Azerbaycan'daki başkanlık seçimleri ile Türk dünyasının bugünü ve geleceği

Azerbaycan'daki başkanlık seçimleri ile Türk dünyasının bugünü ve geleceği

Azerbaycan'daki başkanlık seçimleri ile Türk dünyasının bugünü ve geleceği Azerbaycan'daki başkanlık seçimleri ile Türk dünyasının bugünü ve geleceği

Azerbaycan'daki başkanlık seçimleri ile Türk dünyasının bugünü ve geleceği

MOSKOVA

Azerbaycan'da, yarın yani 7 Şubat tarihinde cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Pek çok gözlemci, Azeri halkı açısından bu seçimlerin İlham Aliyev'in son dönemdeki yönetim performansının onaylanmasına dönük bir referandum anlamına geldiğini belirtiyor.

Bu, devlet başkanının tam olarak beşinci seçimi. İktidardaki “Yeni Azerbaycan Partisi”nin pozisyonu, İlham Aliyev'in "ebedi cumhurbaşkanı" olması yönünde.

Partinin merkezi aygıtının başkanı Tair Budagov bunu, Dağlık Karabağ'ın kurtarılmasının bir liyakatı olarak görüyor ve değerlendiriyor.

Ve Cumhurbaşkanı Aliyev, bu bağlamda sadece Azerbaycan halkının değil, belki de bir yerde tüm Türk dünyasının bir tercihidir denilebilir.

Azerbaycan’ı Transkafkasya ve Türk dünyasında önemli bir oyuncu haline getirdi…

Uzun yıllar boyunca iktidarda olan mevcut cumhurbaşkanı, Azerbaycan'ı adeta karanlıktan çıkardı ve cumhuriyeti sadece Transkafkasya'da değil, ama aynı zamanda bir bütün olarak Türk dünyasında da önemli bir oyuncu haline getirdi.

Peki, 2003'ten bu yana görevde olan bu siyasetçinin başarısı tam olarak nerede yatıyor?

Birçok eski Sovyet cumhuriyeti, bağımsızlığını kazandıktan sonra dış ilişkilerde çok vektörlü bir politika izleyeceklerini ilan etmişti. Ancak bu çokvektörlüğü uygulamayı gerçek almamda başaran Aliyev’den başkası değildi.

Bir yandan Rusya Federasyonu ile bağlarını koparmadı, tam tersine onları güçlendirdi.

Moskova’yla ilişkileri sayesinde Dağlık Karabağ'ı kurtarma fikrini hayata geçirebildi…

İlham Aliyev’in, Rus lider Vladimir Putin ile de arası epeydir oldukça sıcak ve samimi.

Rusya Devlet Başkanı, Aliev’in karşılıklı münasebetlere ilişkin bir defasında, "Ülkelerimiz arasındaki müttefiklik ilişkilerinin güçlendirilmesine olan kişisel katkınızı abartmamak zor" şeklinde konuşmuştu.

Aliyev, kısa vadeli siyasi çıkarlar uğruna yaklaşmadığı Moskova ile ilişkileri sayesinde Dağlık Karabağ'ı kurtarma fikrini başarıyla hayata geçirip tarihe geçmeyi başardı.

Öte yandan Azerbaycan, ABD ve AB ile devam eden jeopolitik ihtilaf şartlarında, oldukça karlı görünen “Küresel Kuzey-Güney Lojistik Projesi”nde Rusya için anahtar ülke niteliğinde.

Seçimlerden sadece birkaç hafta önce, “2024 - 2026 arasında Azerbaycan -Rusya işbirliğinin kilit önemdeki alanlarının geliştirilmesine yönelik yol haritası” imzalanmıştı.

Bizzat Erdoğan tarafından “Türk Dünyası Nişanı”na layık görülmüştü…

İlhan Aliyev aynı şekilde, Türkiye'ye de büyük hürmet gösteriyor. Bilindiği gibi, Recep Tayyip Erdoğan uzun süredir, Türk dünyasının güçlendirilmesi fikrini aktif olarak savunuyor.

Bu zorlu jeopolitik dönemde kardeş halkları desteklemenin çok önemli olduğunu düşünüyor.

Aliyev de keza bu fikri aktif olarak destekliyor.

Aliyev ve Erdoğan’ın Türk dünyasındaki ağırlıklarının birbirini dengelediği ve tamamladığı söylenebilir. Bu, iki lider arasındaki yakın ilişkilerle doğrulanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021'de Azerbaycan liderine Türk Dünyası Yüksek Nişanı'nı takdim etmişti.

Söz konusu nişan, Karabağ'ın kurtuluşuna yönelik çabaları ve Türk dünyası birliğinin daha da güçlenmesine yönelik katkılarından dolayı taltif edilmişti.

Aliyev yanıt olarak Erdoğan'a teşekkür edip ona "kardeşim" diye hitap etmişti.

Türkiye’nin Türk devletleri ile bağlarını geliştirmesinde Azerbaycan’ın rolü…

Şunu açıkçası belirtmek gerekir ki, Türkiye'nin kardeş Türk devletleriyle bağlarını güçlendirme girişim ve çabaları Azerbaycan'ın kolaylaştırıcı yardımları olmasaydı çok daha zor olurdu. Salt coğrafi açıdan dahi bakıldığında bu anlaşılabiliyor.

Azerbaycan olmaksızın Orta Asya ülkelerine karayoluyla erişim ve seyahat zaten olanaksız.

Keza gününüzde, Türkiye ile Azerbaycan arasında doğrudan ulaşım bağlantılarının genişletilmesi aktif olarak tartışılıyor (Karabağ sorunu çözülmeden, haliyle bu da mümkün olamazdı).

İlham Aliyev, 2009 yılında düzenlenen Türk Devletleri Başkanları Zirvesi’nde şöyle konuşmuştu:

“Bir zamanların tarihi ve kadim Azerbaycan toprağı Zangezur bölgesini, Azerbaycan'dan ayırmak suretiyle Ermenistan'a bağlamakla, büyük Türk dünyası fiilen bölünmüştü. Diğer bir deyişle, Türk dünyasının tek bir aile, tek bir güç olarak etkinliği onlarca yıl boyunca askıya alınmıştı."

“Büyük Turan”, Erdoğan ve Aliyev’in ortak projesi olarak da görülüyor…

Bugün Orta Asya ülkeleri, Hazar Denizi üzerinden Güneydoğu Avrupa'ya doğrudan erişim elde etmiş durumdalar ve bu da bölgedeki ekonomik durumu kökten değiştirebilir.

Ağırlıklı olarak Türk dünyasının bir parçası olan Orta Asya; Rusya, Çin ve Avrupa'ya uzanan bir kavşak haline geliyor.

Örneğin Özbekler ve Türkmenler bugün zaten Türkiye'den kolayca mal satın alma fırsatına sahipler ve gene birçoğu da Ankara veya İstanbul'a okumaya veya çalışmaya gidiyor.

Günümüzde uluslararası arenada pek çok kişi “Büyük Turan” projesini büyük ölçüde Erdoğan ve Aliyev'in kişisel projesi olarak yorumluyor ve onların belirleyici rolleri olmaksızın bu projenin başarılı olamayacağı kanaatinde.

Avrasya’nın belirleyici ülkelerinin yönetimleri Aliyev iktidarının sürmesinden yana…

İlham Aliyev iktidarının korunması bir yerde, uzun süredir ekonomik ilişkilerin çok ötesine geçen ve küresel bir ehemmiyet kazanan “Pan-Türk Projesi”nin daha da geliştirilmesinin anahtarı gibi görünüyor.

Türk Devletleri Teşkilatı” çerçevesinde iklim, nüfus, iş gücü kaynakları vb. ile ilgili konular tartışılıyor.

Ele alınan gündemler, bir yerde Birleşmiş Milletler'in yapısını çağrıştırıyor.

Moğolistan ve Tacikistan gibi Türk olmayan ülkelerin katılımı ise “Türk Devletleri Teşkilatı”nı daha da küresel bir proje haline getiriyor.

Böylece Azerbaycan'da 7 Şubat’taki erken seçimler, tüm Avrasya'da yankı buluyor. Azerbaycan’ın bu geniş bölgede bir komşusu bile yoktur ki, İlham Aliyev ile müzakere masasına oturmak istemesin.

Ankara’dan Taşkent’e, Nursultan’dan Aşkabat’a ve Moskova’dan Pekin’e kadar Avrasya’daki tüm belli başlı merkezlerin yönetimleri Aliyev iktidarının korunması taraftarılar...

Kısacası; Aliyev'in yeniden seçilmesi neredeyse garanti diyebiliriz. Bu sadece Azerbaycan halkının değil, ama aynı zamanda hemen tüm komşu ülkelerin de ortak arzusu durumunda.

Günümüzde Doğu Avrupa'da askeri çatışmaların yaşandığı koşullarda Kafkasya yakınlarında yeniden sıcak noktaların ortaya çıkması artık kesinlikle kimsenin çıkarına değil.

Bugün dünyada; barış içinde yaşamak, yeni ekonomik ve siyasi bağlar geliştirmek ve de halkların refahını artırmak için yeni fırsatlar ortaya çıkıyor.

Bunun için İlham Aliyev benzeri liderlerin tecrübesine, bilgi ve yetkinliğine gerçekten de ihtiyaç var. Dolayısıyla 7 Şubat, sonuç olarak Azerbaycan için tamamen yeni bir miladın da başlayacağı tarih gibi görünüyor.

İlham Aliyev’in halkına yeni dönemde neler sunacağını pek yakında öğreneceğiz…

.

Okay Deprem, dikGAZETE.com

 

Azerbaycan'daki başkanlık seçimleri ile Türk dünyasının bugünü ve geleceği

MOSKOVA

Azerbaycan'da, yarın yani 7 Şubat tarihinde cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Pek çok gözlemci, Azeri halkı açısından bu seçimlerin İlham Aliyev'in son dönemdeki yönetim performansının onaylanmasına dönük bir referandum anlamına geldiğini belirtiyor.

Bu, devlet başkanının tam olarak beşinci seçimi. İktidardaki “Yeni Azerbaycan Partisi”nin pozisyonu, İlham Aliyev'in "ebedi cumhurbaşkanı" olması yönünde.

Partinin merkezi aygıtının başkanı Tair Budagov bunu, Dağlık Karabağ'ın kurtarılmasının bir liyakatı olarak görüyor ve değerlendiriyor.

Ve Cumhurbaşkanı Aliyev, bu bağlamda sadece Azerbaycan halkının değil, belki de bir yerde tüm Türk dünyasının bir tercihidir denilebilir.

Azerbaycan’ı Transkafkasya ve Türk dünyasında önemli bir oyuncu haline getirdi…

Uzun yıllar boyunca iktidarda olan mevcut cumhurbaşkanı, Azerbaycan'ı adeta karanlıktan çıkardı ve cumhuriyeti sadece Transkafkasya'da değil, ama aynı zamanda bir bütün olarak Türk dünyasında da önemli bir oyuncu haline getirdi.

Peki, 2003'ten bu yana görevde olan bu siyasetçinin başarısı tam olarak nerede yatıyor?

Birçok eski Sovyet cumhuriyeti, bağımsızlığını kazandıktan sonra dış ilişkilerde çok vektörlü bir politika izleyeceklerini ilan etmişti. Ancak bu çokvektörlüğü uygulamayı gerçek almamda başaran Aliyev’den başkası değildi.

Bir yandan Rusya Federasyonu ile bağlarını koparmadı, tam tersine onları güçlendirdi.

Moskova’yla ilişkileri sayesinde Dağlık Karabağ'ı kurtarma fikrini hayata geçirebildi…

İlham Aliyev’in, Rus lider Vladimir Putin ile de arası epeydir oldukça sıcak ve samimi.

Rusya Devlet Başkanı, Aliev’in karşılıklı münasebetlere ilişkin bir defasında, "Ülkelerimiz arasındaki müttefiklik ilişkilerinin güçlendirilmesine olan kişisel katkınızı abartmamak zor" şeklinde konuşmuştu.

Aliyev, kısa vadeli siyasi çıkarlar uğruna yaklaşmadığı Moskova ile ilişkileri sayesinde Dağlık Karabağ'ı kurtarma fikrini başarıyla hayata geçirip tarihe geçmeyi başardı.

Öte yandan Azerbaycan, ABD ve AB ile devam eden jeopolitik ihtilaf şartlarında, oldukça karlı görünen “Küresel Kuzey-Güney Lojistik Projesi”nde Rusya için anahtar ülke niteliğinde.

Seçimlerden sadece birkaç hafta önce, “2024 - 2026 arasında Azerbaycan -Rusya işbirliğinin kilit önemdeki alanlarının geliştirilmesine yönelik yol haritası” imzalanmıştı.

Bizzat Erdoğan tarafından “Türk Dünyası Nişanı”na layık görülmüştü…

İlhan Aliyev aynı şekilde, Türkiye'ye de büyük hürmet gösteriyor. Bilindiği gibi, Recep Tayyip Erdoğan uzun süredir, Türk dünyasının güçlendirilmesi fikrini aktif olarak savunuyor.

Bu zorlu jeopolitik dönemde kardeş halkları desteklemenin çok önemli olduğunu düşünüyor.

Aliyev de keza bu fikri aktif olarak destekliyor.

Aliyev ve Erdoğan’ın Türk dünyasındaki ağırlıklarının birbirini dengelediği ve tamamladığı söylenebilir. Bu, iki lider arasındaki yakın ilişkilerle doğrulanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021'de Azerbaycan liderine Türk Dünyası Yüksek Nişanı'nı takdim etmişti.

Söz konusu nişan, Karabağ'ın kurtuluşuna yönelik çabaları ve Türk dünyası birliğinin daha da güçlenmesine yönelik katkılarından dolayı taltif edilmişti.

Aliyev yanıt olarak Erdoğan'a teşekkür edip ona "kardeşim" diye hitap etmişti.

Türkiye’nin Türk devletleri ile bağlarını geliştirmesinde Azerbaycan’ın rolü…

Şunu açıkçası belirtmek gerekir ki, Türkiye'nin kardeş Türk devletleriyle bağlarını güçlendirme girişim ve çabaları Azerbaycan'ın kolaylaştırıcı yardımları olmasaydı çok daha zor olurdu. Salt coğrafi açıdan dahi bakıldığında bu anlaşılabiliyor.

Azerbaycan olmaksızın Orta Asya ülkelerine karayoluyla erişim ve seyahat zaten olanaksız.

Keza gününüzde, Türkiye ile Azerbaycan arasında doğrudan ulaşım bağlantılarının genişletilmesi aktif olarak tartışılıyor (Karabağ sorunu çözülmeden, haliyle bu da mümkün olamazdı).

İlham Aliyev, 2009 yılında düzenlenen Türk Devletleri Başkanları Zirvesi’nde şöyle konuşmuştu:

“Bir zamanların tarihi ve kadim Azerbaycan toprağı Zangezur bölgesini, Azerbaycan'dan ayırmak suretiyle Ermenistan'a bağlamakla, büyük Türk dünyası fiilen bölünmüştü. Diğer bir deyişle, Türk dünyasının tek bir aile, tek bir güç olarak etkinliği onlarca yıl boyunca askıya alınmıştı."

“Büyük Turan”, Erdoğan ve Aliyev’in ortak projesi olarak da görülüyor…

Bugün Orta Asya ülkeleri, Hazar Denizi üzerinden Güneydoğu Avrupa'ya doğrudan erişim elde etmiş durumdalar ve bu da bölgedeki ekonomik durumu kökten değiştirebilir.

Ağırlıklı olarak Türk dünyasının bir parçası olan Orta Asya; Rusya, Çin ve Avrupa'ya uzanan bir kavşak haline geliyor.

Örneğin Özbekler ve Türkmenler bugün zaten Türkiye'den kolayca mal satın alma fırsatına sahipler ve gene birçoğu da Ankara veya İstanbul'a okumaya veya çalışmaya gidiyor.

Günümüzde uluslararası arenada pek çok kişi “Büyük Turan” projesini büyük ölçüde Erdoğan ve Aliyev'in kişisel projesi olarak yorumluyor ve onların belirleyici rolleri olmaksızın bu projenin başarılı olamayacağı kanaatinde.

Avrasya’nın belirleyici ülkelerinin yönetimleri Aliyev iktidarının sürmesinden yana…

İlham Aliyev iktidarının korunması bir yerde, uzun süredir ekonomik ilişkilerin çok ötesine geçen ve küresel bir ehemmiyet kazanan “Pan-Türk Projesi”nin daha da geliştirilmesinin anahtarı gibi görünüyor.

Türk Devletleri Teşkilatı” çerçevesinde iklim, nüfus, iş gücü kaynakları vb. ile ilgili konular tartışılıyor.

Ele alınan gündemler, bir yerde Birleşmiş Milletler'in yapısını çağrıştırıyor.

Moğolistan ve Tacikistan gibi Türk olmayan ülkelerin katılımı ise “Türk Devletleri Teşkilatı”nı daha da küresel bir proje haline getiriyor.

Böylece Azerbaycan'da 7 Şubat’taki erken seçimler, tüm Avrasya'da yankı buluyor. Azerbaycan’ın bu geniş bölgede bir komşusu bile yoktur ki, İlham Aliyev ile müzakere masasına oturmak istemesin.

Ankara’dan Taşkent’e, Nursultan’dan Aşkabat’a ve Moskova’dan Pekin’e kadar Avrasya’daki tüm belli başlı merkezlerin yönetimleri Aliyev iktidarının korunması taraftarılar...

Kısacası; Aliyev'in yeniden seçilmesi neredeyse garanti diyebiliriz. Bu sadece Azerbaycan halkının değil, ama aynı zamanda hemen tüm komşu ülkelerin de ortak arzusu durumunda.

Günümüzde Doğu Avrupa'da askeri çatışmaların yaşandığı koşullarda Kafkasya yakınlarında yeniden sıcak noktaların ortaya çıkması artık kesinlikle kimsenin çıkarına değil.

Bugün dünyada; barış içinde yaşamak, yeni ekonomik ve siyasi bağlar geliştirmek ve de halkların refahını artırmak için yeni fırsatlar ortaya çıkıyor.

Bunun için İlham Aliyev benzeri liderlerin tecrübesine, bilgi ve yetkinliğine gerçekten de ihtiyaç var. Dolayısıyla 7 Şubat, sonuç olarak Azerbaycan için tamamen yeni bir miladın da başlayacağı tarih gibi görünüyor.

İlham Aliyev’in halkına yeni dönemde neler sunacağını pek yakında öğreneceğiz…

.

Okay Deprem, dikGAZETE.com