Amputeli futbolcuların ‘yabancılaşma’ hakkında görüşleri

Amputeli futbolcuların ‘yabancılaşma’ hakkında görüşleri

Futbolumuzun Süper Lig’inde 2020-2021 Sezonu transferde, oyuncu sayısı ve yaş ortalaması bakımında Avrupa’nın lideri olmuşuz. 

Ligde yer alan 21 takım 248 futbolcuyu kadrolarına dahil etmişler.

Medyadaki haberlere göre, oyuncuların yaş ortalaması 26,6, Kulüplerin geleceği değil, günü kurtarma hesapları içerisinde oldukları her halinden belli. 

Bu transferler akla maliyete bağlı olarak kapısına kilit vurulan Erzurumspor, Orduspor, Gaziantep, Malatyaspor ve daha birçok kulübü akla getiriyor. 

Bu yazımıza konu olan, yabancılaşma konusunda üzerine düşen payı alan Ampute Futbolu

Türkiye Futbol Federasyonu’nun “Türkiye Futbol Oynuyor” projesi kapsamında desteklediği Bedensel Engeliler Spor Federasyonu bünyesindeki Futbol Liglerinde Süper, 1. Lig ve 2. Lig mevcut. 

2003 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) 20 gazi oyuncu ile rehabilitasyon amaçlı başlayan futbol serüveni, 2006 yılında TFF’nin destek vermeye başlamasıyla büyüdü. 

Ampute Futbolu’nun bu çıkışı Avrupa Şampiyonluğu ve Dünya 2.’liği ile taçlandı. 

TFF yetkilerine göre Amputeli 600’e yakın oyuncu liglerde mücadele ediyor. 

Bu yükseliş ve başarı, bize 2002 yılında Dünya Kupası’nda ismini 3’üncülüğe yazdıran A Milli Takımı hatırlattı. 

Bugün ise durum dünden çok farklı. 

Futbolcuyu yabancılaştırma hastalığıyla birlikte A Milli Futbol Takımız, Avrupa sıralamasında alt basamaklara gerilerken, benzer durum Ampute Futbolu’nda da kendini göstermeye başladı.

Pandemi dolayısıyla 2 Kasım’a ertelenen liglerde, kaç yerli ve kaç yabancı görev alacak merak konusu! 

Geçmiş yıllardan farklı olmayacağı her halinden belli. 

Kulüpler tarafından sporu tedavi (rehabilitasyon) ‘aracı’ olmaktan çıkarılıp, maç kazanmaya yönelik ‘amaç’ haline getirilme çabası, kaygı verici boyutlara ulaştı. 

Hal böyle olunca da, Ampute Futbolunun içinde yer alan oyuncuların görüşleri aydınlatıcı olmakta.

Ampute Futbolu başta olmak üzere engellilerde spora tavsiye-reçete amacı taşıyacak o görüşlerden bazıları…

HAİTİ, GANA VE ANGOLALI OYUNCULAR TÜRKİYE’DE...

Coşkun Turan (Ampute Futbolcusu)

“Yabancıların bizim ülkemize girmesinde ne büyük etken şu oldu. Süper Lig’de 4 tane yabancı oynatabiliyorsunuz.

İki tane Türk bulduğunuzda, kadro kurup sahaya çıkabiliyorsunuz. Yabancıyı dışarıdan getirdiğinizde, bayağı bir bedel ödemek durumundasınız. 

Oturma izni, kimlik çıkarma, ev sağlamak, yemek ve içmek. Bir de onlara bir rakam verdikten sonra, bizim arkadaşlara hiç para vermeyince, bizim arkadaşların çoğu bu işe küstü. 

Biz ampute futbolu oynayabilecek bazı arkadaşlara teklifle gittiğimizde, onlarda bunu paraya endeksli gördüler. 

Bir arkadaşımız ulaştı bana. Hiç tanımıyorum. Benim numaramı vermişler. Ben Ampute futbolu oynamak istiyorum ama kazanacağım para ne, dedi. 

Ben de dedim ki, sen hiç ampute futbol oynadın mı? Yok, dedi. Ama dedi ‘Bunun bir kazancı varmış’. Dedim ki, kazancından önce, senin bu işe gelip sahip çıkman lazım. 

Önce sahaya çıkacaksın, kanedyen (koltuk değneği) tutabiliyor musun, topa vurabiliyor musun? Yeteneğin var ise bunu 3-4 idmandan sonra fark edebiliriz. Ama senin hiçbir yeteneğin yok ise, sana nasıl para ile vaatten bulunayım. 

Çünkü kulüplerin bütçesi yok ki... Yabancı sayısı Süper Lig’de 4, alt ligde 2 tane. 

Bu gidişle Milli Takıma oyuncu yetişmeyecek. Rehabilitasyon amaçlı başlanılan spor, tamamıyla skora endekslendi. 

Ben yabancıları alayım, iki de Türk alayım, bunlar ligi alsın götürsün Şampiyon olsun, düşüncesi hakim… 

Ülkemizde Haiti, Gana, Angolalı bir çok ülkeden oyuncu var.. Bizler davamıza sahip çıkar, sahadaki yabancı oyuncu sayısı 1-2 ile sınırlı olursa, kendi içimizde yetişen daha çok oyuncu sahada olma şansına sahip olur…

Başarı ise biz bunu Avrupa ve Dünya Şampiyonasında ispatladık. Oyuncularımız yetenekli ama, bu fırsatı yakalamalılar.”

‘SLOGANIMIZ BİREYLERİ TOPLUMA KAZANDIRMAKTI’

Selami Karaçoban (Ampute Futbolcusu); 

“10 yıla yakın Milli Takım’da aynı oyuncular oynuyor. Altyapıya önem verilmiyor. Sadece, Milli Takıma giden oyuncu para kazanabiliyor, bir de ligde yer alan bir iki kulüp oyuncusu. 

Kulüpler ayakta tutacaksponsorları yok. Belediyeler sadece malzeme veya ulaşım yardımında bulunuyor. 

2002 de her mikrofonu elime aldığımda, her platformunda sloganımız, sporla bireyleri evden çıkarmak ve topluma kazandırmaktı. Ama biz kendi engellilerimizi bıraktık, Avrupa, Dünya ve Afrika’nın engellilerini getirdik, onlara para kazandırıyoruz. 

Bizim kendi oyuncularımız bu işten pek bir şey kazanmıyor. İşin maliyetine bakarsan, yurtdışından getiriyorsun, hiç vermediğin oyuncuya, geliş-gidiş masrafı için en az 2 defa uçak bileti veriyorsun. 

Oturum izinlerini alıyorsun, bunlar evde konaklıyorlar. Maliyetini hesap ettiğin zaman aslında bu imkânları bir yerli oyuncuya verilse, o oyuncu belki de kendini daha iyi geliştirecek. 

Buradan biraz para kazandığında, daha özverili gayretli çalışabilecek. O olmayınca yabancı kazanacak. 

Şimdi burada Afrikalı 100 dolar da alsa kendi ülkesinde büyük para… Kulüplere sorarsan yerli oyuncu maliyetli diyor.

Yabancı oyuncu getirmeyi böyle savunuyor. İşin objektif, reel kısmına baktığında tabii ki yerli oyuncu biraz sivrilmeye başladığında talepleri de değişiyor. 

Bugün imkânı iyi olan Kulüp hemen biraz sivrilen oyuncuyu ertesi sene kendi bünyesine katıyor. Amaç burada, kendisinin güçlenip, rakip takımları güçsüzleştirmek. 

Milli Takımın yüzde 80’i Şahinbey Belediyesinde. Sahada forma giyen bir tane Gaziantepli oyuncu var. 

Çok kulüp kapandı. Niye, oyuncu yetişmiyor. Kulüp eline bir iki sivrilen oyuncu buluyor, geri kalan onun hesabında çark dönüyor...”

‘YABANCILAR YÜZÜNDEN FUTBOLU BIRAKTILAR’

Nurullah Ökten (Ampute Futbolcusu)

“Coşkun abi aradı, Başakşehir’de yeni oluşum var, dedi. Ortamı gördüm. İbrahim Başkanımızın konuşmaları samimi geldi. 

Saha ilk çıktığımızda, takımda oynamam gerektiği an o andı. Ben dedi, yabancı futbolcu istemiyorum. 

Hepsi Türk, yerli oyunculardan kurulu bir takım olacak. Doğru bir yaklaşım. Ben de yıllardır bundan yakınırım. 

Her zaman şunu yaptılar. Yurtdışından 2-3 tane yabancı futbolcu getirdiler, Türk futbolcuları yedeğe koydular. 

Oynamayan da küstü. Bu iş amacını aştı. Yabancılara para verdiler, Türklere vermediler. 

Bu iş yabancı engellilere para kazandırmak gibi bir şey oldu… Maç kazanmaktan daha çok, insan kazanmak önemli. Benim engelli kardeşim bu işe küsüp, yedek kulübesinde bekleyecekse. 

Bunu bizde yaşadık, yedek kulübünde beklemek olmuyor. 

Yabancı arkadaşlar yüzünden ampute futbolunu bırakan onlarca sporcu sayabilirim. 

O yüzden bu bizim büyük bir sıkıntımız. İbrahim Başkanımız dedi ki, gerekirse maç kazanamayalım yenilelim. 

Ama benim takımdaki oyuncular Türk olacak. O düşüncesi benim hoşuma gitti. 

O yüzden ben Başakşehir’deyim. İnşallah uzun yıllar burada Şampiyonluklar yaşarız...”

‘İNSAN HAYATINA SAYISIZ FAYDASI VAR’

Cemal Selçik (Ampute Futbolcusu);

“İstanbul metropol bir şehir olunca, burada engellileri bulmak daha kolay, Anadolu da bu durum daha zor. Ampute futbol çıkalı Dünya ve Avrupa’da elde edilen derecelerden sonra, daha çok insan topluma kazandırılması hızlandı. 

Ağır engelli haricinde, herkesin yapabileceği bir branş var. Bedensel engellilerde farklı 17 branş var. 

Tabii faal olan futbol. Engelli çocukları kendi gibi görüp de, etkinliklere sokulması lazım.

Derslere katkısı oluyor, öz güveni artırıyor. Daha çok insanla bir araya geliyor. Evliliğe varıncaya kadar, her şey daha güzel oluyor. Futbol zihnimizi açıyor. 

Kamu yöneticilerine mesajım şu belli kesimleri yemek ve televizyonlara çağırıyorlar. Sorunlar orada çözülmüyor. 

Biz bazı deplasmanlara paramız olmadan gidiyoruz. Belediye otobüs vermediğinde biz deplasmanlara gidemiyorduk. 

Ondan dolayı futbolu bırakıp, küsen insanlar var. Aramıza korkarak, çekinerek girenler, bakıyoruz bizden daha açıkgöz olmuş, daha çok hayata bağlanmış. 

Evde kapanıp kalsak ne olacak. Bizde futbol sadece sahada değil. Sahadan sonra, antrenörlük. Kopamıyoruz. Mutlaka içinde oluyoruz. Son nefesten sonra, yapacak bir şey kalmayınca bırakabiliriz...”

‘AİLELER ÇOCUKLARINI EVLERDE TUTMASINLAR’

Hasan Hamatoğlu (Ampute Futbolcusu);

“Başakşehir’e görüşmeye geldiğimde, başkanın sözleri dikkatimi çekti. Süper Lig’de yabancı hayranlığı var. 

Bize söylediği; ‘Biz yabancı oyuncu düşünmüyoruz. Yenilecekse de, yenile yenile yenmesini öğreniriz’. Başakşehir’e gelmek için, Başkanın bu sözlerinden ikna oldum. 

Çok sevdim yaklaşımını. Senin burada engellin dururken gidip ta Gana’dan oradan buradan yabancı getirmenin bir anlamı olmadığını düşündüm. 

Engelli psikolojisi farklı oluyor. Ampute’de Avrupa ve Dünya başarılarımız var. Bu demek oluyor ki, dünyanın en başarılı, yetenekli engellileri bizde. 

Önce kendi engellilerimize şans vereceksin. Her alanda engellilerin daha azimli olduğunu düşünüyorum. 

Spor ile hep iç içeydim. Aileler çocuklarını evlerde tutmasınlar, bu tür oluşumlara katılımlarını sağlasınlar. Bizler Mersine gitmiştik. 

Babası, iki kolu bir bacağı olmayan çocuğa ‘Kaleciye git’ dediğinde, çocuk koşa koşa bana doğru geldi. 

Çömeldim çocuğu kucakladım. O kadar hoşuma gitti ki. Orada topu at önünle, topla oynasın.

Topu sürsün. Birkaç tane şut çektirdim ona. O kadar mutlu oldu ki. Hayat bağlandı çocuk. 

O anda her şeyi unutuyor. Bura da biz bir-iki saatte her şeyi unutuyoruz. Psikolojimiz tekrar yerine geliyor…”

.

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

Futbolumuzun Süper Lig’inde 2020-2021 Sezonu transferde, oyuncu sayısı ve yaş ortalaması bakımında Avrupa’nın lideri olmuşuz. 

Ligde yer alan 21 takım 248 futbolcuyu kadrolarına dahil etmişler.

Medyadaki haberlere göre, oyuncuların yaş ortalaması 26,6, Kulüplerin geleceği değil, günü kurtarma hesapları içerisinde oldukları her halinden belli. 

Bu transferler akla maliyete bağlı olarak kapısına kilit vurulan Erzurumspor, Orduspor, Gaziantep, Malatyaspor ve daha birçok kulübü akla getiriyor. 

Bu yazımıza konu olan, yabancılaşma konusunda üzerine düşen payı alan Ampute Futbolu

Türkiye Futbol Federasyonu’nun “Türkiye Futbol Oynuyor” projesi kapsamında desteklediği Bedensel Engeliler Spor Federasyonu bünyesindeki Futbol Liglerinde Süper, 1. Lig ve 2. Lig mevcut. 

2003 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) 20 gazi oyuncu ile rehabilitasyon amaçlı başlayan futbol serüveni, 2006 yılında TFF’nin destek vermeye başlamasıyla büyüdü. 

Ampute Futbolu’nun bu çıkışı Avrupa Şampiyonluğu ve Dünya 2.’liği ile taçlandı. 

TFF yetkilerine göre Amputeli 600’e yakın oyuncu liglerde mücadele ediyor. 

Bu yükseliş ve başarı, bize 2002 yılında Dünya Kupası’nda ismini 3’üncülüğe yazdıran A Milli Takımı hatırlattı. 

Bugün ise durum dünden çok farklı. 

Futbolcuyu yabancılaştırma hastalığıyla birlikte A Milli Futbol Takımız, Avrupa sıralamasında alt basamaklara gerilerken, benzer durum Ampute Futbolu’nda da kendini göstermeye başladı.

Pandemi dolayısıyla 2 Kasım’a ertelenen liglerde, kaç yerli ve kaç yabancı görev alacak merak konusu! 

Geçmiş yıllardan farklı olmayacağı her halinden belli. 

Kulüpler tarafından sporu tedavi (rehabilitasyon) ‘aracı’ olmaktan çıkarılıp, maç kazanmaya yönelik ‘amaç’ haline getirilme çabası, kaygı verici boyutlara ulaştı. 

Hal böyle olunca da, Ampute Futbolunun içinde yer alan oyuncuların görüşleri aydınlatıcı olmakta.

Ampute Futbolu başta olmak üzere engellilerde spora tavsiye-reçete amacı taşıyacak o görüşlerden bazıları…

HAİTİ, GANA VE ANGOLALI OYUNCULAR TÜRKİYE’DE...

Coşkun Turan (Ampute Futbolcusu)

“Yabancıların bizim ülkemize girmesinde ne büyük etken şu oldu. Süper Lig’de 4 tane yabancı oynatabiliyorsunuz.

İki tane Türk bulduğunuzda, kadro kurup sahaya çıkabiliyorsunuz. Yabancıyı dışarıdan getirdiğinizde, bayağı bir bedel ödemek durumundasınız. 

Oturma izni, kimlik çıkarma, ev sağlamak, yemek ve içmek. Bir de onlara bir rakam verdikten sonra, bizim arkadaşlara hiç para vermeyince, bizim arkadaşların çoğu bu işe küstü. 

Biz ampute futbolu oynayabilecek bazı arkadaşlara teklifle gittiğimizde, onlarda bunu paraya endeksli gördüler. 

Bir arkadaşımız ulaştı bana. Hiç tanımıyorum. Benim numaramı vermişler. Ben Ampute futbolu oynamak istiyorum ama kazanacağım para ne, dedi. 

Ben de dedim ki, sen hiç ampute futbol oynadın mı? Yok, dedi. Ama dedi ‘Bunun bir kazancı varmış’. Dedim ki, kazancından önce, senin bu işe gelip sahip çıkman lazım. 

Önce sahaya çıkacaksın, kanedyen (koltuk değneği) tutabiliyor musun, topa vurabiliyor musun? Yeteneğin var ise bunu 3-4 idmandan sonra fark edebiliriz. Ama senin hiçbir yeteneğin yok ise, sana nasıl para ile vaatten bulunayım. 

Çünkü kulüplerin bütçesi yok ki... Yabancı sayısı Süper Lig’de 4, alt ligde 2 tane. 

Bu gidişle Milli Takıma oyuncu yetişmeyecek. Rehabilitasyon amaçlı başlanılan spor, tamamıyla skora endekslendi. 

Ben yabancıları alayım, iki de Türk alayım, bunlar ligi alsın götürsün Şampiyon olsun, düşüncesi hakim… 

Ülkemizde Haiti, Gana, Angolalı bir çok ülkeden oyuncu var.. Bizler davamıza sahip çıkar, sahadaki yabancı oyuncu sayısı 1-2 ile sınırlı olursa, kendi içimizde yetişen daha çok oyuncu sahada olma şansına sahip olur…

Başarı ise biz bunu Avrupa ve Dünya Şampiyonasında ispatladık. Oyuncularımız yetenekli ama, bu fırsatı yakalamalılar.”

‘SLOGANIMIZ BİREYLERİ TOPLUMA KAZANDIRMAKTI’

Selami Karaçoban (Ampute Futbolcusu); 

“10 yıla yakın Milli Takım’da aynı oyuncular oynuyor. Altyapıya önem verilmiyor. Sadece, Milli Takıma giden oyuncu para kazanabiliyor, bir de ligde yer alan bir iki kulüp oyuncusu. 

Kulüpler ayakta tutacaksponsorları yok. Belediyeler sadece malzeme veya ulaşım yardımında bulunuyor. 

2002 de her mikrofonu elime aldığımda, her platformunda sloganımız, sporla bireyleri evden çıkarmak ve topluma kazandırmaktı. Ama biz kendi engellilerimizi bıraktık, Avrupa, Dünya ve Afrika’nın engellilerini getirdik, onlara para kazandırıyoruz. 

Bizim kendi oyuncularımız bu işten pek bir şey kazanmıyor. İşin maliyetine bakarsan, yurtdışından getiriyorsun, hiç vermediğin oyuncuya, geliş-gidiş masrafı için en az 2 defa uçak bileti veriyorsun. 

Oturum izinlerini alıyorsun, bunlar evde konaklıyorlar. Maliyetini hesap ettiğin zaman aslında bu imkânları bir yerli oyuncuya verilse, o oyuncu belki de kendini daha iyi geliştirecek. 

Buradan biraz para kazandığında, daha özverili gayretli çalışabilecek. O olmayınca yabancı kazanacak. 

Şimdi burada Afrikalı 100 dolar da alsa kendi ülkesinde büyük para… Kulüplere sorarsan yerli oyuncu maliyetli diyor.

Yabancı oyuncu getirmeyi böyle savunuyor. İşin objektif, reel kısmına baktığında tabii ki yerli oyuncu biraz sivrilmeye başladığında talepleri de değişiyor. 

Bugün imkânı iyi olan Kulüp hemen biraz sivrilen oyuncuyu ertesi sene kendi bünyesine katıyor. Amaç burada, kendisinin güçlenip, rakip takımları güçsüzleştirmek. 

Milli Takımın yüzde 80’i Şahinbey Belediyesinde. Sahada forma giyen bir tane Gaziantepli oyuncu var. 

Çok kulüp kapandı. Niye, oyuncu yetişmiyor. Kulüp eline bir iki sivrilen oyuncu buluyor, geri kalan onun hesabında çark dönüyor...”

‘YABANCILAR YÜZÜNDEN FUTBOLU BIRAKTILAR’

Nurullah Ökten (Ampute Futbolcusu)

“Coşkun abi aradı, Başakşehir’de yeni oluşum var, dedi. Ortamı gördüm. İbrahim Başkanımızın konuşmaları samimi geldi. 

Saha ilk çıktığımızda, takımda oynamam gerektiği an o andı. Ben dedi, yabancı futbolcu istemiyorum. 

Hepsi Türk, yerli oyunculardan kurulu bir takım olacak. Doğru bir yaklaşım. Ben de yıllardır bundan yakınırım. 

Her zaman şunu yaptılar. Yurtdışından 2-3 tane yabancı futbolcu getirdiler, Türk futbolcuları yedeğe koydular. 

Oynamayan da küstü. Bu iş amacını aştı. Yabancılara para verdiler, Türklere vermediler. 

Bu iş yabancı engellilere para kazandırmak gibi bir şey oldu… Maç kazanmaktan daha çok, insan kazanmak önemli. Benim engelli kardeşim bu işe küsüp, yedek kulübesinde bekleyecekse. 

Bunu bizde yaşadık, yedek kulübünde beklemek olmuyor. 

Yabancı arkadaşlar yüzünden ampute futbolunu bırakan onlarca sporcu sayabilirim. 

O yüzden bu bizim büyük bir sıkıntımız. İbrahim Başkanımız dedi ki, gerekirse maç kazanamayalım yenilelim. 

Ama benim takımdaki oyuncular Türk olacak. O düşüncesi benim hoşuma gitti. 

O yüzden ben Başakşehir’deyim. İnşallah uzun yıllar burada Şampiyonluklar yaşarız...”

‘İNSAN HAYATINA SAYISIZ FAYDASI VAR’

Cemal Selçik (Ampute Futbolcusu);

“İstanbul metropol bir şehir olunca, burada engellileri bulmak daha kolay, Anadolu da bu durum daha zor. Ampute futbol çıkalı Dünya ve Avrupa’da elde edilen derecelerden sonra, daha çok insan topluma kazandırılması hızlandı. 

Ağır engelli haricinde, herkesin yapabileceği bir branş var. Bedensel engellilerde farklı 17 branş var. 

Tabii faal olan futbol. Engelli çocukları kendi gibi görüp de, etkinliklere sokulması lazım.

Derslere katkısı oluyor, öz güveni artırıyor. Daha çok insanla bir araya geliyor. Evliliğe varıncaya kadar, her şey daha güzel oluyor. Futbol zihnimizi açıyor. 

Kamu yöneticilerine mesajım şu belli kesimleri yemek ve televizyonlara çağırıyorlar. Sorunlar orada çözülmüyor. 

Biz bazı deplasmanlara paramız olmadan gidiyoruz. Belediye otobüs vermediğinde biz deplasmanlara gidemiyorduk. 

Ondan dolayı futbolu bırakıp, küsen insanlar var. Aramıza korkarak, çekinerek girenler, bakıyoruz bizden daha açıkgöz olmuş, daha çok hayata bağlanmış. 

Evde kapanıp kalsak ne olacak. Bizde futbol sadece sahada değil. Sahadan sonra, antrenörlük. Kopamıyoruz. Mutlaka içinde oluyoruz. Son nefesten sonra, yapacak bir şey kalmayınca bırakabiliriz...”

‘AİLELER ÇOCUKLARINI EVLERDE TUTMASINLAR’

Hasan Hamatoğlu (Ampute Futbolcusu);

“Başakşehir’e görüşmeye geldiğimde, başkanın sözleri dikkatimi çekti. Süper Lig’de yabancı hayranlığı var. 

Bize söylediği; ‘Biz yabancı oyuncu düşünmüyoruz. Yenilecekse de, yenile yenile yenmesini öğreniriz’. Başakşehir’e gelmek için, Başkanın bu sözlerinden ikna oldum. 

Çok sevdim yaklaşımını. Senin burada engellin dururken gidip ta Gana’dan oradan buradan yabancı getirmenin bir anlamı olmadığını düşündüm. 

Engelli psikolojisi farklı oluyor. Ampute’de Avrupa ve Dünya başarılarımız var. Bu demek oluyor ki, dünyanın en başarılı, yetenekli engellileri bizde. 

Önce kendi engellilerimize şans vereceksin. Her alanda engellilerin daha azimli olduğunu düşünüyorum. 

Spor ile hep iç içeydim. Aileler çocuklarını evlerde tutmasınlar, bu tür oluşumlara katılımlarını sağlasınlar. Bizler Mersine gitmiştik. 

Babası, iki kolu bir bacağı olmayan çocuğa ‘Kaleciye git’ dediğinde, çocuk koşa koşa bana doğru geldi. 

Çömeldim çocuğu kucakladım. O kadar hoşuma gitti ki. Orada topu at önünle, topla oynasın.

Topu sürsün. Birkaç tane şut çektirdim ona. O kadar mutlu oldu ki. Hayat bağlandı çocuk. 

O anda her şeyi unutuyor. Bura da biz bir-iki saatte her şeyi unutuyoruz. Psikolojimiz tekrar yerine geliyor…”

.

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com