Avrupa'nın nazizmi Avrasya'da hortluyor!
Avrupa'nın nazizmi Avrasya'da hortluyor!
- 28-11-2022 05:50
- 4700
- 28-11-2022 05:50
- 4700
MOSKOVA
Hem Birinci Dünya Savaşı'nda hem de İkinci Dünya Savaşı'nda çok büyük acılar çeken Avrupa'da bu acılar, tehditlerin Avrasya'ya kaydırılmasıyla son buldu.
Peki neydi bu tehditler?
Naziler, Avrupa için o dönemlerin en büyük tehdidiydi.
Hitler bütün Avrupa'yı işgal ettiğinde artık kabına sığmayarak Sovyet Sosyalist Halk Cumhuriyeti'ne saldırılara başladı.
Bu saldırılar sırasında milyonlarca insan ölürken Sovyet halkı çok büyük bir direniş örneği sergileyerek Hitler'e savaş meydanında mağlubiyeti tattırdı. Ancak işgal altına uğramış İtalya, Fransa, Polonya, Bulgaristan, Makedonya ve Nazi tehdidi altındaki İngiltere ölümcül Nazi tehdidine karşılık olarak kendilerine bir "Öcü" yarattı.
Sovyetler Birliği, nazileri yok ederken henüz savaşın etkilerinden kurtulmaya çalışan Avrupa'nın liderleri, Amerikan yönlendirmesiyle karşılarında bir Sovyetler Birliği tehdidi gördü.
Aslında böyle bir tehlike zaten yokken oluşturulan Sovyet tehdidi, Avrupa'nın "Şeytanlaşmasına" neden oldu.
Avrupa'daki nazi hareketlerinin bu kıtadan uzaklaştırılması, Avrupa'nın en büyük amacıyken elbette bu hareketlerin Avrasya'ya yayılması, Orta ve Batı Avrupa'da güvenliğin yeniden inşasına araç olacaktı.
Sovyetler Birliği var olduğu tüm zamanlarda Nazileri kendi topraklarına sokmadı. Ancak bu ideoloji, Avrupa tarafından yıllarca korundu.
Avrupa'nın her zaman silah olarak kullanabileceği bu ideoloji Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından sonra Polonya'da, Bulgaristan'da, Litvanya'da, Moldova'da, Romanya'da ve neredeyse tüm Doğu Avrupa'da harekete geçti.
Pentagon tarafından iyi kontrol edilen bu hareketler aracılığıyla Rus karşıtı hareketlerin oluşmasıyla birçok Doğu Avrupa ülkesinde "Avrupacılar" türedi.
Demokrasi adı altında yönlendirilen bu hareketler sayesinde birçok ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) gibi Amerikan kontrolündeki örgütlere dahil oldu.
Ukrayna, kurulduğu tarihten önce dahil Nazilerin pusuda olduğu bir ülkeydi.
Kazakistan zaten Nazi işgali altına giren bir ülkeyken Sovyetler Birliği tarafından kurtarılmıştı.
Nazi kalıntılarının Kazakistan'da hala mevcut olduğu ve bu hareketin Rusya'ya karşı harekete geçme olasılığı uzmanlar tarafından gündeme getiriliyor.
Ermenistan'da tarihten beri ırkçı-Nazi grupları var oldu.
Garegin Njdeh, Ermenistan'ın Nazi önderlerinden biriydi ve Bolşevik ordusuna karşı savaştı.
Njdeh, Birinci Dünya Savaşı'nda, Türkleri, Kürtleri, Müslümanları ve Balkan halklarını katletti.
İşte bu Garegin Njdeh ideolojisi de Ermenistan'da hala diri ve yaşıyor.
Nazi ordusuna resmen hizmet eden, ayak bastığı her yere kan götüren Garegin Njdeh arkasında korkunç bir faşist ideoloji bıraktı.
Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ), Avrasya ülkelerinin bölge güvenliğini sağlamak amacıyla oluşturduğu bir örgüt.
Erivan'da gerçekleşen son toplantıda Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın ortak bildiriye imza atmaması, masadaki diğer ülke liderlerine karşı saygısızlıklar göstermesi örgüte olan güveni zedeleyen bir hareketti.
Peki bundan ne sonuç çıkarmalıyız?
Ermenistan'da, Nazi grupları hala pusuda!
Resmi siyasi parti ve dernekler üzerinden ideolojiyi sürdürme çalışmaları yapıyor. Hepsinin ortak özelliği Rusya'ya karşı Amerikan kontrolünde hareket etmeleri.
Netice olarak Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın, KGAÖ ve Rusya'ya karşı kışkırtıcı hareketleri bu örgütleri cesaretlendirebilecek hareketleri.
Kaldı ki Paşinyan'ın, temelde Batı hayranı bir lider olduğunu biliyoruz.
Kazakistan'da geçtiğimiz yıllarda "Halk ayaklanması" adı altında başlayan protestolar, ilginç bir hale bürünmüştü.
Nereden türediği belli olmayan gruplar, halkı galeyana getirmiş, sosyal medyadan, Nazi sembollerine dair gizli paylaşımlarla her an ortaya çıkabileceklerini göstermişlerdir.
Kırgızistan'da neler olduğunu henüz bilmiyoruz bile. Çünkü Orta Asya'daki birçok ülkenin istihbarat servisleri çok zayıf olduğu için bu tür ideolojilerin hareketlerini bilmiyoruz.
Bundan sonra ne yapılmalı?
KGAÖ'nün en güçlü ülkesi konumundaki Rusya'nın önderliğinde, üye ülkelerin istihbarat servisleri güçlendirilmeli, eğitimlerine önem verilmeli.
Bu ideolojiye yakın olan siyasi hareket ve liderlere baskılar yaparak bu grupların cesaretlendirilmesi ve harekete geçmesinin önüne geçilmeli.
Eğer önlem alınmazsa Ukrayna'da olduğu gibi tüm Avrasya'da Nazi hareketleri tekrar hortlayacak.
AB ve NATO bu Nazi hareketlerini kullanarak Rusya müttefikleri ülkelerin Batı kontrolüne girmesini sağlayacak, Rusya'nın da yönetimlerinin zayıflanması sağlanacak ve her zaman istenilen şey gerçekleşip Rusya ortadan kaldırılacak.
Tüm bunlar bir komplo teorisi değil, tarihin tekerrüründen ibaret öngörülerdir.
.
Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com
MOSKOVA
Hem Birinci Dünya Savaşı'nda hem de İkinci Dünya Savaşı'nda çok büyük acılar çeken Avrupa'da bu acılar, tehditlerin Avrasya'ya kaydırılmasıyla son buldu.
Peki neydi bu tehditler?
Naziler, Avrupa için o dönemlerin en büyük tehdidiydi.
Hitler bütün Avrupa'yı işgal ettiğinde artık kabına sığmayarak Sovyet Sosyalist Halk Cumhuriyeti'ne saldırılara başladı.
Bu saldırılar sırasında milyonlarca insan ölürken Sovyet halkı çok büyük bir direniş örneği sergileyerek Hitler'e savaş meydanında mağlubiyeti tattırdı. Ancak işgal altına uğramış İtalya, Fransa, Polonya, Bulgaristan, Makedonya ve Nazi tehdidi altındaki İngiltere ölümcül Nazi tehdidine karşılık olarak kendilerine bir "Öcü" yarattı.
Sovyetler Birliği, nazileri yok ederken henüz savaşın etkilerinden kurtulmaya çalışan Avrupa'nın liderleri, Amerikan yönlendirmesiyle karşılarında bir Sovyetler Birliği tehdidi gördü.
Aslında böyle bir tehlike zaten yokken oluşturulan Sovyet tehdidi, Avrupa'nın "Şeytanlaşmasına" neden oldu.
Avrupa'daki nazi hareketlerinin bu kıtadan uzaklaştırılması, Avrupa'nın en büyük amacıyken elbette bu hareketlerin Avrasya'ya yayılması, Orta ve Batı Avrupa'da güvenliğin yeniden inşasına araç olacaktı.
Sovyetler Birliği var olduğu tüm zamanlarda Nazileri kendi topraklarına sokmadı. Ancak bu ideoloji, Avrupa tarafından yıllarca korundu.
Avrupa'nın her zaman silah olarak kullanabileceği bu ideoloji Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından sonra Polonya'da, Bulgaristan'da, Litvanya'da, Moldova'da, Romanya'da ve neredeyse tüm Doğu Avrupa'da harekete geçti.
Pentagon tarafından iyi kontrol edilen bu hareketler aracılığıyla Rus karşıtı hareketlerin oluşmasıyla birçok Doğu Avrupa ülkesinde "Avrupacılar" türedi.
Demokrasi adı altında yönlendirilen bu hareketler sayesinde birçok ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) gibi Amerikan kontrolündeki örgütlere dahil oldu.
Ukrayna, kurulduğu tarihten önce dahil Nazilerin pusuda olduğu bir ülkeydi.
Kazakistan zaten Nazi işgali altına giren bir ülkeyken Sovyetler Birliği tarafından kurtarılmıştı.
Nazi kalıntılarının Kazakistan'da hala mevcut olduğu ve bu hareketin Rusya'ya karşı harekete geçme olasılığı uzmanlar tarafından gündeme getiriliyor.
Ermenistan'da tarihten beri ırkçı-Nazi grupları var oldu.
Garegin Njdeh, Ermenistan'ın Nazi önderlerinden biriydi ve Bolşevik ordusuna karşı savaştı.
Njdeh, Birinci Dünya Savaşı'nda, Türkleri, Kürtleri, Müslümanları ve Balkan halklarını katletti.
İşte bu Garegin Njdeh ideolojisi de Ermenistan'da hala diri ve yaşıyor.
Nazi ordusuna resmen hizmet eden, ayak bastığı her yere kan götüren Garegin Njdeh arkasında korkunç bir faşist ideoloji bıraktı.
Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ), Avrasya ülkelerinin bölge güvenliğini sağlamak amacıyla oluşturduğu bir örgüt.
Erivan'da gerçekleşen son toplantıda Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın ortak bildiriye imza atmaması, masadaki diğer ülke liderlerine karşı saygısızlıklar göstermesi örgüte olan güveni zedeleyen bir hareketti.
Peki bundan ne sonuç çıkarmalıyız?
Ermenistan'da, Nazi grupları hala pusuda!
Resmi siyasi parti ve dernekler üzerinden ideolojiyi sürdürme çalışmaları yapıyor. Hepsinin ortak özelliği Rusya'ya karşı Amerikan kontrolünde hareket etmeleri.
Netice olarak Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın, KGAÖ ve Rusya'ya karşı kışkırtıcı hareketleri bu örgütleri cesaretlendirebilecek hareketleri.
Kaldı ki Paşinyan'ın, temelde Batı hayranı bir lider olduğunu biliyoruz.
Kazakistan'da geçtiğimiz yıllarda "Halk ayaklanması" adı altında başlayan protestolar, ilginç bir hale bürünmüştü.
Nereden türediği belli olmayan gruplar, halkı galeyana getirmiş, sosyal medyadan, Nazi sembollerine dair gizli paylaşımlarla her an ortaya çıkabileceklerini göstermişlerdir.
Kırgızistan'da neler olduğunu henüz bilmiyoruz bile. Çünkü Orta Asya'daki birçok ülkenin istihbarat servisleri çok zayıf olduğu için bu tür ideolojilerin hareketlerini bilmiyoruz.
Bundan sonra ne yapılmalı?
KGAÖ'nün en güçlü ülkesi konumundaki Rusya'nın önderliğinde, üye ülkelerin istihbarat servisleri güçlendirilmeli, eğitimlerine önem verilmeli.
Bu ideolojiye yakın olan siyasi hareket ve liderlere baskılar yaparak bu grupların cesaretlendirilmesi ve harekete geçmesinin önüne geçilmeli.
Eğer önlem alınmazsa Ukrayna'da olduğu gibi tüm Avrasya'da Nazi hareketleri tekrar hortlayacak.
AB ve NATO bu Nazi hareketlerini kullanarak Rusya müttefikleri ülkelerin Batı kontrolüne girmesini sağlayacak, Rusya'nın da yönetimlerinin zayıflanması sağlanacak ve her zaman istenilen şey gerçekleşip Rusya ortadan kaldırılacak.
Tüm bunlar bir komplo teorisi değil, tarihin tekerrüründen ibaret öngörülerdir.