Batmak üzere ya da batık müteahhitleri kurtarma operasyonu!.. Özür dile Ahmo!..
Batmak üzere ya da batık müteahhitleri kurtarma operasyonu!.. Özür dile Ahmo!..
- 29-12-2018 11:47
- 481
- 29-12-2018 11:47
- 481
Ajanslara düşen haberle, konut kredisi kullanmak isteyenlere uygulanan 1,98 faiz oranının bazı bankalar tarafından 0,98’e çekildiğini öğrendik.
Kamu bankaları olan Ziraat, Vakıf, Halk bankalarıyla, Ziraat ve Vakıf Katılım’ın da aralarında bulunduğu bankaların öncülük ettiği uygulamaya; CHP’nin hissedar olduğu İş Bankası da katıldı.
Kamu bankalarının bu uygulamayı kafalarına göre yapmaları elbette mümkün olmadığı gibi, ilgili bakanlığın izni olmadan da yapmaları mümkün değildir!
Haberin açıklamasında; “Anlaşmalı konut projelerinden yapılacak kredi kullanımlarında faiz oranı aylık yüzde 1,78’e inerken, kampanyaya dahil olan müteahhitler tarafından verilecek destek ile bu oran müşteriye yüzde 0,98 olarak yansıtılacak” deniliyor!
Bu konuda bazı hocaların verdiği fetvayı da arkasına alan ve bugüne kadar ev sahibi olamayan insanlar, bu habere sevindiler sevinmesine de; anlaşmalı şirketler kafalarına takıldı.
Benim de takıldı!..
Önce en yakın Ziraat Bankası merkez şubesini aradım. Size ne için nerelere başvuracağınızı tele sekreterden öğreniyorsunuz. Hatta TOKİ için telefon numarası da veriyor. Siz, santrale bağlanmak için beklemeye devam ederken, telefon kapanıyor. Tekrar arayıp hesapla ilgili verilen numarayı tuşluyorsunuz… Çalıp, çalıp kapanıyor.
Sonra Vakıfbank’ı aradım. Aynı sistem…
Telefonla ulaşamayacağımı anlayınca gittim. Ziraat Bankası, kredi alabilmek için banka ile anlaşmalı şirket(müteahhit)lerden daire alınırsa, 0,98’in geçerli olduğunu, anlaşması olmayan şirket ya da TOKİ’den almak istersen 1,98 faiz ödenmesi gerektiğini söyledi.
Vakıfbank bir farkla neredeyse aynısını söyledi. O da, anlaşmalı firmalar ve 800 bin ile üstü evler için geçerli olduğunun açıklanması!..
Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nü, daha detaylı bilgi alacağımı düşünerek aradım.
Santraldeki hanımefendiye, bankalarının açıkladığı konut kredisi hakkında hukuk danışmanı ya da bilgi verecek biriyle görüşmek istediğimi söyledim.
“Burası genel müdürlük, buradan bilgi alamazsınız. Sorunuz varsa sözlü cevap verilmez, yazılı olacak” dedi.
Sitelerine girip, başka bir konuda yazdım. ‘Gönder’ işaretine tıklıyorum; “Boşluğu doldur ya da boşluk bırakamazsınız” yazıyor. Hiçbir boşluk bırakmadan şifre gibi çıkan rakamlar, harfler… İstediklerini yapıp, basıyorum ‘Gönder’e, saniye değil salise geçmeden yazımı görüyorum ekranda!
“Gelmezsen gelme” diye türkü var bir tane… O notada “Almazsan alma” diye türkü söylüyorum!..
Önceki yıllarda başka bir yerde yazarken; müteahhitlerin, geçmişteki bankerler gibi olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirterek; Banker Servet, Banker Bako ve Banker Kastelli örneği vermiştim…
Televizyonda reklamları dönen birçok müteahhitin iflas ettiğini en azından haberlere çıkan mağdurlar aracılığıyla görüyoruz…
Faizlerin aşağıya çekilerek dar gelirlilerin de ev alabilmesini kolaylaştırmak yerine sadece bankalarla anlaşmalı büyük(!) şirketlerin yaptığı veya ellerinde kalan daireleri satmasına fırsat sağlayan, eşitlik ilkesinin hiçe sayıldığı bu durum; batmak üzere ya da batık müteahhitleri kurtarma operasyonudur! Aksini ispat edecek varsa, konuşsun da ev sahibi olamayan dar gelirliler anlasın!
***
Özür dile Ahmo!..
Bana, “tetikçi… Zerre şerefiniz haysiyetiniz varsa bana gelin!” şeklinde tweet atarak, hakaret ve tehdit eden müfteriye geçen hafta, “Köpeğinim baba” yazımla cevap vermiş ve ‘özür dile’ demiştim.
Bekliyorum!..
Şimdi; 1996 yılında İstanbul’a gelip, Büyükşehir Belediyesi Gösteri Sanatları Merkezi’nde işe(!) (Akşama kadar bulmaca çözüyordu) alınıp, Bağcılar/Güneşli’deki belediye misafirhanesinde kalmaya başladıktan sonra yaptığı kumpasları anlatacak olmadığım gibi; “Ekşi Sözlük” ve benzerlerinde; “En antipatek(yazıldığı şekli) tiplerden birine sahip olan tv’de bir karaktere sıkışıp onun dışına çıkamamış gözüken insan.”
“Hacettepe Üniversitesi Türkçe Topluluğu’nun “Dizilerde Türkçe” konulu konferansa çağırdığı oyuncu. Yoldan geçen herhangi bir adamın aktarabileceği “oturgaçlı götürgeç”, “ulusal düttürü” şehir efsanelerini aktardı. Onca akademisyenin önünde, birde “bende var bu sözlük” dedi; kimsenin sesi çıkmadı. Koskoca Hacettepe Üniversitesi’nin şehir efsanesi anlatacak kapasitede adamı tutup akademik konferansa getirmesi ilginç.”
“Ülkücü hareketle zerre ilgisi olamayacak derecede karaktersiz biri olduğunu göstermiştir.” “Boyundan büyük laflar etmemesi gereken oyuncu. Git filminde, dizinde oyna MHP’lilere sus demen senin haddine değil!”
“Adam değildir, net.”
“Gezi Parkı'na muhteşem Süleyman'ı oynayan adam gitti ki Mısır da karışsın!!!" gibi bir argümanı "uydurabiliyorsa", ikinci narkotik operasyonunda kapısına gidilmesi gereken ilk isim olduğunu düşünüyorum.”
“Benim nazarımda insanları ciddiye almak için beklediğim bir asgari akıl, mantık, izan sınırı vardır, kendisi bu açıklamasıyla o eşiğin epey altında kalmıştır. Ciddiye almam, ciddiye alanı da ciddiye almam” şeklinde hakkında yazılanlarla hakaret de etmeyeceğim!..
Ama şunu soracağım: ‘Trabzonluyum dediğin A.A. muhabirine her gün haber yaptırabilirsin. Bundan menfaatlenirim diye, onu da mı ‘himayen’ altına aldın bilmiyorum fakat (senin için klasikleşmiş) siyasetçi; yanında yer alamadığın iş insanları ve sanatçıları övmek huyunu biraz daha ilerleterek, zirveye çıkarıp; ‘Allah’ın kibirlenme, övünme’ uyarısını nereye sokuyorsun da: ‘bakan bana ‘üstat’ dedi diyerek, kibirlenip övünüyorsun?!
Hani sen ve menfaatlendiğin herkese ‘dava adamı’ diyorsun ya aslında sen para ve menfaat adamısın?!
Şunu bil para adamı!..
‘Senin amacın kap kalaylamak değil, kıç çalkalamak!.. Bunu ben ve sanatçıların çoğunluğu biliyor!..
Bakan ile fotoğraf çektirip, bazı lokantacıların tanınmış kişilerle çektirdiği fotoğrafları çerçeveletip duvara asarak, gelene övündüğü gibi; sen de çektirdiğin fotoğrafları çerçeveletip Fındıkzade’deki yerine asmış olabilirsin!
Sana uyabilir, bana uymaz!..
Hatta oynadığın ‘Korkma’nın, sonunda bir seyirciyi sahneye davet ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür mesajını cep telefonuna kaydettirip, Cumhurbaşkanlığı sitesine de atma ihtimalinin yüksek olmasına rağmen, ‘Ben Cumhurbaşkanı ile çok samimiyim’ havasında, seyirciye kibirlenebilirsin…
Bu seni tatmin eder!.. Yapı meselesi…
Ben tektüfek yaşarım hem de bu hareketlerden utanırım!..
Ama sen olmadı Trump’ın kolunu kaldırdığı bir fotoğrafına, kolunun boşluğuna kendini montajlayarak, onu da paylaş!..
İstersen Trump’a oyna!..
Neye ve kime nasıl oynarsan oyna; benim sana söyleyeceğim iki şey var:
1-Sinemadan uzak değilim.. Film çekersem çağırırım, bana oynarsın!..
2-İftira ve hakaretlerin için @78Sedas, @soniftirabukucu, @ahmetyenilmez isimli hesaplardan hangisinden olursa olsun özür dile Ahmet Yenilmez!..
Sendeyim!..
***
Kemal Kılıçdaroğlu’na bilgi…
Ana muhalefet partisinin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarını tasvip edersiniz veya etmezsiniz, bilemem!..
Geçmişte; “Kim darbe girişimi yaparsa, o tankın önüne ilk ben çıkacağım” diyen birinin; 15 Temmuz hain darbe girişiminde, darbecilerin koruması ve tankların arasından havalimanında ayrılışı ve Bakırköy Belediye Başkanı’nın evine gidişinden sonra ne söylerse söylesin, herkeste bir şüphe, herkeste bir şüphe!..
Son dönemde, özellikle grup toplantılarında başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, AK Partili bakan ve milletvekillerine saydırırken, sık sık “Sen kimsin, “Feriştah’ın gelsin!..” ya da “Feriştah olsan ne yazar” türü çıkışlar yapıyor!..
Ben İslam’ı öğrenip, yaşamaya çalışan biri olarak, bu sözlerden rahatsızlık duyduğum için kendilerini bilgilendirmek istedim
‘Feriştah’ın anlamının, bazıları tarafından varış noktasının Allah’a gittiği söylense de; bilinen haliyle (melek) dört büyük meleği işaret etmektedir ki; bunlar Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail’dir!
Kılıçdaroğlu, ‘Feriştah gelsin’ derken; diğer meleklerin insana gelme ihtimali olmadığından; bilerek ya da bilmeyerek sadece ölüm meleği Azrail’i kastetmektedir!
Dolayısıyla kamyon arkasında; “Azrail bile ayağıma gelecekse, sen neyin tribindesin!..” türü yazılardan etkilenip etkilenmediğini bilmiyorum.
İnsanlardan birçoğu da sizin gibi, “Feriştah’ın gelsin”i söylüyor fakat siz daha sık söylüyorsunuz!
Size ve sizin nezdinizde söyleyenlere diyorum ki; Enfal Suresi 50. Ayete muhatap olursunuz da; Azrail aleyhisselâm geliverir!..
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com
Twitter: @alimevlutkaya
Ajanslara düşen haberle, konut kredisi kullanmak isteyenlere uygulanan 1,98 faiz oranının bazı bankalar tarafından 0,98’e çekildiğini öğrendik.
Kamu bankaları olan Ziraat, Vakıf, Halk bankalarıyla, Ziraat ve Vakıf Katılım’ın da aralarında bulunduğu bankaların öncülük ettiği uygulamaya; CHP’nin hissedar olduğu İş Bankası da katıldı.
Kamu bankalarının bu uygulamayı kafalarına göre yapmaları elbette mümkün olmadığı gibi, ilgili bakanlığın izni olmadan da yapmaları mümkün değildir!
Haberin açıklamasında; “Anlaşmalı konut projelerinden yapılacak kredi kullanımlarında faiz oranı aylık yüzde 1,78’e inerken, kampanyaya dahil olan müteahhitler tarafından verilecek destek ile bu oran müşteriye yüzde 0,98 olarak yansıtılacak” deniliyor!
Bu konuda bazı hocaların verdiği fetvayı da arkasına alan ve bugüne kadar ev sahibi olamayan insanlar, bu habere sevindiler sevinmesine de; anlaşmalı şirketler kafalarına takıldı.
Benim de takıldı!..
Önce en yakın Ziraat Bankası merkez şubesini aradım. Size ne için nerelere başvuracağınızı tele sekreterden öğreniyorsunuz. Hatta TOKİ için telefon numarası da veriyor. Siz, santrale bağlanmak için beklemeye devam ederken, telefon kapanıyor. Tekrar arayıp hesapla ilgili verilen numarayı tuşluyorsunuz… Çalıp, çalıp kapanıyor.
Sonra Vakıfbank’ı aradım. Aynı sistem…
Telefonla ulaşamayacağımı anlayınca gittim. Ziraat Bankası, kredi alabilmek için banka ile anlaşmalı şirket(müteahhit)lerden daire alınırsa, 0,98’in geçerli olduğunu, anlaşması olmayan şirket ya da TOKİ’den almak istersen 1,98 faiz ödenmesi gerektiğini söyledi.
Vakıfbank bir farkla neredeyse aynısını söyledi. O da, anlaşmalı firmalar ve 800 bin ile üstü evler için geçerli olduğunun açıklanması!..
Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nü, daha detaylı bilgi alacağımı düşünerek aradım.
Santraldeki hanımefendiye, bankalarının açıkladığı konut kredisi hakkında hukuk danışmanı ya da bilgi verecek biriyle görüşmek istediğimi söyledim.
“Burası genel müdürlük, buradan bilgi alamazsınız. Sorunuz varsa sözlü cevap verilmez, yazılı olacak” dedi.
Sitelerine girip, başka bir konuda yazdım. ‘Gönder’ işaretine tıklıyorum; “Boşluğu doldur ya da boşluk bırakamazsınız” yazıyor. Hiçbir boşluk bırakmadan şifre gibi çıkan rakamlar, harfler… İstediklerini yapıp, basıyorum ‘Gönder’e, saniye değil salise geçmeden yazımı görüyorum ekranda!
“Gelmezsen gelme” diye türkü var bir tane… O notada “Almazsan alma” diye türkü söylüyorum!..
Önceki yıllarda başka bir yerde yazarken; müteahhitlerin, geçmişteki bankerler gibi olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirterek; Banker Servet, Banker Bako ve Banker Kastelli örneği vermiştim…
Televizyonda reklamları dönen birçok müteahhitin iflas ettiğini en azından haberlere çıkan mağdurlar aracılığıyla görüyoruz…
Faizlerin aşağıya çekilerek dar gelirlilerin de ev alabilmesini kolaylaştırmak yerine sadece bankalarla anlaşmalı büyük(!) şirketlerin yaptığı veya ellerinde kalan daireleri satmasına fırsat sağlayan, eşitlik ilkesinin hiçe sayıldığı bu durum; batmak üzere ya da batık müteahhitleri kurtarma operasyonudur! Aksini ispat edecek varsa, konuşsun da ev sahibi olamayan dar gelirliler anlasın!
***
Özür dile Ahmo!..
Bana, “tetikçi… Zerre şerefiniz haysiyetiniz varsa bana gelin!” şeklinde tweet atarak, hakaret ve tehdit eden müfteriye geçen hafta, “Köpeğinim baba” yazımla cevap vermiş ve ‘özür dile’ demiştim.
Bekliyorum!..
Şimdi; 1996 yılında İstanbul’a gelip, Büyükşehir Belediyesi Gösteri Sanatları Merkezi’nde işe(!) (Akşama kadar bulmaca çözüyordu) alınıp, Bağcılar/Güneşli’deki belediye misafirhanesinde kalmaya başladıktan sonra yaptığı kumpasları anlatacak olmadığım gibi; “Ekşi Sözlük” ve benzerlerinde; “En antipatek(yazıldığı şekli) tiplerden birine sahip olan tv’de bir karaktere sıkışıp onun dışına çıkamamış gözüken insan.”
“Hacettepe Üniversitesi Türkçe Topluluğu’nun “Dizilerde Türkçe” konulu konferansa çağırdığı oyuncu. Yoldan geçen herhangi bir adamın aktarabileceği “oturgaçlı götürgeç”, “ulusal düttürü” şehir efsanelerini aktardı. Onca akademisyenin önünde, birde “bende var bu sözlük” dedi; kimsenin sesi çıkmadı. Koskoca Hacettepe Üniversitesi’nin şehir efsanesi anlatacak kapasitede adamı tutup akademik konferansa getirmesi ilginç.”
“Ülkücü hareketle zerre ilgisi olamayacak derecede karaktersiz biri olduğunu göstermiştir.” “Boyundan büyük laflar etmemesi gereken oyuncu. Git filminde, dizinde oyna MHP’lilere sus demen senin haddine değil!”
“Adam değildir, net.”
“Gezi Parkı'na muhteşem Süleyman'ı oynayan adam gitti ki Mısır da karışsın!!!" gibi bir argümanı "uydurabiliyorsa", ikinci narkotik operasyonunda kapısına gidilmesi gereken ilk isim olduğunu düşünüyorum.”
“Benim nazarımda insanları ciddiye almak için beklediğim bir asgari akıl, mantık, izan sınırı vardır, kendisi bu açıklamasıyla o eşiğin epey altında kalmıştır. Ciddiye almam, ciddiye alanı da ciddiye almam” şeklinde hakkında yazılanlarla hakaret de etmeyeceğim!..
Ama şunu soracağım: ‘Trabzonluyum dediğin A.A. muhabirine her gün haber yaptırabilirsin. Bundan menfaatlenirim diye, onu da mı ‘himayen’ altına aldın bilmiyorum fakat (senin için klasikleşmiş) siyasetçi; yanında yer alamadığın iş insanları ve sanatçıları övmek huyunu biraz daha ilerleterek, zirveye çıkarıp; ‘Allah’ın kibirlenme, övünme’ uyarısını nereye sokuyorsun da: ‘bakan bana ‘üstat’ dedi diyerek, kibirlenip övünüyorsun?!
Hani sen ve menfaatlendiğin herkese ‘dava adamı’ diyorsun ya aslında sen para ve menfaat adamısın?!
Şunu bil para adamı!..
‘Senin amacın kap kalaylamak değil, kıç çalkalamak!.. Bunu ben ve sanatçıların çoğunluğu biliyor!..
Bakan ile fotoğraf çektirip, bazı lokantacıların tanınmış kişilerle çektirdiği fotoğrafları çerçeveletip duvara asarak, gelene övündüğü gibi; sen de çektirdiğin fotoğrafları çerçeveletip Fındıkzade’deki yerine asmış olabilirsin!
Sana uyabilir, bana uymaz!..
Hatta oynadığın ‘Korkma’nın, sonunda bir seyirciyi sahneye davet ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür mesajını cep telefonuna kaydettirip, Cumhurbaşkanlığı sitesine de atma ihtimalinin yüksek olmasına rağmen, ‘Ben Cumhurbaşkanı ile çok samimiyim’ havasında, seyirciye kibirlenebilirsin…
Bu seni tatmin eder!.. Yapı meselesi…
Ben tektüfek yaşarım hem de bu hareketlerden utanırım!..
Ama sen olmadı Trump’ın kolunu kaldırdığı bir fotoğrafına, kolunun boşluğuna kendini montajlayarak, onu da paylaş!..
İstersen Trump’a oyna!..
Neye ve kime nasıl oynarsan oyna; benim sana söyleyeceğim iki şey var:
1-Sinemadan uzak değilim.. Film çekersem çağırırım, bana oynarsın!..
2-İftira ve hakaretlerin için @78Sedas, @soniftirabukucu, @ahmetyenilmez isimli hesaplardan hangisinden olursa olsun özür dile Ahmet Yenilmez!..
Sendeyim!..
***
Kemal Kılıçdaroğlu’na bilgi…
Ana muhalefet partisinin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarını tasvip edersiniz veya etmezsiniz, bilemem!..
Geçmişte; “Kim darbe girişimi yaparsa, o tankın önüne ilk ben çıkacağım” diyen birinin; 15 Temmuz hain darbe girişiminde, darbecilerin koruması ve tankların arasından havalimanında ayrılışı ve Bakırköy Belediye Başkanı’nın evine gidişinden sonra ne söylerse söylesin, herkeste bir şüphe, herkeste bir şüphe!..
Son dönemde, özellikle grup toplantılarında başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, AK Partili bakan ve milletvekillerine saydırırken, sık sık “Sen kimsin, “Feriştah’ın gelsin!..” ya da “Feriştah olsan ne yazar” türü çıkışlar yapıyor!..
Ben İslam’ı öğrenip, yaşamaya çalışan biri olarak, bu sözlerden rahatsızlık duyduğum için kendilerini bilgilendirmek istedim
‘Feriştah’ın anlamının, bazıları tarafından varış noktasının Allah’a gittiği söylense de; bilinen haliyle (melek) dört büyük meleği işaret etmektedir ki; bunlar Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail’dir!
Kılıçdaroğlu, ‘Feriştah gelsin’ derken; diğer meleklerin insana gelme ihtimali olmadığından; bilerek ya da bilmeyerek sadece ölüm meleği Azrail’i kastetmektedir!
Dolayısıyla kamyon arkasında; “Azrail bile ayağıma gelecekse, sen neyin tribindesin!..” türü yazılardan etkilenip etkilenmediğini bilmiyorum.
İnsanlardan birçoğu da sizin gibi, “Feriştah’ın gelsin”i söylüyor fakat siz daha sık söylüyorsunuz!
Size ve sizin nezdinizde söyleyenlere diyorum ki; Enfal Suresi 50. Ayete muhatap olursunuz da; Azrail aleyhisselâm geliverir!..
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com
Twitter: @alimevlutkaya