Barış gönüllüleri

Barış gönüllüleri

Barış gönüllüleri Barış gönüllüleri

Uzun zamandır basın olsun medya olsun sürekli takibindeyimdir ki, yarın herhangi bir şey karşısında bu icraatlar, konuşmalar memleketin aleyhine cereyan edebilir. 

Global hayat standartlarından çok aşağı seviyede yaşama mücadelesine tutsak edilmiş halkımız, içte ve dışta neler olduğu bittiğinin farkında değiller maalesef!.. 

Basın Medya, gerçeklerin beşte birini icazetli sunum yapabiliyorken, sosyal medyaya izinsiz paylaşımlar da olmasa bi-haber olacağız. Bugünümüzün Türkiyesinde, dünyanın her tarafından çeşitli mezheplere, çeşitli partilere çeşitli “STK”lara mensup olan insanlar, gazeteler, zümreler çığ gibi artmaktadır.

Misyonerler (barış gönüllüleri) fetih savaşına girdiklerini itiraf edercesine ilk adımını 1786'da Grand Türk gemisiyle Anadolu’ya gelerek başlatmışlardı. 1863'e gelindiğinde Ermenice, Bulgarca, İbranice, Kürtçe kitap sayısı 160.000'i aşıyordu. 

Eğitimde yakın zamana kadar 1894'te İmparatorluk seviyesindeki Anadolu’da protestan okullarının sayısı 398, misyoner okullarının sayısı 1907'de 465'e yükselmişti. 

Fransız okulları 37 kentte 72'yi, ABD okulları 19 ilde 27'yi bulmuş idi. İngilizlere ait ise İstanbul'da 83 okulu, Rusların 44, İtalyanların 24, Almanların 7, Avusturyalıların 7 adet okulu aktif idi. 

Bugün real rakamlara maalesef erişilemese de kat kat fazla olduğu aşikardır. 

Gayrimüslimlerin denetimi ve takibi yeterli derecede yapılamadığından kendileri için hazırlanan projelere destek vermek istemeyen zihniyetler, her nedense başını kuma sokmakda ısrar ediyorlar. 

Gerçek şudur ki; bizler aleyhimizde yaptığımız propaganda kadar müessir şiddetli ve kuvvetli olanını hasmımız kendimizi kötülemekte üstat kesilmiş kimseleriz. 

Vicdanlarımızın inandığını ve doğru olanları yapmamak neden bu kadar  zor?..

Varolan düzene tahripkar, yıkıcı eylemlerde bulunulmadığı sürece her şey süt liman gibi gördürülmeye çalışılsa da mesuliyetsizlik nizamı üst safhadadır. 

Üniversitelerimizi, Kitlerimizi siyasetin, politikanın oyuncağı halinden çıkarıp yeni dahiler keşfetmeye enerjimizi harcamalıyız. 

Ne tarafa baksam beyni yıkanmışcasına sosyal medya esiri olmuş, taklitçi, geleceğinden bi-haberdar, imanı tartışılır benlikler görüyorum.

Beynelmilel mes'eleler ihdas edilerek, saçma nazariyeler ortaya koyarak, insaniyet elem vukuatları kamuoyuna kurgulayarak milletler mukadderatını tahsil ve terbiyeden mahrum bırakabilme gayretinde bulunanların eline imkanlar sağlayanlar, Türk Devletinin geniş hoşgörüsünden (aslında gafletinden) yararlandılar.

Azimli ve kararlı, müşkülattan yılmayan, hedeflerine sonuna kadar giden bir millet olma gayretiyle mücadele ederek, güzel hislerle sevk ve idare edecek ve bu güzel hisler, her türlü kin ve kıskançlık hislerini susturmak kudretini göstererek halledilemeyecek hiçbir dava kalmaz. 

Memleketimizde el birliğiyle çeşitli din, dil, ırklarla yaşayabilme imkanı sağlayacak yeni projelere, “think thank” ve “STK”lara devlet destekli ihtiyaç vardır. 

Kimsenin maşası olmayan, yalnızca memleketinin menfaatleri için çabalayan zihniyetlere acil ihtiyaç duyulmaktadır.

Devletine işi düşenlerin, haklı oldukları ve haklı olduklarını bildikleri halde dahi, ma-haza devlete işleri düştüğünden dolayı sevki büyük bir üzüntü mevzuu ile karşılaşmış gibi duygu, düşüncelerin kaybolması için yeni girişimlere teşvik edilmeli.

Türk milleti, geçmişte olduğu gibi bugün de tarih boyunca medeniyet meşalesini elinden bırakmamıştır. 

Aziz Türk milleti, tarihine ve medeniyet alemine karşı borçlu bulunduğu hizmeti ifa için, iktisadi faaliyetlerini yükseltmek, tabii kaynaklarını verimli işletmek, maddi ve manevi refahını kifayetli bir istihsal sistemi ve imkanıyla teminat altına almak, dünya pazarlarına sağlam yerleşebilme, milli müdafaasının iktisadi ve teknik icaplarını karşılamaya kaadir bir bünyeye tüm sınırları içerisindeki gayrimüslimlerle birlikte ulaşabilme temennisiyle!..

.

Volkan Yaşar Berber, dikGAZETE.com

-Araştırmacı Yazar-

Uzun zamandır basın olsun medya olsun sürekli takibindeyimdir ki, yarın herhangi bir şey karşısında bu icraatlar, konuşmalar memleketin aleyhine cereyan edebilir. 

Global hayat standartlarından çok aşağı seviyede yaşama mücadelesine tutsak edilmiş halkımız, içte ve dışta neler olduğu bittiğinin farkında değiller maalesef!.. 

Basın Medya, gerçeklerin beşte birini icazetli sunum yapabiliyorken, sosyal medyaya izinsiz paylaşımlar da olmasa bi-haber olacağız. Bugünümüzün Türkiyesinde, dünyanın her tarafından çeşitli mezheplere, çeşitli partilere çeşitli “STK”lara mensup olan insanlar, gazeteler, zümreler çığ gibi artmaktadır.

Misyonerler (barış gönüllüleri) fetih savaşına girdiklerini itiraf edercesine ilk adımını 1786'da Grand Türk gemisiyle Anadolu’ya gelerek başlatmışlardı. 1863'e gelindiğinde Ermenice, Bulgarca, İbranice, Kürtçe kitap sayısı 160.000'i aşıyordu. 

Eğitimde yakın zamana kadar 1894'te İmparatorluk seviyesindeki Anadolu’da protestan okullarının sayısı 398, misyoner okullarının sayısı 1907'de 465'e yükselmişti. 

Fransız okulları 37 kentte 72'yi, ABD okulları 19 ilde 27'yi bulmuş idi. İngilizlere ait ise İstanbul'da 83 okulu, Rusların 44, İtalyanların 24, Almanların 7, Avusturyalıların 7 adet okulu aktif idi. 

Bugün real rakamlara maalesef erişilemese de kat kat fazla olduğu aşikardır. 

Gayrimüslimlerin denetimi ve takibi yeterli derecede yapılamadığından kendileri için hazırlanan projelere destek vermek istemeyen zihniyetler, her nedense başını kuma sokmakda ısrar ediyorlar. 

Gerçek şudur ki; bizler aleyhimizde yaptığımız propaganda kadar müessir şiddetli ve kuvvetli olanını hasmımız kendimizi kötülemekte üstat kesilmiş kimseleriz. 

Vicdanlarımızın inandığını ve doğru olanları yapmamak neden bu kadar  zor?..

Varolan düzene tahripkar, yıkıcı eylemlerde bulunulmadığı sürece her şey süt liman gibi gördürülmeye çalışılsa da mesuliyetsizlik nizamı üst safhadadır. 

Üniversitelerimizi, Kitlerimizi siyasetin, politikanın oyuncağı halinden çıkarıp yeni dahiler keşfetmeye enerjimizi harcamalıyız. 

Ne tarafa baksam beyni yıkanmışcasına sosyal medya esiri olmuş, taklitçi, geleceğinden bi-haberdar, imanı tartışılır benlikler görüyorum.

Beynelmilel mes'eleler ihdas edilerek, saçma nazariyeler ortaya koyarak, insaniyet elem vukuatları kamuoyuna kurgulayarak milletler mukadderatını tahsil ve terbiyeden mahrum bırakabilme gayretinde bulunanların eline imkanlar sağlayanlar, Türk Devletinin geniş hoşgörüsünden (aslında gafletinden) yararlandılar.

Azimli ve kararlı, müşkülattan yılmayan, hedeflerine sonuna kadar giden bir millet olma gayretiyle mücadele ederek, güzel hislerle sevk ve idare edecek ve bu güzel hisler, her türlü kin ve kıskançlık hislerini susturmak kudretini göstererek halledilemeyecek hiçbir dava kalmaz. 

Memleketimizde el birliğiyle çeşitli din, dil, ırklarla yaşayabilme imkanı sağlayacak yeni projelere, “think thank” ve “STK”lara devlet destekli ihtiyaç vardır. 

Kimsenin maşası olmayan, yalnızca memleketinin menfaatleri için çabalayan zihniyetlere acil ihtiyaç duyulmaktadır.

Devletine işi düşenlerin, haklı oldukları ve haklı olduklarını bildikleri halde dahi, ma-haza devlete işleri düştüğünden dolayı sevki büyük bir üzüntü mevzuu ile karşılaşmış gibi duygu, düşüncelerin kaybolması için yeni girişimlere teşvik edilmeli.

Türk milleti, geçmişte olduğu gibi bugün de tarih boyunca medeniyet meşalesini elinden bırakmamıştır. 

Aziz Türk milleti, tarihine ve medeniyet alemine karşı borçlu bulunduğu hizmeti ifa için, iktisadi faaliyetlerini yükseltmek, tabii kaynaklarını verimli işletmek, maddi ve manevi refahını kifayetli bir istihsal sistemi ve imkanıyla teminat altına almak, dünya pazarlarına sağlam yerleşebilme, milli müdafaasının iktisadi ve teknik icaplarını karşılamaya kaadir bir bünyeye tüm sınırları içerisindeki gayrimüslimlerle birlikte ulaşabilme temennisiyle!..

.

Volkan Yaşar Berber, dikGAZETE.com

-Araştırmacı Yazar-