Aşkolsun

Aşkolsun

Aşkolsun Aşkolsun

-Hiçbir şey aynı kalmaz ama her şey başa döner.-

Kim Ki-duk “İlkbahar yaz sonbahar kış ve ilkbahar” -2003-

.

Herkes ne yapmak istemediğini bilir.

Şimdi bir-iki faniye izah etmişsin etmemişsin çok şey değil.

Merak edilmesi gereken; mazeretlerini sayarken, savunmadayken içinden kendine küfür edip etmediğin…

Hiç kimse seni kendin gibi yargılayamaz 

Hiç bir güç Rabb’in kadar merhametli değildir.

Ne yaptığımızı bilmediğimiz bu saçmalık hallerine ölümlerin, cinnetlerin ve silahların ve ilaçların gölgesinde gülemiyoruz. 

Bizim, olayı ciddiye almamızı sağlayan bu ölüm şekilleri, saçmaladıklarımızı örtüyor, hayatı önemli görmemize, hayata sıkı sıkı bağlanmamıza sebep oluyor.

Mesela bana bir şey söyleyin; saçma olmasın, birilerinin işine yaramasın ve içinde acı olmasın…

İçinde ne mi olsun!

İnsanın üstünde bir şey, hayatı hafifleten ve öldükten sonra işime yarasın; çünkü ölene kadar işe yaramadı, sonucu değiştirmiyor. 

Bir soru;

-Şu “iyi insan olmak” diye tutturduğumuz ama bir türlü göremediğimiz şey ne demek?

“Şey”lerle çevriliyiz.

Çaba yok umut az.

Elde-avuçta pastırma sıcakları…

Sonuç kara kış kapıda.

*

Oturduğu sandalyeden uzağa, şu kuşların sürüyle uçtuğu, bağrıştığı sisli şehre baktı…

Melankoli demlenmiş çay gibi koyuderin ve güzeldi…

Kulağında, müziğe yeni başlamış bir melodi, sürünen ev terlikleri, çalınan ziller, acı fren sesleri…

Aklında muzip bir fıkra…

Park etmiş araçların altına sinmiş küçük kedilerle olası var…

Mümkünse balıkçıların tuz kokusunda, olmadı; bir şiirin reddedilmiş satırında...

Sadece düşünüldüğünde insanı umutlandıran herhangi bir şeyde..

Bir harfte, bir duada, bir kahveye atılan az şekerde...

Aşkı geçtik…

Tereddütte, coşkuda… 

Dalıp gitmeden bir dakika önceki halde...

Oturduğu sandalyeden kalktı…

Çiçekleri sulasa, bu yağmurlu havada…

İki bulut, itiş kakış…

Biri gelse...

Bazı hayatlar kuşlar-böcekler, bazı hayatlar gri-pus ve korku, bazısıysa böyle bir alengir - bir fırıldak; Allah muhafaza.

Hayat o kadar da güzel değil.

Güzel olan tam olarak bulunmak.

Bunun sebebi; hepimizin yaşamaya muhtaç oluşumuz.

Bunun sebebi; öyle ha deyince olmaması her şeyin.

Sıkıyorsa gidemeyişimiz...

Bir kapı kapanır..

Uğurlanmadığınız her kapatış sizi sokağa, kaldırıma fırlatır..

İstemediğimiz hiçbir şeyi yapmayız ya biz…

Sohbetin beli bükük kalır.

Zorla atılan adım siz…

Bir gün bakışınız dalar.

İstemediğiniz hiçbir şeyi yapmamanızı alkışlayan…

Şuramda bir kuş, ağlak ve kırgın.

Dilerim;

Üstünüze alfabe yağar...

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com



-Hiçbir şey aynı kalmaz ama her şey başa döner.-

Kim Ki-duk “İlkbahar yaz sonbahar kış ve ilkbahar” -2003-

.

Herkes ne yapmak istemediğini bilir.

Şimdi bir-iki faniye izah etmişsin etmemişsin çok şey değil.

Merak edilmesi gereken; mazeretlerini sayarken, savunmadayken içinden kendine küfür edip etmediğin…

Hiç kimse seni kendin gibi yargılayamaz 

Hiç bir güç Rabb’in kadar merhametli değildir.

Ne yaptığımızı bilmediğimiz bu saçmalık hallerine ölümlerin, cinnetlerin ve silahların ve ilaçların gölgesinde gülemiyoruz. 

Bizim, olayı ciddiye almamızı sağlayan bu ölüm şekilleri, saçmaladıklarımızı örtüyor, hayatı önemli görmemize, hayata sıkı sıkı bağlanmamıza sebep oluyor.

Mesela bana bir şey söyleyin; saçma olmasın, birilerinin işine yaramasın ve içinde acı olmasın…

İçinde ne mi olsun!

İnsanın üstünde bir şey, hayatı hafifleten ve öldükten sonra işime yarasın; çünkü ölene kadar işe yaramadı, sonucu değiştirmiyor. 

Bir soru;

-Şu “iyi insan olmak” diye tutturduğumuz ama bir türlü göremediğimiz şey ne demek?

“Şey”lerle çevriliyiz.

Çaba yok umut az.

Elde-avuçta pastırma sıcakları…

Sonuç kara kış kapıda.

*

Oturduğu sandalyeden uzağa, şu kuşların sürüyle uçtuğu, bağrıştığı sisli şehre baktı…

Melankoli demlenmiş çay gibi koyuderin ve güzeldi…

Kulağında, müziğe yeni başlamış bir melodi, sürünen ev terlikleri, çalınan ziller, acı fren sesleri…

Aklında muzip bir fıkra…

Park etmiş araçların altına sinmiş küçük kedilerle olası var…

Mümkünse balıkçıların tuz kokusunda, olmadı; bir şiirin reddedilmiş satırında...

Sadece düşünüldüğünde insanı umutlandıran herhangi bir şeyde..

Bir harfte, bir duada, bir kahveye atılan az şekerde...

Aşkı geçtik…

Tereddütte, coşkuda… 

Dalıp gitmeden bir dakika önceki halde...

Oturduğu sandalyeden kalktı…

Çiçekleri sulasa, bu yağmurlu havada…

İki bulut, itiş kakış…

Biri gelse...

Bazı hayatlar kuşlar-böcekler, bazı hayatlar gri-pus ve korku, bazısıysa böyle bir alengir - bir fırıldak; Allah muhafaza.

Hayat o kadar da güzel değil.

Güzel olan tam olarak bulunmak.

Bunun sebebi; hepimizin yaşamaya muhtaç oluşumuz.

Bunun sebebi; öyle ha deyince olmaması her şeyin.

Sıkıyorsa gidemeyişimiz...

Bir kapı kapanır..

Uğurlanmadığınız her kapatış sizi sokağa, kaldırıma fırlatır..

İstemediğimiz hiçbir şeyi yapmayız ya biz…

Sohbetin beli bükük kalır.

Zorla atılan adım siz…

Bir gün bakışınız dalar.

İstemediğiniz hiçbir şeyi yapmamanızı alkışlayan…

Şuramda bir kuş, ağlak ve kırgın.

Dilerim;

Üstünüze alfabe yağar...

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com