bir Kuşak/ Bir Yol Projesi (Yeni İpekyolu) ile Orta Asya ülkelerine yatırım yapmak istiyor.

Bu üç ülkenin varlığı, Amerika’yı tedirgin ediyor.

Rapora göre; Amerika, Türkiye’nin Orta Asya’daki varlığını ve askeri donanım/silah satışlarını teşvik etmeli.

Türkiye, aynı zamanda NATO üyesi olarak; terörizmin yayılmasını önlemede ve Avrupa’nın güvenliğini koruma noktasında Amerika’nın kaygılarını paylaşıyor.

Türkiye, ilginç bir şekilde Türk Devletleri ile Sünni İslam uygulamaları ile de ortak noktada buluşuyor. Türk Dilini kullanmaları; Türkiye ile Orta Asya Devletlerinin daha çok Türk Kimliğine odaklanmasını sağlıyor.

Türkiye, bölgedeki Rusya nüfuzuna alternatif oluşturabilecek kapasiteye sahip.

Orta Asya ülkeleri, Avrupa ile ticari ilişkilerini geliştirmek istiyor.

Türkiye, kendi enerji kaynaklarını çeşitlendirerek küresel bir enerji merkezi olmayı hedeflerken; Orta Asya ülkeleri, enerji ithalat ve ihracat rotalarını çeşitlendirmekle ilgileniyor.

Rusya’ya ekonomik ve siyasi yaptırımlar; Avrupa ve Amerika için alternatif enerji tedariki aramaya yol açtı.

Türkiye’nin Orta Koridor Projesi ile Trans Anadolu Boru Hattı, Güney Kafkasya Boru Hattı, Trans Adriyatik Boru Hattı ve Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı gelecek enerji tedarik senaryoları için umut veriyor. Amerika ve müttefikleri bu boru hatlarını kullanmalıdır.

Orta Asya Pasifik yolunda, Amerika’nın düşmanlarının durdurulabileceği ön kale konumunda, stratejik öneme sahip. Amerika bu sebeple Orta Asya’ya açılmalı.

Tüm bunlar için de Türkiye ile çalışmak zorunda.

Jeopolitik ve askeri önemi ile ticaret potansiyeli; Türkiye’nin önemini artırıyor. Amerika, küresel hedefleri için Türkiye ile yakınlaşmak zorunda.

Bu tip raporlar, Amerikan Hükümetine sürekli hazırlanıyor.

Rapora göre; Türkiye’nin Küresel ve Bölgesel Güç olduğu, bu durumundan faydalanılması gerektiğine vurgu yapılmış.

Özellikle son günlerde, büyük bir ivme kazanan Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurucularından Türkiye’nin Orta Asya’daki Türk Devletleri ile olan ilişkisi detaylandırılmış.

Amerika, küresel bir güç olarak tekrar imparatorluğunu ilan etmek istiyor.

Amerika, neoliberal politikalarını emperyalist amaçları doğrultusunda kullanmakla birlikte; askeri gücünü de genişletmenin peşinde.

Pasifik’te olası bir savaşa hazırlanan Amerika; Pasifik’in bir adım önündeki Orta Asya/ Merkezi Asya- Türkçe Konuşan Devletleri de kendi ağı içerisine almayı hedefliyor.

Amerika, Orta Asya topraklarını askeri üs haline getirerek hem arkasını sağlama almak hem de bu bölgeyi bir atlama tahtası haline getirmek istiyor.

Amerika’nın sicili; Irak ve Afganistan’da kirlendi. Bu iki ülkenin siyasi ve ekonomik yapısı, Amerika tarafından tarumar edildi; on binlerce sivil katledildi.

Amerika, bu sebeple Orta Asya’da istenmeyen bir güç.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde; Türkiye için öngörülen kimlik ve ulusal çıkarlar yeni bir vizyon çerçevesinde inşa edilmeye başlandı.

Türkiye Yüzyılı” adı da verilen bu vizyona göre Türkiye; Uluslararası Sistemde adaleti ve barışı önceliyor. Mazlum milletler ile dayanışmayı; sistemin dışına itilen ülkelerin de kalkınmasını sağlayacak projeler geliştiriyor.

Türkiye, her ne kadar Amerika ile stratejik ortak olsa da eski camlar bardak olmuyor.

Türkiye’nin yanı başındaki kaosun özünde Amerika var. Suriye’de Terör Örgütü PKK’nın sözde sivil uzantıları (PYD/ SDG); Amerika ile iş birliği halinde devletleşme sürecini başlattı.

Orta Asya’da Amerika ile beraber hareket etmesi halinde; Türkiye’nin uluslararası düzende attığı cesur adımlar yavaşlayacak, Türkiye’ye duyulan güven sarsılacaktır.

İslam Dünyasını besleyen kadim bir geleneğe sahip olan Orta Asya’nın özünün, Amerika tarafından kurutulma ihtimalini Türkiye kabul edemez.

Revizyonist (tekrar gözden geçirme) bir siyaset güden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; antiemperyalist ve statüko karşıtlığı ile biliniyor. Ülkesi ve mazlum milletler için pragmatik (yararcı/ faydacı) olduğu bilinen Türkiye Cumhurbaşkanı; eğer Amerika’yı peşine takarak Orta Asya’ya açılırsa Küresel Denge siyasetini kaybeder.

Türkiye’nin mevcut itibarı sarsılır.

Türkiye ile Orta Asya Türk Devletlerinin ilişkisi sarsılır. Devletler ve halklar arasında geliştirilen ortak değerler yıkılır.

Orta Asya Türk devletleri, istedikleri şekilde Amerika ile siyasi ve ekonomik iş birliğine gidebilir. Türkiye bunu engellemez. Yeter ki ülkelerin ilişkileri, karşılıklı güven ve eşit şartlarda yürütülmelidir. Zaten küresel birlikteliklerin şekli de değişiyor. Devletler, kendi aralarında yeni ilişkiler geliştirdiler.

Amerika’nın Afganistan’a soktuğu çomak henüz tam çıkartılmış değil. Orta Asya’nın derinliklerine; Amerika nüfuz ederse gelecek nesillerin yaşam hakları ve sahip olacakları insanı değerler yok olacaktır.

Türkiye’nin enerji transfer merkezi olması ve ticari tedarik zincirleri ile lojistik kabiliyeti; siyasi ve ekonomik açıdan güvenilir ülke olması hesaba katılırsa Amerika ile iş birliği Asya’da kendisine duyulan güveni sarsar.

Türkiye ve Türk Devletleri, inisiyatifi Amerika’ya teslim etmemelidirler.

Türk Devletleri Teşkilatı siyasi ve ekonomik çıkarlarını gözetse de sahip oldukları ortak manevi değerleri heba olabilir.

Türkiye’nin ekonomik stresi elbette çözülmelidir. Türk Devletleri Teşkilatı’nın sahip olduğu fırsatlar iyi değerlendirilmelidir.

Türkiye eğer Orta Asya’nın kapılarını Amerika’ya açarsa; Pasifik ve Uzak Doğu’daki Müslüman devletlerin gelecek projeksiyonu Amerika tarafından hazırlanır.

Türkiye, mevcut çizgisini korumak zorundadır.

Türkiye’nin beka sorununun arkasında Amerika’nın olduğu bilinmekte iken; Türk Devletlerinin de olası beka sorunlarının olmaması için Türk Devletleri Teşkilatı, tutarlı ve ciddi projeler geliştirmelidir.

Sovyetler tarafından vahşice sömürülen Orta Asya topraklarının tekrar sömürülmemesi için; başta siyasi kadrolar olmak üzere sivil toplum kuruluşlarına da büyük iş düşüyor.

Küresel Şeytan Şebekesi ve “Tek Dünya Hükümeti” / “Yeni Sosyalizm” peşindeki şer odaklarına karşı ortak cephe güçlendirilmelidir.

Türk Devletleri Teşkilatı; kendisine yöneltilen tehditleri iyi algılamalı ve savuşturmasını bilmelidir.

Türk Devletlerinin sahip olduğu tek kudret; Horasan Erlerinin çizgisidir.

Horasan Er(en)leri, geniş bir coğrafyayı zulmetten aydınlığa çıkardıkları gibi cephenin en ön safında düşman ile cedelleşmiş ve çarpışmıştır.

“Korkma düşmandan ki âteş olsa yandırmaz seni!

Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni!”

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

.