Batı'nın petrol kaçakçılığı teşviği birçok devleti tehdit etmeye başladı!
Batı'nın petrol kaçakçılığı teşviği birçok devleti tehdit etmeye başladı!
- 05-12-2022 06:03
- 6314
- 05-12-2022 06:03
- 6314
MOSKOVA
Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde birçok batılı ülke, son dönemlerde aldıkları kritik kararlar ile Rusya'nın elindeki güçlü gelir kapılarını kapatmaya çalışıyor.
Aslında bu yeni birşey değil.
ABD, Ortadoğu'da başlayan kaosu başlatırken amacı Rusya ile yakın ilişkileri olan ülkeleri zayıflatmak ve halk üzerindeki etki bırakan liderleri yok etme amacındaydı.
Libya lideri Kaddafi, Mısır lideri Mübarek, Tunus'un lideri Zeynel Abidin Bin Ali ve Yemen lideri Salih, ABD istihbaratının başlattığı "Arap Baharı" ile trajik bir şekilde öldü veya iktidardan uzaklaştı.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adım adım hayata geçerken Ortadoğu'da emperyalizme karşı ayakta kalan son iki ülke İran ve Suriye kaldı.
Oldukça kıymetli petrol yataklarının bulunduğu Ortadoğu'da, devletler artık yerle bir olurken ABD'nin beslediği silahlı terör grupları, ülkeler üzerinde kontrol sağlamaya çalıştı. Ancak emperyalizme karşı direnen ülkelerin "Yerli" halkı, büyük bir direniş örneği göstererek bu terör gruplarına karşı hala üstünlük sağlamaya çalışıyor.
ABD'nin liderliğindeki batılı ülkelerin bu aptalca planları tutmadı. Ancak başarısız senaryoyu yine de kendi avantajlarına çevirmeye çalışan emperyalist ABD'nin paralı terör grupları, özellikle petrol yataklarının bulunduğu noktalarda kontrol sağlamaya başladı.
Mısır'da, Suriye'de, Yemen'de, Libya'da terör gruplarının kontrol ettiği bölgelere baktığınızda bunu net bir şekilde göreceksiniz.
Amerika sadece Ortadoğu'da değil Afrika kıtasının tümünde aynı taktiklerle petrol yataklarını kontrol altına almaya çalıştı.
Tabii ki bunu kendi kontrolündeki terör gruplarıyla yaptı.
Örneğin Nijerya'daki Boko Haram terör örgütü, petrol yatakları üzerinde üretim ve pazarlama yapmaya devam ediyor. Nijerya petrolü, Togo, Benin, Burkina Faso ve Mali'den ve diğer yollarla doğrudan petrol pazarına ucuz bir şekilde ulaştırılıyor.
Bu bilgilere ulaşmak zor değil.
Batı medyası da dahil olmak üzere, bu bilgilere ulaşmak zor değil. Yani Amerika, terör grupları eliyle petrol kaçakçılığı yapıyor.
Bu petrol kaçakçılığından milyar dolarlarca para dönüyor.
Aynı zamanda bahsettiği "kaos ülkelerinde" bu terör grupları, yasadışı silah kaçakçılığı yapıyor. Ukrayna'ya, Batı ülkelerin resmi kanallarla ulaştırdığı silahların haricinde silah kaçakçılığı yürüten ABD'nin terör grupları, Kiev rejimine silah satmaya devam ediyor.
Eğer ABD ve batılı ülkeler, sınır tanımaz yasa dışı eylemlerini sürdürürse dünyadaki tüm ülkeler terör gruplarının tehditleri altında kalacak.
Ekonomik olarak güçlenen bu terör grupları, günün birinde yeni bir maceraya girişip Batı'dan aldıkları silahlarla birçok ülkeye saldıracak.
Son olarak G7 ülkeleri ve Avrupa Birliği, Rus petrolüne tavan fiyat uygulaması getirdi.
Rusya'dan alınan petrolün varili için G7 ve AB ülkeleri en çok 60 dolar ödeme yapacak. Elbette bu kararı tanımayan Rusya, bu ülkelere bu fiyatlardan petrol satmayacak.
Ancak enerji krizi ile boğuşan batılı ülkeler, nasıl olur da Rus petrolüne tavan fiyat uygulayabilir?
İşte bu sorunun cevabında ABD'nin desteklediği terör gruplarının yasa dışı bir şekilde pazarladığı petrol yatıyor.
Yani Rusya'nın keseceği petrolün miktarına bakacak olursak ABD'nin kontrolündeki terörist gruplar, Batı'nın ihtiyacını karşılayacak kadar petrol kaçakçılığı yapabiliyor.
Petrol kaçakçılığının miktarı konusunda somut veriler elde edilemekle birlikte Batı'nın güvendiği petrol kaçakçılığı, dünya için tehdit oluşturmaya devam ediyor.
Daha iki gün önce Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Licien, ABD ordusunun 1 Aralık'ta Suriye'nin kuzeyindeki petrol yüklü 54 tankeri Kuzey Irak'taki üslerine transfer ettiği iddiasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Licien, "ABD'nin Suriye'de asker bulundurması yasa dışıdır, ABD'nin Suriye'den petrol ve tahıl kaçırması yasa dışıdır, ABD'nin Suriye'ye füze saldırısı düzenlemesi de yasa dışıdır" derken ABD'nin, Suriye'deki petrol kaçakçılığından verdiği zararın 100 milyar doların üzerine çıktığını söyledi.
Rusya, ABD'nin bu yasa dışı faaliyetlerini deşifre etmeye çalışıyor.
Ancak Rusya ve Çin'in çabaları yeterli değil.
Rusya ve Çin'in teknoloji yeterliliği çok yüksek.
Uzaydan takibin yanı sıra bölgelerdeki istihbarat birimleriyle ABD'nin petrol kaçakçılığını somut olarak kamuoyuna aktarmalı.
Ayrıca bağımsız denetçiler harekete geçmeli.
Bu terör gruplarının ABD veya destekçisi olan diğer ülkeler ile bağlantıları resmi olarak ortaya çıkarılmalı.
Petrol kaçakçılığının yapıldığı Nijerya, Mısır, Libya, Yemen ve Suriye'deki yolların deşifre edilmesi gerekiyor.
Bağımsız denetçilerin raporları üzerinden Birleşmiş Milletler'in (BM) acil toplanıp bu terör örgütlerine kim destek veriyorsa "Teröre destek veren ülkeler" kategorisine alınması gerekiyor.
.
Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com
MOSKOVA
Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde birçok batılı ülke, son dönemlerde aldıkları kritik kararlar ile Rusya'nın elindeki güçlü gelir kapılarını kapatmaya çalışıyor.
Aslında bu yeni birşey değil.
ABD, Ortadoğu'da başlayan kaosu başlatırken amacı Rusya ile yakın ilişkileri olan ülkeleri zayıflatmak ve halk üzerindeki etki bırakan liderleri yok etme amacındaydı.
Libya lideri Kaddafi, Mısır lideri Mübarek, Tunus'un lideri Zeynel Abidin Bin Ali ve Yemen lideri Salih, ABD istihbaratının başlattığı "Arap Baharı" ile trajik bir şekilde öldü veya iktidardan uzaklaştı.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adım adım hayata geçerken Ortadoğu'da emperyalizme karşı ayakta kalan son iki ülke İran ve Suriye kaldı.
Oldukça kıymetli petrol yataklarının bulunduğu Ortadoğu'da, devletler artık yerle bir olurken ABD'nin beslediği silahlı terör grupları, ülkeler üzerinde kontrol sağlamaya çalıştı. Ancak emperyalizme karşı direnen ülkelerin "Yerli" halkı, büyük bir direniş örneği göstererek bu terör gruplarına karşı hala üstünlük sağlamaya çalışıyor.
ABD'nin liderliğindeki batılı ülkelerin bu aptalca planları tutmadı. Ancak başarısız senaryoyu yine de kendi avantajlarına çevirmeye çalışan emperyalist ABD'nin paralı terör grupları, özellikle petrol yataklarının bulunduğu noktalarda kontrol sağlamaya başladı.
Mısır'da, Suriye'de, Yemen'de, Libya'da terör gruplarının kontrol ettiği bölgelere baktığınızda bunu net bir şekilde göreceksiniz.
Amerika sadece Ortadoğu'da değil Afrika kıtasının tümünde aynı taktiklerle petrol yataklarını kontrol altına almaya çalıştı.
Tabii ki bunu kendi kontrolündeki terör gruplarıyla yaptı.
Örneğin Nijerya'daki Boko Haram terör örgütü, petrol yatakları üzerinde üretim ve pazarlama yapmaya devam ediyor. Nijerya petrolü, Togo, Benin, Burkina Faso ve Mali'den ve diğer yollarla doğrudan petrol pazarına ucuz bir şekilde ulaştırılıyor.
Bu bilgilere ulaşmak zor değil.
Batı medyası da dahil olmak üzere, bu bilgilere ulaşmak zor değil. Yani Amerika, terör grupları eliyle petrol kaçakçılığı yapıyor.
Bu petrol kaçakçılığından milyar dolarlarca para dönüyor.
Aynı zamanda bahsettiği "kaos ülkelerinde" bu terör grupları, yasadışı silah kaçakçılığı yapıyor. Ukrayna'ya, Batı ülkelerin resmi kanallarla ulaştırdığı silahların haricinde silah kaçakçılığı yürüten ABD'nin terör grupları, Kiev rejimine silah satmaya devam ediyor.
Eğer ABD ve batılı ülkeler, sınır tanımaz yasa dışı eylemlerini sürdürürse dünyadaki tüm ülkeler terör gruplarının tehditleri altında kalacak.
Ekonomik olarak güçlenen bu terör grupları, günün birinde yeni bir maceraya girişip Batı'dan aldıkları silahlarla birçok ülkeye saldıracak.
Son olarak G7 ülkeleri ve Avrupa Birliği, Rus petrolüne tavan fiyat uygulaması getirdi.
Rusya'dan alınan petrolün varili için G7 ve AB ülkeleri en çok 60 dolar ödeme yapacak. Elbette bu kararı tanımayan Rusya, bu ülkelere bu fiyatlardan petrol satmayacak.
Ancak enerji krizi ile boğuşan batılı ülkeler, nasıl olur da Rus petrolüne tavan fiyat uygulayabilir?
İşte bu sorunun cevabında ABD'nin desteklediği terör gruplarının yasa dışı bir şekilde pazarladığı petrol yatıyor.
Yani Rusya'nın keseceği petrolün miktarına bakacak olursak ABD'nin kontrolündeki terörist gruplar, Batı'nın ihtiyacını karşılayacak kadar petrol kaçakçılığı yapabiliyor.
Petrol kaçakçılığının miktarı konusunda somut veriler elde edilemekle birlikte Batı'nın güvendiği petrol kaçakçılığı, dünya için tehdit oluşturmaya devam ediyor.
Daha iki gün önce Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Licien, ABD ordusunun 1 Aralık'ta Suriye'nin kuzeyindeki petrol yüklü 54 tankeri Kuzey Irak'taki üslerine transfer ettiği iddiasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Licien, "ABD'nin Suriye'de asker bulundurması yasa dışıdır, ABD'nin Suriye'den petrol ve tahıl kaçırması yasa dışıdır, ABD'nin Suriye'ye füze saldırısı düzenlemesi de yasa dışıdır" derken ABD'nin, Suriye'deki petrol kaçakçılığından verdiği zararın 100 milyar doların üzerine çıktığını söyledi.
Rusya, ABD'nin bu yasa dışı faaliyetlerini deşifre etmeye çalışıyor.
Ancak Rusya ve Çin'in çabaları yeterli değil.
Rusya ve Çin'in teknoloji yeterliliği çok yüksek.
Uzaydan takibin yanı sıra bölgelerdeki istihbarat birimleriyle ABD'nin petrol kaçakçılığını somut olarak kamuoyuna aktarmalı.
Ayrıca bağımsız denetçiler harekete geçmeli.
Bu terör gruplarının ABD veya destekçisi olan diğer ülkeler ile bağlantıları resmi olarak ortaya çıkarılmalı.
Petrol kaçakçılığının yapıldığı Nijerya, Mısır, Libya, Yemen ve Suriye'deki yolların deşifre edilmesi gerekiyor.
Bağımsız denetçilerin raporları üzerinden Birleşmiş Milletler'in (BM) acil toplanıp bu terör örgütlerine kim destek veriyorsa "Teröre destek veren ülkeler" kategorisine alınması gerekiyor.