Asrın firavunluğunu "kadın" üstlenmiş desem… ‘Kocişko’n sana tektaş almış olabilir!..
Asrın firavunluğunu "kadın" üstlenmiş desem… ‘Kocişko’n sana tektaş almış olabilir!..
- 18-02-2020 08:29
- 1250
- 18-02-2020 08:29
- 1250
“Fıtrat Savaşları” konferanslarım için "yapay üreme" mevzularını araştırıyordum uzun zamandır.
Vardığım sonuçlardan biri de şu kardeşler.
Modern toplumun kadın gücü ve özgürlüğü vaadi, artık öyle bir yere gelmiş ki;
- Kadın, üremek için dahi erkeğe ihtiyaç duymuyor!..
“Mutlak üreme hakkım var, hiçbir erkeğe mecbur ve mahkum değilim!” diyor.
İçlerinde, Türkiye de dahil olmak üzere, onlarca ülkeden bekar kadınlar akın akın sperm bankalarına başvuruyor.
Hatta bazıları, kendilerini o kadar kutsamışlar ki doğurmak da istemiyorlar.
Kendi yumurtaları ile döllenen bebekleri, başka bir taşıyıcı anneye taşıtıyorlar.
Bu şekilde doğan yani "üreme" değil de “üretim” ile dünyaya gelen halihazırda tam 1 buçuk milyon insan var!..
Asrın sahte firavunluğunu "kadın" üstlenmiş desem eksik söylemiş olur muyum?
Çağımızın bir "Erkek sorunu" olduğunu söze dökmenin, bu sorunu irdelemenin zamanı gelmedi mi?
Ekin ve nesil, ifsad oldu..
***
‘Kocişko’n sana tektaş almış olabilir.. Ama bunu birilerinin gözüne sokunca karat değeri mi artıyor?
Kıymetli hanım kardeşim; direk konuya gireceğim eğip bükmeden.
Evine aldığın kombin koltuk, perde, halı takımları beni hiç ilgilendirmiyor.
Sen, evini ve eşyalarını sosyal medyada paylaştığında ne oluyor biliyor musun?
Öyle, tasavvur ettiğin gibi herkes, tırnak kemirerek izlemiyor, surette ve eşyada aradığın mutluluğu.
Aksine ne oluyor biliyor musun?
İnan bana, kendini ve Rabbini bilen kimse sana imrenmiyor, çünkü Ümmet’e diriliş olmak için çabalayan bir anne, “evine sıva yapmayı dahi masiva sayan selefi salihin yolunun lezzetini” bildiği için, sana ancak acıyarak dua ediyor..
Kütüphanesi olmayan bir evin, parlak mobilyasıyla övünecek bir zihine sahip olduğun için sana acıyarak merhamet ediyor, dua ediyor.
Başka ne mi oluyor?
Sana özenen ve senin de bundan beslendiğin o bir takım kadın, asgari ücretle geçinen kocasını öyle ezik görüyor ki..
Adam, ağzıyla kuş tutsa yaranamıyor.
Yetemiyor, hor görülüyor.
Sen, takım mobilyan ile övünürken, bizler Fatıma annemizin evinin tabanında halı dahi olmadığını hatta Aişe annemizin ayakları acımasın diye yumuşak çöl kumu serptiğini bilir ve bu tamah ediş ile övünürüz!
O çok süslü ve birbiriyle uyumlu tabaklarda sunum yaptığında, içerisindeki jelatin ve çeşitli kimyasallar, kısır günlerinde ağız suyu akıtabilir, 3-4 günlük “Instagram fenomenliği”ni sağlıyor da olabilir..
Ama Allah indinde asla emredilen gibi "helal ve tayyib" olmuyor!
Bugün sosyal medya kullanan hamile, o rızka erişemeyen öğrenci, ya da parası olmayan kardeşler, paylaştığın ve övündüğün o tabağa gözünü bıraktığında sana şifa mı olur sanıyorsun!..
Sen paylaştığın sofran ile övünürken, bizler evindeki son hurmayı dahi infak edip, aç bekleyen Fatıma annemizle övünürüz!
Kocişkon sana tektaş almış olabilir..
Rabbim daha da çok versin.
Ama bunu birilerinin gözüne sokunca, karat değeri mi artıyor?
Aksine bilinçli bir mümine; o elmas ve pırlantaların asıl yüzünü bilir..
Açlıktan can veren her Afrikalı kardeşinin o parmağında hakkı olduğunu bilir.
Onların hakkı olan yer altı madenlerini, sana doğum günü, evlilik yıldönümü diye süsleyip satanlar, kardeşlerini sömürürler.
Onlardan çaldıklarını, senin parmağına takıp övünmeni sağlarlar..
Biz ise mehir olarak verecek hiçbirşeyi olmayıp, zırhını satan kocasına aşkla bakan Fatıma annemizle övünürüz!
Bugün bu kadınların sahte mutluluk ve gülücüklerini gerçek sanan binlerce hanım, kocasına ve evlatlarına zulmediyor diye yazmak zorunda hissettim kendimi..
Öyle bir dünya yok kardeşler, yok!
Burası dünya, burası imtihan yeri!
Burası Peygamber ağlatan diyar.
Burası bu kadar işte..
Kendinize gelin, ne için bu dünyaya geldiğinizi hatırlayın!
Vaktinizi ve ömrünüzü daha fazla okumak ve okutmak için harcayın.
Çünkü o sevgili şöyle buyurdu;
-BEN SİZİN ÇOKLUĞUNUZ İLE ÖVÜNECEĞİM!
Bunu bilen Rabia annemiz, gecede bin rekat namaz kıldı!
Mahşerde Peygamberim;
"Benim ümmetimden, gecede bin rekat namaz kılan hanımlar vardı!" diye övünsün istedi!
O sevgilisine bunu taşıdı, onun ümmeti ile övünmesini sağlayacak bir iş yaptı, elinden bu geldi..
Dön bir bak sen ne ile övünüyorsun?
Kurdelaya sardığın kurabiye mi?
Yoksa evi dahi olmayan kardeşlerinin gözlerine soktuğun mobilyalar ile mi?
Ne kadar da basit ve çirkin bir iş bu değil mi?
Asıl övünülecek işlere yönelebilmek duası ile..
Bir tevbe, bir namaz, bir sabır her günahı sevaba çevirir..
Gel sadeleş kardeşim!..
Sen de ömrünü Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz’in övüneceği işleri yapmaya ada..
Rabbim çok affeden, çok merhamet edendir..
Etrafında senin umudunu kıran ne kadar insi ve cinni şeytan var ise tıka kulaklarını ve yürü.
Rabbin sana ne kadar rızık yazmış ise hamd et ve asla kimseye özenme.
Özeneceksen, Fatıma, Aişe, Hatice annelerimiz sana yeter!
Onlar da asla dünya ile övünmedi..
Haydi, çabanı Allah görsün.
.
Yağmur İbiç Mirzayeva, dikGAZETE.com
“Fıtrat Savaşları” konferanslarım için "yapay üreme" mevzularını araştırıyordum uzun zamandır.
Vardığım sonuçlardan biri de şu kardeşler.
Modern toplumun kadın gücü ve özgürlüğü vaadi, artık öyle bir yere gelmiş ki;
- Kadın, üremek için dahi erkeğe ihtiyaç duymuyor!..
“Mutlak üreme hakkım var, hiçbir erkeğe mecbur ve mahkum değilim!” diyor.
İçlerinde, Türkiye de dahil olmak üzere, onlarca ülkeden bekar kadınlar akın akın sperm bankalarına başvuruyor.
Hatta bazıları, kendilerini o kadar kutsamışlar ki doğurmak da istemiyorlar.
Kendi yumurtaları ile döllenen bebekleri, başka bir taşıyıcı anneye taşıtıyorlar.
Bu şekilde doğan yani "üreme" değil de “üretim” ile dünyaya gelen halihazırda tam 1 buçuk milyon insan var!..
Asrın sahte firavunluğunu "kadın" üstlenmiş desem eksik söylemiş olur muyum?
Çağımızın bir "Erkek sorunu" olduğunu söze dökmenin, bu sorunu irdelemenin zamanı gelmedi mi?
Ekin ve nesil, ifsad oldu..
***
‘Kocişko’n sana tektaş almış olabilir.. Ama bunu birilerinin gözüne sokunca karat değeri mi artıyor?
Kıymetli hanım kardeşim; direk konuya gireceğim eğip bükmeden.
Evine aldığın kombin koltuk, perde, halı takımları beni hiç ilgilendirmiyor.
Sen, evini ve eşyalarını sosyal medyada paylaştığında ne oluyor biliyor musun?
Öyle, tasavvur ettiğin gibi herkes, tırnak kemirerek izlemiyor, surette ve eşyada aradığın mutluluğu.
Aksine ne oluyor biliyor musun?
İnan bana, kendini ve Rabbini bilen kimse sana imrenmiyor, çünkü Ümmet’e diriliş olmak için çabalayan bir anne, “evine sıva yapmayı dahi masiva sayan selefi salihin yolunun lezzetini” bildiği için, sana ancak acıyarak dua ediyor..
Kütüphanesi olmayan bir evin, parlak mobilyasıyla övünecek bir zihine sahip olduğun için sana acıyarak merhamet ediyor, dua ediyor.
Başka ne mi oluyor?
Sana özenen ve senin de bundan beslendiğin o bir takım kadın, asgari ücretle geçinen kocasını öyle ezik görüyor ki..
Adam, ağzıyla kuş tutsa yaranamıyor.
Yetemiyor, hor görülüyor.
Sen, takım mobilyan ile övünürken, bizler Fatıma annemizin evinin tabanında halı dahi olmadığını hatta Aişe annemizin ayakları acımasın diye yumuşak çöl kumu serptiğini bilir ve bu tamah ediş ile övünürüz!
O çok süslü ve birbiriyle uyumlu tabaklarda sunum yaptığında, içerisindeki jelatin ve çeşitli kimyasallar, kısır günlerinde ağız suyu akıtabilir, 3-4 günlük “Instagram fenomenliği”ni sağlıyor da olabilir..
Ama Allah indinde asla emredilen gibi "helal ve tayyib" olmuyor!
Bugün sosyal medya kullanan hamile, o rızka erişemeyen öğrenci, ya da parası olmayan kardeşler, paylaştığın ve övündüğün o tabağa gözünü bıraktığında sana şifa mı olur sanıyorsun!..
Sen paylaştığın sofran ile övünürken, bizler evindeki son hurmayı dahi infak edip, aç bekleyen Fatıma annemizle övünürüz!
Kocişkon sana tektaş almış olabilir..
Rabbim daha da çok versin.
Ama bunu birilerinin gözüne sokunca, karat değeri mi artıyor?
Aksine bilinçli bir mümine; o elmas ve pırlantaların asıl yüzünü bilir..
Açlıktan can veren her Afrikalı kardeşinin o parmağında hakkı olduğunu bilir.
Onların hakkı olan yer altı madenlerini, sana doğum günü, evlilik yıldönümü diye süsleyip satanlar, kardeşlerini sömürürler.
Onlardan çaldıklarını, senin parmağına takıp övünmeni sağlarlar..
Biz ise mehir olarak verecek hiçbirşeyi olmayıp, zırhını satan kocasına aşkla bakan Fatıma annemizle övünürüz!
Bugün bu kadınların sahte mutluluk ve gülücüklerini gerçek sanan binlerce hanım, kocasına ve evlatlarına zulmediyor diye yazmak zorunda hissettim kendimi..
Öyle bir dünya yok kardeşler, yok!
Burası dünya, burası imtihan yeri!
Burası Peygamber ağlatan diyar.
Burası bu kadar işte..
Kendinize gelin, ne için bu dünyaya geldiğinizi hatırlayın!
Vaktinizi ve ömrünüzü daha fazla okumak ve okutmak için harcayın.
Çünkü o sevgili şöyle buyurdu;
-BEN SİZİN ÇOKLUĞUNUZ İLE ÖVÜNECEĞİM!
Bunu bilen Rabia annemiz, gecede bin rekat namaz kıldı!
Mahşerde Peygamberim;
"Benim ümmetimden, gecede bin rekat namaz kılan hanımlar vardı!" diye övünsün istedi!
O sevgilisine bunu taşıdı, onun ümmeti ile övünmesini sağlayacak bir iş yaptı, elinden bu geldi..
Dön bir bak sen ne ile övünüyorsun?
Kurdelaya sardığın kurabiye mi?
Yoksa evi dahi olmayan kardeşlerinin gözlerine soktuğun mobilyalar ile mi?
Ne kadar da basit ve çirkin bir iş bu değil mi?
Asıl övünülecek işlere yönelebilmek duası ile..
Bir tevbe, bir namaz, bir sabır her günahı sevaba çevirir..
Gel sadeleş kardeşim!..
Sen de ömrünü Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz’in övüneceği işleri yapmaya ada..
Rabbim çok affeden, çok merhamet edendir..
Etrafında senin umudunu kıran ne kadar insi ve cinni şeytan var ise tıka kulaklarını ve yürü.
Rabbin sana ne kadar rızık yazmış ise hamd et ve asla kimseye özenme.
Özeneceksen, Fatıma, Aişe, Hatice annelerimiz sana yeter!
Onlar da asla dünya ile övünmedi..
Haydi, çabanı Allah görsün.
.
Yağmur İbiç Mirzayeva, dikGAZETE.com